3 Ağustos 2018
Sayı: KB 2018/30

İçeride kriz, dışarıda gerilim tırmanıyor
Sermayenin kriz çözümü; yoksuldan al, zengine ver!
Ekonomide kriz çanları çalmaya devam ediyor
Büyüme rekorları eşliğinde sefalet derinleşiyor
6 ayda bin polis baskını, yüzlerce gözaltı
Pragmatik politikanın son örneği: Brunson davası
Krizin bedelini patronlara ödetmek için örgütlenelim!
“Hani işçiye OHAL yoktu: İş cinayetleri yüzde 14 arttı”
Toplu işten çıkarmalar ve Kayseri İşçi Birliği
Çel-Mer İşgali’ni hatırlamak...
“Engels’in adı ve yaşamı her işçi tarafından bilinmelidir!” - V. İ. Lenin
PYD Şam yönetimiyle görüşmelere başladı
Trump-Juncker uzlaşması...
Küba, anayasa, sosyalizm…
Macron zor durumda…
Kapitalizm insanı ve doğayı katlediyor
Temmuz ayında en az 15 kadın katledildi
İmam hatip projesi çöktü: 200 bin öğrenci sistem dışında kaldı
Hiroşima, Nagazaki ve atom bombası
Patrona cennet, işçiye cehennem bir fabrika: Bross
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Patrona cennet, işçiye cehennem bir fabrika: Bross

 

Bundan bir ay önce Çerkezköy Organize Sanayisi’nde bulunan Bross Tekstil’de işe başladım. Liseyi yeni bitirdiğim için bana 1400 TL vereceklerini söylediler. Üniversiteyi kazanırsam yazın çalıştığım parayla en azından bazı ihtiyaçlarımı karşılayabilirim diye düşündüm. Bu yüzden de 1400 TL’yi kabul ettim. Fabrikada birçok genç arkadaşım da benim gibi asgari ücretin altında maaş alıyor. Bu uygulamayı yasal ve olması gereken buymuş gibi anlatıyorlar.

Patron ihracattaki büyümeyle gurur duyarken, kendileri de palazlanırken bizim ekmeğimiz ise küçülmeye devam ediyor. Evimizde hepimiz çalışmamıza rağmen geçinmekte halen zorluk yaşıyor, faturaları ödemekte zorlanıyoruz.

İşe girdiğim ilk hafta beni vardiyaya verdiler. Hem de gece vardiyasına. Birçok fabrikada olduğu gibi burada da kreş yok, bu durum kadın işçi arkadaşları fazlasıyla strese sokuyor. Acil durumlarda izin istiyorlar fakat buna karşılık hakarete maruz kalıyorlar. Yanı sıra, her ay maaşlarından kesintiler oluyor. Eğer ki bunları sorun ediyorsanız ya kapı dışı ediyorlar, ya da bir dizi yalanla geçiştirmeye çalışıyorlar.

Yoğun mesailer, vardiya, işçiler üzerinde artan baskı ve mobbing aslında işçinin ruh halini olumsuz yönde etkiliyor, iş kazalarına sebebiyet veriyor. Geçtiğimiz ay bir işçi arkadaş elini makineye kaptırdı, bunun gibi birçok olay yaşanıyor.

Çay molası yok, her şey yarım saatlik yemek molalarında yapılmaya çalışılıyor.

Yukarıda belirttiğim gibi Bross Tekstil patrona cennet, işçiye cehennem. Tüm bu olumsuz koşulları altüst etmek bizim ellerimizde, birliğimizde, örgütlülüğümüzde. Patronun baskısına, sömürüsüne, hırsızlığına karşı şimdi DEV TEKSTİL’de örgütlenme zamanı, hesap sorma zamanı.

Çerkezköy’den genç bir işçi

 

 

 

 

Sonsuza dek komünizm!

 

Geçtiğimiz haftalarda burjuva medyada yer alan bir haber dikkati çekiyordu. “Küba, anayasasından komünizmi çıkartıyor” diye servis edilen haberler, bize doksanlı yılların başındaki “Müjde, duvar çöktü” haberlerini anımsattı.

Küba, dünyadan izole edilmiş ve yaşam mücadelesi veren bu yoksul ada ülkesi, hâlâ komünizm düşmanlarını korkutmaya devam ediyor.

Komünizm yaşamsaldır. Nihai hedeftir. Son büyük kavgaya kadar yenilecek, sonrasında tekrar kavgaya tutuşulacak kadar büyük bir sevdadır. İnsanlığın kurtuluşu bu mücadelededir. İşte bu devrim düşmanlarının sevinmesi, anti-komünistlerin zafer çığlıkları atması bundandır. Çünkü önce değerlere saldırır düşmanlar. Yok edemezlerse içini boşaltır ve sadece nostaljik bir duruma getirir. Tıpkı bugün dünyanın her yerinde komünist simgelerin ticari nesneler haline getirilmesi gibi. Ama unutulmamalıdır ki, kanla yazılan tarih silinmez ve ölümüne dövüşenler unutulmaz.

Che’nin, Fidel’in ve daha nicelerinin çıktığı bu yolda hiçbir düş yarım kalmayacak!

M. Güzel




İBD’den piknik ve forum

 

İşçilerin Birliği Derneği, 29 Temmuz’da farklı sektörlerden işçilerin bir araya geldiği piknik gerçekleştirdi.

Metal, tekstil, petrokimya, gıda, matbaa ve hizmet sektöründen işçilerin katıldığı piknik kahvaltı ile başladı. Kahvaltının ardından foruma geçildi. Forumda İBD adına söz alan bir metal işçisi açılış konuşması gerçekleştirdi. Konuşmada işçi sınıfına yönelik güncel saldırılar değerlendirildi. Bu saldırılarla birlikte işçi sınıfının örgütlenmesi önündeki engeller üzerinde duruldu. Konuşma işçi sınıfının birliğini sağlamak için yapılması gerekenlerle ilgili önerilerin getirilmesi ile sonlandırıldı.

Forum kısmında söz alan işçiler fabrikalarında yaşadıkları deneyimleri aktardılar. Konuşmalarda işçi sınıfını bölen şovenizm ve mezhepsel ayrılıklar ile taşeron, İŞKUR’lu vb. şekilde güvencesiz çalışmanın örgütlenme önünde yarattığı sorunlar üzerinde duruldu. Forum yoğun yağış sebebi ile İşçilerin Birliği Derneği’nde sürdürüldü.

 

 

 

 

RTÜK’ten Kürtçe çocuk kanalına ceza

 

Sermaye devleti, Kürt halkının hak ve özgürlüklerine yönelik düşmanlığını, Kürtçe yayın yapan çocuk kanalına verdiği cezayla bir kez daha ortaya serdi.

Türkiye’deki ilk Kürtçe çocuk kanalı Zarok TV’de yayınlanan bir programda, çocukların söyledikleri türküler üzerinden “terör örgütünün amacına hizmet etmek” iddiasıyla kanala, reklam gelirlerinin yüzde 2’si ile yüzde 5’i arasında para cezası ve 5 kez program durdurma cezası verildi.

RTÜK, OHAL döneminde bir süre kapatılan kanala yönelik cezasında, “terörü övemez ve teşvik edemez, terör örgütlerini güçlü veya haklı gösteremez, terör örgütlerinin korkutucu ve yıldırıcı özelliklerini yansıtıcı nitelikte olamaz” ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürdü. RTÜK, 17 ve 20 Mart’ta yayınlanan söz konusu programlarda, çocuklar tarafından söylenen “Gulamın Cızîra Botane”, “Kurdistan pir şêrîne” türkülerinin sözlerini “terör” demagojisiyle cezaya gerekçe yaptı. RTÜK’ün kararında, türkülerde geçen “Kürdistan; doğunun dirilişi, Nusaybin’in dirilişi” ve “Kürdistan çok tatlıdır. Kürtlerin vatanısın; Kandil ve çırasın, dünyada sesimizsin” ifadeleri “terör” ile ilişkilendirilerek cezaya gerekçe yapıldı.

 

 

 

 

Polise yargı koruması

 

Polis terörünün önünü açan sermaye devleti, yargısıyla aldığı kararlarla da polislerin işlediği suçları aklamaya ve polislerini korumaya devam ediyor. 5 yıl sonra savcılık, Dilan Dursun’u başının arkasından hedef gözeterek vuran, beyin kanaması geçirip 4 gün yoğun bakımda yatmasına ve yüzde 10 engelli kalmasına neden olan polis Serkan Kurnaz hakkında “kasten öldürmeye teşebbüsten” değil, “bilinçli taksirle yaralamaya sebebiyet vermekten” dava açtı. İddianamede şüpheli polisin 2 yıla kadar hapisle yargılanması ve dava sonunda verilecek cezanın da paraya çevrilmesi istendi.

Haziran Direnişi sırasında polis Ahmet Şahbaz’ın ateş etmesi sonucu yaşamını yitiren Ethem Sarısülük’ün cenaze töreninin yapıldığı 16 Haziran 2013’te Kızılay Meydanı’nda yapılan eyleme polis saldırdı. Dilan Dursun’un arasında bulunduğu bir grup, Kurtuluş Parkı’na doğru kaçtı. Dursun, buradan kaldığı yurda gitmek için yürüdüğü sırada arkadan yaklaşan plakasız bir akrep aracından atılan gaz bombası başının arkasına isabet etti. Ağır yaralanan ve beyin kanaması geçiren Dilan Dursun, 4 gün yoğun bakımda kaldı. Gaz fişeği, Dursun’un yüzde 10 görme kaybına neden oldu. Dursun, bu olay nedeniyle yaşamı boyunca orta derece kronik baş ağrısıyla yaşayacak.

Ayrıca dava sürecinin başında Ankara Emniyet Müdürlüğü akrep aracında gaz tüfeği kullanan polisin adını gizlemiş ve görev belgelerini de değiştirmişti.