İçindekiler:

23 Ocak 2023
Sayı: KB 2023/02

Seçim yılı ve sınıf hareketi
"Milletin iradesine" çökme düzeni
HDP'ye "Hazine yardımı" saldırısı
Servet-sefalet kutuplaşması derinleşiyor
Sefalet dayatmasına karşı mücadeleye!
Anayasa değişikliği önerisi
Türkiye'nin Suriye ile normalleşme süreci
Devrimci ve ilerici basın susmadı!
Güç kimdeyse yasa odur!
Metal işçileri sendikal bürokrasiyi aşmalıdır
Kazanım EYT'lilerindir!
İşçi sınıfı olmadan kimse var olamaz
Belgelerin ışığında katliama varan süreç
Oxfam: Servet ve sefalet makası hızla açılıyor
Dünyada "belirsiz ve çalkantılı on yıl"
Savaşa benzin dökme pervasızlığı sürüyor
Borbet işçileriyle devrimci sınıf dayanışması
Rheinmetall
Berlin'de LLL yürüyüşü
28. Rosa Lüxenburg Konferansı'nın ardından
Gülistan Doku nerede?
Büyük Madenci Yürüyüşü
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Kazanım EYT’lilerindir!

N. Kaya

 

Önümüzdeki seçimleri kendileri için bir beka meselesi olarak gören gerici-faşist rejim, bugüne kadar hep ertelediği konularda güdük de olsa adım atmak zorunda kalıyor. Yıllardır Saray rejiminin başını ağrıtan EYT sorunu bunlardan biri idi. Şimdiye kadar “seçimleri kaybetsem de çıkartmam” diyen ve EYT’lilere hakaretler yağdıran Erdoğan, aralık ayının bitmesine birkaç gün kala gönülsüzce bu konuda açıklama yapmak zorunda kaldı.

Dış politikada alışık olduğumuz “U” dönüşünü bu kez EYT konusunda yapan Erdoğan’ın bu tutumu ilk bakışta bir seçim yatırımı olarak görülebilir. Bunun bir yanını elbette seçim hesapları oluşturmaktadır. Ama asıl bakılması gereken EYT’lilerin yıllara yayılan kararlı ve ısrarlı mücadelesidir. Bir enkaza dönüşen ekonomi nedeniyle işçi ve emekçileri sefalete sürükleyen sermaye rejimi, şimdilerde yazdığı “başarı hikayeleri” ile seçimlere hazırlanmaktadır. Ama onlar için EYT konusunda bir “başarı hikayesi” çıkartmak hiç de kolay olmayacak. Çünkü milyonlarca EYT’li koşulsuz, amasız, fakatsız kazanmış haklarını iade edilmesini istiyordu, istemekle kalmıyor bunun için ses yükseltiyordu. Bu nedenle EYT’lilerin örgütlü gücüne toslayan Saray rejiminin evdeki hesabı çarşıya uymadı.

Düzen medyasının EYT sorularından “bunalan” Çalışma Bakanı Vedat Bilgin, yaz aylarından itibaren EYT için çalışma başlattıklarını ve aralık ayında meclise sevk edeceklerini ifade etmişti. Ancak işin içinden çıkamayan Saray rejimi aralık ayında EYT’yi meclise getiremedi. Bir formül üzerinde çalıştıklarını ifade edip duran Bakan Bilgin, çalışmanın içeriği hakkında ise ketumluğunu korudu. Aralık ayı yaklaştığında ise formülün ne anlama geldiği belirginleşmeye başladı. İlk belli olan EYT’nin sermayeye yeni bir “yük” getirmesinin önüne geçmek için kapitalistlere teşvikler sunmak oldu. EYT’lilere ise hak kayıplarını tartışıyorlardı. Bu arada hak kazananların tekrardan yaşa takılması için aritmetik hesaplar yapıldı. Stajyerliğin sigorta girişi sayılmaması, askerlik ve doğum borçlanmalarında yaratılan kafa karışıklığı ile EYT’li kişi sayısını düşürmek gibi formüller üzerine konuşuldu. Özellikle kadınlarda 48, erkeklerde 50 yaş şartı tartışması EYT’lilerin tepkisine yol açtı. Bu tepki yeni bir yaş şartı tartışmasına son verdi. Erdoğan, baktı olmuyor yaşı gündem dışı bıraktı ve istemeyerek de olsa EYT’lilerin talebini “yerine getirmiş oldu”. Bu konuda yapılacak düzenlemenin ayrıntıları muhtemelen önümüzdeki haftalar içinde yasa tasarısının meclise sunulmasıyla belli olacak. EYT’liler şimdi yasanın resmileşmesini bekliyor. Zira, Saray rejimi hiçbir koşulda güven vermiyor ve son anda bir oyun oynamaları hiç de şaşırtıcı olmaz. Fakat Saray rejinin karşısında bekleyen değil taleplerine sahip çıkan bir kitle bulunmaktadır. 

Örgütlü mücadelenin önemi!

Emeklikte Yaşa Takılanlar Federasyonu çatısı altında örgütlenen EYT’liler son yıllarda en kitlesel mitinglere imza attılar. Ülkenin birçok il ve ilçesinde EYT dernekleri kurularak emeklilik hakları için mücadele yürüttüler. Böylece toplumun gündeminde belirgin bir yer tuttular ve her kesimden destek aldılar. Fakat bu örgütlülüğe öncülük edenlerin politik perspektiflerinin düzen siyasetinin sınırlarında kalması ve dolayısıyla mücadele hatlarının ise hep sandık endeksli olmasına yol açtı. EYT’lilerin taşıdığı oy potansiyeli seçim sonuçlarını değiştirecek kadar büyük olduğu algısı özellikle yaratıldı. Bu yüzden düzen muhalefetinin de açık istismarının yaşandığı yerdir EYT konusu... Fakat yine de bütün bu sorunlar bir yana, EYT’lilerin kendi taleplerine sahip çıkmaları ve geri adım atmamaları onların en büyük kazanımıdır.

Yasa geçtiğinde emeklilikte yaşa takılma kısmını halledecek olan EYT’lilerin önünde aylık bağlanma oranları duruyor. Mücadelenin taşıyıcı dinamiği olan unsurlar, bu konunun gündemlerinde olduğunu yaptıkları birçok açıklama ile ifade ettiler. Bu yüzden mücadele kaldığı yerden ve talepler çoğaltılarak devam edecektir. Mücadeleyi düzen sınırlarından kurtarmak için devrimci öznelere çok iş düşüyor. Örgütlülüğün ve mücadele hattının sorunlu yanlarını bertaraf etmek için bu mücadeleyi sahip çıkmak gerekmektedir.

EYT konusu tüm işçi ve emekçilere örgütlü mücadelenin önemini bir kez daha gösterdi. Hakları kazanmak için ısrarlı bir mücadele ve birlikte hareket etmek gerektiğini ortaya koydu. Sermaye iktidarının nefessiz bıraktığı işçi sınıfı ve emekçiler kendi hakları ve gelecekleri için örgütlü mücadeleyi yükseltmeli ve talepleri uğruna kararlı bir mücadele yürütmelidirler.

 

 

Sermaye iktidarının EYT’lileri oyalaması

 

IMF ve Dünya Bankası’nın hedefleri doğrultusunda hazırlanan reform paketleri Türkiye’de emeklilik hakkının sınırlandırılması, emekli maaşlarının düşürülmesi ve kademe getirilerek zorlaştırılmasını içeriyordu.

Başa geçen her sermaye hükümeti, işçi ve emekçiler için hak gaspları niteliğinde olan ve emperyalist merkezlerde planlanan bu reformları büyük bir kararlılıkla hayata geçirmeye çalıştı. 9 Eylül 1999’da çıkarılan 4447 Sayılı Kanun da bunlardan biriydi. Bu düzenlemeyle SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı mensupları için emeklilik koşullarının ağırlaştırılmasını içeriyordu. Bu kanun öncesinde, kadınlarda 20, erkeklerde 25 yıllık sigorta süresi ve 5 bin prim işgünü emekli olabilmek için yeterliydi ve yaş şartı aranmıyordu.

4447 Sayılı Kanun ile 9 Eylül 1999 ve sonrasında ilk kez SSK’lı olanlar erkeklerde 60 yaş ve 7 bin prim işgünü, kadınlarda 58 yaş 7 bin prim işgünü şartı getirildi. Bununla birlikte yasa öncesi yani 8 Eylül 1999 ve öncesinde ilk kez sigortalı olanlar için de mevcut emeklilik koşulları ağırlaştırılmış oldu. Bu açıdan bugün kendilerine “emeklilikte yaşa takılanlar” denilen milyonlarca işçi, emekçi mağduriyet yaşadı. Sonrasında bilindiği gibi 2006’da sosyal güvenlik kurumları tek çatı altına birleştirilip 2008 yılında ise 5510 Sayılı Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle emeklilik için koşullar tekrar tekrar değiştirildi ve yaş şartı 65’e yükseltildi.

EYT’liler yaşadıkları mağduriyete karşı eylemler, mitingler örgütleyerek, dernekler kurarak mücadele yürüttü. Emeklilik koşullarında 1999’da yapılan değişikliğin geçmişe dönük uygulanmasına son verilmesini, yaş şartı aranmadan, sigortalılık süresi ve prim işgünü koşullarının tamamlanmasıyla emekli olma hakkını talep etti.

Nitekim, 1999 yılından beridir süren hak gaspı EYT’lilerin uzun soluklu mücadelenin sonucunda sermaye iktidarı adım atmaya zorladı. Dün “seçim kaybetsek de yokum” diyen Tayyip Erdoğan, “emeklilikte yaşa takılanların sorunlarını çözme yoluna gidiyoruz” açıklaması yapmak zorunda kaldı ve 2 milyonu aşkın kişinin emeklilik hakkından yararlanacağını ifade etti.

Nisan 2022 verilerine göre, Türkiye’de, SGK kayıtlı 4A kapsamında 16 milyon 688 bin, 4B (Bağ-Kur) kapsamında 3 milyon 57 bin sigortalı bulunuyor. Toplam 19 milyon 744 bin sigortalıdan yaklaşık 5-6 milyonu EYT sorunu yaşıyor.

Sermayedarların, emekliliğe ayrılacaklar için kıdem tazminatı ödemelerinden duyduğu rahatsızlık bilinmektedir. Kendisini dayatan düzenlemeye karşı AKP ilk iş olarak bunun sermayeye yansımalarını değerlendirerek hızlı kredi fonu desteğini ilan etti. İktidar ve sermayedarların yük olarak gördüğü düzenleme ise hala yasalaşmadı ve haftalardır bekletiliyor ve EYT’liler oyalanıyor.

Cumhur İttifakı’nın seçim kozu, düzen muhalefetinin ise seçimi kazanmada istismar ettiği bir gündem olarak EYT, işçi, emekçiler cephesinden daha fazla kesimin sahiplenmesi ve mücadelenin devam ettirilmesi gereken bir gündem olarak yerini koruyor.