İçindekiler:

19 Haziran 2022
Sayı: KB 2022/22

Birleşik direniş, topyekun karşı koyuş
Kapitalistlere rant aktarmanın yeni adı
Sermaye sınıfının çarkları "tıkırında"
Kent yağmasına karşı mücadeleye!
Kumarhanede hep kasa kazanır!
Kontrollü gerginlik
İşçi direnişleri yaygınlaşıyor
Kirli savaşlara karşı sınıf savaşı!
TÜSİAD kodomanları gidişattan rahatsız
Koç aynasında sermaye
Paramaz ve yoldaşlarını anarken...
Lufthansa'da mücadele kazandı
"Tek kutuplu dünya düzeni sona ermiştir!"
Emperyalist savaş baronları Kiev'de!
AB'den gaz alımı anlaşması
Güncel durum ve gençlik mücadelesi
Çocuklarımızın bilinci bulandırılmak isteniyor!
Sistemin itirafı
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Emperyalist savaş baronları Kiev’de!

 

Avrupalı savaş baronları, Almanya Bas?bakanı Olaf Scholz, Fransa Cumhurbas?kanı Emmanuel Macron, I?talya Bas?bakanı Mario Draghi ve Romanya Cumhurbas?kanı Klaus Johannis, tarafından Ukrayna‘ya resmi bir ziyaret gerçekleştirildi. Ukrayna’nın ırkçı-faşist başkanı Zelenski ile bir araya gelen do?rt Avrupalı savaş baronu şunları ifade ettiler: “Biz Avrupalılar, biz Avrupa Birlig?i olarak Ukrayna‘ya ve Ukrayna halkına yo?nelik net siyasi mesajlar go?ndermek ve bu ziyaretimizle her türden desteği vermeye devam edeceğimizi göstermek için buradayız.”

Emperyalist savaşın başlamasından bu yana, çok sayıda devlet ve hükümet başkanı Ukrayna’ya gitti. Ancak Scholz, Macron ve Draghi’nin bu ziyaretinin anlamı daha farklı. Almanya, Fransa ve İtalya, AB içinde hem nüfus bakımından en kalabalık hem de ekonomik olarak en güçlü üç ülke. Her üç devlet de G7’ye mensup ve Almanya şu anda G7’ye başkanlık ederken Fransa da AB başkanlığını yürütüyor. Bu ziyaretleri ile, Avrupa Birliği içerisindeki belirleyici bir güce sahip olan bu savaş baronları, AB devlet ve hu?ku?met bas?kanlarının Bru?ksel‘de yapacakları toplantıda “o?nemli kararlar almak zorunda kalmadan o?nce” birliğe de net siyasi mesajlar gönderiyorlar.

Bir başka dikkat çekici nokta ise, bu ziyaretin zamanlanmasıdır. Çünkü, aynı gün NATO Savunma Bakanları Bru?ksel‘de biraraya gelerek Ukrayna‘ya daha fazla askeri yardım konusunu go?ru?s?u?yordu. Ziyaret, Avrupa Birlig?i‘nin yu?ru?tme organı olan Avrupa Komisyonu‘nun Ukrayna‘nın birlik u?yelig?ine adaylıg?ı hakkında tavsiye kararı almasının bir gu?n o?ncesinde ve 29-30 Haziran‘da Madrid‘de yapılacak NATO zirvesinin o?ncesinde gerçekleşiyor.

Avrupalı savaş baronlarının ziyareti üzerine Rheinische Post gazetesine açıklamalarda bulunan Ukrayna‘nın tescilli ırkçı-faşist Almanya Büyükelçisi Andrey Melnyk, Ukraynalıların Scholz‘un ziyaretinin öneminin sadece “sembolik” değil, aynı zamanda “çığır açan” pratik adımların olmasını umduklarını söyledi. Her açıklaması ile diplomatik skandallara sebep olan başta Almanya olmak üzere Avrupalı birçok lideri aşağılamaktan geri durmayan Melnyk, Almanya‘nın askeri yardımının “niteliksel olarak yeni bir düzeye” yükseltilmesini beklediklerini dile getiriyor.

ABD emperyalizmin başını çektiği emperyalist blok tarafından Ukrayna’daki gerici-faşist iktidara çok yönlü destek kesintisiz olarak devam etmektedir. Avrupalı savaş baronlarının toplu halde Ukrayna ziyaretleri tam da bu amaçlar yönünde gerçekleştirilmektedir. Bu ziyaretlerinde gerici faşist Zelenskiy iktidarına her türlü desteğin verileceği yönündeki açıklamalar, Ukrayna’nın yıkımına sebep olan bu emperyalist savaşın sürdürülmesi yönündeki kirli planların bir parçasıdır. Keza bu savaş baronlarının yaptıkları ortak açıklamalarda, başta her türlü silah ve finansal desteğin yanı sıra Ukrayna’nın hızlı bir şekilde Avrupa Birliği üyeliğine alınması gerektiğini beyan ederek ırkçı-faşist Zelenskiy iktidarına tam destek vereceklerinin açıktan ilan etmektedirler.

Kapitalizmin mülteci riyakarlığı

Emperyalist-kapitalist sistem açlığı, yoksulluğu, sefaleti derinleştirirken bir yandan da kendi sisteminin bekası ve daha fazla güç sahibi olabilmek için kirli savaşlara başvuruyor. Bu savaşlar sonucunda da birçok insan yaşamından oluyor, katlediliyor. Emperyalist-kapitalist sistemin fıtratında bulunan saldırganlık ve savaş politikaları sonucu milyonlarca insan yerinden, yurdundan ve yaşam alanlarından göç etmek zorunda bırakılıyor. Çocukların bedenleri sahil kıyılarına vuruyor, kadınlar köle pazarlarında satılıyor.

4 Aralık 2000 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından “farkındalık yaratmak için” 2001 yılı itibariyle 20 Haziran günü “Dünya Mülteciler Günü” ilan edildi. Bugün sürdürülen kirli savaş ve saldırganlık politikaları sonucu kardeş halklar birbirine düşman ediliyor ve milyonlarca işçi ve emekçi mülteci konumuna itiliyor. BM tarafından 20 Haziran gününün Dünya Mülteciler Günü olarak ilan edilmesi, emperyalistlerin kendi kirli hesaplarının üstünü örtme gayesi dışında bir anlam ifade etmemektedir. Bugün, başta Ortadoğu olmak üzere Ukrayna’da, Afrika’da ve daha birçok yerde milyonları göç yollarına sürükleyerek yerinden-yurdundan edenler bizzat Dünya Mülteciler Günü’nü ilan edenlerdir.

Mültecilerin yaşam koşulları her geçen gün daha da katlanılmaz bir boyuta ulaşıyor. Mülteciler en temel insani haklarına dahi erişemiyor, insanlık dışı muameleye maruz kalıyorlar. Sermayedarların gözünde mülteciler ucuz ve güvencesiz çalıştırılabilecek bir iş gücü olarak görülüyor. Kadınlar ve çocukların payına bu kirli savaşlardan hep daha fazla kan, zulüm ve zorbalık düşüyor. Kadınlar ve kız çocukları savaş ganimeti olarak görülüyor, çocuklar istismar ediliyor. Türk sermaye devleti ise kendi menfaatleri uğruna mültecileri kirli politikalarının bir malzemesi haline getiriyor.

İşçi ve emekçilere, yoksulluk, sefalet, açlık ve baskıdan başka hiçbir şey sunmayan AKP- MHP iktidarı, çevirdiği kirli oyunlarla işçi ve emekçilerin algısını milliyetçilik ve şoven histeri ile farklı alanlara çekmeye çalışıyor. Sırf kendi sefil çıkarları ve bekaları uğruna ırkçılık ve şovenizm tüm topluma empoze edilmeye çalışılıyor, halklar birbirine kırdırılmak isteniyor. Sermaye devletinin, mültecilere karşı toplumda tırmandırdığı ırkçı ve şoven histerisi yüzünden mülteciler sokaklarda dövülüyor, işyerlerinde aşağılanıyor, ayrımcılığa maruz kalıyor ve dahası sömürü çarklarının arasında ömür tüketiyorlar.

Geçtiğimiz günlerde, Ataşehir Yeni Sahra’da geri dönüşüm depolarında çalışan mülteci işçiler hedef gösterilmesi üzerine saldırıya uğradılar. Yine 2021 yılında Ankara Altındağ’da art arda mültecilere yönelik ırkçı-faşist saldırılar gerçekleşti. Ve daha saymakla bitirilemeyecek birçok olay yaşandı ve yaşanmaya da devam ediyor.

Kapitalizmde “mülteci” demek daha fazla kar ve çıkar demektir. Kapitalizm “özel gün” diyerek yarattığı enkazın üstünü örtmeye çalışmaktadır. Emperyalist savaşların olmadığı, milyonlarca işçi ve emekçinin göç yollarına sürüklenmediği bir dünya ancak sosyalizm ile mümkündür.