İçindekiler:

8 Ağustos 2022
Sayı: KB 2022/27

Örgütlü, kitlesel, birleşik direniş!
Savaş histerisi dinmiyor
Sao Paulo gemisi ölüm saçmaya geliyor!
Yayılmacı dış politika duvara tosluyor
Saray rejimi, kapitalistler, çeteler...
TÜSİAD şefi de saray rejiminden yakınıyor
Rejimin irini KPSS'de patladı
"Bırakınız kirletsinler"...
Kazanmayı yeniden hatırlamak!
TPI'daki fiili grev üzerine...
"İkinci kemandan da öte"
Asalak bir burjuvanın hezeyanları...
MİB'den metal işçilerine çağrı
Gençlik ve gençlik hareketinin sorunları
DGB'den KPSS üzerine açıklama
Enerji krizi ...
IMF dünya ekonomisi için karamsar
Almanya'da emek-sermaye çelişkisi
Şükrü Akçadağ yoldaş yaşamını yitirdi
Zeliha yoldaş kavgamızda yaşıyor!
"Bir kitap okudum hayatım değişti"*
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Şükrü Akçadağ (Hoca) yoldaş yaşamını yitirdi

 

Son birkaç yıldır kanser hastalığıyla mücadele eden Şükrü Akçadağ yoldaş bugün öğle saatlerinde yaşamını yitirdi. Uzun yıllardır Almanya’nın Stuttgart kentinde yaşamakta olan Şükrü yoldaş, hastalığın ağırlaşması üzerine, geçtiğimiz mayıs ayında memleketi Malatya’ya dönmüştü. Şükrü yoldaş köyünde yapılacak törenle toprağa verilecek.

Şükrü Akçadağ, 1952 Malatya-Kürecik doğumluydu. Türkiye’de sol uyanış ve mücadelenin yükseliş döneminde, 1970’lerin ortasında devrimci siyasal mücadeleye adım attı. İlk örgütü olan TKP-ML Hareketi saflarında birçok alanda ve çeşitli kademelerde görev ve sorumluluklar üstlendi. 12 Eylül darbesi koşullarında hakkında gıyabi tutuklama kararı verildi. Koşulların ağırlığına rağmen yaklaşık altı yıl boyunca siyasal ve örgütsel faaliyetlerine illegal olarak devam etti. Öte yandan devrimci ve sol hareket 12 Eylül faşist darbesi karşısında ağır bir yenilgi yaşamıştı. Kolay yenilginin etkisiyle solda yaygın tartışmalar, geçmişle hesaplaşma çabaları, arayışlar baş göstermişti. Şükrü Akçadağ da bulunduğu hareket saflarında yaşanan tartışma ve ayrışmalarda taraf oldu.

Şükrü yoldaş, bu tartışmaların yoğun olarak sürdüğü bir aşamada, 1986’da yurtdışına çıktı. Devrimci arayışı onu, 1987’de, daha ilk çıkış aşamasında EKİM’le buluşturdu. Devrime bağlılığı ve heyecanı hiç eksilmeyen bir EKİMci olarak, bulunduğu kentte çoğu zaman tek başına kaldığı halde hareketinin bayrağını dalgalandırmaktan vazgeçmedi. Önce parti inşa hareketi sürecinde, ardından parti kuruluşu sonrasında parti taraftarı olarak yurtdışı çalışmasında etkin bir şekilde yer aldı. 2010’lu yılların ortalarına kadar Stuttgart’ta emektar bir devrimci olarak elinden geleni yapmaya çalıştı.

Fakat aynı yıllarda ortaya çıkan zaaflı tutum ve hataları partiyle ilişkisinde tahribata yol açtı. Yarattığı ve kendisini de etkileyen sıkıntılara rağmen, yurtdışı çalışmasıyla bağını sürdürmeye, partiyle ilişkisini düzeltmeye gayret etti. Ölümcül hastalıkla boğuştuğu son 4-5 seneyi de eylem ve etkinliklere katılarak, faaliyetlere omuz vererek geçirdi. Bedeni hastalıktan kaynaklı çökmüşken bile devrimci heyecanı, partiye bağlılığı hiç eksilmedi.

Son nefesine kadar parti ve devrim davasına bağlılığını ve heyecanını sürdüren Hoca yoldaşın anısı önünde saygıyla eğiliyoruz.

TKİP Yurtdışı Örgütü

31 Temmuz 2022

 

“Mücadelen, mücadelemizde hep yaşayacak”

 

Sevgili yoldaşım Hoca,

Seni yitirdiğimizi kardeşinden öğrenmiş bulunuyoruz. Derin bir acı ve üzüntü içindeyiz. Oldukça zor olan bu kısa satırları ardından yazmaya çalışıyorum. Tüm siyasal yaşamını devrim ve sosyalizm davasına adayan bir yoldaştın. Tüm yaşamın boyunca partinin ve devrimin çıkarlarını savundun, davayı büyütme çabası içindeydin.

Partimizdeki en küçük bir gelişmenin seni ne kadar heyecanlandırdığını, buradan kazandığın motivasyonla faaliyete daha sıkı sarılıp, kitlelerle daha sıkı bağ kurup, çevrende saygınlık yaratırdın. Davaya olan bağlılığın da bunu sağlıyordun. Bunun için de insanlar talep ettiğin hiçbir şeye yok demezlerdi.

Sevgili Hoca,

Senin devrimci kişiliğin herkesçe bilinen ve saygı duyulan bir kişilikti, emekçi karaktere sahip olan ender yoldaşlardan biriydin. Sen hep şunu derdin: “Ben zor dönem devrimcisiyim. Gerçek sınıf devrimcisi zor dönemde sınanır.” Kendini hep yenilemek, uzun soluklu çalışma yürütmek, davaya yaşamın sonuna kadar bağlı kalmak en büyük arzundu. Bu yönlü çaba göstermeye çalışırdın. Ne yazık ki bu lanetli hastalık yüzünden, bu çabanı arzuladığın gibi sonuna kadar sürdüremedin.

Sevgili yoldaş,

Seninle partimizin birçok sorunlarını hep tartışırdık, yer yer anlaşmadığımız konular olurdu ama ikimizin de amacı “partiye nasıl daha faydalı oluruz” çabasıydı. Ayrıca da parti için yapamayacağın fedakarlık yoktu. Çabalar, mücadeleni sonuna kadar verirdin. Partinin teorik ve siyasal sorunların da çokça tartışırdık, birbirimizi de çokça eleştirirdik. Yer yer hiç anlaşmadığımız konularda olurdu. Gerilimi geride bırakmak için espri ve şakalarla yapıp mümkün mertebe hiç incitmezdin muhatabını.

Sevgili yoldaş,

Türkiye’ye gitmeden önce seninle vedalaşmaya gelmiştik. Uzun uzadıya konuştuk ve hep partiyi ve yoldaşlarını sordun. Bu konular üzerine konuştukça da gözlerinde büyük bir moral ve mutluluk okunuyordu. Ayrılırken tüm yoldaşlara kucak dolusu sevgi ve saygılarını iletmiştin.

Sevgili Hoca,

Yaşamın büyük bir bölümünü devrim ve sosyalizmin davasına adadığın, insanca yaşamak için savaşsız, sömürüsüz, sınırların ve sınıfların olmadığı bir dünya için mücadele eden emek veren bir yoldaştın. Son nefesine kadar partine, yoldaşlarına ve davana sonuna bağlı kaldın, hep o heyecanını korudun. Anıların ve mücadelen, mücadelemizde hep yaşayacaktır.

Hoşça kal sevgili Hoca, anılarını ve mücadeleni mücadelemizde yaşatacağız.

İsviçre’den bir yoldaşın