İçindekiler:

23 Ocak 2023
Sayı: KB 2023/02

Seçim yılı ve sınıf hareketi
"Milletin iradesine" çökme düzeni
HDP'ye "Hazine yardımı" saldırısı
Servet-sefalet kutuplaşması derinleşiyor
Sefalet dayatmasına karşı mücadeleye!
Anayasa değişikliği önerisi
Türkiye'nin Suriye ile normalleşme süreci
Devrimci ve ilerici basın susmadı!
Güç kimdeyse yasa odur!
Metal işçileri sendikal bürokrasiyi aşmalıdır
Kazanım EYT'lilerindir!
İşçi sınıfı olmadan kimse var olamaz
Belgelerin ışığında katliama varan süreç
Oxfam: Servet ve sefalet makası hızla açılıyor
Dünyada "belirsiz ve çalkantılı on yıl"
Savaşa benzin dökme pervasızlığı sürüyor
Borbet işçileriyle devrimci sınıf dayanışması
Rheinmetall
Berlin'de LLL yürüyüşü
28. Rosa Lüxenburg Konferansı'nın ardından
Gülistan Doku nerede?
Büyük Madenci Yürüyüşü
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Devrimci ve ilerici basın susmadı, susmayacak!

 

AKP-MHP iktidarının akıl almaz rant, talan, yağma projelerini ve toplumun her kesimine yönelik saldırı haberlerini medya aracılığıyla görüyor, duyuyor ve takip edebiliyoruz. Elbette ki burada sözünü ettiğimiz medya aynı lağımdan beslenip tek manşeti, tek yalanı haykıran yandaş medya değil. İşçi ve emekçilerin doğru haber alma haklarına sahip çıkan devrimci, ilerici ve muhalif medyadan bahsediyoruz. AKP, 20 yıllık iktidarı boyunca medyayı hedef tahtasının hep en başına koydu. Çünkü televizyon programları, sosyal medya, internet sayfaları, gazeteler ve radyolar üç maymunu oynarsa toplumun da her şeyden bihaber olacağını biliyorlardı. Bugün gelinen noktada çok büyük saldırıları hayata geçirmiş olsalar da halen daha gazetecilerin sesini tam anlamıyla dizginlemeyi başaramadılar.

Yakın zamanda Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen “7. Anadolu Medya Ödülleri” bir programla Saray gazetecilerine bizzat Erdoğan tarafından verildi. Bu programında konuşan Erdoğan, Türkiye’de basın özgürlüğü olduğunu iddia ederek şunları ifade etti: “2023’ün Türkiye’sinde basın ‘90’lara, ‘702lere, ‘80’lere göre çok daha özgürdür, serbesttir, halkın gözünde çok daha itibar kazanmıştır. Herkes istediğini yazmakta, söylemekte, ifade edebilmektedir.” Muhalif basına uygulanan baskı ve sansür gün gibi ortadayken sarf edilen bu sözler gazeteciler başta olmak üzere tüm toplumla alay etmekten başka bir şey değildir.

10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü geri kaldı. Gazeteciler için 10 Ocak günü işsizliğin, hukuksuzluğun, tutuklamaların, gözaltıların, yoksulluk sınırındaki ücretlerin, sansür ve otosansür gibi konuların gündeme getirildiği bir gün haline gelmişken; Çalışan Gazeteciler Günü’nde gazeteci Sezgin Kartal ev baskınıyla gözaltına alınmışken Saray’ın İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “Son yıllarda ülkemizde demokrasinin, hak ve özgürlüklerin tahkim edilmesi için atılan adımlar, basın ve ifade özgürlüğünün en geniş şekilde hissedildiği bir medya ikliminin oluşmasına imkân sağlamıştır” dedi.

Sosyal medya yasası meclisten geçtikten birkaç gün sonra Mezopotamya Ajansı (MA) ve Jınnews muhabiri 9 gazeteci tutuklandı. RTÜK, Halk TV’de yayınlanan bir programın sunucusuna ‘terör mimikle övüldü’(!) gerekçesiyle programın üç kez durdurulmasına, yüzde 3 de para cezasına karar verdi. Bugün onlarca gazeteci zindanlarda tutuluyor, mesleklerini yaptıkları için her gün hakim karşısına çıkartılıyor. Sayısız gazeteci eylem, yürüyüş ve basın açıklamasında haber takibi yaptıkları sırasında şiddete maruz kalıyor, gözaltına alınıyor, haber takibi yapması engelleniyor ve bu durum sürmeye devam ediyor.

Kısacası sermaye devletinin “makbul gazeteci” tanımına uymayan herkes devletin şiddetinden nasibini alıyor. Saray’ın İletişim Başkanı da Erdoğan da istedikleri kadar medya için toz pembe bir tablo çizip her konuda olduğu gibi yalan söylemlerine devam etsinler. Bu memlekette ‘70’lerde de ‘80’lerde de ‘90’larda da ve günümüzde de devrimci ve ilerici sol basın hiçbir zaman gerçekleri ifade etmekten geri durmadı, durmayacak da.

M. Nevra