Ne amansız ve soluksuz bir koşudur bu.
Kaç rüzgar yoruldu, kaldı geride.
Kaç hayat eskidi,
Kaç yol-kaç yolcu!
Ağzı köpüklü kaç at çatladı
Kaç civan yürek!
Ve ne çok kadırga çürüttü sular
Ne çok yelken.
ve düşenler
-ki elbet
Yıkandılar son kez
kendi ılık kanlarının anaforunda
Resul Ayaz
7. ayına giren destansı bir direniş yaşanıyor, kanlı iktidarın zindanlarında,
hastanelerinde. En sıradan insanlarda bile saygı uyandıracak nitelikte
bir direniş bu. Bu gücü nereden alıyorlar? Nasıl bir güç ki, 7 aydır
bir şey yemeden, bu kadar baskı ve işkenceye rağmen direnişe devam ediyorlar?
Bu güç tarihsel haklılıktan, zafere olan sarsılmaz inançtan, sosyalizme
olan inançtan alınıyor. Bu güç, bilime olan inançtan, bilimsel sosyalizmden
alınıyor.
Zengin bir aileye mensup genç bir üniversite öğrencisi gerçekleri duyduğunda,
direnişlerle onur duyduğunu, onları takdir ettiğini söyleyebiliyor.
Çünkü, kendi sınıfının her türlü yoz ve çıkara dayanan kirli ilişkilerinin
ayırdına varabiliyor. Ve kapitalizmin kirli çarkını paramparça ederek,
insanlığın gerçek anlamını, güzelliklerin, sevginin gerçek değerini
bulacağı sosyalizm gerçeğini...
Ve, bütün insanlığı bu güzelliğe ulaştırmak için, ateşi düşmana vermeyerek,
her türlü bedeli ödemeyi göze alan, yaşamayı ölecek kadar çok seven,
yiğit, devrimci ve komünistlerin varolduğu gerçeğini...
Binlerce, onbinlerce kişinin katıldığı dünya çapındaki eylemliliklerde,
sosyalizmin simgesi orak-çekiç kızıl bayrakların dalgalanması, kitlelerin
sosyalizme, güzel bir dünyaya olan özlemini simgeliyor. Binler farkındadır,
kurtuluşun sosyalizmde olduğunun. Ve farkındadır, kapitalizm varoldukça,
her türlü kirliliğin devam edeceğinin. Onun içindir devrimcilere saygı
duymaları, onları takdir etmeleri.
Asalaklardan dünyayı temizleyerek, insanın insan tarafından sömürülmediği,
kolektivizmin yaşama damgasını vuracağı, müzik dolu, çiçek dolu, sevgi
dolu güzel bir dünya inşasına milyonları hep birlikte hazırlamak için;
işte bunun için yoldaşlar, bunun için, biraz daha dayanın-biraz daha!
Devrim davası yenilmez!