24 Haziran 2016
Sayı: KB 2016/24

“Kabadayı”lıktan “yaranma”ya…
Kıdem tazminatı tartışmalarında sona gelindi
Taşeron işçisine kadro yalanı
AVON yönetimi direnişçilerle görüşmedi
Maden havzalarından yükselen ses: “Birlik!”
Altherm Klima’da direniş sürüyor
Tarım işçileri için ölüm sezonu
Kapitalizm işçi kanıyla besleniyor
İşgal, grev, direniş!
Eğitim Sen üyesi 650 öğretmen soruşturmalık
“Bizden alınan hakkın geri verilmesi için buradayız”
“Zaferi kazanıncaya kadar davamızın arkasındayız!”
Bizim ışığımız, onların karanlığı
Liseliler karanlığa ve gericiliğe karşı ses çıkarıyorlar
Sömürüye ve gericiliğe teslim olmayacağız!
Polis genç kadını tandırda yakmaya çalıştı
Terör demagojisi ve insan olabilmek
AKP hükümeti HDP’li belediyelere saldırıyor!
NATO zirvesi ve büyüyen savaş tehlikesi
Avrupa’da yeni saldırı dalgası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Tarım işçileri için ölüm sezonu

 

Mevsimlik tarım işçilerini yaz aylarında sadece çileli yolculuklar, düşük ücretler karşılığında yorucu çalışma koşulları beklemiyor. Denetimsizliğin en fazla yaşandığı iş kollarının başında gelen tarım işçiliği aynı zamanda sık sık ölüm haberleriyle gündeme geliyor.

Hatırlanırsa 31 Ekim 2014’te Isparta’da tıka basa dolduruldukları kamyonette 18 tarım işçisi katledilmişti. 6 Temmuz 2015’te ise Manisa’da yine aynı şekilde 3’ü kadın 15 işçi öldü. Tabii ki bu son değildi. Sürekli yeni ölüm haberleri aldık tarım işçilerinden. En son olarak da Elazığ’ın Yurtbaşı beldesinde yaşandı. Mevsimlik tarım işçilerini taşıyan minibüs ile trenin sözde hemzemin geçitte çarpışması sonucu göçmenlerin de aralarında olduğu 9 işçi katledildi.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi tarafından yapılan araştırma bu katliamların boyutunu bir kez daha gösterdi. Buna göre 3 yılda 912 tarım işçisi hayatını kaybetti. 2016’nın ilk üç ayında en az 59, 2013-14-15’te en az 912 tarım işçisi hayatını kaybetti.

Raporda küçük üreticilerin yıkıma uğratılmasına değinilerek mevsimlik tarım işçilerinin karşı karşıya olduğu sorunlar anlatıldı. Bir mevsim boyunca bir bölgede kalıp çalışan tarım işçilerinin yanı sıra, en kötü koşullarda çalışanların gezici tarım işçileri olduğunu belirten raporda, bu durumun en çok Adana, Adıyaman, Urfa ve Düzce’de görüldüğüne dikkat çekildi.

Göçmen işçilerin karşılaştığı ırkçılığa da değinilen raporda kadın işçilerin durumu, dayıbaşılık, barınma ve ulaşım sorunları üzerine duruldu:

1- Kadın işçilerin durumu: Tarımda kadın işçiler toplam istihdamın neredeyse yarıdan çoğunu oluşturmaktadır. Kadın tarlada çalışmanın yanı sıra ev içindeki işleri de üstlenmiştir. Ayrıca emeğinin karşılığı olan ücretinin denetimi kendinde değil aile otoritesi olan babaları ya da kocalarındadır. Ücreti erkekten düşüktür. Yine çocuk emeğini de değerlendirirken bu mevcut durumdan ayrı bakamayız.

2- Dayıbaşılık: Mevsimlik tarım işçiliğinde yüzlerce işçiye aracılık yapan ve her işçinin yevmiyesinden ortalama yüzde 10 pay alan dayıbaşları esasen tarımdaki taşeronun adıdır. Dayıbaşı akrabalık, köylülük vb. ilişkiler vasıtasıyla işçilerle kurduğu feodal güven ilişkisi üzerinden tarımdaki üretim sürecinin denetimini gerçekleştirir.

3- Barınma ve ulaşım sorunu: Mevsimlik tarım işçileri kurulan çadır kentlerde kalmaktadır. Ancak çadır kentlerin durumu hiç de televizyonların verdiği gibi değildir. Yerel halkla görüşmesi engellenen, yani fiziksel olarak tecrit edilen tarım işçileri barınma, beslenme, altyapı gibi olanaklardan yoksun bulunmaktadır. Yine çocuklar eğitim imkânına sahip olamamaktadır. İşçiler kapalı kasa kamyonet, traktör römorku gibi uygun olmayan koşullarda taşınmakta ve her yıl yüzlerce tarım emekçisi yollara savrulmaktadır. Oysa mevsimlik tarım işçilerinin çalışma ve sosyal hayatlarının iyileştirilmesi, ulaşımı gibi genelgeler çıkarılmasına rağmen devlet kendi yasalarına uymamaktadır.”

Rapordan da anlaşıldığı üzere ne tarım işçilerinin can güvenliğine, insanca çalışma ve yaşama koşullarına dair, ne de tarım alanlarının korunmasına ve toprakların ekilip biçilebilir hale getirilmesine yönelik hiçbir düzelme, iyileşme yok.

Sermaye, rant hükümeti AKP vasıtasıyla tarım işçilerinin örgütsüzlüğünü fırsata çevirmeye devam ediyor. Hatta tarım işçilerinin kölelik koşullarının bir diğer nedeni olan “dayıbaşılık” sistemi sermeyeye ilham veriyor olacak ki, bu sistem kiralık işçi büroları ile yaygınlaştırılıyor. Önümüzdeki günlerde tarım işçileri hayatlarına kast eden sömürü çarkına karşı mücadeleyi yükseltmez ise, haber bültenleri tarım işçilerinin çileyle başlayan yolculuklarının ölümle sonlanmasını yazmaya devam edecek.

 

 

 

 

Türkiye işçiler için ‘en kötü 10’da

 

Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) Küresel İşçi Hakları üzerine hazırladığı raporu yayımladı.

141 ülkeden işçi haklarına ilişkin verilerin toplanmasıyla hazırlanan raporda Türk sermaye devletinin işçi ve emekçilere dayattığı kölelik koşulları bir kez daha gözler önüne serildi.

Asgari ücret farklarının karşılanması için ek zam talebinde bulunan Renault işçilerine yönelik işten atma ve polis saldırılarının yanı sıra, Hugo Boss ve SF Deri işçilerine yönelik saldırıların örnek verildiği raporda, 1 Mayıs’taki polis terörüne de yer verildi.

Ayrıca sendikal özgürlüklere yönelik baskılara dikkat çekilen raporda 10 Ekim Ankara Katliamı’na değinildi. Bununla birlikte sendikalara bağlı 1390 kişinin yargılandığı, özellikle KESK üyelerinin faaliyetlerine yönelik baskıların öne çıktığı vurgulandı. “Cumhurbaşkanı’na hakaret” bahanesiyle 97 sendika üyesi hakkında dava açıldığı belirtilen raporda Türkiye emek düşmanı politikalarla Belarus, Çin, Kolombiya, Kamboçya, Guatemala, Hindistan, İran, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri ile birlikte işçiler için en kötü 10 ülke arasına girdi.

Raporda Türkiye, Çin, Hindistan’ın aralarında bulunduğu 25 ülkede, işçi haklarının garantisi olmadığının altı çizilirken işçi eylemlerine tahammülsüzlüğün, toplu iş sözleşmelerinde işçi haklarının gasp edilmesinin, sendikal örgütlenmeye yönelik baskıların bu sonuçta etkili olduğu yer aldı.





Mecaplast’ta işçiler üretimi durdurdu

 

TAYSAD OSB’de bulunan Mecaplast fabrikasında toplu sözleşmenin tamamlanmasının hemen ardından bir işçi 15 Haziran’da çeşitli bahanelerle işten çıkartıldı. Bunun üzerine Mecaplast işçileri 16.00-00.00 vardiyasında üretimi durdurdu.

“Arkadaşım yoksa üretim de yok” diyen Mecaplast işçileri gece saatlerine doğru yapılan görüşmenin sonucunda arkadaşlarını işe geri aldırdı.

 

 

 

 

TOMİS üyelerinin davası ertelendi

 

Geçtiğimiz yıl Ford Otosan’ın Yeniköy fabrikasından iki işçi Tüm Otomotiv ve Metal İşçileri Sendikası (TOMİS) üyesi oldukları için işten atılmıştı. Fabrika önünde durumu protesto eden TOMİS’liler Türk Metal’in saldırısına da maruz kalmıştı.

Ford Otosan’ın haksız yere çıkardığı işçiler dava açarken ilk duruşma 21 Haziran’da Kocaeli 6. İş Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmada taraflar ve şahitler dinlendi. Fabrikaya bilirkişi gönderilmesi mahkeme tarafından kararlaştırıldı.

Bir sonraki duruşma 27 Ekim tarihinde görülecek.

 
§