İçindekiler:

23 Ocak 2023
Sayı: KB 2023/02

Seçim yılı ve sınıf hareketi
"Milletin iradesine" çökme düzeni
HDP'ye "Hazine yardımı" saldırısı
Servet-sefalet kutuplaşması derinleşiyor
Sefalet dayatmasına karşı mücadeleye!
Anayasa değişikliği önerisi
Türkiye'nin Suriye ile normalleşme süreci
Devrimci ve ilerici basın susmadı!
Güç kimdeyse yasa odur!
Metal işçileri sendikal bürokrasiyi aşmalıdır
Kazanım EYT'lilerindir!
İşçi sınıfı olmadan kimse var olamaz
Belgelerin ışığında katliama varan süreç
Oxfam: Servet ve sefalet makası hızla açılıyor
Dünyada "belirsiz ve çalkantılı on yıl"
Savaşa benzin dökme pervasızlığı sürüyor
Borbet işçileriyle devrimci sınıf dayanışması
Rheinmetall
Berlin'de LLL yürüyüşü
28. Rosa Lüxenburg Konferansı'nın ardından
Gülistan Doku nerede?
Büyük Madenci Yürüyüşü
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

“Unutmayın, işçi sınıfı olmadan kimse var olamaz!”

 

Yaklaşık bir ay önce DYO Boya’nın İzmir fabrikasından 21, Gebze fabrikasından ise 8 işçi işten atılmıştı. İşçilerin ek zam talebiyle birtakım eylemler gerçekleştirmesi üzerine yaşanan bu saldırıya karşı her iki fabrikada da protestolar gerçekleşti. İşten atılan işçiler İzmir fabrikası önünde bir hafta kadar direndi. Petrol-İş üyesi diğer fabrikalardan işçiler dayanışma gösterdi. Fabrika önünde yapılan kalabalık eylemin arkasından Yaşar Holding sermayesi sendikaya görüşme talebinde bulunmuş ve müzakereler başlatılmıştı.

Petrol-İş İzmir şube yönetimi ve genel merkez yönetimin çok defa yaptığı görüşmelerin sonunda 8 işçinin geri alınacağı üzerine anlaşıldığı söylendi. Defalarca sendika adına fabrikaya gelip açıklama yapılacağı söylense de işçilerin tepkilerinden çekinerek her seferinde iptal edildi. Son durumda geri alınacak 8 kişinin kim olduğu temsilciler tarafından duyuruldu. Ancak bu işçiler eski çalıştığı yer için değil toz boya denilen kimyasal ve tehlikeli bölüme alınması kararlaştırılmış. Bunun üzerine işbaşı yapmak istemeyen işçilerin olduğu aktarıldı. Sadece bir işçi kendi bölümüne alınacağı için geri dönmeyi kabul ettiği, birkaç kişinin ise kararsız kaldığı işçiler tarafından söyleniyor. Ayrıca bugün itibariyle protesto olarak iki aydır kalınmayan mesailere tekrar başlanacağı sendika tarafından işçilere bildirildi.

İzmir’den işçiler tepkilerini Petrokimya İşçileri Birliği sayfasına yazarak gösteriyor. İşçilerin Petrokimya İşçileri Birliği sayfasına gönderdikleri tepkilerin bir kısmı şöyle:

“Derhal, bu fabrikada temsilci seçimi tekrarlanmalı…”

 “DYO’da mesai eylemi bugün itibari ile kalktığını bildirdi baş temsilci. Bizler iki aydır neyin mücadelesini verdik, neden bu eylem kararını aldık, sonucunda kazanımımız nedir? Sizlerin beceriksizliği yüzünden arkadaşlarımız işe geri dönemedi. 2 aydır insanların 3 kuruş kazandığı mesaiyi yasakladınız. Şimdi gelmiş dalga geçer gibi ‘bugün mesai kalın’ diyorsunuz. 

Başta o baş temsilci ve ekürisi geldiği ilk gün ‘haksızlık karşısında duracağım, kimseye boyun eğmem’ diyordu şimdi bakıyoruz ki boynu yerden kalkmıyor. Derhal, bu fabrikada temsilci seçimi tekrarlanmalı ve işçinin son dönemde gördükleriyle mücadeleci ruhlu arkadaşları seçmeleri zaruri ihtiyaçtır.”

“Unutmayın, işçi sınıfı olmaz ise kimse var olamaz!”

“Merhaba, hayırlı günler. Biri bana sendikanın ne anlama geldiğini açıklayabilir mi acaba? Çünkü ben DYO’ya geldiğimden beri sendikanın anlamını bildiğim şeyler olmadığını görmeye başladım ya da bunlar sendikacılık oynamaya çalışıyor. Yahu en başta şeffaf olmaktan bahsedildi gerçekten bayağı şeffaf olundu, doğru düzgün hiç bir varlık göremedik. ‘Süleyman başkan, Süleyman başkan’ denildi. Sosyal mecralar olmasa adamın neye benzediğini bilmiyoruz. Bu kaos ortamında düğmeyi açıp kapar gibi mesaileri aç kapa yapıyorlar. Hani her zaman tabana sorulacaktı, e şimdi ne oldu? Zammı hakkettik, giden arkadaşlarımızın hepsi geri mi geldi, bir yerlerde galip geldik de bizim mi haberimiz yokta mesailer tekrar açıldı. Bize deniyor yanımızda olun, yan yana olunca biz güçlüyüz. E arkadaş ne sağ ne sol ne arkada kimse yok, bizde nasıl olacak kimse anlam veremiyor. Temsilcilerin yüzünü gördüğümüz yok, başkanların sesini duymak büyük bi lütuf! Unutmayın, işçi sınıfı olmaz ise kimse var olamaz. Varlığımızdan destek alıp kendinizi yüceltmeyin, yukarıların ağzına sakız olmayalım.”

“Arkadaşlarımızın masada satılmasını kabul etmiyoruz!”

 “Merhaba, DYO’daki süreç üzerine yazıyorum. Herkesin bildiği üzere 21 kişi hukuksuz şekilde işten atılmıştı. Bunun üzerine eylemlere başlamış ve mesaiyi durdurmuştuk. Süreç devam ettikçe eylemleri İzmir Şube kararı ile bitirmiştik. Daha sonrasında işyeri genel merkezle görüşmüş ve sadece 8 kişi alınacağını bildirmişti. Biz işçiler olarak bunun üzerine gerek temsilcilere gerek şubeye bunu asla kabul edilmeyeceğini, gereken her türlü eyleme hazır olduğumuzu bildirdik. Ancak gelinen son noktada şirket ve sendika işçiyi masada satıp 8 kişide karar kılmış ve hatta bu sekiz kişiden 4 kişisi asla dönmem diyen kişiler. Yetmezmiş gibi geri alınan kişilerin neredeyse hepsinin bölüm değişikliği yaptırılıp toz boya bölümüne alındığı öğrendik. Bunun üzerine burdan Cem’e, Süleyman’a soruyorum: Hepiniz İzmir’deydiniz onca kaosun, kargaşanın olduğu DYO dururken diğer fabrikaları gezdiniz. DYO’nun kapısından bile geçmediniz. İşçilerden korktunuz. Korkmaya da devam edin, çünkü işçiler açken ve kapıdayken başkanlara asla rahat vermeyeceğiz. 

İzmir Şube derhal fabrikaya gelip açıklama yapmak zorundadır. Bu işçiyi satmanın bedeli ödenmelidir. Bizler her şeye hazırken arkadaşlarımızın masada satılmasını kabul etmiyoruz.”

Kızıl Bayrak / İzmir

 

 

“LCW’nın elemanısınız dediler taşeron çıktı”

 

Esenyurt’ta bulunan LC Waikiki deposunda Kluh isimli taşeron firmadan işten atılan işçilerin direnişi DİSK / Limter-İş ile birlikte devam ediyor.

Haklarını istedikleri için işten atılan işçiler depo önünde direnişe devam ediyor. Direnişçi LC Waikiki işçisi ile konuştuk... 

İşe alınırken LC Waikiki bünyesinde çalışacaklarının ve özlük haklarının LC’ye ait olacağının söylendiğini belirten direnişçi şunları aktardı:

“Bizi işe alırken dediler ki, ‘siz LC Waikiki’nin elemanlarısınız. Bütün özlük haklarınız LC Waikiki’ye aittir.’ Biz de büyük firma olduğu için güvendik, işe girdik. Meğerse taşeronmuş. Bizim alanımız dışında işler yaptık.

Pandemide maske, kolonya, moloz, sandalye, masa taşıttılar. 3, 4, 5 kişinin çalışması gereken yerde 2 kişi çalıştık. Koşulları ve muameleleri kötü olduğu için kimse çalışamıyordu. LCW’nın bir elemanı biz temizlikçiyiz diye yanımızda oturmaya utanıyordu.”

“Hak talep ettik baskı, tehditle karşılaştık”

Çalışma koşullarının ağırlığına karşı hak talep ettiklerini belirten direnişçi “Maaşta iyileştirme, prim hakkı, mesai ücretlerimizin yükseltilmesini istedik” dedi.

Hak talep ettiklerinde baskı, tehdit, korku ile karşılaştıklarını belirten direnişçi şöyle devam etti:

“Promosyon meselesi çıktı. ‘Biz de istiyoruz’ dedik. Kluh’le görüşeceklerini söylediler. Kluh’un CEO’su ayın 16’sında açıklama yapacağını söyledi. Bekledik, onlar da geldi ‘verilmeyecek’ dediler. Biz de toplandık, gittik, hakkımızı istedik. Parapuan olarak vereceklerini söylediler, kabul etmedik. Kluh’un temsilcileri bizden 6 kişi ile görüşme talep etti. Biz gittiğimizde, hiçbir açıklama yapmadan 6’mızın haklarının fesh edildiğini, Kod-46’la (görevi kötüye kullanma, hırsızlık) söylediler. Biz kabul etmedik. Aşağıya indik ve direnişe başladık. Sürecimiz devam ediyor.”

Kızıl Bayrak / Esenyurt