İçindekiler:

7 Eylül 2022
Sayı: KB 2022/29

Bu pisliği devrim temizler
Mafyatik rejimde tedirginlik başladı
20 yıllık gemi batıyor!
"Yandaşların gemisi" kimleri taşıyor?
"Sarayın yargısı"tın "adli yılı" açılışı
Suriye ile "normalleşme"mi başlıyor?
Suriye itirafları...
Yıkımların altından çıkmak için...
Kapitalistlere vergi affı
Petrol-İş İzmir Şubesi Genel Kurulu
SUNNY'de saldırılar sürüyor!
LM işçilerinin mücadele arayışı
Cumhuriyet, laiklik ve dinsel gericilik
AB'nin "liberal değerler" efsanesi
Kolombiya'da yeni dönem...
Nükleer kıtlık araştırması
Kıtlık ticareti
Şili'de referandumun reddi
Gorbaçov: Lekeli bir figür
Uluslarası Kadın Konferansı sürüyor
"Örgütlenmekten başka çaremiz yok"
6-7 Eylül saldırılarının 67. yılı
Anlattıkça insan...
İnsanca yaşamaya yetecek...
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Mafyatik rejimde tedirginlik başladı

 

Uzun süredir kaynağından ele geçirdiği bilgi ve belgeleri açıklayarak saray rejimindeki mafyalaşmanın ve çöküşün vardığı boyutu ortaya koyan mafya elebaşı Sedat Peker, son ifşaatlarıyla çıtayı biraz yükseltti. Artık isimler, mekanlar, kurumlar, olaylar üzerinden yağma, rüşvet, talan ve gasp çarkını anlatıyor. Çarkın içinde yer alan isimlerin tümü AKP ve Saray bağlantılıdır. Belli ki bu isimlere, olaylara ve yağama çarkından vurg yapanlara dair yeni ifşaatlar devam edecek.

Daha önceki ifşaatlarda da somut bilgiler vardı elbette. Düzen hukukunun normları işleseydi, önceki açıklamalar bile sayısız soruşturma ve dosyaya konu olurdu. Ancak yargı saraydan gelen talimatlara göre hareket ettiği için henüz somut bir soruşturma açmadılar. Soruşturma açabilecek cesareti olan savcı olmadığı görülüyor. Zira, böyle bir şeye cüret eden savcı ya da savcıların saray rejiminin hışmına uğrayacağından kuşku duyulmuyor.

Düzen hukuku çerçevesinde bir şey yapılmamasının bir diğer nedeni ise, işlenen suçların üstüne gitmesi gereken kolluk kuvvetlerinin sarayın İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya bağlı olmasıdır. Zira bu kişi işlenen suçların önemli bir kısmına ortaktır. Kendisiyle fotoğraf çektirmeyen çete/mafya babası neredeyse yok gibidir. Belli ki, Saray da MHP’nin koruduğu Soylu’ya dokunamıyor. Öte yandan Peker, elindeki belgelerle bizzat AKP şefini tehdit ediyor. Yani tümü aynı çirkefin içine battığı için Sedat Peker’in ifşaatları son ana kadar geçiştirilmeye çalışıyor.

***

Peker’in geçen iki gün içinde üst üste yaptığı ifşaatlar ise etkisini hemen gösterdi. Açıklamalara, Saray etrafında öbeklenen ve Tayyip Erdoğan’la yakın ilişkide olan kişiler şu veya bu şekilde tepki gösterdiler. Hemen tepki gösterilmesi ülkenin talan edilmesinden, halkın soyulmasından büyük paralar kazanan soyguncu çetelerin saflarında çözülmenin başladığına işaret ediyor.

Peker’in Saray rejiminin kanatları altında toplanan kişiler üzerinden dönen rüşvet çarkını ifşa etmesinin ardından yaşanan gelişmeler, hem mafyatik rejimin saflarında hem bu yiyici takımında tedirginliğin başladığını ortaya koyuyor:

-Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), defalarca rüşvet verdiğini ve her olayı devletin ilgili kurumlarına bildirdiğini açıklayan iş insanı Mine Tozlu Sineren hakkında dava açtı.

-Tayyip Erdoğan’ın danışmanlarından Serkan Taranoğlu’nun istifa ettiği açıklandı.

-Sedat Peker’in “basın danışmanı” olarak bilinen Emre Olur’un hesabından yapılan paylaşımda, AKP Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu’nun hastaneye kaldırıldığı iddia edildi.

-Peker’in, “Eski SPK başkanı Ali Fuat Taşkesenlioğlu’nun arkasındaki güç, kardeşi Erzurum Milletvekili olan Taşkesenlioğlu değildir, onun arkasındaki güç eski Enerji Bakanımız Berat Albayrak’ın abisi Turkuaz Medyanın başındaki Serhat Albayrak’tır” iddiası üzerine Turkuvaz Medya Grubu Başkanvekili Serhat Albayrak’ın avukatı Fatih Savaş, “Müvekkilim Serhat Albayrak hakkında son günlerde çeşitli sosyal medya hesaplarında yayınlanan ve bazı basın kuruluşları ve internet sitelerinde haberleştirilen ifadelerin gerçekle hiçbir ilişkisi bulunmamaktadır…” diye açıklama yaptı.

İddiaların reddedilmesi, karşı davalar açılması görüntüyü kurtarma telaşının arttığına işaret ediyor. Bir buçuk yıldır yapılan ifşaatları geçiştiren rejim ve etrafındaki yiyici takımının huzuru kaçmış görünüyor. Ok yaydan çıktı, foseptik patladı. Görünen o ki, yağma, talan, rüşvet ve gasp çarkından beslenenlerin eskisi gibi rahat olmaları mümkün değil.

***

Son iki günde adı geçen kişilere ve işgal ettikleri mevkilere bakıldığında, çanların saray rejimi ile AKP şefi için de çalmaya başlamasının kaçınılmaz olacağı kanısı güçleniyor.

-Serhat Albayrak: Turkuvaz Medya Grubu Başkanvekili. Sarayın damadı Berat Albayrak’ın abisi. Rüşvet çarkının başını tutanlardan biri olarak adı geçen “eski SPK başkanı Ali Fuat Taşkesenlioğlu’nun arkasındaki güç” olduğu söyleniyor.

-Serkan Taranoğlu: Yıllardan beri AKP iktidarının bahşettiği farklı mevkileri işgal etti. 2019’dan beri AKP şefinin Danışmanlığı’nı yapıyordu.

-Salih Orakçı: Eski Kıyı Koruma Genel Müdürü ve TOBB üyesi. Ayrıca Başbakanlığı döneminde Binali Yıldırım’ın danışmanlarından biri.

-Zehra Taşkesenlioğlu: AKP Erzurum milletvekili. SPK eski Başkanı Ali Fuat Taşkesenoğlu’nun kız kardeşi. Rüşve ve haraç çarkının başını tutanlardan biri.

-Ünsal Ban: THY’de üst düzey yönetici. AKP Milletvekili aday adayı. Zehra Taşkesenoğlu ile 3 yıl önce evlendi, nikah şahitliğini Tayyip Erdoğan yapmıştı. Çiftin milyarlık boşanma davaları devam ediyor.

-Burak Taşçı: Sarayın borazanlarından Hürriyet Gazetesi’nde ekonomi yazıları yazıyor.

***

Açıklananların henüz “devede kulak” olduğu belirtiliyor. Milyonları sefalete mahkum eden Saray rejiminin bu kokuşmuş tablosu her geçen gün daha da görünür hale geliyor. Elbette bunu görmek için Sedat Peker gibi aynı ilişkilerin içerisinde olan bir mafya bozuntusunun ifşa ve itiraflarının ortalığa saçılması gerekmiyordu. Devrimciler, ilerici-sol güçler Erdoğan yönetiminin nasıl bir harami düzeni kurduğunu her vesile ile dile getiriyordu. Lakin, aynı ilişkiler içerisinde yer alan bir mafya elebaşının Saray’da yaşanan çürümeye dair içeriden bilgi ve belgeler yayınlaması toplumun en geniş kesimlerinin ilgisini çekmeye yetti.

Lakin, emekçilerin gerici-faşist rejimde yaşanan çürüme ve çöküşü TV seyreder gibi izlemesi en çok da Saray rejimini rahatlatmaktadır. Zira iktidar ve rant kavgasına tutuşanlar, bir şekilde dönüp kendi sefil çıkarları doğrultusunda yeni tezgahlar kurmakta ve içlerinden birilerini feda ederek sorunları “aralarında” çözmekte zorlanmayacaktır. Bu noktada sorun, emekçilerin kendilerini sefalete mahkûm eden bu asalak takımından hesap sormak için ne zaman harekete geçeceğinde düğümlenmektedir.