9 Kasım 2018
Sayı: KB 2018/42

İşçi sınıfı hakları, onuru ve geleceği için mücadele etmelidir!
Çürümüşlük diz boyu!
Barınma bir haktır, rant alanı değil!
Sınıf devrimcilerine yönelik polis baskınları
Saraya milyarlar halka tasarruf!
Ücretlere derhal zam yapılsın!
Kıdem tazminatının fona devri için ‘ilk adım’
Sermayeye arsa tahsisine “istihdam” çarpıtması
Sendikamız yöneticilerine hapis cezası verildi!
Atölyeden holdinge: Sanko
Rusya’da devrim ve proletarya devriminin sorunları - H. Fırat
Filistin direnişini tasfiye çabaları boşa düşecektir!
“Bütün düzen bir tahterevalli”
Kapitalizm şiddet üretir, kapitalizme karşı mücadeleye!
Mesleki eğitimde üretim yarışı ve ücretsiz kölelik gerçeği
“Eşit, parasız, bilimsel, anadilde eğitim!”
“40 paralık adam” ve bugüne dersi
Geçmişin umudu üreten deneyimlerini anı olmaktan çıkarmalıyız!
Bir gün
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Sendikamız yöneticilerine hapis cezası verildi!

 

Sendikamızın 2016 yılında “İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği”ni büyütme çağrısıyla gerçekleştirdiği basın açıklamasına polis hiçbir uyarıda bulunmadan azgınca saldırarak üye ve yöneticilerimizi gözaltına almıştı. Gözaltına alınırken ve gözaltı esnasında üye ve yöneticilerimize işkence yaparak ölüm tehditlerinde bulunmuşlardı.

Polisin keyfi ve gerekçesiz saldırısı sonrası üye ve yöneticilerimiz hakkında 2911 sayılı yasaya muhalefetten dava açılmıştır. Dava aşamasında polis tutanaklarına dayalı düzmece bir fezleke hazırlanmıştır. Geçtiğimiz günlerde sonuçlanan mahkemede karar çıktı. Mahkeme tarafından Merkezi Yürütme Kurulu üyemiz Emel Özyön, Genel Koordinatörümüz Mehmet Ali Karabulut ve sendikamızın üyesi Kayhan Aslan’a 1 yıl 6 ay hapis cezası verilmiştir. Hiçbir delile dayanmayan kararın kendisi de başlı başına bir hukuk skandalıdır. Kararda yönetici ve üyelerimiz hakkındaki atılı suçu işlediklerine dair yeterli delil olmadığı için beraat verilirken, sonraki satırlarında hapis cezası verilmektedir. Hukuk skandalı olan kararın ilgili bölümünü sunuyoruz:

Sanıklar hakkında 2911 sayılı yasa 32/1 maddesi uyarınca cezalandırılmaları talebi ile mahkememize kamu davası açılmış ise de, soruşturma aşamasında 23/01/2016 tarihli CD izleme tutanağında sanıkların izinsiz toplantıyı sonlandırmaları gerektiği yönünde 3 kez uyarıldığı, sanıkların dağılmama konusunda ısrarcı olduğu, gruba müdahale edildiği sırada sanıkların polise zorluk çıkardıkları bildirilmiş ise de, yapılan aramalara rağmen bu görüntülerin bulunamadığı, mahkememiz dosyasında bulunan CD’de bahsedilen kayıtların yer almadığı, olayda kamera kaydı yapıldığı halde bu kaydın bulunamaması nedeniyle salt olay tutanaklarına dayanılarak sanıklara ceza verilemeyeceği anlaşılmakla oluşan şüphe sanıklar lehine değerlendirilerek CMK nun 223/2-e maddesi uyarınca yüklenen suçun sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle beraatlerine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi kararda açıklandığı üzere;

a)-Sanıklar Mehmet Ali Karabulut, Emel Özyon, Kayhan Aslan’ın eylemine uyan 2911 sayılı yasa 28/1 maddesi gereği ve suçun işleniş şekline göre takdiren ayrı ayrı 1 YIL 6 AY HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMALARINA,”

Tam bir hukuk skandalı olan kararın, ilgili bölümünden de anlaşıldığı gibi yargı siyasi bir karar vermiştir.

İşçilerin, emekçilerin, ezilen halkların haklı ve meşru istemlerini sahiplenmek ve elde etmek için mücadele etmek, düzen yargısı tarafından suç sayılmıştır. 2016 yılında Kürt kentlerinde gerçekleştirilen katliamlara ses çıkarmamıza, halkların kardeşliğini savunmamıza tahammül edememişlerdir. Katliamlara ve kirli savaşa ses çıkarmak suç değildir, her şeyden önce insani bir sorumluluktur. Biz insani değerlerimize ve sorumluluklarımıza sahip çıkmaya devam edeceğiz.

Bir kere daha ifade ediyoruz. Hiçbir güç bizi haklı olanı savunmaktan, İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği mücadelesini büyütmekten alıkoyamayacaktır.

Yaşasın İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği” demeye devam edeceğiz.

Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası

1 Kasım 2018

 

 

 

 

Mahkemeler de patronların hizmetinde

 

2016 Mart ayında işten atılan arkadaşlarına sahip çıkmak için direnişe geçen Renault işçilerine polis müdahale etmiş ve akabinde de Mudanya yolu kısa bir süreliğine kapanmıştı.

Bunları da bahane eden polis, onlarca Renault işçisiyle birlikte MİB’li arkadaşlarımızı gözaltına almış, sonrasında da “toplantı ve gösteri yasasına muhalefet” iddiasıyla dava açılmıştı.

Amaç 2015 metal fırtınasıyla ayağa kalkarak MESS-Türk Metal düzenine büyük bir darbe vuran metal işçisinin mücadelesini kırmak, bu düzenin yıkılmasına engel olmak için metal fırtınanın lokomotifi Renault işçilerini bozguna uğratmaktı.

2016 Mart ayı başında 10 işçinin işten atılmasıyla başlayan, daha sonra içeride ve dışarıda direnen işçilerin polis-Renault yönetimi-Türk Metal işbirliğiyle ezilmesi, ilk direniş kırıldıktan sonra yüzlerce Renault işçisinin işten atılmasıyla sonuçlanan süreç tam da bu amaçla yürütüldü.

AKP-sermaye-sendika ağaları işçi sınıfına karşı açık işbirliği yapıyordu.

İşte bu sürecin son aşamasında mahkeme devreye girerek rolünü oynadı. Onlarca Renault işçisini, Birleşik Metal-İş sendikası yöneticilerini suçlu buldu. Ancak ilgili maddeye göre verilecek cezalar 2 yılın altında olduğu için hükmün açıklanmasını geri bırakma kararı verildi. Öte yandan, iki MİB’li arkadaşımıza “olayları kışkırtmak” iddiasıyla 3 yılı aşan cezalar verildi.

Herhangi bir hukuksal dayanaktan yoksun bu karar tamamen keyfidir.

Mahkeme bu kararıyla hukuku bir yana itip patronların ve sendika ağalarının düzenine arka çıkmıştır. İşçi sınıfının hak mücadelesine gözdağı vermeye kalkmıştır. Metal işçisinin, sermaye ve işbirlikçilerine karşı mücadelesinin öncüsü MİB’i engellemek için kurulan tezgahın bir parçası olmuştur.

Bu mahkemelerde arkadaşlarımızın tok bir şekilde söyledikleri gibi, işçi sınıfının onurlu mücadelesi bu tür yollarla engellenemez. MİB’liler her şart ve koşulda ceza alsalar dahi bu mücadeleden asla vazgeçmezler. Bu cezalar bizleri yıldıramaz. Bedeli ne olursa olsun haksızlığın karşısında durmak, sömürüye ve zulme karşı işçi sınıfının mücadelesinde en önde yürümek onurunu taşımaya devam edeceğiz!

Metal işçisi ve MİB kazanacak, sermaye ve uşakları kaybedecek!

Metal İşçileri Birliği

 

 

 

 

Havalimanı işçileri hakkında iddianame: “Çalışma hürriyetinin ihlali”

 

3. havalimanındaki kölece çalışma koşullarına karşı eylem yaptıkları için haksız, hukuksuzca tutuklanan işçiler hakkında iddianame hazırlandı.

Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığı Terör, Kaçakçılık, Narkotik, Ekonomik ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından hazırlanan iddianame Gaziosmanpaşa Asliye Ceza Mahkemesi’ne iletildi.

61 işçinin “şüpheli” sıfatıyla yer aldığı iddianamede insanca çalışmak isteyen işçilere “görevi yaptırmamak için direnme, iş ve çalışma hürriyetinin ihlali, kamu malına zarar verme, toplantı ve yürüyüşlere silah veya 23. maddede belirtilen aletlerle katılma ve mala zarar verme” gibi suçlamalar yöneltildi.

3. havalimanı işçileri 14 Eylül’de insanca çalışma koşulları için eylem yapmıştı. Eylem sonrasında işçiler hukuksuz bir şekilde gözaltına alınmış ve ilk önce 24 kişi tutuklanmıştı. Sonradan gerçekleşen tutuklamalarla birlikte tutuklu işçi, sendikacı sayısı 35’e çıkmıştı.

Havalimanı inşaatının yüklenici firması İGA’nın CEO’sunun işçileri haklı bulan ve özür dileyen ‘günah savması’na rağmen işçilerin büyük çoğunluğu serbest bırakılmadı.