28 Nisan'01
Sayı: 06


  Kızıl Bayrak'tan
  Devletin oyunları bedeli arğırlaştırır fakat sonucu değiştirmez
  1 Mayıs'ta mücadele alanlarına!
  Son sözü direnenler söyleyecek!
  Zafer yakındır yoldaşlar!
  "Yaşamı köleleştirilmiş milyonlarca işçi ve emekçinin haklı davasını savunmak için direniyoruz!.."
  Devrim şehitleri ölümsüzdür!
  Hatice Yürekli Yoldaş ölümsüzdür!
  Kapitalist ölüm düzenine boyun eğmeyeceğiz! Hücreleri şehitlerimizle parçalayacağız!
  Alnı kızıl yıldızlı baş secdeye varmaz!
  Şimdi sıra 1 Mayıs'a kitlesel katılımdadır!
  Türk burjuvazisinin kaçınılmaz yükselişi ve düşüşünün resmi...
  Kamu TİS'leri tıkandı... Hesap sokakta görülecek!
  Devrim davası yenilmez!
  Herşey parti ve devrim davası için!"
  Ölüm Orucu şehidi Hatice Yürekli'nin Ankara DGM'deki ilk sorgusunda yaptığı savunma...
  Ölüm Orucu Direnişi 28. haftasında
  Ölüm Orucu Direnişi'yle dayanışma eylemleri...
  Basında Ölüm Orucu Direnişi..
  Uluslararası hareket
  Mücadele Postası


Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Devlet tredmanda diretiyor...

Düşen şehitlerimize layık olma zamanıdır!..


TKİP Dava Tutsağı, Ölüm Orucu 1. Ekip Direnişçisi Hatice Yürekli Şehit Düştü!

20 Ekim’de yatırmıştı bedenini ölüme. Mevsim başka bir mevsim, yıl başka bir yıldı. Taptaze gülümsüyordu kızıl band alnına takılırken. Bir Ölüm Orucu Direnişçisi’ne yakışır bir başı diklikle haykırıyordu:

“Partime layık olacağım, yoldaşlarıma layık olacağım!”

Bir yıl geçti aradan, üç mevsim ve bir katliam hatta. Fakat ne iş makinalarıyla yıkılan duvarlar, ne kanlı elleri devletin, ne suskunluk fesadı, ne yalan kampanyası, ne ayaklarından zincirlendiği yatak ve ne de bizim sessizliğimiz yıldırmadı onu.

22 Nisan günü, Ölüm Orucu Direnişi’nin 17. şehidi olarak, verdiği sözü tutup bu direnişe layık olacak biçimde yumdu gözlerini.

Bir fidanı toprağa vereceğiz. Kimse acımasın ona, kimse ağlamasın. O bir devrimci olarak girdiği dört duvar arasından bir devrimci gibi çıktı. Bize düşen ona layık olmaktır. Bu bayrağı daha yukarı kaldırmak ve en önde koşmaktır. Bunun için şimdi "Yeter!" demeliyiz. 4 ay geçti 19 Aralık katliamının üzerinden. 4 aydır sokaklarda panzerler, eli sopalı haydutlar var. Daha ne kadar susacağız, daha ne kadar izin vereceğiz bu ablukaya. Şimdi, düşen şehitlerimize layık olma zamanıdır. Şimdi sokakları Hatice’nin gülüşüyle aydınlatmanın zamanıdır. Şimdi onunla kucaklaşma zamanıdır. (...)

Devrimciler ölmez, devrim davası yenilmez!
Yaşasın Ölüm Orucu Direnişimiz!

SY Kızıl Bayrak/Ankara



ÖO Direnişi emekçilerin mücadelesine en net katkıyı sağlayacak;

Sistem, saldırılarının yanıtını
1 Mayıs alanlarında alacaktır!


Trabzon’da 19 Aralık katliamından sonra girilen suskunluk dönemi, ekonomik kriz nedeniyle yapılan basın açıklamalarıyla aşılmaya başlandı. Bu süreçte, KTÜ Hücre Karşıtı Öğrenci Platformu olarak, F tipi hücrelere karşı mücadele ve ekonomik krizin ulusal ve yerel yansımalarının tartışıldığı bir forum düzenledik. Forumda ulaşılan en önemli noktalardan biri de; son krizle beraber yaşam koşulları iyice ağırlaşan ve meydanları doldurmaya başlayan emekçilere ve öğrencilere, F tipi cezaevlerindeki ÖO’da ölenlerin kim olduğunu ve ne için öldüklerini, dokuz madde olarak yayınladıkları taleplerini kullanarak anlatmanın ne kadar önemli olduğuydu.

KTÜ’de, hücre karşıtı mücadele ekseninde öğrencilerin tekrar toparlanmasının bir aracı da olan bu forumda ulaşılan sonuçlar, bir bülten haline getirilerek üniversitede dağıtıldı. Bülten dağıtılırken, ayni zamanda Emek Platformu’nun 14 Nisan’da yapacağı mitinge de çağrı yapıldı. Tandoğan’daki olayların ardından, Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu Trabzon şubesi 14 Nisan mitingine katılmama kararı aldı. Şube başkanının yerel basın-yayında, üç gün boyunca, “mitinge katılınmaması gerektiği, provokasyon olacağı ve Trabzon meydanının savaş alanına döneceği” şeklindeki açıklamalarına rağmen, mitinge 6 bin civarında emekçi katıldı.

TESK şube başkanının mitingin devrimci bir tarza bürünebileceği kaygısı, bizzat yerel Emek Platformu yöneticilerinin bu kaygıya karşı en iyi sigorta olacağını bilmemesinden kaynaklanıyor olmalıydı. Yerel televizyonlarda öğrencilerin mitingi provoke edeceklerine ilişkin açıklamalara, 13 Nisan gecesi ve eylem alanında yaşanan gözaltı ve tehditlere rağmen, mitinge beklenenin üzerinde bir katılım sağlayabildik.

Miting, tam da Emek Platformu’nun istediği gibi, pasif bir havada geçti.

ÖO’nun 27. haftasında, Adalet Bakanı’nın açıklamalarına karşı, ÖO’daki tüm tutuklu ve hükümlülerin aileleri adına 20 Nisan 2001 günü Trabzon Meydan Parkı’nda bir basın açıklaması yapılması kararı alındı. 35 kişilik katılımın sağlandığı basın açıklamasına polis destekli sivil faşistler tarafından saldırı oldu. Saldırıya, "Devrimci tutsaklar onurumuzdur", "İçerde, dışarda hücreleri parçala!” sloganlarıyla yanıt verildi. Çıkan arbedede birçok arkadaşımız çeşitli yerlerinden yaralandı. Altı arkadaşımız da gözaltına alındı.

Gruplar halinde slogan atarak ara sokaklara dağılan arkadaşlarla tekrar birleşerek, gözaltındaki arkadaşlarımızı almak ve saldırıyı organize eden polisler hakkında suç duyurusunda bulunmak için Adliye önüne gittik. Yapılan bu saldırı, sadece, F tipi hücrelere karşı Trabzon’da yürütülen mücadeleyi bastırma amaçlı değildir. Bunun yanısıra, kriz sonrası süreçte, özellikle 1 Mayıs’ta yükselecek emekçi hareketine gözdağı verilmek istenmektedir.

Tüm krizlerde olduğu gibi son krizin faturasının da, "ulusal birliktelik, ulusal fedakarlık" safsatalarıyla işçi-emekçi kitlelere ödettirilmesi çabaları, 1 Mayıs alanlarında "sınıf birlikteliği, sınıf direnişi" cevabını alacaktır. Çok ağır bedellere rağmen sürdürülen ÖO Direnişi, emekçilerin alanlarda verdiği mücadelenin temel zaafına yönelik olarak en net katkıyı sağlayacaktır.

186. gününü geride bırakan ve onlarca devrimcinin ölümsüzleştiği direniş aydınlatıyor, öğretiyor.

Sınıfa Karşı Sınıf!
Düzene Karşı Devrim!
Kapitalizme Karşı Sosyalizm!

KB ve EG okurları/Trabzon



Direniş yol gösteriyor!


İki mevsimi deviren zindan direnişi tüm görkemiyle sürüyor. Yaşadığımız coğrafya ölümüne bir sınıf savaşımına sahne oluyor. İnsanlığın geleceği için bedenlerini ölüme yatıranlar, dile kolay, tam 7 aydır direniyorlar!..

Kendi cezaevlerini delik deşik ettiler, insanları yaktılar, öldürdüler, işkence tezgahlarından geçirdiler. “Altlarına mı yatalım, gebersinler!” dediler. “Sahte oruç” dediler. Yine de alnı kızıl bandlı bedenleri yenemediler. Direniş tarihe yazılıyor.

Direniş yol gösteriyor!

Kızıldere’de teslim olmayan Mahirleri, işkencehanelerde ser verip sır vermeyen İboları, Mehmet Fatihleri, Habipleri, Ümitleri unutanlar, bir kez daha hayretler içerisindeler... Bu sitemin kan ve irin kokan iğrenç bataklığından beslenen, her türlü inanç ve değerden yoksun medya kalemşörleri, bu yiğit insanların inançları uğruna ölüme tereddütsüz yürüyüşleri karşısında şaşkınlar...

Direniş yol gösteriyor!

Direnişten öğreneceğimiz çok şey var. Direngenlik, inanç kavgasını sahiplenme, birliktelik... “Dünya görüşüyle, ideolojik-politik çizgisiyle marksist-leninist, sınıfsal temeli, yapısı ve bileşimi ile proleter, düzen karşısında konumlanışıyla ihtilalci...”; işte parti tanımlaması... Onlar parti ve devrim davası için savaşıyorlar. İnsanlığın güzel geleceği için birer birer bayraklaşıyorlar...

Elbette bu zorlu savaşta yenik düşenler, bırakanlar, kopanlar olacak, elbette bu direngenliği gösteremeyenler olacak... Zorlu dönemeçler zayıfları bir kenara fırlatacak. Zaferi direnenler kazanacak!

Düzen bir kez daha devrimciler önünde diz çökecek. Bunu ne kadar (“pazarlık yapmayacağız”, “ölüm üzerinden pazarlık olmaz”, “ortak mekanları zaten açacaktık”) süsleseler de, kazanan bir kez daha direniş olacak.

Yaşasın direniş, yaşasın zafer!

B. Oran



Alnı kızıl yıldızlı baş secdeye varmaz!..


TKİP dava tutsağı Hatice Yürekli yoldaşımız, TKEP-L dava tutsağı Sibel Sürücü ve TAYAD’lı tutsak yakını Şenay Hanoğlu’yla birlikte mevsimler deviren Ölüm Orucu Direnişi’nin 185. gününde şehit düştüler.

Hatice yoldaşımız, Habip ve Ümit yoldaşlardan aldığı direniş bayrağını, leke sürdürmeden bugünlere taşıdı. Biz ise ondan devraldığımız bayrağı işçi sınıfının öncü partisi önderliğinde burjuvazinin kalelerine dikeceğiz.

Yaşasın devrim ve sosyalizm!

Ekim Gençliği
23 Nisan 2001