İçindekiler:

10 Şubat 2023
Sayı: KB 2023/03

Çöken kapitalizm ve sermaye devletinin enkazıdır!
Utanmazlar halen propaganda halinde!
Yardımlara ve gazetecilere OHAL engeli
EİB: Her türlü önlem alınmalıdır!
Deprem bölgelerinden gözlemler...
Sermaye kodamanları ve demokrasi talebi
HDP'yi kapatma davası
Sermaye iktidarı yolsuzluk batağına gömüldü
Metal fabrikalarındaki hareketlilik
Kavel'den Greif'e kazanmak için ileri!
İşçi sınıfı sendika hakkından yoksun!
LC Waikiki direnişi üzerine
Greif Direnişi işçi sınıfı hareketinin devrimci geleceğidir!
Çin hezeyanı ve "casus balonu"
"Çin'le savaşmaya hazır ol!"
"Ukrayna ABD'nin jeopolitik çıkarları"...
"Peru'nun açık damarları!"
NATO ve müttefiklerinin Rammstein Zirvesi
Hitler'in iktidara gelişinin 90. Yılı
"Ukrayna savaşı ve işçi sınıfı" gündemli toplantı
BİR-KAR'ın deprem açıklaması
İEKK'nin 8 Mart çağrısı
Erdoğan neden bu kadar korkuyor?
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Çin hezeyanı ve “casus balonu”

A. Vedat Ceylan

 

Önce Çin hezeyanı

Çin uzun bir süredir dünya pazarında diğer emperyalist ülkeleri adım adım geride bırakarak ilerliyor. Asya’dan Afrika’ya, Avrupa’dan Orta Doğu’ya, Avustralya’dan Kanada’ya, Amerika’ya kadar Çin mallarının girmediği pazar yok gibidir.

Pazar ağını 2013 yılında açıkladığı “Bir kuşak, bir yol” projesiyle ileri bir aşamaya taşıyan Çin, tarihi “İpek Yolu”na atıfta bulunarak yola koyuldu. Dünya genelinde iletişim ve ulaşımdan bir dizi alana yaptığı yatırımları „İpek Yolu Projeleri“ olarak sıfatlandırmaktadır: “Demir İpek Yolu”, “Kara İpek Yolu”, “Deniz İpek Yolu”, “Hava İpek Yolu” ve “Dijital İpek Yolu” gibi.

Çin bu adlandırmalarla küresel çapta projelerin kolay ‘anlaşılmasını’ ve ‘güven’ oluşmasını sağlamaya çalışmaktadır. Gelinen aşamada ‹Bir kuşak, bir yol› projeleri dünya genelinde gayrisafi milli hasılanın yüze 45›ni, dünya nüfusunun yüzde 65›ni, kara parçalarının yüzde 40›nı, enerjinin yüzde 75›ini kapsamaktadır.

Çin “Kuşak Yol” projesini 2049 yılına kadar tamamlayarak devrimin ve kuruluşun 100. Yılı’nı bununla taçlandırmayı hedefliyor. Ne var ki Çin’in bu ilerleyişi diğer küresel emperyalist güçlerin, özellikle de ABD’nin “huzurunu” uzun süreden beri kaçırmaktadır. Çin’in bu ilerleyişini durdurmak için çırpınan ABD, savaş dahil elinden geleni ardına koymayacağını açıkça dile getiriyor.

ABD’nin Donald Trump’lı yılları Çin’i ‘dizginlemeye’ uğraşmakla geçti ama olmadı. Trump’ın halefi Joe Biden da Çin’in ilerleyişini durdurmaya ‘ant içerek’ selefinden görevi devraldı.

“Casus balon”

Geçtiğimiz günlerde Pentagon, ABD üzerinde uçan bir ‘Çin casus balonu’ tespit ettiklerini duyurdu. ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) sözcüsü Tuğgeneral Patrick Ryder, gazetecilere yaptığı açıklamada “ABD hükümeti şu anda ABD kıtası üzerinde bulunan yüksek irtifalı bir gözetleme balonu tespit etti ve takip ediyor” dedi. 

ABD’nin üst düzey yetkilileri, “enkazın güvenlik tehdidi oluşturabileceği endişesiyle, Başkan Joe Biden‘a balonu vurmamasını tavsiye etti” denildi. Çin meteorolojik araştırmalar için kullanılan bir balon olduğunu, rüzgarla sürüklendiğini açıklasa da “casus balon” ABD’nin uykularını kaçırmaya devam etti. Ve nihayet “casus balon” Joe Biden’ın emriyle füzeyle vurularak okyanusa düşürüldü. Çin, “cevap hakkımız saklı” diyerek ABD’nin “aşırı tepkisini” eleştirdi.

“Casus balon” havada iken ABD siyasetine de ‘kulak kabarttı.’

“Balon krizi”yle eşzamanlı olarak ABD’nin Filipinler’de dört askeri üsse daha erişme imkanı sağladığı bildirildi. ABD ile Filipinler rejimi tarafından yapılan açıklamada iş birliğinin, “Çin ile Tayvan arasındaki gerginliğin tırmandığı bir döneme denk gelmesine” işaret edildi.

Akabinde ABD’li yetkililer, “Çin 2025 yılında Tayvan’ı işgal edecek” iddiasını ortaya atarak orduya “hazırlığınızı yapın” emri verildiği duyuruldu. Tüm bu gelişmeler “casus balon” hala ABD semalarında seyir halindeyken yaşandı.  

ABD Hava Kuvvetleri‘nin önde gelen generallerinden Mike Minihan, emrindeki askerlere Çin‘le yakın zamanda savaşa girebileceklerini söyledi. Mike Minihan, birliklere gönderdiği ve NBC News‘e “sızdırılan” bildirgede “Washington ve Pekin‘in Tayvan yüzünden iki sene sonra savaşabileceği” iddia edildi.

“İçgüdülerim bana 2025‘te savaşacağımızı söylüyor“ diyen general Mike Minihan, “ABD‘de 2024‘te yapılacak başkanlık seçimlerinin ülkenin dikkatini dağıtacağını, Çin’in bundan yararlanarak 2025‘te Tayvan’ı işgal etmek için harekete geçebileceğini” ileri sürdü.

“Casus balon” havada iken ABD siyasetine de kulak kabarttı ve işte bunları kaydetti. Tüm bu senaryolar dünya kamuoyunda Çin’e karşı olası bir savaşa dayanak yapılmak için şimdiden kurgulanıyor. “Casus balon”un artçı sarsıntıları devam ederken, gelelim ABD’nin Filipinler’e “ilgisine”.

ABD’nin Filipinler’e “ilgisi”

Filipinler’de sömürgeciliğe başkaldırı, çalkantılı yıllar ve ABD’nin bu ülkeye “ilgisi” çok eskilere dayanıyor.

Filipin halkları 19. yüzyılın sonuna doğru sömürgeciliğe başkaldırdı. Sömürgeciliğe karşı mücadeleye öncülük eden Filipin Halk Uyanış Hareketi (FHUH) hızlı bir şekilde gelişerek geniş kitle tabanına ulaştı. FHUH’nın önderliğinde 1898’de 300 yıllık İspanyol sömürgeciliğine son verilerek ilk Filipin Cumhuriyeti kuruldu.

Ancak bu “bağımsızlık” uzun ömürlü olamadı. ABD bir yıl sonra 1899’da Filipinlilere saldırdı. 1902’de Filipinler’in yenilgisiyle sonuçlanan savaşta yaklaşık 1,5 milyon Filipinli ABD tarafından katledildi. Yenilgiye rağmen sömürgeciliğe karşı direniş 1913 yılına kadar devam etti. Takip eden yıllarda Filipinler Japonya’nın işgaline uğradı. Ancak ABD takımadalardaki egemenliğini yeniden kurdu. ABD’nin egemenliği 1945 yılına kadar sürdü. II. Emperyalist Paylaşım Savaşı‘ndan sonra Filipinler bağımsızlığına kavuştu.

Bağımsızlığa giden yolda (1945) Filipinler’de kökleri sömürgeciliğe karşı savaşa dayanan, 1917 Ekim Devrimi’ni kendine rehber alan güçlü bir sol sosyalist hareketin varlığını ve rolünü vurgulamak gerekiyor.

Bir Güneydoğu Asya ülkesi olan Filipinler, Pasifik Okyanusu‘nun batısındaki coğrafyada yer almaktadır. Dünyadaki biyo çeşitliliğin en çok olduğu ülkelerden biri olan Filipinler, resmi olarak Filipinler Cumhuriyeti olarak bilinen bir adalar devletidir. İrili-ufaklı 7.641 adadan oluşan bu ülke 100 milyonluk nüfusu ile Asya kıtasının en kalabalık 8’inci, 342.353 km2‘lik yüzölçümü ile dünyanın en büyük 64’üncü ülkesidir.

Filipinler‘in kuzeyinde Tayvan ve Çin, batısında da Vietnam yer alıyor. Filipinler‘i kuzeyde Luzon Boğazı, batıda ise Güney Çin Denizi çevrelemektedir. Filipinler’in bu coğrafi ve stratejik konumu Çin’e komşu olması, ABD’nin bu ülkeye yeniden “ilgisine” neden olmaktadır.

ABD’nin Filipinler’deki varlığı sona ermemişti. Ülkede göreceli güçlü bir sol hareketin olması, Filipinler halkının geçmişten gelen ABD’ye olan kini ve nefretinden dolayı kukla rejimler emperyalizme yaptıkları uşaklığı gizlemeye çalıştılar.

ABD, NATO ve müttefiklerinin Ukrayna savaşı üzerinden dünya genelinde yarattıkları iklim, ABD’nin Filipinler’deki varlığını ilan etmesine gerekçe yapıldı. Yapılan açıklamada, “ABD’nin bu ülkede dört askeri üsse daha erişim izni aldığı, bu hamle ile Çin’e karşı ‘caydırıcı’ olmayı amaçladığı” ifade edildi.

Taraflar arasında yapılan bu uğursuz anlaşma, ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin‘in Filipinler‘e düzenlediği ziyaret sırasında kamuoyuna açıklandı. Austin, “Güney Çin Denizi‘ndeki anlaşmazlıklar ve Çin‘in Tayvan‘a karşı giderek sertleştirdiği tavrı karşısında Amerika Asya‘ya ilişkin güvenlik taahhütlerini güçlendirme çabalarına öncülük ediyor” dedi.

Her iki ülkeden yapılan açıklamada, “Filipinler‘deki beş askeri üste yürütülen projelerde önemli ilerleme sağlandığı” bildirildi. Filipinli yetkililer daha önce Amerikalı askeri personele bu üslere erişim hakkı tanımıştı. Bu üslerde “Amerika‘ya ait tesislerin inşaatı uzun yıllardır sürüyor, ancak bazı yerel meselelerden dolayı açıklanmıyordu” denildi.

“Filipinler, Amerika‘nın Asya’daki en eski müttefikidir” diyen Austin, Manila‘da görüştüğü Filipinler Cumhurbaşkanı Ferdinand Marcos’a ABD ordusunun Filipinler‘deki varlığını genişletmesine izin verdiği için teşekkür etti.

Marcos ise, “Filipinler‘in ve Asya-Pasifik bölgesinin geleceğinin her zaman Amerika‘yı da içereceğini düşündüğümü hep dile getirdim çünkü bu ortaklıklar çok sağlam” diyerek Washington’a sadık bir uşak olduğunu bir kez daha gösterdi.

***

Filipinler, Amerika anakarası dışındaki en büyük ABD deniz ve hava kuvvetleri üslerine ev sahipliği yapıyordu. Üsler, Filipinler Senatosu‘nun sürelerinin uzatılmasını reddetmesi üzerine 1990‘lı yılların başında kapanmıştı. Ancak ABD askerleri daha sonra Filipinli askerlerle geniş kapsamlı muharebe tatbikatları yapmak için ülkeye geri dönmüşlerdi.

Filipinli ordu ve savunma yetkilileri, Kasım 2022’de Amerika‘nın, çoğu kuzeydeki Luzon bölgesinde bulunan beş yerel askeri üsse daha ‘erişim izni’ istediğini açıklamıştı. ABD son olarak “erişim izni” (yani kullanım izni) aldığı 4 yeni üsle birlikte 10 civarında üste konuşlanmış bulunuyor.

ABD, NATO ile suç ortaklarının Ukrayna üzerinden Rusya’ya karşı yürüttükleri savaşa rağmen, özellikle ABD’nin Çin hezeyanları, “casus balon” ve artçı sarsıntılarla büyümeye devam ediyor.

ABD Filipinler’deki üsleri de kullanarak, Çin’in ve onun “casus balonlarının” önünü almayı amaçlıyor. Üsleri açan Filipinler’deki gerici rejim ise, Washington’daki savaş kundakçılarıyla suç ortaklığı yapma eğiliminde olduğunu gösterdi.