Kızıl Bayrak'tan...
Günler
1 Mayısa doğru hızla akarken, ülkede sınıf savaşımının koşulları
da hızla gelişiyor. Kapitalist sistem yaşamakta olduğu tarihinin en büyük
krizini, işçi sınıfı ve emekçilerin boğazını daha fazla sıkarak atlatmaya
çalışıyor. Bu da demektir ki, işçi sınıfı ve emekçiler de, tarihinin en
büyük saldırısıyla karşı karşıyadırlar. Sınıflar savaşımının kızışma koşullarının
başında, sistemin bu iktisadi saldırıları geliyor. Fakat, bunu da besleyen
ve büyüten bir başka sebep, sistemin, böylesine büyük bir saldırı salvosunu
aynı şiddette bir sosyal siyasal militer saldırı yürütmeden hayata geçiremeyeceğini
bilmesi ve faşist terörünü artırmasıdır. Bu terörün bugün yoğunlaştığı alanın zindanlar olduğu biliniyor. Daha
doğrusu zindanlardaki devrimciler, onların şahsında devrimci hareket.
Ancak, devrimci tutsaklara yönelik devlet terörüyle hedeflenenin sınıf
hareketini terörize etmek, korkutup sindirmek, böylece yürütülmekte olan
köleleştirme saldırısında mesafe alabilmek olduğu da ortadadır. Kaldı
ki, henüz barışçıl eylemler tarzında yeni yeni hareketlenmeye başlayan
sınıf ve kitlelere karşı tutumu, hareketin biraz daha gelişme gösterdiği
durumda nasıl yanıtlayacağının göstergesidir. Bir tek esnaf mitingi bahane
edilerek, 20 ilde faşist İller İdaresi Yasası derhal işletilmiş, bu yolla,
işçi sınıfı ve emekçilerin 1 Mayısta talepleriyle alanları doldurması,
güya, engellenmeye çalışılmıştır. Sınıflar savaşımının koşullarını geliştiren bir neden, sermaye sınıfı
ve devletinin saldırganlığıysa, en az onun kadar etkili ikinci temel neden
de, savaşın doruk noktasını oluşturan zindanlardaki ölümüne direniştir.
Devrimciler, bir kez daha, devletin tüm vahşetine, tüm gaddarlığına ve
zulmüne rağmen düşüncelerinden, ideal ve isteklerinden asla vazgeçmeyeceklerini
dosta düşmana kanıtlamış bulunuyor. Çok büyük bedeller ödemelerine rağmen
direnmeyi sürdürüyorlar. Bu büyük direnişin, ağır saldırılarla karşı karşıya
bulunan işçi sınıfı ve emekçi kitleler üzerinde etkili olmadığı ve olamayacağını
söylemek mümkün müdür? 1 Mayısa ve devamındaki sınıf hareketine damgasını vuracak ve Ölüm
Orucu Direnişi ile birlikte, işçi sınıfı ve emekçi mücadelesini de zafere
ulaştıracak olan topyekun direnişin müjdecisi ve ateşleyicisidir zindan
direnişi. Hiç bir bedel boşuna değildir. Ve zafer, ödediğimiz bedellerden
daha büyük olacaktır... Kayıplarımız bize, birer Habip, birer Ümit, birer Hatice olmayı öğretiyor.
Düzenin çıkmazı da işte burada. Biz, bir ölür bin doğarız.
Onlarsa öldürdükçe tükenmekte. |
|||||