16 Kasım 2007 Sayı: 2007/01(44)

  Kızıl Bayrak'tan
   Egemenlerin “ümit kırmak” dışında
bir çözümü yok!
  Sosyal yıkım saldırısında perde yeniden açılıyor...
2008-2010 arası özelleştirme yağması açıklandı...
İşçi ve emekçi eylemlerinden...
Telekom işçileriyle dayanışma eylemlerinden...
“Düşük yoğunluklu” sıkıyönetim (mi?)
Yüksel Akkaya
  Kızıl Bayrak hakkında toplatma ve yayın yasağı!..
  “Aydınlığın en yakın olduğu an, karanlığın en koyu olduğu andır...”
Haluk Gerger
  “İnsanlık tarihine sahip çıkmak, kapitalizme karşı çıkmaktan geçiyor!”
Yüksel Akkaya
  Şanlı Ekim Devrimi’nin 90., Komünist Hareket’in 20. yılı coşkuyla kutlandı...
  Ankara’da Ekim Devrimi ve Parti etkinliği...
  Tersane İşçileri Birliği Derneği Yönetim Kurulu üyesi Cahit Atalay ile 2. Tersane İşçileri
Kurultayı üzerine konuştuk…
  Dünyadan...
  Irkçı-siyonistlerin Filistin topraklarını
gaspetme pervasızlığı sürüyor!
  Alman Devrimi ve Rosa Luxemburg
Volkan Yaraşır
  Neden birleşik mücadele?
M. Can Yüce
  Ekim Devrimi ve kadın sorunu
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Şanlı Ekim Devrimi’nin 90., Komünist Hareket’in 20. yılı coşkuyla kutlandı...

“Geçmişi aştık geleceği kazanacağız!”

Emperyalist-kapitalist barbarlığın dünya işçi ve emekçilerine, ezilen halklarına dizginsizce saldırdığı bir süreçte sosyalizm tüm yakıcılığı ile kendini hissettiriyor. Ekim Devrimi dünya işçi sınıfına yol göstermeye devam ediyor.

Büyük Ekim Devrimi’nin tarihsel misyonu ve 150 yıllık tarihsel birikimini sahiplenerek “Yeni Ekimler için ileri!” şiarıyla mücadele sahnesine çıkan Komünist Hareket, Türkiye solunun ideolojik kimliğini belirleyen popülizme, demokratizme ve liberalizme karşı sağlam bir ideolojik-teorik temele dayalı devrimci bir çıkıştı.

11 Kasım günü gerçekleştirdiğimiz bir etkinlikle Ekim Devrimi’nin 90., Komünist Hareket’in 20. yılını coşkuyla selamladık.

Ön hazırlığı yaklaşık bir ayı aşkın bir zaman dilimini kapsayan, yoğun bir çabanın ve emeğin ürünü olan etkinliğimiz, baştan sona canlı bir havada, devrimci bir disiplin içinde, politik içeriği ve programı güçlü bir atmosferde gerçekleşti.

“Spartaküsler’den Komünarlar’a, Bolşevikler’den Yeni Ekimler’e Devrim ve Sosyalizm Mücadelesi Sürüyor!” şiarlı etkinliğimize 250 işçi ve emekçi katıldı.

Salon görsel açıdan oldukça iyi hazırlandı. Etkinlik salonunun bir bölümü “Onlar Parti’nin düşünen ve savaşan militanları... Onlar Partimiz’in özü ve özetirdirler!” şiarıyla Habip, Ümit ve Hatice yoldaşlar şahsında Partimiz’e ayrıldı. Yoldaşlarımızın fotoğraflarının yeraldığı bölüm kırmızı ve sarı renklerden oluşan bezlerle donatıldı. Karanfiller ve mumlarla hazırlanan bölümde yoldaşlarımıza ait sözlerin yeraldığı panolar kullanıldı.

İşçi Kültür Evleri, Genç Komünistler, Sosyalist Kamu Emekçileri etkinliğimizi gönderdikleri mesajlarla selamladılar.

Ekim Devrimi ile devrim ve sosyalizm mücadelesinde her biri ilmek ilmek emekle, çabayla, dirençle, bilinçle ve kararlılıkla örülen 20. yılımızı selamladığımız etkinliğimiz, Kızıl Bayrak’ın son sayısının toplatma ve 2 hafta yayın durdurma kararının teşhir edilmesiyle başladı. Daha sonra Kızıl Bayrak gazetesi çalışanlarının etkinliğe gönderdiği mesaj okundu.

Kızıl Bayrak susturulamaz!

Mesajda Ekim Devrimi’nin 90., Yeni Ekimler’in Partisi’nin 9. ve Komünist Hareket’in 20. yılı selamlandı. Son dönemde artan devlet terörü teşhir edildi. Kürt halkının, işçi ve emekçilerin hak ve özgürlükler mücadelesini terörle ezmeye çalışan sermaye devletinin devrimci ve sosyalist basına yönelik saldırısı anlatıldı. Kızıl Bayrak’ın, 43. sayısı hakkında İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yayın toplatma ve 2 hafta yayın durdurma “ceza”sıyla susturulamayacağı vurgulandı.

“Yüreği devrimden ve sosyalizmden yana atanlara, umudu diri, yüreği temiz kalanlara, zorbalara direnenlere, umudu büyütenlere selam olsun!”

Etkinliğin açılış konuşmasında, Komünist Hareket’in mücadele sahnesine çıktığı andan itibaren beslendiği marksist-leninist ideolojik çizgi sayesinde bugünkü Partili düzeye ulaştığı ve kalıcı olduğu ifade edildi. “Geçmişi aştık, geleceği kazanacağız!” şiarının küçük burjuva devrimciliğiyle ideolojik hesaplaşmanın sonucu olarak yükseltildiği dile getirildi. Komünist Hareketin modern burjuva toplumun tek tutarlı devrimci sınıfı olan proletaryayı temsil ettiği söylendi.

Etkinliğe katılanlar “Artık bilincimiz, yüreğimiz ve yumruğumuz olan bir partimiz var. Türkiye işçi sınıfının bir komünist partisi var” vurgusuyla selamlandı.

Komünist Hareket’in doğuşunu, çıkışını ve bugününü toplumsal kesitleriyle birlikte anlatan “Ekim’den Parti’ye, Parti’yle devrime!” şiarlı sinevizyon gösterimi büyük bir ilgi ve dikkatle izlendi. Politik, teknik ve görsel açıdan son derece iyi hazırlanmış sinevizyon sona erdiğinde tüm salon ayakta, tek yumruk ve tek yürek olarak Parti’yi selamlayan sloganlarını haykırdı.

Daha sonra dünyada ve Türkiye’de devrim ve sosyalizm mücadelesinde yitirilen tüm devrimciler şahsında saygı duruşuna geçildi.

“Partiyi güçlendirmek devrim ve sosyalizm mücadelesine sorumluluğumuzdur!”

Daha sonra günün anlam ve önemine ilişkin konuşmasını yapmak üzere bir yoldaşımız sahneye davet edildi. Bundan önce de her yıl Ekim Devrimi ve Parti’nin yıldönümü vesilesiyle etkinlikler düzenlendiğini hatırlatan yoldaşımız, bu yılki etkinliğin özel anlamına değindi. Bu yıl Komünist Hareket’in 20. yılıyla Ekim Devrimi’nin 90. yılının aynı anda kutlandığını dile getirdi. Komünist Hareket’in siyaset sahnesine doğuşunu özlü bir biçimde ifade eden yoldaşımız, Ekim’in siyaset sahnesine çıktığı dönemde sola hakim olan genel tasfiyeci dalgaya, Sovyetler Birliği’nde yaşanan çözülmenin bu tasfiyeci dalgaya etkilerine değindi. “Ekim hareketinin tarih sahnesine çıkışı bu koşullar altında değerlendirildiğinde anlam ve önemi daha güçlü bir biçimde kavranacaktır” dedi. Ekim’in siyasal mücadele alanına çıktığı andan bugüne Parti sorununa kilitlendiğine vurgu yapan yoldaşımız, bu çerçevede Ekim’den Parti’ye uzanan süreci ana noktalarıyla çarpıcı bir biçimde özetledi. Komünist Hareket’in dünya ve Türkiye’de yıllardır kesintisiz olarak süregelen devrim ve sosyalizm mücadelesinin bütününü sahiplendiğini, tüm devrimci değerlerin mirasçısı olduğunu dile getirdi. Komünistlerin geçmişi devrimci bir eleştiriye tabi tutarak bu mirası, ileriye taşıyacak güç olduklarına dikkat çekti.

“Devirmeyen darbe güçlendirdi” diyen yoldaşımız, “tüm değerlendirmelerimizde de ifade edildiği gibi bugün Partimiz, her açıdan en güçlü dönemini yaşamaktadır” dedi ve Parti’yi her düzeyde büyütme çağrısı yaptı. Yoldaşımız, “Bu çağrı Parti’yi büyütmek içindir. Ama bunun da ötesindedir. Bu çağrı işçi sınıfının nihai zaferi içindir. Bu çağrı devrim ve sosyalizm içindir” diyerek sözlerine son verdi.

“Spartaküsler’den Komünarlar’a, Bolşevikler’den Yeni Ekimler’e...”

Konuşmanın ardından etkinliğin başlığını taşıyan şiir dinletisi sahne aldı. Bir kareografi ile birlikte düşünülerek hazırlanan şiir dinletisinde işçi sınıfının kurtuluşu için devrim ve sosyalizm mücadelesinin zorunluluğuna, bu zorunluluğun gereklerine dikkat çekildi. Devrim ve sosyalizm mücadelesinden tarihsel kesitleri içeren şiirler okundu. Şiirlerden oluşan program devrim ve sosyalizm sürecine dair anlatımlarla güçlendirildi. Tiyatral şiir dinletisinin anlatımı sinevizyon gösterimi ile daha da güçlendirildi. “Güneşi içenlerin türküsü” şiirinin hep bir ağızdan okunması ile sonlanan dinleti, etkinliğe katılanlar tarafından coşkuyla alkışlandı.

Daha sonra sahneye çıkan müzik grubu Türkiye devrim marşlarından oluşan bir dinleti sundu. Etkinliğin başında salona hakim olan coşku programın bu bölümünde de devam etti. Tüm salon bir koro halinde devrimci marşlara eşlik etti.

“Yeni Ekimler’i yaratacağız!”

Aranın ardından etkinlik programı değişik bölgelerde sınıf çalışması yürüten komünist işçilerin mesajıyla başladı.

Esenyurt’tan, Küçükçekmece’den, Ümraniye’den, Gaziosmanpaşa’dan, Kartal’dan, Maltepe’den, Pendik’ten, Topkapı’dan, Tersaneler’den işçiler;

“Tezgahlarda dokuyoruz yaşamı, örste dövüyoruz öfkemizi. Sabahın alaca şafağından gecenin kör karanlığına, biliyoruz kinimizi.

Biz açlık ordusuyuz. Biz sömürülen milyonların sesiyiz. Bizi güzel ve umutlu günlere çağıran Partimiz’in fabrikalardaki sesiyiz.

Yıkmak için saltanatlarını asalakların, yürüyoruz düşmanın üstüne üstüne.

Doğuyoruz umutla her yeni güne kurmak için emeğin iktidarını.

Dostlar, yoldaşlar,

Şanlı Ekim Devrimi’nin 90., Komünist Hareket’in 20., Parti’nin 9. yılında hepinizi coşkuyla selamlıyoruz.

90 yıl önce buzu kıran ve yolu açan şanlı Rus proletaryasının izinden gitmeye devam ediyoruz. Bu topraklarda işçi sınıfını iktidara taşıyacak olan komünist hareketin saflarında partili mücadeleyi büyütmeye devam ediyoruz. Söz veriyoruz dostlar, yılmayacağız bu kavgada, vazgeçmeyeceğiz. Birlikte yaratmak için güneşli güzel günleri yürümeye devam edeceğiz. Fabrikalardan, atölyelerden, tersanelerden çıkacağız yola, ellerimizde kızıl bayraklarla zaptedeceğiz güneşi.

Parti’yi kazandık, Parti’yle kazanacağız, Yeni Ekimler’i yaratacağız!” sözleriyle etkinliği selamladılar.

“Poliste, mahkemede, zindanda ölümün üzerine tereddütsüzce yürüyenlerimize adıyoruz şiirlerimizi...”

Komünist Hareket’in 20 yıllık mücadelesinden, toplam birikim ve değerlerinden kesitlerin sunulduğu etkinlikte Parti’nin ihtilalci komünist kimliği, direnişçi ve başeğmez geleneğine vurgu yapıldı.

Programın bu bölümünde şiirler “Duvarlarınızı deldik, düzeninizi de yıkacağız!” diyen Habip yoldaş şahsında; devrim ve sosyalizm mücadelesinde başeğmez tutumun, direnişçi geleneğin mirasını geleceğe taşıyan Partimiz şahsında; poliste, mahkemede, zindanda ölümün üzerine tereddütsüzce yürüyenlerimize, düşmanın üzerine ‘asıl siz teslim olun’ diyenlerimize adandı.

Ulucanlar katliamının ardından yazılan “Zafere on yıldız” şiiri kısa bir sinevizyon gösterimiyle birlikte okundu. Şiirin bitiminde tüm salon “Yaşasın devrim ve sosyalizm!” sloganıyla çınladı. Tüm salonun nefesini tutarak dinlediği şiir dinletisinin ardından Partimiz’in etkinliğe gönderdiği mesaj okundu.

Parti’yi her alanda ve her açıdan büyütme çağrısının yapıldığı mesaj yine tüm kitle tarafından yumruklar havada haykırılan coşkulu sloganlarla karşılandı.

Mesajın ardından müzik grubu tekrar sahneye çıktı. Seslerini, ezgilerini, yüreklerini böylesine anlamlı bir günde bizlerle paylaşan dostlarımız, ikinci bölümde dünya devrimci marşlarından oluşan etkili bir program sundular. Müzik programı “Enternasyonal Marşı”nı bir kez daha yumruklarıyla ayağa kalkan tüm kitlenin hep birlikte söylemesiyle sona erdi.

“Devrim ve sosyalizm mücadelesini her alanda büyütelim!”

Etkinliğimiz şu çağrıyla sona erdi:

“Bugün burada Komünist Hareket’in 20 yıllık birikiminden kesitler sunduk. Ama yolumuz var daha yürüyecek. Bayrağımız var kızıl, sermayenin burçlarına dikecek. Devrim işçiyiz biz. Yürek işçisiyiz, yani emek işçisi. Türkiye’nin gelmesi kaçınılmaz yeni devrimci yükselişine damgasını vuracak işçi sınıfının komünist partisiyiz. Asalak barbarların iktidarını yıkıp yerine proletaryanın iktidarını kuracak ihtilalci komünistleriz.

Türkiye’nin devrimci geleceği, bu hazırlığın her alanda ve her açıdan güçlendirilmesi bizlere bağlı. Evet bizlere bağlı dostlar!

Partimiz’in işçi sınıfı içinde ete-kemiğe büründürülmesi bize bağlı. Dünyanın ve insanlığın geleceği ve kurtuluşu bize bağlı.

Partimiz bizlere sesleniyor dostlar,

Bu çağrıya kulak verelim,

Partimizi, devrim ve sosyalizm mücadelesini her alanda büyütelim!”

İstanbul’dan Komünistler

 

YTÜ’de ÖGB terörü…

Devrimci siyasal faaliyetimiz engellenemez!

YTÜ yönetimi, üniversite içerisinde yürütülen devrimci siyasal faaliyetlere karşı sürdürdüğü baskıcı, anti-demokratik uygulamalarına 14 Kasım günü bir yenisini daha ekledi.

Üniversitede yürütülen siyasal faaliyete soruşturma ve cezalarla müdahale etmeye çalışan YTÜ yönetimi, bununla da yetinmeyip ÖGB’lerini ve çevik polisleri devreye sokmaktadır.

Başta “Ekim Gençliği” ve “Haklar ve Özgürlükler Cephesi” imzalı afişler olmak üzere, okul içerisinde kullandığımız, ulaşım sorunu ve mimarlık fakültesi öğrencilerinin teknik gezi masrafları vb. ile ilgili afişlere saldıran ÖGB’ler, karşılarında bizleri buldular. İtişmelerle birlikte ellerinden afişleri alarak, indirilen yerlere tekrar afişlerimizi yaptık. Kısa bir süre sonra da “güvenlikten sorumlu” genel sekreter yardımcısı ile birlikte sayılarını da arttırak gelen ÖGB’ler afişlerimize tekrar saldırdılar. Üniversitedeki diğer devrimcilerle birlikte afişlerimizi ve siyasal faaliyetimizi savunduk. İtişmeler esnasında bir taraftan afişlerimizin önüne geçip, yırtılmaya çalışılan afişleri ÖGB’lerin ve yönetimin elinden aldık, diğer taraftan da kitleye ajitasyon konuşmaları yaparak üniversite yönetimini ve tutumunu teşhir ettik. Öğrencilerin yönetimin bu tavrını görebilmesi için yırtılmış afişlerimizi Tonoz’daki panolara astık ve civardaki öğrencilere durumu anlattık. Afişlerin indirilmeye çalışıldığı tüm yerlere tekrar afişlerimizi astık.

YTÜ yönetimi de Davutpaşa Kampüsü’ndeki afişlerimize saldırarak siyasal faaliyetimizi engellemeye çalıştı. Fen-Edebiyat Fakültesi kantinine astığımız kampanya ve ulaşım sorunu ile ilgili toplantı afişlerini “siyasal içerikli afişlere izin vermiyoruz” gerekçesiyle indirmeye çalışan ÖGB’lere karşı afişlerimizi kararlılıkla savunduk. Burada yaşanan itişme sırasında teşhir konuşmaları yaptık. Ardından aynı yerlere tekrar afişlerimizi astık. Kantinde yaptığımız bildiri dağıtımı sırasında yönetimin tutumunu teşhir eden konuşmalar yaptık.

YTÜ yönetiminin soruşturmaları, cezaları ve fiili saldırıları bizi engelleyemez. Bugüne kadar sürdürdüğümüz devrimci siyasal faaliyetimiz bundan sonra da artarak devam edecektir!

Ekim Gençliği/YTÜ

Eskişehir: “Faşizme karşı omuz omuza!”

Eskişehir’de 8 Kasım günü gerçekleştirilen faşist saldırıyı lanetlemek amacıyla 9 Kasım akşamı saat 17.00’de Adalar Migros önünde üniversite öğrencileri olarak bir basın açıklaması gerçekleştirdik.

“Faşist saldırılara boyun eğmeyeceğiz! Yaşasın halkların kardeşliği!/Üniversite Öğrencileri” imzalı pankart açılarak “Faşizme karşı omuz omuza!”, “Faşizmi döktüğü kanda boğacağız!”, “Yaşasın halkların kardeşliği!”, “Bıji bıratiya gelan!”, “Baskılar bizi yıldıramaz!”, “Yaşasın devrimci dayanışma!” sloganları atıldı ve faşist saldırı lanetlendi.

Basın açıklamasında; yükseltilen şovenist dalgayla birlikte faşist saldırıların arttığı, bu tür saldırıların polis destekli saldırılar olduğu, faşist saldırılar karşısında yılmayarak sokakların faşistlere bırakılmayacağı vurgulandı. Gerçekleştirilen bu faşist saldırılardan devletin tüm kurumlarıyla sorumlu olduğu belirtilerek halkların kardeşliği dile getirildi.

Ekim Gençliği, Eskişehir Gençlik Derneği, DPG, ÖDP Gençliği, SGD, DGH, SDG, Mücadele Birliği, Eskişehir Öğrenci Kolektifleri, Emek Gençliği, TKP, EHP ve İHD’nin katıldığı basın açıklamasına yaklaşık 60 kişi katıldı.

Ekim Gençliği/Eskişehir

 

Tersanelerde seminer ve faaliyet...

Tersane İşçileri Birliği Derneği’nde işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili bir seminer gerçekleştirdik. Seminerde konunun tüm yönlerini tartıştık. Konuyla ilgili nasıl bir mücadele yürütülmesi gerektiğini gündemleştirdik.

Seminerin ilk kısmında “İşçi sağlığı ve iş güvenliği tebdirleri nelerdir, nasıl sağlanır?” başlıkları üzerinden bir sunum yapıldı. İkinci bölümde ise bu tedbirler için hangi taleplerle nasıl bir mücadele yürütülmesi gerektiği anlatıldı. Seminere katılan tersane işçileriyle yapılan canlı tartışmalar sonucunda mücadele kararlılığı ortaya çıktı.

Seminerin sonunda bir sonraki gerçekleştirilecek seminere ve 2. Tersane İşçileri Kurultayı’na çağrı yapıldı. 2. Tersane İşçileri Kurultayı’nın da tartışıldığı seminer yaklaşık 3 saat sürdü. Seminerde yapılan tartışmaların sonucunda konuyla ilgili broşür hazırlanması ve imza standı açılması karar altına alındı.

2. Tersane İşçileri Kurultayı’na hazırlık kapsamında gerçekleştirdiğimiz diğer faaliyetlerimiz de giderek güçleniyor. Bu çerçevede hazırladığımız bültenimiz Rota’yı İçmeler Tren İstasyonu, Aydıntepe İstasyonu ve Tuzla Gemi Tersanesi önünde ajitasyon konuşmaları eşliğinde dağıttık.

Tersane İşçileri Birliği

 

Düzenin yeni hapishane ihtiyacı!

Hapishanelerdeki tutuklu ve hükümlü sayısı 87 bin 203’e ulaştı. 2000 yılında çıkan ve kamuoyunda Rahşan affı olarak bilinen aftan bu yana (7 yılda) hapishanelerdeki tutuklu sayısı 49 binden 87 bin 203’e yükseldi. Sadece ‘07 Şubat’ı ile ‘07 Kasım’ı arasında geçen süre zarfında tutuklu sayısı 9 bin 878 kişilik bir artış yaşadı. 12 Eylül döneminde dahi tutsak sayısı 79 bini geçmemişti!

Adalet Bakanlığı tarafından sunulan veriler, son aylarda artırılan devlet terörünün de bir belgesi durumunda. Örneğin 15 Ekim tarihi itibariyle hapishanelerdeki tutuklu ve hükümlülerin 4 bin 249’u “terör” suçundan “ceza” almış kişilerden oluşuyor. Yani devrimciler, ilericiler ve yurtseverler... 4 bin 249 devrimci tutsağı bir kenara bıraktığımızda ise geriye kalanları adli tutuklulardan oluşuyor.

Türkiye’de hapishanelerdeki bu doluluk oranının kaynağında iki gerçek yatıyor. Birincisi sınıfsal çelişkilerdeki, servet-sefalet kutuplaşmasındaki derinleşmenin ürünü olarak suç oranındaki artış. İkincisi ise devrimcilere yönelik devlet terörü ile hukuk terörünün kolkola yürütülmesi. Sermaye düzeni yeni hapishaneler yaparak “sorunu” çözmek niyetinde.

Hapishanelerdeki tutuklu ve hükümlü sayısındaki artış üzerine alınacak önlemlerin ilkinin 41 yeni hapishane açılması olduğu söylendi! Yani devlet karşılaştığı her “sorunu” tutuklayarak çözmekte kararlı! Türkiye ile nüfusu neredeyse aynı olan İngiltere’de 139, Fransa’da 182, Almanya’da 248 hapishane bulunuyor. Türkiye’de ise halihazırda 392 hapishane var!