16 Kasım 2007 Sayı: 2007/01(44)

  Kızıl Bayrak'tan
   Egemenlerin “ümit kırmak” dışında
bir çözümü yok!
  Sosyal yıkım saldırısında perde yeniden açılıyor...
2008-2010 arası özelleştirme yağması açıklandı...
İşçi ve emekçi eylemlerinden...
Telekom işçileriyle dayanışma eylemlerinden...
“Düşük yoğunluklu” sıkıyönetim (mi?)
Yüksel Akkaya
  Kızıl Bayrak hakkında toplatma ve yayın yasağı!..
  “Aydınlığın en yakın olduğu an, karanlığın en koyu olduğu andır...”
Haluk Gerger
  “İnsanlık tarihine sahip çıkmak, kapitalizme karşı çıkmaktan geçiyor!”
Yüksel Akkaya
  Şanlı Ekim Devrimi’nin 90., Komünist Hareket’in 20. yılı coşkuyla kutlandı...
  Ankara’da Ekim Devrimi ve Parti etkinliği...
  Tersane İşçileri Birliği Derneği Yönetim Kurulu üyesi Cahit Atalay ile 2. Tersane İşçileri
Kurultayı üzerine konuştuk…
  Dünyadan...
  Irkçı-siyonistlerin Filistin topraklarını
gaspetme pervasızlığı sürüyor!
  Alman Devrimi ve Rosa Luxemburg
Volkan Yaraşır
  Neden birleşik mücadele?
M. Can Yüce
  Ekim Devrimi ve kadın sorunu
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Dünyadan...

Brown: “ABD kuyrukçuluğuna devam!”

İngiltere başbakanı Gordon Brown, İngiltere’nin Ortadoğu politikasına ilişkin suskunluğunu bozdu. Bush’un fino köpeği olarak tarihe geçen Blair’in Ortadoğu’nun kalbi Filistin’de kilit bir göreve atanmasının ardından koltuğu devralan Brown, yaptığı konuşma ile İngiltere’nin uluslararası politikalarında değişen bir şey olmadığını gözler önüne serdi.

Brown’un konuşmasının temel başlıklarından birisini Pakistan oluşturdu. Müşerref’in politikalarını yeren bir konuşma yapan Brown, uluslararası topluma buradan görev çıkardı. Konuşmanın Pakistan gündemi dışındaki iki ana vurgu noktasını ise “ABD ile dostluğun, İran ile düşmanlığın” geliştirilmesi oluşturdu.

Emperyalist savaş çığırtkanları kervanına katılan Brown da, ABD ile çıkar birliği arayışında olan birçok devlet gibi İran’ın nükleer teknolojisini eleştirdikten sonra, İran’ın “daha katı” yaptırımlarla karşılaşmasının şart olduğunu belirtti.

İran’ı açıktan tehdit eden Brown, ayrıca kendisinin bir ABD karşıtı olmadığını belirterek, ülkesinin “en önemli” ikili ilişkileri ABD ile kurduğunu söyledi. AB’ye de ABD ile ilişkilerini geliştirme çağrısında bulundu.

Kısacası İngiltere’nin “yeni dönem” dış politikasında yeni hiçbir şey yok!


Zürich’te coşkulu ve kitlesel yürüyüş

Tırmandırılan şovenist histeri dalgasına ve faşist kudurganlığa karşı Avrupa’da da karşı bir duruş sergileniyor. Bunlardan biri de 10 Kasım günü Zürich’de gerçekleştirildi.

“Çözüm savaş ve işgalde değil! Karanlık savaşı destekleme, seyirci kalma, karşı çık! Şimdi hepimiz Kürdüz!’’ şiarı altında Zürich’de bir yürüyüş düzenlendi. Yağmura ve soğuk hava koşullarına rağmen yaklaşık 3 bin kişinin katıldığı yürüyüş oldukça coşkulu geçti. Sloganların hiç susmadığı, coşkunun hakim olduğu yürüyüş kentin en kalabalık caddelerinde ilgiyle izlendi. Aynı gün Türk faşistlerinin de yapmak istediği gösteri 150 kişilik zayıf bir katılımla ve gerçekleşmeden dağıldı.

İDGP (İsviçre Demokratik Göçmenler Platformu) tarafında örgütlenen yürüyüşe BİR-KAR da katıldı.

BİR-KAR/İsviçre


1700 kişiye 300 gözetleme kamerası!

Stade, Almanya’nın Aşağı Saksonya eyaletinde küçük bir şehir. Alman İçişleri Bakanı, kendinden önceki İçişleri Bakanı Otto Schilly’nin yarıda bıraktıklarını bir bir hayata geçiriyor. İkisinin ortak özelliği 11 Eylül saldırısından sonra devlet eliyle toplumu kriminalize ve terörize etmek ve bunun için ise açık cezaevleri oluşturmaktır. Stade kentinin 1700 kişilik nüfusunun %70’i işsizlerden ve kısa süreli çalışan insanlardan oluşmaktadır. Bu kentte kamuya ait bütün meydanlar, evlerin girişi ve çıkışları, asansörler, binaların iç merdivenleri ve büyük binalarda çöplerin atıldığı bidonlar da dahil olmak üzere tam bir terör estiriliyor. Kentin bir çok yerine 300 kamera yerleştirilmiş olmasına rağmen, 100 kamera daha eklemek istiyorlar. Bu saldırılara karşı Stade halkının tepkisi ise her geçen gün artıyor.


Almanya’da hak gaspları!

Almanya’da demokratik hak ve özgürlüklere dönük saldırılara hergün yenileri eklenerek devam ediyor. Yakın zamanda yoğun tartışmalara neden olan telekomünikasyondaki (telefon, internet vb.) bilgilerin altı ay geriye dönük olarak bekletilmesi 9 Kasım günü 524 milletvekilinden (CDU ve SPD) 366’sının oylarıyla kabul edildi. Çıkarılan bu yeni yasaya karşı geçtiğimiz hafta, Almanya’nın 30 ayrı kentinde olmak üzere başta Almanya Gazeteciler Federasyonu ve Barolar Birliği olmak üzere binlerce insanın katıldığı gösteriler düzenlendi. Ayrıca bu yasanın iptali için toplumun değişik katmanlarının içinde olduğu 7 bin kişi Anayasa Mahkemesi’ne ortak dava açacak.


İtalya’da genel grev!

Ekim ayı içerisinde Prodi hükümetinin üç ayrı sendika federasyonuyla (CGIL, CİSL, UİL) anlaşması ve onların desteğiyle emeklilik yaşını 2008’in Ocak ayında 58, 2013 yılında ise 61 yaşına yükseltmesine tepkiler yükseliyor. Bu karara karşı Cuma günü sendika federasyonu CUB’nun çağrısıyla yüzbinlerce kamu emekçisinin katıldığı bir genel grev gerçekleşti. Ayrıca Roma ve Mailand’da binlerce kişi gösteriler düzenleyerek ‘emekliliğimizden elinizi çekin!’ şiarını yükseltti.


Chavez: “Şımarık veletler...”

Venezüella’da gerçekleştirilmeye çalışılan sosyal dönüşümlerden rahatsızlık duyan Chavez karşıtları sanki toplumun bütününde bir tepki varmış gibi bir hava yaratmaya çalışıyorlar. ABD tarafından da alkışlanan burjuva kesimlerde görülen hareketliliğe ilişkin Chavez şu açıklamalarda bulundu: “Ağızlarında gümüş kaşıkla doğmuş bu zengin çocuklarının, bu küçük şımarık veletlerin Caracas’ın göbeğini birbirine katmalarına izin vermeyeceğiz...” Chavez karşıtları Anayasa değişikliği öncesi karışıklık yaratarak onu yıpratmaya çalışsalar da, Chavez Venezüella’nın yoksul kesimlerinin desteğini almayı sürdürüyor.


Fransa’da üniversite boykotları

Fransa’da geçtiğimiz sene üniversiteli ve liseliler cephesinden neo-liberal politikalara karşı dişe diş bir mücadele yürütülmüştü. Onbinlerce öğrencinin katıldığı üniversite işgalleri, yer yer polisle fiili çatışmaların yaşandığı sokak eylemleri ile Fransa gençliği, “neo-liberal saldırılara geçit yok” demişti. Fransa üniversitelerinde yine bir hareketlilik hakim... Fransa’da üniversitelerin statüsüyle ilgili yeni çıkan yasayı protesto eden öğrenciler süreci yaygın ve kitlesel eylemler ve üniversite boykotları ile yürütüyor.

Fransa Milli Eğitim Bakanlığı’nın açıklamasına göre, boykotların ilk başladığı Toulouse, Tours ve Perpignan’dan sonra boykota katılan üniversite sayısı 10’a çıktı. Üniversite öğrenci sendikaları en azından 40 üniversitede aktif boykot yüzünden eğitimin aksadığını ifade ettiler. 40 üniversite Fransa açısından anlamlı bir katılımı ifade ediyor. Zira Fransa’da 85 üniversite bulunuyor.

Parlamentodan geçen yeni yasa ile Fransa üniversitelerine daha geniş bir mali özerklik tanınacak. Tepkilerin kaynağını ise “mali özerklik” adı altında üniversitelerin özel sektörün talanına açılacak olması ve elbette sorunun diğer bir yanı olarak da üniversiteler arası eşitsizliğin derinleşecek olması...


Kürt halkıyla dayanışmak yasak!

Berlin’de 9 Kasım günü “Faşist devlet terörüne, ırkçı şoven saldırılara, sınır ötesi operasyonlara karşı Kürt halkıyla dayanışmaya!” başlığı ile Kreuzberg semtinde yapılması planlanan mitinge verilen izin, hukuki dayanağı olmayan gerekçelerle mitinge iki gün kala iptal edildi. Bu keyfi uygulama ve yasaklamaya karşılık ADHK, AvEG-Kon, ATİK, BİR-KAR ve PDD yazılı bir açıklama yaparak eylem yerinin değiştirilmesi ile ilgili dayatmayı kabul etmediklerini duyurdular.


İsrail İran’ı tehdit etti!

İsrail Başbakan Yardımcısı Şaul Mofaz, ABD ziyaretinin ardından yaptığı açıklamada, İran’ın nükleer programını sona erdirmek için “tüm seçeneklerin masada olduğunu” söyledi. “Tüm seçenekler” ise Ortadoğu’da son çeyrek yüzyıldır çok iyi biliniyor. İşgal, kan ve arkası kesilmeyen ölümler...

Mofaz, şu an uygulanan stratejilerden birinin yaptırım ve İran’a karşı birleşik bir cephe oluşturmak olduğunu, ancak yapılacakların bununla sınırlı olmak zorunda olmadığını söyledi. Artık konuşarak çözüm yaratma olanaklarının daraldığını, “son çare” olarak İran’a karşı askeri bir güç kullanmanın gündeme gelebileceğini belirtti. Son çare! Tıpkı Filistin’de, Afganistan’da, Irak’ta ve Lübnan’da olduğu gibi...

Kısacası emperyalist savaş çığırtkanları yine iş başında ve yine saldırganlıklarına teoriler üreterek dünya halklarını kandırma çabasında... Ancak yalanlar her geçen gün daha çıplak bir biçimde açığa çıkıyor.