İçindekiler:

18 Ekim 2022
Sayı: KB 2022/31

Haklar ve özgürlükler mücadelesini büyütelim!
Saray rejiminin "anayasa oyunu"
Sansür yasası
Cinayet mahallinde suç itirafı
Bartın'da yaşanan kaza değil, katliam!
Ankaralı emekçilerden katliama tepki!
Sokağa, eyleme, hesap sormaya!
Kartal'da İşçi-Emekçi Mitingi!
Gerici kuşatma sokakta kırılır!
"Tasarruf önerileri" üzerine...
Bilinçli ve örgütlü bir işçi hareketi için ileri!
Marlboro'da direniş sürüyor...
Sarayın soygun ve yolsuzluk çetelerinin borsa vurgunu
İran'da "bu kez her şey çok farklı"
Siyonist işgale karşı bitmeyen direniş
İtalya'da "faşizmin yükselişi"
Ukrayna savaşı alevlendi
NATO nükleer tatbikata hazırlanıyor
Almanya'da "Dayanışma Sonbaharı"na çağrı
İran'da kadınlar-emekçiler ayakta!
Frankfurt'ta Mahsa Amini eylemi
Üçüncü Dünya Kadın Konferansı'ndan gözlem
Yurtdışında yeniden merkezi gece
Saray rejiminin dezenformasyonlarına karşı
Katliamcı devletten hesap sormak için...
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Kozlu, Soma, Ermenek, Amasra

İş kazası değil, katliam! Sokağa, eyleme, hesap sormaya!

 

İşçiler, emekçiler,

14 Ekim 2022 tarihinde, Türkiye’nin Bartın kentinin Amasra ilçesinde, Türkiye Taşkömürü Kurumu’na bağlı bir maden ocağında yaşanan patlama sonucu, son belirlemelere göre 41 işçi hayatını kaybetti, onlarcası da yaralandı.

Derin bir üzüntü ve öfke içerisindeyiz. Her şeyden önce hayatını kaybeden işçilerin yakınlarına ve sevenlerine sabır ve baş sağlığı diliyor, yaralanan işçilere ise geçmiş olsun diyoruz.

Bu bir iş kazası değil, düpedüz bir işçi katliamıdır. Katliamdır, çünkü adım adım gelen, sonuçları önceden kestirilebilen bir vakadır. Bu katliamın sebebi, işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda bile bile alınmayan önlemlerdir. Daha fazla kâr uğruna madenler işçilere mezar olmaya devam ediyor.

Bu katliamın sorumlusu tüm kurum ve kişileri ile sermaye sınıfı ve Türkiye’nin kapitalist düzenidir. Başta elbette ki iş başındaki AKP-MHP iktidarı ile destekçileridir. Azami kâr uğruna işçilerin yaşamını hiçe sayan kapitalist şirketler ile açgözlü patronlardır. Kömür ocaklarının iş güvenliğine uygun olduğuna dair rapor veren ve bu raporları onaylayan bürokratlardır. Ve elbette tüm bunların borazanlığını yapan saray beslemesi medyadır.

20 yıldan bu yana Türkiye’yi yöneten AKP ve yandaşları, gelinen yerde ülkeyi Tayyip Erdoğan şahsında bir tek adam diktatörlüğüne dönüştürmüşlerdir. Her türden yağma, talan, yolsuzluk, hırsızlık ve hukuksuzluk anlamına gelen bu rejim patronlar için cennet, işçiler için ise tam anlamıyla bir sömürü cehennemidir. Milyonlarca işçi açlık sınırındaki ücretler ile insanlık dışı iş koşullarında çalışarak hayatta kalmaya çalışıyor. Fakat bu da yetmiyor, her hafta onlarca işçi iş cinayetlerinde ve en son Amasra’da olduğu gibi işçi katliamlarında hayatını kaybediyor.

Sömürü ve yağma düzeninin baş temsilcisi Tayyip Erdoğan, her fırsatta Türkiye ekonomisini ne kadar ileriye taşıdıklarından dem vurup duruyor. İşçiler için bir sömürü cehennemine dönüşen Türkiye’nin ekonomisi büyüyor kuşkusuz. Fakat işçiler için değil, kapitalistler için! Bu büyümeden işçilerin payına, yerin yüzlerce metre derinliğine diri diri gömülmek düşüyor. Kendisine her mevsim için ayrı bir saray yapan Erdoğan, maden işçilerine yerin karanlıklarına gömülmeyi reva görüyor. Onlar ne derlerse desinler, işçi ve emekçiler için Türkiye’nin gerçek tablosu Amasra’da ortaya serilen korkunç tablodur.

Erdoğan ve düzenin diğer sözcüleri bir kez daha timsah göz yaşları döküyorlar. Gerçekte işçilerin yaşamı onların zerrece umurunda değildir. En son 2014’te Soma’da hayatını kaybeden 301 madencinin ardından “kaza, kader, fıtrat” demişlerdi. Bu sefer de benzer açıklamalarla olayın üstünü örtmeye ve sorumluluktan kaçmaya çalışıyorlar. Nitekim henüz işçilerin cesetleri bile soğumadan, Tayyip Erdoğan gelebilecek eleştirilerin önünü almak için “dezenformasyon” tehlikesinden bahsetmeye başladı.

Bir sömürü, yağma ve ücretli kölelik düzeni olan kapitalist sistem devam ettiği müddetçe, çağ ne derece ilerlemiş olursa olsun, işçiler maden ocaklarında, fabrikalarda, atölyelerde en insanlık dışı ve en ilkel biçimlerde can vermeye devam edeceklerdir.

Emek ve halk düşmanlarından buna karşı adım atmalarını ve katliamın sorumlularından hesap sormalarını beklemek boşunadır. Zira onlar bunun bizzat sorumlusudurlar. Bunun için Soma katliamı sonrası yaptıklarına bakmak yeterli. Katliamın tüm failleri bir bir serbest bırakıldı. Madenciyi yerde tekmeleyen Yusuf Yerkel Frankfurt Konsolosluğuna ateşe olarak atanıp ödüllendirildi. İşçilerin avukatları tutuklandı vs. Amasra katliamının hesabını ancak ve sadece örgütlenen ve mücadele eden işçi ve emekçiler sorabilecektir.

Bundan dolayı emekten yana tüm işçi, emekçi, ilerici ve devrimcileri harekete geçmeye, sokağa çıkmaya ve katliamın hesabını sormaya çağırıyoruz.

BİR-KAR İşçi Komisyonu

 

 

 

“Güneşi görebilmek için karanlığı kazıyoruz”

 

Ölüyoruz... Bu düzen biz işçilere yaşam hakkı tanımıyor. Yüzyıllardır gelen kırılma gittikçe derinleşiyor.

Ölüyoruz patronlar yaşasın diye, sömürülüyoruz zenginlikler bir avuç asalağın kasalarında biriksin diye.

Açlık sınırında yaşıyoruz, sömürücüler sorunsuz bir yaşam sürsün diye...

Bartın’da TKİ bünyesinde yer alan madende büyük bir işçi katliamı yaşandı. Patlama sonucunda 41 madenci kardeşimiz yaşamını yitirdi. Grizu patlamasıyla oluşan bu katliam ile birlikte ülkemizde işçilerin çalışma koşullarının kötülüğü, işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerinin yaşamsallığı gözler önüne serildi. Metan gazının birikmesi ve ateş alması sonucunda oluşan bu katliamı ihmaller dizisi yaratmıştır. Yargıtay raporlarının uyarıları, gaz ölçüm cihazlarının çalışmaması ya da yokluğu, işçilerin uyarılarının dikkate alınmaması, patlamaya neden olan gaz ve ateş etmeninden birinin dahi çalışma ortamında tespiti ve önlem alınmaması gibi birçok ihmal sayılabilir. Bu ihmallerin hepsinin kâr etmek, ucuza mal etmek olgusuna dayandığı da açıktır. Rödavans, esnek çalışma, az kişi ile çok iş çıkartmak gibi vahşi ve insanlık dışı kapitalist yöntemler ihmallerin asıl kaynağıdır. Devlet, sermaye ve yasalar bir bütün halinde denetimsiz, ağır çalışma koşullarının olduğu, işçi güvenliği önlemlerinin rafa kaldırıldığı, teknik-teknolojik gelişmelerin uğramadığı çağdışı madenleri yaratmıştır.

Kan emici patronlar kar hırsı uğruna işçinin canını hiçe sayarken, sermayenin diktatörü ise ondan bekleneni yapmaya devam ediyor. Patlama sonrasında Erdoğan ilk günden katliamın üzerini kapatmak için adımlarını attı. Erdoğan ve temsil ettiği bakışı 3 cümle ile özetlemek mümkündür!

“Kader planına inandığımız için bunun ne dünü bugünü ne de yarını olmayacaktır, bunlar her zaman olacaktır, bunu da bilmemiz lazım” diyerek Soma’da gerçekleştirdiği konuşmayı daha da ileri taşıdı. “En ileri imkanlara sahip olan ocağımız” dediği ocağın  41 işçinin yaşamına mal olduğunu unutup, madencilerin cenazesine çok hızlı ulaşıldığına övgüyle söz etme pervasızlığını gösterdi. Fıtrat, kader ile işçilerin yaşamlarının değersizliği bizzat ülkenin tek adamı tarafından itiraf edildi. Erdoğan’ın açıkça dile getirdiği şudur; işçiler, madenciler sermayenin bekası için ölmeye devam edecek, sistem dönecek, kölece yaşam ve çalışma koşulları sürecek!

İşçileri katleden, sömüren bu düzen değişmeli!

Soma katliamı ve sonrasında yaşananlar ortada. Tutuklusu kalmayan bir mahkeme, unutulmuş yaşamlar, üzeri kapatılmış bir katliam. Bugünden Bartın madem katliamı senaryosunu tahmin etmek çok zor değil.  Sınıfların, sömürünün olduğu bu düzen devam ettikçe işçilerin payına ölüm, yoksulluk düşmeye devam edecek. Katiller, sömürücüler kendi şatafatlı yaşamlarına devam ediyor, sınıfımızın yaşamını, arzularını, taleplerini görmüyor.  Yaşamını yitiren madenci Yasin Çelik’in söylediği işçi sınıfının durumunu anlatıyor. Güneşi görebilmek adına karanlığı kazanlar, emekleri ile yaşamı her gün yaratanlar bu düzenden hesap sormalıdır. 2022 yılında başlayan grev, kapanma ve işçi eylemlilikleri sınıfımızın izlemesi gereken ilk adımları göstermiştir. Önemli olan bu hattın birbirinden kopuk yönlerinin yok edilip, birleşik bir hat kurulmasının zorunluluğudur. Birlikte yaşanabilir bir dünya için mücadeleyi büyütelim. Bir kader, bir fıtrat varsa da onu yırtalım ve değiştirelim!

*Bartın Maden Katliamında yaşamını yitiren Yasin Çelik

Ege İşçi Birliği

16.10.2022