İçindekiler:

10 Şubat 2023
Sayı: KB 2023/03

Çöken kapitalizm ve sermaye devletinin enkazıdır!
Utanmazlar halen propaganda halinde!
Yardımlara ve gazetecilere OHAL engeli
EİB: Her türlü önlem alınmalıdır!
Deprem bölgelerinden gözlemler...
Sermaye kodamanları ve demokrasi talebi
HDP'yi kapatma davası
Sermaye iktidarı yolsuzluk batağına gömüldü
Metal fabrikalarındaki hareketlilik
Kavel'den Greif'e kazanmak için ileri!
İşçi sınıfı sendika hakkından yoksun!
LC Waikiki direnişi üzerine
Greif Direnişi işçi sınıfı hareketinin devrimci geleceğidir!
Çin hezeyanı ve "casus balonu"
"Çin'le savaşmaya hazır ol!"
"Ukrayna ABD'nin jeopolitik çıkarları"...
"Peru'nun açık damarları!"
NATO ve müttefiklerinin Rammstein Zirvesi
Hitler'in iktidara gelişinin 90. Yılı
"Ukrayna savaşı ve işçi sınıfı" gündemli toplantı
BİR-KAR'ın deprem açıklaması
İEKK'nin 8 Mart çağrısı
Erdoğan neden bu kadar korkuyor?
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Deprem bölgelerinden gözlemler...

 

İletişim kurabildiğimiz ailelerin ve gönüllü çalışmalara katılan arkadaşlarımızın deprem bölgelerinden ilettikleri gözlem ve bilgileri okurlarımızla paylaşıyoruz.

***

Hatay Reyhanlı Fidanlık Mahallesi mevkiine hala yardımlar ulaşmadı. 2 TIR’ın geldiği söylenmesine rağmen halk sokakta kendi imkanlarıyla kalıyor. Sadece içme suyunun ellerine ulaştığını bildirdiler.

“Köprüler, yollar her şey yıkılmış durumda”

Hatay Yeni Devlet Hastanesi’nde gönüllü çalışmalara katılanlardan yansıyan bilgiler ise şu şekilde:

“Devlet Hastanesi’nin bir bölümü yıkılmış durumda. Hastane içine giriş-çıkış yapılmıyor. Biz hiçbir şey yapamıyoruz. Hastane önünde sadece ceset torbalarını düzenliyoruz. O kadar çok cenaze var ki üstlerine basmamak için uğraşıyoruz. 

Yoğun bakım ünitesinde hala hastalar var ve nakil bekleniyor. Enkazlara yeteri kadar müdahale edilmediği için hasta da gelmiyor. 

Buraya gelene kadar 24 saat yolda geçti. Köprüler, yollar her şey yıkılmış durumda. İnanılmaz bir düzensizlik var. Hiçbir şey yapamadan birçok insan bekliyor.”

İnternet sorunu nedeniyle bölgede kaydedilen fotoğraf ve videolar elimize ulaşmıyor.

“Her şey yerle bir”

Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası üyesi bir işçinin gazetemize gönderdiği mesaj ise şöyle: 

“13 milyon kişinin etkilendiği, binlerce kişinin ihmaller nedeniyle hayatını kaybettiği ve yaralandığı deprem ile karşı karşıyayız.

Ailem Malatya’da olduğu için depremin olduğu akşam kendi imkanlarımız ile ailemin bulunduğu köye geldik. Köy yollarında 1,5 metreyi bulan kar mevcut. Buralarda ne jandarma ne AFAD ekibi hiçbiri bulunmuyor. 

Belediyeden zorla köy yolunu açtırdık. Geldiğimiz yol boyunca bir sürü göçük var. Hiçbir yardım ekibi bulunmuyor. İnsanlar kendi imkanları ile bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Köye vardığımızda köy yerle bir olmuş durumdaydı. Bir tane sağlam ev bulunmuyor. Hayatını kaybeden insanlar hala göçük altında. 

Köyde evimizin bulunduğu mahallede babamın kendi imkanları ile yapmış olduğu bir çadır var. İçerisinde bütün köylüler bir arada. 10 metre karelik yerde kar içinde 25 kişi duruyor. 

Bizler buraya ulaşmamış olsaydık burada bulunan bütün insanlar soğuktan ve açlıktan hayatını kaybedebilirdi. Hala ulaşılamayan köyler mevcut. Merkezi yerler yerle bir olmuşken, buralara yardım ulaşmazken, iktidar ‘her tarafa yardım ulaşmıştır’ yalanını söylüyor. 

Medya da gerçeği yansıtmıyorlar. Bizler gerçeği gözlerimizle görmüş durumdayız. Her şey yerle bir. 

Bu durum AKP iktidarının ve onun müteahhitlerinin insan canını hiçe saydıklarının bir kanıtıdır. 

Hayatını kaybeden insanlarımızın ailelerine başsağlığı diliyor, yaralı insanlarımıza da geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.”

“Şehri yıkıp yeniden kurmak lazım”

Antakya’dan Kızıl Bayrak’a ulaşan bir hekimin ilettiği gözlem ve notlar ise şu şekilde:

“Adana-Hatay yolu açık. Hatay merkez savaştan çıkmış gibi. Suriye kentlerine benzemiş. Elektrik, su, doğalgaz kesik.

Enkaz altında iki ayrı binada kalan kazazedelerle konuştum. Birkaç saatlik bir çalışmayla kurtarılabilirler. Hilti, spiral, elektrikli testere, jeneratör lazım.

AFAD’a henüz ulaşamadım. İBB AKOM vardı yakında. Kendimi tanıtıp iki yer için malzeme ve eleman istedim. Bu malzemeler bize de lazım dediler. Ellerinde yok. Adana’da takılmış nedense.

Yerel imkanlarla biraz mazot, spiral, testere bulduk. Yerel halktan gönüllüler tünel açmaya çalışıyorlar. Tabii, hiçbir kişisel güvenlik önlemi yok.

Yeni devlet hastanesini su basmış. Bahçede 7 adet çadır kurulmuş. İki özel hastane (Akademi ve Defne) ağır hasarlı, yan yatmış. Emir Diyaliz Hastanesi ağır hasarlı.

Köpeğin ısırdığı bir çocuğa, babası aşı yaptıramadığını söyledi. Tetanoz (ve kuduz) aşısı yok.

Antakya yaşanacak bir yer olmaktan çıkmış. Binaların çoğunluğu ağır hasarlı. İçine girilecek bina yok gibi. Sokakta yürümek bile tehlikeli. Bazı mahallelerde oturulacak hiç bina göremedim.

Şehri yıkıp yeniden kurmak lazım. Yardımlar ve çalışmalar iller ve ilçelerde, hatta aynı ilçede mahallelerde adil dağılmıyor. Orwell’in Hayvan Çiftliği’nde dediği gibi, ‘Tüm hayvanlar eşittir, ama bazı hayvanlar daha eşittir.’”

“Ne hükümet ne AFAD, hiç kimse yok”

İskenderun›dan Kızıl Bayrak’a ulaşan bir emekçi bölgeye dair gözlemlerini paylaştı:

“İskenderun’da deprem enkazından çıkan cenazeler hala yerde bekletiliyor. Bulunduğumuz bölgede çadırların olmamasından dolayı sığınacak yerlerimiz yok. Bundan dolayı son çare olarak arabada kalıyoruz. 

Burada emekçilerin tepki göstermesine rağmen değişen hiçbir şey yok. Depremzedeler çok kötü durumda. Ne hükümet ne AFAD, hiç kimse yok. Bizler arama-kurtarma için seferber olmuş durumdayız. Kendi imkanlarımızla enkazdan çıkarttığımız depremzedeler daha hastaneye yetişmeden yaşamını yitiriyor. 

İskenderun’da artçı depremlerin devam etmesinden ve hasar alan binalardan dolayı herkes tedirgin ve korku içerisinde. 

Şu an en gerekli olan sağlık malzemeleri bile yetersiz kalıyor. Defne İlçesi’nde de hasar alan binaların yıkılma riski çok yüksek. 

İktidar, deprem bölgesinde ilan ettiği OHAL ile yaşanan yıkımın üstünü örtmeye çalışıyor. Göz göre göre insanlarımızı çaresizliğe itiyorlar.»

Kızıl Bayrak / Antakya, Malatya

 

 

Çorlu’da dayanışma ve mücadele çağrısı

 

Büyük bir yıkıma neden olan Maraş merkezli deprem kapitalist sistemin çürümüşlüğünü ve insanlığa sadece zarar verebileceğini bir kez daha gösterdi.

On binlerce insan enkaz altında kurtarılmayı beklerken can veriyor. Yaşamını kurtaranlar da dondurucu soğukta yaşam mücadelesi veriyor.

Çorlu’da sınıf devrimcileri, Tekstil ve Metal İşçileri Birliği adına çıkarttıkları bildirilerle sınıfı “dayanışmaya ve mücadeleye” çağırıyor. Çorlu’da servis noktalarına dağıtılan bildiride, depremin yarattığı tablo anlatılarak, tek sorumlusunun sermaye düzeni ve onun temsilcisi Saray rejimi olduğu vurgulanıyor. Sermaye sınıfından hesap sormaya, deprem bölgesindeki halkla dayanışma için de sınıfı örgütlenmeye çağıran bildiriler birçok yerde ilgiyle karşılandı.

Kimi işçiler fabrikada bir şey yapılmadığını ifade ederken, kimileri de dayanışma için adım attıklarını söylediler. Gülle İplik’te işçiler erzak topladıklarını belirttiler. Ayrıca fabrikada deprem bölgesinde akrabası olanların yardım için gitmeleri halinde idari izinli sayılacaklarını Gülle İplik yönetiminin bildirdiğini söylediler.

 Türk Metal’in örgütlü olduğu Dinex’te işçiler para topladıklarını ve Ahbap Derneği üzerinden depremzedelere gönderdiklerini ifade ettiler.

Kızıl Bayrak / Trakya