Devlet tredmanda diretiyor... Düşen şehitlerimize layık olma zamanıdır!..
20 Ekimde yatırmıştı bedenini ölüme. Mevsim
başka bir mevsim, yıl başka bir yıldı. Taptaze gülümsüyordu kızıl band
alnına takılırken. Bir Ölüm Orucu Direnişçisine yakışır bir başı
diklikle haykırıyordu: Partime layık olacağım, yoldaşlarıma layık
olacağım! Bir yıl geçti aradan, üç mevsim ve bir katliam
hatta. Fakat ne iş makinalarıyla yıkılan duvarlar, ne kanlı elleri devletin,
ne suskunluk fesadı, ne yalan kampanyası, ne ayaklarından zincirlendiği
yatak ve ne de bizim sessizliğimiz yıldırmadı onu. 22 Nisan günü, Ölüm Orucu Direnişinin 17.
şehidi olarak, verdiği sözü tutup bu direnişe layık olacak biçimde yumdu
gözlerini. Bir fidanı toprağa vereceğiz. Kimse acımasın ona,
kimse ağlamasın. O bir devrimci olarak girdiği dört duvar arasından
bir devrimci gibi çıktı. Bize düşen ona layık olmaktır. Bu bayrağı daha
yukarı kaldırmak ve en önde koşmaktır. Bunun için şimdi "Yeter!"
demeliyiz. 4 ay geçti 19 Aralık katliamının üzerinden. 4 aydır sokaklarda
panzerler, eli sopalı haydutlar var. Daha ne kadar susacağız, daha ne
kadar izin vereceğiz bu ablukaya. Şimdi, düşen şehitlerimize layık olma
zamanıdır. Şimdi sokakları Haticenin gülüşüyle aydınlatmanın zamanıdır.
Şimdi onunla kucaklaşma zamanıdır. (...) Devrimciler ölmez, devrim davası yenilmez! SY Kızıl Bayrak/Ankara
ÖO Direnişi emekçilerin mücadelesine
en net katkıyı sağlayacak; Sistem, saldırılarının yanıtını
KTÜde, hücre karşıtı mücadele ekseninde öğrencilerin
tekrar toparlanmasının bir aracı da olan bu forumda ulaşılan sonuçlar,
bir bülten haline getirilerek üniversitede dağıtıldı. Bülten dağıtılırken,
ayni zamanda Emek Platformunun 14 Nisanda yapacağı mitinge
de çağrı yapıldı. Tandoğandaki olayların ardından, Türkiye Esnaf
ve Sanatkarları Konfederasyonu Trabzon şubesi 14 Nisan mitingine katılmama
kararı aldı. Şube başkanının yerel basın-yayında, üç gün boyunca, mitinge
katılınmaması gerektiği, provokasyon olacağı ve Trabzon meydanının savaş
alanına döneceği şeklindeki açıklamalarına rağmen, mitinge 6 bin
civarında emekçi katıldı. TESK şube başkanının mitingin devrimci bir tarza
bürünebileceği kaygısı, bizzat yerel Emek Platformu yöneticilerinin
bu kaygıya karşı en iyi sigorta olacağını bilmemesinden kaynaklanıyor
olmalıydı. Yerel televizyonlarda öğrencilerin mitingi provoke edeceklerine
ilişkin açıklamalara, 13 Nisan gecesi ve eylem alanında yaşanan gözaltı
ve tehditlere rağmen, mitinge beklenenin üzerinde bir katılım sağlayabildik.
Miting, tam da Emek Platformunun istediği
gibi, pasif bir havada geçti. ÖOnun 27. haftasında, Adalet Bakanının
açıklamalarına karşı, ÖOdaki tüm tutuklu ve hükümlülerin aileleri
adına 20 Nisan 2001 günü Trabzon Meydan Parkında bir basın açıklaması
yapılması kararı alındı. 35 kişilik katılımın sağlandığı basın açıklamasına
polis destekli sivil faşistler tarafından saldırı oldu. Saldırıya, "Devrimci
tutsaklar onurumuzdur", "İçerde, dışarda hücreleri parçala!
sloganlarıyla yanıt verildi. Çıkan arbedede birçok arkadaşımız çeşitli
yerlerinden yaralandı. Altı arkadaşımız da gözaltına alındı. Gruplar halinde slogan atarak ara sokaklara dağılan
arkadaşlarla tekrar birleşerek, gözaltındaki arkadaşlarımızı almak ve
saldırıyı organize eden polisler hakkında suç duyurusunda bulunmak için
Adliye önüne gittik. Yapılan bu saldırı, sadece, F tipi hücrelere karşı
Trabzonda yürütülen mücadeleyi bastırma amaçlı değildir. Bunun
yanısıra, kriz sonrası süreçte, özellikle 1 Mayısta yükselecek
emekçi hareketine gözdağı verilmek istenmektedir. Tüm krizlerde olduğu gibi son krizin faturasının
da, "ulusal birliktelik, ulusal fedakarlık" safsatalarıyla
işçi-emekçi kitlelere ödettirilmesi çabaları, 1 Mayıs alanlarında "sınıf
birlikteliği, sınıf direnişi" cevabını alacaktır. Çok ağır bedellere
rağmen sürdürülen ÖO Direnişi, emekçilerin alanlarda verdiği mücadelenin
temel zaafına yönelik olarak en net katkıyı sağlayacaktır. 186. gününü geride bırakan ve onlarca devrimcinin
ölümsüzleştiği direniş aydınlatıyor, öğretiyor. Sınıfa Karşı Sınıf! KB ve EG okurları/Trabzon
Direniş yol gösteriyor!
Kendi cezaevlerini delik deşik ettiler, insanları
yaktılar, öldürdüler, işkence tezgahlarından geçirdiler. Altlarına
mı yatalım, gebersinler! dediler. Sahte oruç dediler.
Yine de alnı kızıl bandlı bedenleri yenemediler. Direniş tarihe yazılıyor.
Direniş yol gösteriyor! Kızılderede teslim olmayan Mahirleri, işkencehanelerde
ser verip sır vermeyen İboları, Mehmet Fatihleri, Habipleri, Ümitleri
unutanlar, bir kez daha hayretler içerisindeler... Bu sitemin kan ve
irin kokan iğrenç bataklığından beslenen, her türlü inanç ve değerden
yoksun medya kalemşörleri, bu yiğit insanların inançları uğruna ölüme
tereddütsüz yürüyüşleri karşısında şaşkınlar... Direniş yol gösteriyor! Direnişten öğreneceğimiz çok şey var. Direngenlik,
inanç kavgasını sahiplenme, birliktelik... Dünya görüşüyle, ideolojik-politik
çizgisiyle marksist-leninist, sınıfsal temeli, yapısı ve bileşimi ile
proleter, düzen karşısında konumlanışıyla ihtilalci...; işte parti
tanımlaması... Onlar parti ve devrim davası için savaşıyorlar. İnsanlığın
güzel geleceği için birer birer bayraklaşıyorlar... Elbette bu zorlu savaşta yenik düşenler, bırakanlar,
kopanlar olacak, elbette bu direngenliği gösteremeyenler olacak... Zorlu
dönemeçler zayıfları bir kenara fırlatacak. Zaferi direnenler kazanacak!
Düzen bir kez daha devrimciler önünde diz çökecek.
Bunu ne kadar (pazarlık yapmayacağız, ölüm üzerinden
pazarlık olmaz, ortak mekanları zaten açacaktık) süsleseler
de, kazanan bir kez daha direniş olacak. Yaşasın direniş, yaşasın zafer! B. Oran
Alnı kızıl yıldızlı baş secdeye varmaz!..
Hatice yoldaşımız, Habip ve Ümit yoldaşlardan aldığı
direniş bayrağını, leke sürdürmeden bugünlere taşıdı. Biz ise ondan
devraldığımız bayrağı işçi sınıfının öncü partisi önderliğinde burjuvazinin
kalelerine dikeceğiz. Yaşasın devrim ve sosyalizm! Ekim Gençliği |
|||||