İçindekiler:

19 Haziran 2022
Sayı: KB 2022/22

Birleşik direniş, topyekun karşı koyuş
Kapitalistlere rant aktarmanın yeni adı
Sermaye sınıfının çarkları "tıkırında"
Kent yağmasına karşı mücadeleye!
Kumarhanede hep kasa kazanır!
Kontrollü gerginlik
İşçi direnişleri yaygınlaşıyor
Kirli savaşlara karşı sınıf savaşı!
TÜSİAD kodomanları gidişattan rahatsız
Koç aynasında sermaye
Paramaz ve yoldaşlarını anarken...
Lufthansa'da mücadele kazandı
"Tek kutuplu dünya düzeni sona ermiştir!"
Emperyalist savaş baronları Kiev'de!
AB'den gaz alımı anlaşması
Güncel durum ve gençlik mücadelesi
Çocuklarımızın bilinci bulandırılmak isteniyor!
Sistemin itirafı
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Koç Holding aynasında sermayenin ikiyüzlülüğü

B. Erener

 

Koç sermayesi uzun yıllardır çeşitli reklam projeleri, sivil toplum örgütleri ile yürütülen kampanyalar ve yardım projeleri ile kendini topluma ülkesi için çalışan bir güç olarak göstermeye çalışıyor. Her yıl yeni kampanya ve sosyal projeler ile karşımıza çıkan Koç sermayesi, bu bakışını “yüce ataları ve kurucuları” Vehbi Koç’tan aldığını söylüyor.

“En önemli sermayem insan kaynağımdır”

İlk bakıldığında Vehbi Koç›tan ulvi ve insanları değiştirmeyi hedefleyen bir söz alıntılandığını düşünebilirsiniz. Esas sermayesinin canlı emeği gün ve gün sömürmek, kölelik koşullarını dayatmak olduğunu bilinmese etkilenmemek elde değil! Türkiye›de kapitalizmin Amerikan sermayesinin girişiyle büyümeye başladığı bir dönemde serpilen ve Türkiye işçi sınıfının sırtından akıl almaz bir servete ulaşan ve her dönem mevcut hükümetler fark etmeksizin pastadan en büyük payı alan Koç Holding’in sermayesinin “insan kaynağı” olduğunu dile getirilmesin de şaşılacak hiçbir şey yok...

Sermayenin örgütlediği sürekli yardıma muhtaç olma hali

 Koç sermayesi geçmişten öğrendiklerini geleceğe uygulamak konusunda problem yaşamıyor. Toplumsal ve tarihi olaylara dair reklam kampanyaları düzenliyor, kadınlara, engellilere, yardıma muhtaçlara, mültecilere sürekli yardım elini uzatıyor.

* 2012 yılından bu yana tüm şirketlerinin ve markalarının engelli dostu olacağını duyurmuş.

* Ford Otosan ise “Ülkem için engel tanımıyorum” kurumsal-sosyal sorumluluk kampanyası kapsamında, 9 farklı ilde, toplam 9 okulu engelli öğrenciler için uygun hale getirmek üzere yenileyeceğini dile getirmiş.

* TÜPRAŞ’ta ise plastik kapaklar toplanarak engelli bireylere yönelik tekerli sandalye kampanyası düzenlemiş.

* Koç Üniversitesi ise engelli bireyleri barınma, akademik yaşama katılımı adına düzenlemeler yaptığını açıklamış.

* TÜPRAŞ TİS raporunda ise;

Toplu İş Sözleşmesi kapsamında; işe alımda eşitlik (cinsiyet eşitliği) ve kapsayıcılık yaklaşımı (din, dil, ırk ayrımı yapılmamış, engelli çalışan alımları vb.) uygulayacağı söylenmiş.

* Son olarak, kadın işçilerin iş yaşamına etkin katılımı için Koç sermayesi defalarca kez farkındalık projeleri gerçekleştirmiş.

Bir kısmını yukarda yazdığımız sosyal yardımlaşma ve dayanışma kampanyalarına baktığımızda Koç’un ezilen ve ayrımcılığa uğrayan kesimler karşısında ne kadar duyarlı bir yerde durduğunu düşünmemek elde değil! Ya aynanın diğer yüzünde ne var!

TÜPRAŞ’ta gerçekleşen işten atma saldırısı, Koç’un bu konudaki tüm ikiyüzlülüğünü gözler önüne seriyor. İşten atma saldırısına hedef olan işçiler arasında özellikle engelli işçilerin tercih edilmesi ve yapılan müzakerelerde bu işçilerden verim alınamadığının ifade edilmesi, çizilmeye çalışılan bu duyarlı sermaye imajını yerle bir ediyor. Ve şu soruyu akla getiriyor: “Tüm bu imaj çalışmalarına, kampanya ve pazarlama yöntemlerine rağmen, bu pervasızlık neden yapılıyor?” Çünkü bu işler böyledir. Sermaye ne kadar yardımsever görünürse görünsün, işçinin onun gözünde zerre değeri yoktur. Önemli olan tek şey çarkların dönmesi, sömürünün devam etmesidir. İşçi sınıfı iliğine kadar sömürülürken yapılan yardımlar, bağışlar, “sivil toplum” etkinlikleri ise, tam da bu sömürü düzeninin gerçeklerinin üstünü örtmek içindir.

 Yapılan tüm bu kampanyaların vergi indirimi kapsamında olduğunu da biliyoruz. Daha ötesi topluma verilen mesajlarda Koç’un ülkesi için her şeyi yaptığı mesajı ile sömürünün üzerini kapatmayı çalıştığı açıktır. Ford’da MESS ile kol kola açlık sınırını dayatan, TÜPRAŞ’ta engelli işçileri hedef alan, Arçelik’te kadın işçilere mobbing ve sömürüyü dayatan Koç, bu kampanyalar ile gerçeği gizleyemez. Her şey gün gibi açıktır. Koç Holding yıllardır Türkiye işçi sınıfı üzerinden zenginliğine zenginlik katmaktadır. Bizlerin emekleri üzerinden elde ettiği tüm bu zenginliği, yine bu gerçeği üzerini kapatmak için kullanmakta, yalanlarını büyük projeler ile süslemektedir.

Elbette topluma ve işçi sınıfına dayatılan sürekli yardıma muhtaç olma hali işçi sınıfı tarafından mutlaka dağıtılacaktır. Yeni bir dünya yaratıldığında, Koç’un sömürü ülkesinin yerini işçilerin sömürüyü yok ettiği ve yardıma muhtaç bırakılmayan toplumsal bir düzen kurulacaktır.

 

Pressan işçileriyle dayanışma etkinliği

 

Pressan fabrikasında sendikalaştıkları için işten atılan ve bu saldırıya karşı direnen işçilerle dayanışmak için “Emeği, onuru ve geleceği için mücadele eden Pressan işçileriyle dayanışmaya!” şiarıyla etkinlik gerçekleştirildi.

“Bu gidişata dur demek istiyorsak, yüzümüzü sınıfa dönmeliyiz”

TOMİS üyesi Pressan işçileriyle dayanışma etkinliği açılış konuşmasıyla başladı. Direniş sürecinin özetlendiği açılış konuşmasında şunlar vurgulandı:

“Pressan fabrikasında gerçekleşen direniş, tıpkı Greif işgali, Sinbo direnişi, Kavel direnişi ve daha birçok işçi direnişleri gibi sınıf mücadelesinde sınıfın kendi gücünü görmesi açısından önemli bir adımdır.

15- 16 Haziran Direnişi’nin 52. yıl dönümündeyiz... Bu şanlı direniş, bizlere birlik olup fiili-meşru mücadele hattıyla işçi sınıfının neler başarabildiğini tarih bize gösterdi. Bugün ırkçı saldırılar, kadın cinayetleri, mezhepsel ayrımcılıklar gibi toplumun her kesimine dönük saldırılar artarak devam ediyor. Ekonomik sorunlar başta olmak üzere her türlü sorunu yaratan kapitalist sistemdir. Eğer bu gidişata “dur” demek istiyorsak, yüzümüzü işçi sınıfına dönmeliyiz, işçi sınıfının verdiği mücadeleyi büyütmeliyiz. Ayrıca sınıfın içinde sermaye uzantılı ihanetçi sarı sendikalara karşı mücadele etmekten başka çaremiz yoktur.”

Sinevizyon gösteriminin ardından sözü Pressan direnişçileri adına Bülent Karadere aldı. Karadere “Direnişçi arkadaşım Selçuk Çelik’in babaannesinin rahatsızlığınından kaynaklı bugün aramızda değil ama sizlere bol bol selamları var”, Selçuk Çelik için moral alkışı isteğiyle devam etti.

Karadere konuşmasında direnen Acarsoy işçileri, Mutlu Akü işçileri, Yemeksepeti işçisi, EnerjiSA işçileri, Neşe Plastik işçileri ve Sinbo direnişçilerini selamlayarak sarı sendikalara karşı mücadelenin öneminden bahsetti ve şunları dedi:

“Direnişimiz boyunca bizleri yalnız bırakmayan vekillerimizi, kurumları, siyasi partileri de selamlıyorum, direnişimiz kazanımla sonuçlanıncaya dek devam edecektir.”

Ardından Pressan fabrikası TOMİS baş temsilcisi Aykut Purhan fabrika içerisinde baskıya, mobinge rağmen sendikal faaliyete devam ettiklerini, Pressan yönetiminin işçilerden zorla e-devlet şifrelerini isteyerek suç işlediklerini, kendi istedikleri sendika dışında hiçbir sendika kabul etmeyeceklerini ifade etti.

İşçilerin Birliği Derneği’nden bir kişi şiir dinletisi sundu ve ardından Tüm Otomotiv ve Metal İşçileri Sendikası adına Dilbent Türker konuşma yaptı.

Türker şunları ifade etti:

“TOMİS 2015’te Metal Fırtınası’nda sermayeye aynı zamanda sendikal bürokrasiye karşı kurulan bir sendikadır. Sendikamız sarı sendikalar gibi sadece üye yaparak kendini var etmez. Söz, yetki, karar işçilerindir anlayışıyla hareket eder. Yakın zamanda Sinbo’da, Pressan’da bu anlayışla hareket ettik. Sinbo direnişinde bu saldırıyı geri püskürttük.”

Devrimci Gençlik Birliği’nin hazırladığı şiir dinletisi ardından Yemeksepeti direnişçisi Doğu Yılmaz, HDP Milletvekili Züleyha Gülüm, Damal Dernekler Federasyonu Başkanı Güner Kökat’da söz alarak Pressan işçilerinin yalnız olmadıklarını ifade etti. Emek dostlarımızın hazırladığı müzik dinletisiyle halaylar çekildi. Etkinliğe katılan kurumlar şöyle: Kaldıraç, İşçi Emekçi Birliği, TİP, HDP, Partizan (Özgür Gelecek), Köz, ESAS-DER, Damal Dernekler Federasyonu, Avcılar Kültür ve Dostluk Derneği, Yemek sepeti direnişçisi Doğu Yılmaz, BDSP, DGB, DEV TEKSTİL

Kızıl Bayrak / Esenyurt