Partimizin
kurucu üyelerinden Hatice Yürekli yoldaş Ölüm Orucu Direnişinin
182. gününde ölümsüzleşti. Biz onu Habip ve Ümit yoldaşları ile birlikte siyasi
poliste ifade vermeyerek, hiçbir belgenin altına imza atmayarak sergilediği
tutumu ile tanıyoruz. Biz onu 95 yılında Habip yoldaşı, 99
yılında Ümit yoldaşı ile mahkemelerde düzeni ve devleti cepheden yargılayan
tok savunmalarıyla tanıyoruz. Biz onu parti kuruluş kongremizin tutanaklarındaki
Hazal adıyla tanıyoruz. Hazalımızın partimizin kurucu üyesi Hatice
Yürekli yoldaş olduğunu ise partimizin yaptığı açıklama ile artık biliyoruz. Biz onun zindanlardaki sağlam ve sarsılmaz direnişçiliğini
de biliyoruz. Biz onu Habip ve Ümit yoldaşları ile omuz omuza
Ulucanlardaki destansı direniş sırasında sergilediği seçkin pratiği
ile tanıyoruz. Biz onu 19 Aralık faşist katliamı sırasında faşist
sermaye çetelerinin suratına bir tokat gibi inen sloganları ile tanıyoruz. Hatice Yürekli yoldaş 20 Ekim 2000de F tipi
saldırısına karşı başlayan direnişin 1. Ekipinde yeraldı. Altı
aylık uzun bir direniş maratonunun ardından ölümü yiğitçe karşılayarak
bu onurlu göreve ne kadar layık olduğunu kanıtladı. Habip ve Ümit yoldaşlardan sonra partimizin zindan
direnişi sırasında yitirdiği üçüncü yoldaşımız olma onurunu kazandı. Soyadı gibi hep yüreklice yaşayan ve yüreklice
ölümü kucaklayan bu yiğit kadın komünist yoldaşımızın anısı önünde derin
bir saygı ile eğiliyoruz. TKİP Yurtdışı Örgütü
Fransa-Bretanyada devrimci tutsaklarla
Yurtdışı örgütümüzün de katkılarıyla siyasi tutsaklarla
dayanışma amaçlı gecelerden üçüncüsü olan etkinliğimizi 21 Nisanda
gerçekleştirdik. Etkinliğimize bir grup Fransız komünistinin de
aralarında bulunduğu 200 kişi katıldı. Çok kısa bir süreye sığdırdığımız
bir çalışmaya rağmen, bu sayı anlamlı bir katılımı ifade etmektedir.
Gelecekteki etkinlikler için de bize cesaret vermektedir. Gecemiz Türkçe ve Fransızca yapılan kısa bir açılış
konuşması ile başladı. Ardından 19 Aralık katlimından ve Ölüm Orucu
sonucunda ölümsüzlüğe ulaşan devrimci tutsaklar şahsında dünyada ve
Türkiyede şehit düşen tüm devrim şehitleri için bir dakikalık
saygı duruşuna geçildi. Etkinliğimiz Türkiyeden gelen misafir
genç bir dostumuzun ve yerel bir ozanın Kürtçe ve Türkçe okuduğu devrimci
türkülerle devam etti. Etkinliğimizin ilk bölümünü hapishanelerdeki
katliamların ve direnişin sergilendiği sinevizyon gösterisi ile tamamladık.
Sinevizyon gösterisi ilgiyle izlendi, özellikle Fransız komünistler
dehşet verici sahneler karşısında sarsıldıklarını ifade ettiler. Programa
ara verilmesinden yararlanarak çeşitli sorular sordular bize. Gecemizin ikinci bölümü bir yoldaşın konuşmasıyla
başladı. Yoldaşın konuşması büyük bir ilgiyle dinlendi. Dile getirilen
pek çok gerçeğin ve düşüncenin kitleyi etkilediğini gördük. O ana kadar
geceyi belli bir sessizlikle izleyen kitlenin, konuşma esnasında sık
sık alkış ve sloganlarla tepki vermesi de bunun ifadesi oldu. Belirtmek
gerekir ki, bu olumlu tepki hapishanelerdeki yoldaşlarımızın ve siper
yoldaşlarımızın hayranlık verici direnişine duyulan açık sempati ve
saygının somut bir göstergesiydi. Devrimci tutsaklara binlerce kilometre
uzaklardan sunulan anlamlı bir destek sayılmalıdır. Konuşmanın ardından devrimci ozan Ali Asker sahneye
çıktı. Ali Asker dostumuz, Ölüm Orucu Direnişini selamlayarak ve devrimci
türküler okuyarak etkinliğimize anlamlı bir katkı sundu. Her arada Nazımdan şiirlerin ve Ölüm Orucu
direnişçisi yoldaşlarımızın yazdığı mektuplardan parçaların okunduğu
etkinliğimiz halay çekilerek sona erdirildi. Bundan böyle bölgemizde partimizin çizgisi doğrultusunda
devrimci politik faaliyetimizi daha da yoğunlaştırıp-yaygınlaştırmak
kararlılığındayız. Ölüm Orucu Direnişi ile dayananışma amaçlı çabalarımıza
ise kesintisiz devam edeceğiz. Bretanyadan TKİP taraftarları
Cenevrede Ölüm Oruçları ile dayanışma
gecesi Cenevrede BİR-KAR olarak, zindanlarda direnen
devrimci tutsaklarla dayanışmak amacıyla 19 Aralık katliamı ve süreci
anlatan bir konferans düzenledik ve bir gece yaptık. Gece alışılmış
olanlardan farklı olarak İsviçrelilere yönelikti. İsviçreli dostlarla
ilişkiye geçip bir toplantı yapma kararı alarak faaliyetimize başladık. Süreci anlatan yaklaşık 5 bin adet el ilanını Cenevrenin
merkezi bölgelerinde dağıttık. Birçok kurum ve kuruluşa 400 adet afiş
astık. Günlük le Courrier gazetesinde konferansla ve geceyle ilgili
haber yapıldı. Haftalık Solidarite gazetesinde konferans ve gecenin
haberi verildi, ilanı yapıldı. Yaklaşık 40 tane davetiye çeşitli kurumlara
dağıtıldı. İsviçreli dostların aylık çıkardığı bir broşürde yaptığımız
etkinlikle ilgili yazı yayınlandı. Konferansın yapıldığı salonun etrafını afişlerle
donattık ve salonun içine 4 ayrı pankart astık: Türk devleti 45
devrimciyi katletti, katliam ve işkence devam ediyor!, Yaşasın
Ölüm Orucu Direnişimiz!, Yeni ölümlere izin vermeyelim!,
Yaşasın proletarya enternasyonalizmi! Panelden önce Ölüm Orucunda şehit düşen devrimci
tutsaklar için bir dakikalık saygı duruşunda bulunduk. Konferansta ilk
olarak cezaevlerindeki katliamı ve süreci anlatan 20 dakika film gösterimi
yapıldı. Ardından Fransızca bir panel düzenlendi. Tutsakların Ölüm Orucuna
başlama nedenleri ayrıntılı bir şekilde anlatıldı. Türkiyedeki
politik ortamın genel tablosu çizildi. F tipi cezaevlerinin sadece devrimci
tutsaklari hedeflemediği, esas olarak toplumsal muhalefetin sindirilmeye
çalışıldığı vurgulandı. Son krizin nedenleri ve toplumsal etkileri üzerine
tartışıldı. Ardından sorular kısmına geçildi. Panelden sonra katliamı anlatan broşürler dağıtıldı.
Konferans ve gece süresince Fransızca ve Almanca broşürlerimizin yeraldığı
bir stand açtık. Gecemiz ise Paris Korosunun müzik dinletisi
ile başladı. Müzik eşliğinde halaylar çekildi. Katılım geç saatlere
doğru iyice arttı. Yoğun ve sistemli bir çalışma yürütmemize rağmen,
etkinliğe katılım yönünden beklediğimiz sonuçları alamadık. Fakat bizim
açımızdan anlamlı bir deneyim oldu. Zayıflıklarımızı ileriki çalışmalarımızda
aşacağımıza inanıyoruz. BİR-KAR/Cenevre
Brükselde devrimci tutsaklarla
dayanışma eylemi
Bu çerçevede yaptığımız bir dizi etkinliğin yanısıra
DETUDAK bileşenleri olarak 24 Nisanda Avrupa Parlamentosunun
önünde bir gösteri düzenledik. Önceden oluşturduğumuz bir heyet Parlamentoda
Yeşiller milletvekilleri Cohn Bendit ve Ozan Ceyhunun yanısıra
diğer bazı milletvekilleriyle bir görüşme yaptı. Yapılan görüşme üzerine
önümüzdeki hafta bir heyetle Türkiyeye gideceklerini söylediler.
Ayrıca Yunanistan Komünist Partisinden iki
milletvekili anlamlı sözlerle devrimci tutsakların direnişini desteklediklerini
belirttiler. Onlar da kendi cephelerinden girişimlerini sürdüreceklerini
dile getirdiler. Yunan milletvekillerinin yaptığı konuşma kitle tarafından
Yaşasın uluslararası dayanışma! sloganıyla karşılandı. Eylemimiz başından sonuna kadar coşkulu bir havada
geçti, Fransızca, Almanca ve Türkçe sloganlarla sona erdi. Çeşitli basın, yayın kuruluşları eylemimize büyük
ilgi gösterdiler. BİR-KAR/Köln
F tipi tecrit ve izolasyon hücrelerine
karşı çıkan,
Bugün bu direniş son derece kritik bir düzeye gelmiştir.
Her geçen gün ölümlerin sayısı artarak devam ediyor. Ölümler, sadece
içeride değil, dışarıda da tutuklu yakınlarıyla sürüyor. Durum bu kadar acil bir noktaya gelmişken, devlet
sorunu çözmek yerine ölümler karşısında sessiz kalıp, tecrit ve izolasyonu
meşrulaştırmaktan başka hiçbir anlamı olmayan, TMYnın 16. maddesindeki
göstermelik değişiklikle kamuoyunu aldatmaya çalışıyor. Herkesi, aşağıdaki talepler temelinde duyarlı olmaya
ve göreve çağırıyoruz. 1- F tipi İMFnin hapishaneleridir. Tecrit
ve izolasyona yöneliktir. Tecrit ve izolasyon kabul edilemez. Tecrit
ve izolasyon uygulamasına derhal son verilmelidir. 2- Tutsakların talepleri insani ve demokratik taleplerdir.
Devlet bu talepler temelinde, derhal tutuklu temsilcileriyle görüşmelere
başlamalıdır. 3- Tutuklular Ölüm Orucuna başlarken tedavi
kabul etmeyeceklerini beyan etmişlerdir. Bilincin kapalı veya açık olduğu
durumlarda zorla müdahaleye son verilip, insanların sakat bırakılması
engellenmelidir. Zorla müdahale ile insanları sakat bırakmak insanlık
suçudur. Müdahalede direnişçinin bilinç kaybından önceki beyanı esas
alınmalıdır. Sorunu çözmek ve ölümleri engellemek tamamen devletin sorumluluğudur. Biz, siyasi tutsaklarla dayanışma komitesi (DETUDAK)
olarak, tüm kurum, kuruluş ve kişileri yukarıdaki talepleri desteklemeye,
Ölüm Orucundaki tutsaklara sahip çıkmaya ve ölümleri durdurmak
için her türlü çabayı ortaya koymaya çağırıyoruz. DETUDAK
Katliamcı devlet protesto edildi...
Devrim şehitleri ölümsüzdür! Bir-Kar/Berlin
Devrimci tutsaklar yalnız değildir!
Yürüyüşten önce platform olarak, kentteki SPD,
PDS ve Yeşiller partileri ile, DGB sendikası başkanıyla görüşmeler yaptık.
Zindan direnişi sürecini bir kez daha anlattık ve tutum belirlemeleri
gerektiğini dile getirdik. Yeşiller partisi milletvekili, parti merkezlerini
harekete geçirmek için hemen girişimlerde bulunacağını ve kendisinin
de bu konuda bir basın açıklaması yapacağını, ancak açıklamalar yapmanın
yeterli olmadığını, hükümet düzeyinde görüşmeler gerektiğini dile getirdi.
DGB başkanı konuyla ilgili bir basın açıklaması yapacağın söyledi. Biz yurt dışında yaşayan işçi ve emekçiler, Türkiyedeki
bu zulme karşı asla sessiz kalmayacağız. Sessizliğin ölüm olduğu bilinciyle
hareket edecek, geleceğimize sahip çıkmak anlamına gelen bu mücadelelede
devrimci tutsakları yalnız bırakmayacağız. Bir-Kar/Bielefeld
Türkiyede tutsaklara yardım neden
gecikiyor?
JW: Siz de 6.5 yıl hücrede kaldınız. Türkiyede
tutsakların açlık grevinin üst aşaması olarak girdikleri Ölüm Orucunu
anlayabiliyor musunuz? İS: Hem de çok iyi. Çünkü ben de açlık ve
susuzluk grevi yaptım. Ve kendi tutukluluk koşullarımdan Türkiye hapishanelerinde
nelerin olduğunu biliyorum. Yüksek güvenlikli hapishanelerin tarihiyle
ilgilenen herkes de bilir ki, içinde bulunulan durumu değiştirmek için
verilen savaş yaşam ve ölmek arasında olabilir. JW: 8 örgütten tutsaklar, yeni hapishanelerin
uluslararası satndartlara uyması durumunda açlık grevini ve Ölüm Orucunun
bitirmek istediklerini açıkladılar. İS: Ben bu vazgeçmeyi tutsakların grevinin
kırıcılığı olarak algılıyorum. Açlık grevindeki diğer tutsaklara ihanet
etmek anlamına geliyor. Uluslararası standartın anlamı, tecrit cezaevleri
biçimiyle beyaz ölümden başka birşey değildir. JW: Önümüzdeki günlerde daha fazla ölümlerin
olacağı hasaplanıyor. Almanyada solcular dayanışma için nelere
yapabilir? Ben bu tür hapishanelerin 60lı yıllarda
deneme objesi olduğunu biliyorum ve bunu düşününce kendimi çok kötü
hissediyorum. Hamburg Eppendorf Üniversite kliniğinde, Prof. Gros, Doktor
Kempe ile, Camera Silenta (sessiz hücre)leri araştırıldı, insanların
duyu organlarının uyarılardan tamamen mahrum bırakılması halinde yaptığı
davranışlar araştırıldı. Bu ilk kez Köln Ossendorfta RAF tutsaklarından
Ulrike Meinhof ve Astrid Proll üzerinde denendi. Stammheim bu deneylerin
bir sonucu olarak inşa edildi. Türk temsilcileri de 1997de boşuna
Stammheimi ziyaret etmediler. Bu ziyareti bugün PDSin sorusu
üzerine dışişlerden sorumlu daire de kabul ediyor. Bu nedenle Alman sosyal-demokratlarına ve hükümet
ortağı Yeşillere yapılacak çağrıyı yanlış buluyorum. Daha çok
Al ve Doktorlar Örgütlemesi İPPNW gibi örgütler ölümlere karşı çıkabilirler.
Bunun yanınında parlemento dışı solcular eylemler üzerine düşünülebilir.
JW: Bu pazartesi siz Oldenburgda beyaz
işkence ve Türkiyedeki Ölüm Oruçları üzerine bir toplantı yapıyorsunuz.
Burada vermek istediğiniz nedir? İS: ... gerilere giderek beyaz işkencenin
oluşum tarihine değinmek istiyorum. Bildiğim kadarıyla, beyaz işkence
1821de Amerikada, daha sonraları ise 20. yüzyılın 50
ve 60lı yıllarında ayaklanmalara karşı açılan mücadele çerçevesinde
en üst düzeye ulaştı. Doktorlar ve psikiyatristler burada çok önemli
rol oynadılar. Araştırma ve deneyler 70li yıllara kadar gidiyor.
Bunların bugün çok az insan tarafından bilindiğini düşünüyorum. Ölüm
Oruçlarını anlayabilmek için bu beyaz işkence üzerine deneyleri
bilmek gerekiyor. Bu yüzden toplantılar yapıyor ve kendi tecrübelerimi
anlatıyorum.
DETUDAKtan Türkiye turizmini Merkezi Siyasi Tutsaklarla Dayanışma Komitesinin
(DETUDAK) aldığı kararlar üzerine son 15-20 günde Avrupanın hemen
her yerinde pek çok eylem gerçekleştirildi. Hapishanelerde ve dışarda peşpeşe yaşanan ölümlere
bir tepki olarak çok sayıda kurum ve kuruluş işgal edildi, protesto
gösterileri yapıldı. Diğer yandan kamuoyunun dikkatini bir kez daha
sürmekte olan direnişe çekmek, duyarlı hale getirilip tepki vermelerini
sağlamak yönlü çabalar da sürdürülüyor. Bu çerçevede ortaya konan çabalardan biri de, Türkiye
turizmini boykot kampanyasıdır. DETUDAKın aldığı karar gereği
konuyla ilgili Fransızca, Almanca, İngilizce ve Türkçe olarak binlerce
bildiri ve afiş hazırlandı. Hemen her ülke ve bölgede sözkonusu bu materyaller
kullanıma sokulmuş bulunuyor. Siyasi tutsakların Ölüm Orucu direnişi ile dayanışma
amaçlı etkinliklere paralel biçimde yürütülen bu kampanyanın önümüzdeki
günlerde daha yoğun ve yaygın hale getirileceği bildirildi. SY Kızıl Bayrak/Köln |
|||||