16 Kasım 2007 Sayı: 2007/01(44)

  Kızıl Bayrak'tan
   Egemenlerin “ümit kırmak” dışında
bir çözümü yok!
  Sosyal yıkım saldırısında perde yeniden açılıyor...
2008-2010 arası özelleştirme yağması açıklandı...
İşçi ve emekçi eylemlerinden...
Telekom işçileriyle dayanışma eylemlerinden...
“Düşük yoğunluklu” sıkıyönetim (mi?)
Yüksel Akkaya
  6Kızıl Bayrak hakkında toplatma ve yayın yasağı!..
  “Aydınlığın en yakın olduğu an, karanlığın en koyu olduğu andır...”
Haluk Gerger
  “İnsanlık tarihine sahip çıkmak, kapitalizme karşı çıkmaktan geçiyor!”
Yüksel Akkaya
  Şanlı Ekim Devrimi’nin 90., Komünist Hareket’in 20. yılı coşkuyla kutlandı...
  Ankara’da Ekim Devrimi ve Parti etkinliği...
  Tersane İşçileri Birliği Derneği Yönetim Kurulu üyesi Cahit Atalay ile 2. Tersane İşçileri
Kurultayı üzerine konuştuk…
  Dünyadan...
  Irkçı-siyonistlerin Filistin topraklarını
gaspetme pervasızlığı sürüyor!
  Alman Devrimi ve Rosa Luxemburg
Volkan Yaraşır
  Neden birleşik mücadele?
M. Can Yüce
  Ekim Devrimi ve kadın sorunu
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

2008-2010 arası özelleştirme yağması açıklandı...

Özelleştirme saldırısına karşı mücadeleye!

2008 özelleştirme gelir hedefi 11 milyar 798 milyon YTL olarak belirlendi. Ayrıca daha şimdiden 2010 yılına kadar yapılacak özelleştirmelerin listeleri sermaye hükümeti tarafından gündemleştirilmeye başlandı. Elektrik üretim ve dağıtım şirketleri, milli piyango, otoyollar, limanlar, özelleştirilmeyen şeker fabrikaları özelleştirme kıskacına alındı.

Elektrik üretim ve dağıtım şirketleri sermaye hükümetinin hedefinde…

AKP, yeni hükümet programında, 2 yıl içinde öncelikle elektrik dağıtım şirketinin özelleştirileceğini, ardından elektrik üretim şirketlerinin özelleştirilmesi sürecine başlanacağını açıkladı. Bu çerçevede, Ankara, Kırıkkale, Zonguldak, Bartın, Karabük, Çankırı ve Kastamonu’yu içine alan Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş, Sakarya, Bolu, Düzce ve Kocaeli illerini içine alan Sakarya Elektrik Dağıtım A.Ş ile İstanbul Anadolu Yakası’na elektrik sağlayan AYEDAŞ’ın özelleştirileceğini ilan etti. Elektrik dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesinden sonra, elektrik üretim şirketlerinin özelleştirilmesi de yeni açıklanan hükümet programında yer aldı.

Milli Piyango, köprü ve otoyollar, limanlar ve şeker fabrikaları da hedefte…

Sermaye hükümeti, yasal düzenlemenin tamamlanmasının ardından, Milli Piyango İdaresi şans oyunlarının işletim lisansının verilmesi için düğmeye basacak. Ayrıca Karayolları Genel Müdürlüğü’nün (KGM) yapım, bakım, onarım ve işletimini üstlendiği hizmet üretim birimleri olan otoyollar, köprüler ve üzerinde yer alan tesislerin önemli bir kısmı da özelleştirme yağmasına açılacak. Şimdiye kadar özelleştirilmeyen şeker fabrikaları, Bandırma, Samsun ve İskenderun Limanları da özelleştirilecek. Sermaye hükümeti Tekel Sigara Fabrikaları’nın özelleştirme sürecinin de en kısa zamanda tamamlanmasını planlıyor.

Tüm bu özelleştirme saldırılarının yasal işlemlerinin 2008 yılı sonuna kadar tamamlanması öngörülüyor.

Gerçekleştirilen özelleştirmenin sonuçları…

Şimdiye kadar yapılan özelleştirmeler, “yağma”nın boyutlarını gösterdi. Özelleştirmelerin yarısına yakını “blok satış” yöntemiyle doğrudan tekil şahıs ya da şirketlere yapıldı. Özelleştirmelerin hazırlık aşamasında, devreye dünyaca ünlü danışmanlık şirketleri sokuldu. Danışmanlık ücreti adı altında büyük ödemeler yapıldı. Çoğu zaman özelleştirme karşılığında elde edilen gelir, özelleştirme giderlerini karşılamaya yetmedi. Örneğin 2000 yılındaki POAŞ ve GSM lisans satışından sırf bu giderler nedeniyle 1,6 milyar dolar zarar ortaya çıktı.

Petlas’ın önemli bir üretim tesisi olarak lastik tekellerinin türlü oyunlarıyla yılan hikayesine dönen özelleştirme maceraları sonucunda, üzerinde bulunduğu arsanın fiyatı olan 13 milyon dolara KOMBASSAN Holdinge peşkeş çekildi.

Karabük Demir Çelik’e on yıllar boyunca tek bir çivi çakılmadı. Gerekli yatırımlar için hiçbir ödenek ayrılmadı. Bu nedenle teknolojik yenilenme yapılmadı. Sendikaya ve işçiye satma görüntüsü altında, işyeri çürümeye terk edildi.

Tüpraş ve POAŞ gibi stratejik kârlı işyerleri gerçek bedellerinin çok altında bir fiyatla sermayedarlara haraç mezat peşkeş çekildi.

İsdemir, şirketin bütün zararının, banka borcunun ve işten çıkarılacak işçilerin (5 bin kişi) kıdem tazminatlarının devlet tarafından üstlenilmesi işlemlerinin tamamlanmasından sonra özelleştirme yağmasına açıldı. Fabrika sadece yatırım garantisi karşılığında ilk iki yılı ödemesiz dört taksitle 50 milyon dolar gibi komik bir fiyatla elden çıkarıldı.

SEK’in özelleştirilen işletmelerinin çoğu kapandı. Kapanmayan SEK işletmelerinde çalışan işçilerin çoğu işten atıldı. İşten çıkarılmayan işçilere ise sendikasız, esnek çalışma dayatıldı.

Özelleştirilen Sümer Holding’in işletmelerinin çoğu kapandı. Bu nedenle 5 bini aşkın işçi, işinden oldu.

Havaş’ın yüzde 60’ı Turgay Ciner’e satıldı. Özelleştirmenin hemen ardından yeni patronun ilk işi 700 işçinin işine son vermek oldu.

Özelleştirme kapsamında olan KİT’lerde 2000 yılına kadar geçen on yılda, çalışanlarının yüzde 30’unu oluşturan 193 bin kişinin önemli bir kısmı işten atıldı. Emekliliğe hak kazanmış olanlar zorunlu emeklilik saldırısıyla yüz yüze kaldı. Çalışmaya devam eden işçilerin çoğunun ücretleri asgari seviyeye düşürüldü. Taşeronlaştırma, bu işyerlerinin yeni patronlarının ortak tutumu olarak arttı.

Özelleştirmesi tamamlanan şirketlerde işten çıkarma oranı yüzde 70’e yaklaşırken, sendikasızlaştırma oranı yüzde 75’e yaklaştı. Zengin ile yoksul arasındaki fark hızla açıldı. Sefaletin kör kuyusunda yaşamaya itilen işçi ve emekçilerin sayısı ayyuka çıktı.

Sıraladığımız bu örnekler, özelleştirme adı altında yapılanların gayrı menkullerin üzerine yatma, üretimi düşürme ya da tatil etme, işçileri işten atma, sendikasızlaştırma, asgari ücrete mahkum etme, taşeronlaştırma olduğunu kanıtlamaya yeter de artar bile…

“Özelleştirmelerle yeni iş alanları açılacak” dediler, bugün işsizlik tarihin en yüksek oranına ulaştı. Satılan fabrikaların ve kurumların yerine yenisi açılmadı. “Kamu kurumları ekonominin sırtında kambur, onun için özelleştirme şart” dediler ama tüm yükü çalışanların sırtına bindirdiler. Özelleştirmelerle en çok kâr eden kuruluşlar peşkeş çekildi. Yüzbinlerce işçi işsiz kalırken, aileleri ile birlikte milyonlarca kişi yoksulluğa mahkum edildi. Hiç kuşkusuz özelde elektrik üretim ve dağıtım şirketlerinde, köprü otoyollarda, milli piyango, liman ve şeker fabrikalarında çalışan işçileri, genelde tüm işçi ve emekçileri yukarda sıraladığımız kötü sonuçlar bekliyor.

Özelleştirmelerle ekonomiyi darboğazdan kurtaracaklarını, borçları ödeyeceklerini, yeni kaynaklar yaratacaklarını söylediler. Aradan geçen çeyrek asra yakın süre tüm bu iddiaların yalan olduğunu gösterdi. Borçlar azalmadı, daha da çoğaldı. Faizleriyle birlikte Türkiye’nin bütçesinin büyük bir bölümü borç ödemeleriyle yabancı tekellerin kasalarına aktarıldı.

Özelleştirmeyle devlet tekelinin kaldırılacağı, sermayenin tabana yayılacağı, rekabetin arttırılarak halka ucuz hizmet verileceği söylendi; ama sermaye tabana yayılmadı, devlet tekeli yerine yerli ve yabancı sermaye tekeli oluşturuldu, verilen hizmetlerde hiçbir ucuzlama olmadığı gibi aksine fiyatlar arttırıldı.

Birleşik mücadele özelleştirme saldırısının panzehiridir!

Sermaye hükümeti 2 yıl süresince yapacağı özelleştirmelerin hedeflerini açıkça ortaya koymuştur. Bu bir savaş ilanıdır. Hedefte elektrik üretim ve dağıtım, şeker fabrikaları, liman işçileri var.

Birleşik, örgütlü, militan bir mücadele özelleştirme saldırısının panzehiridir.

Öncelikle özelleştirme saldırısının hedefindeki işyerlerinden başlayarak mücadelenin ortaklaştırılması hedefiyle, ortak bir mücadele programı oluşturmak yakıcı bir sorumluluktur. Bu sorumluluğun gereği yerine getirilebildiği ölçüde özelleştirme saldırıları boşa çıkarılabilir.

Sınıf devrimcileri özelleştirme kıskacındaki işyerlerine yönelik propaganda ve ajitasyonu kesintisiz sürdürmelidir. Özelleştirmenin kapsam ve niteliğini teşhir etmelidir. Özelleştirme kapsamındaki işyerlerinde mücadelenin ortaklaştırılması için azami çaba göstermelidir.