3 Ağustos 2018
Sayı: KB 2018/30

İçeride kriz, dışarıda gerilim tırmanıyor
Sermayenin kriz çözümü; yoksuldan al, zengine ver!
Ekonomide kriz çanları çalmaya devam ediyor
Büyüme rekorları eşliğinde sefalet derinleşiyor
6 ayda bin polis baskını, yüzlerce gözaltı
Pragmatik politikanın son örneği: Brunson davası
Krizin bedelini patronlara ödetmek için örgütlenelim!
“Hani işçiye OHAL yoktu: İş cinayetleri yüzde 14 arttı”
Toplu işten çıkarmalar ve Kayseri İşçi Birliği
Çel-Mer İşgali’ni hatırlamak...
“Engels’in adı ve yaşamı her işçi tarafından bilinmelidir!” - V. İ. Lenin
PYD Şam yönetimiyle görüşmelere başladı
Trump-Juncker uzlaşması...
Küba, anayasa, sosyalizm…
Macron zor durumda…
Kapitalizm insanı ve doğayı katlediyor
Temmuz ayında en az 15 kadın katledildi
İmam hatip projesi çöktü: 200 bin öğrenci sistem dışında kaldı
Hiroşima, Nagazaki ve atom bombası
Patrona cennet, işçiye cehennem bir fabrika: Bross
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Macron zor durumda…

Fransa’da kavgayı büyütme zamanı

 

Uzun bir süredir sınıf ve kitle hareketiyle sarsılan Fransa, şimdi de Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un bir korumasının yol açtığı skandalla çalkalanıyor. Macron oldukça zor durumda.

Macron’un halihazırda iki ekibi olduğu belirtiliyor. Biri, bugünkü konumunu borçlu olduğu sermaye sınıfının temsilcilerinden oluşmaktadır. Ki, bu onun gerçek ve resmi kabinesidir. Diğeri ise aralarında başını ciddi biçimde belaya sokan korumanın da bulunduğu, çoğu it-kopuktan oluşan ekiptir. Macron, işbaşına gelirken, sivil yaşamda ilişkili olduğu bu serseri takımını da yanına aldı. Bu, Fransa gibi ciddi gelenekleri olan bir ülkede ciddi bir riskti.

Macron’un her türlü gizli ve pis işine koşturduğu, sırlarını paylaştığı, kimi danışman ve kimi de koruması olan bu serseri takımının bir gün başına iş açacağını hiç hesap etmediği anlaşılıyor. Nitekim, bu yıl Paris’te yapılan 1 Mayıs kutlamaları sırasında, koruması olan Benalla’nın polis kılığına bürünmüş olarak iki gösterici genci feci şekilde hırpalamasının ortaya çıkması, Macron’u, hem de hiç beklemediği bir sırada, deyim uygunsa ciddi biçimde köşeye sıkıştırdı.

Skandalın ucu dosdoğru devlete uzanıyor

Skandal, eğitimli ve kültürlü Fransız kamuoyunda anında büyük yankılara ve gitgide genişleyen ve büyüyen tepkilere yol açtı.

Olayın faili Macron’un kirli işlerini yaptırdığı bir korumadır. Olay onunla sınırlı olsaydı ya da onunla sınırlı kalsaydı, vakayı adiyeden sayılıp geçiştirilebilir ya da her yerde yapıldığı gibi, koruma Benalla cezalandırılabilir, olayın üstü örtülebilirdi. Fakat böyle olmadı. Zira olayın, eninde sonunda ucu kendilerine de uzanacak korkusu ve kaygısı ile, hem de en üst makamlarca bugüne dek özenle gizlenen bir olay olduğu ortaya çıktı. Olaya skandal boyutu kazandıran da budur.

Olaya yönelik tepkinin yaygınlığının ve büyüklüğünün nedeni de olayın bugüne dek gizlenmiş olması, üstelik de bunun bizatihi devletçe, devletin en temel kimi kurumlarının ve işbaşındaki hükümetin en üst makamlarınca yapılmış olmasıdır. Olay düpedüz bir siyasi skandaldır ve artık gizlenemiyor. Gelinen aşamada sosyal medyada en çok paylaşılan bir video olarak ifşa olmuş bulunuyor.

Denilebilir ki, söz konusu skandalın en masum(!) muhatabı Alexandre Benalla’dır. Gerçek muhatabı ise, başta Fransız büyük burjuvazisinin yeminli işçi ve emekçi düşmanı yeni yetme temsilcisi Cumhurbaşkanı Macron, İçişleri Bakanı, Paris Valisi, Emniyet Genel Müdürü, Cumhurbaşkanlığı kabine şefi, Elysee Sarayı genel sekreteri olmak üzere tüm bir devlet ve hükümet erkanıdır.

Macron’un tüm hesapları bozuldu

Benalla’nın yol açtığı skandal tam da Macron’un Fransa’yı koyu bir karanlığa sürüklemeye çalıştığı, anayasa reformu adı altında burjuva demokratik anlamdaki tarihsel kazanımları dahi köklü bir tasfiyeden geçirmeye hazırlandığı bir sıra patlak verdi. Ve kelimenin gerçek anlamıyla, Macron’un tüm hesaplarını bir anda alt üst etti.

Zira olaya yönelik kitlesel tepki son derece büyük ve en önemlisi de oldukça kararlı bir niteliği var. Bu nedenle de nasıl seyredeceği ve sonuçlanacağından bağımsız olarak, adı geçen devlet ve hükümet erkanı hakkında anında soruşturma başlatıldığı açıklandı. Daha da önemlisi, Elysee Sarayı’nda hazırlanıp, Fransız halkına dayatılmayı bekleyen anayasa taslağı da şimdilik geri çekildi ya da ertelendi. Ne zaman yeniden raftan indirileceğine dair bir tarih dahi saptanmış değil.

Skandala dönük tepkiler her gün daha da büyüyor. Kamuoyu baskısı büyük bir ağırlığa dönüşüp, toplumun her kesimine cesaret aşılıyor. Bu durum aynı zamanda parlamento içinde de bir hareketlenmeye yol açmış bulunuyor. Skandalın sarsıcı etkilerinin Macron ve kabinesini köşeye sıkıştırdığını gören sağ ve sol pek çok milletvekili, Macron karşıtlığı temelinde birleşik bir muhalefet halinde bir araya geldiler.

Hiç kuşkusuz tüm bunlar olurken Macron da boş durmuyor. Gerçek ve resmi kabinesi ile kafa kafaya vererek, yediği bu darbeyi nasıl savuşturacağının hesabını yapıyor. Darbenin sarsıcı etkileri geçer geçmez, yeniden saldırıya geçeceğinden kuşku duyulmamalıdır.

Macron’un ilk yenilgisi mi?

Gelinen yerde diğer Avrupa ülkelerindeki sınıf kardeşleri gibi, Fransız burjuvazisi de burjuva demokrasisini bir yük olarak görmektedir. En sıradan demokratik haklara dahi tahammül etmemektedir. Burjuvazinin, Fransız işçi ve emekçilerinin tarihsel tüm kazanımlarını köklü biçimde tasfiyeyi amaçlayan saldırısı tam da bunun ifadesidir. Benalla skandalı ile oluşan tepkiler nedeniyle şimdilik ertelediği anayasa reformu bunun için gündeme getirilmiştir. Bugüne dek hiçbir sağ ve sol hükümetin cesaret edemediği bu saldırıyı cepheden savunmayı ve büyük bir hırs ve hevesle hayata geçirmeyi Macron üstlenmiştir.

Macron’un yerleşik düzene ve onun başta parlamento ve anayasa olmak üzere yerleşik kurumlarına yönelik savaşı, gerçekten de köklü bir saldırıdır ve Fransız burjuva devriminin eseri olan burjuva cumhuriyeti süpürüp atmayı hedeflemektedir. Saldırı burada durmayacaktır. Demiryollarının özelleştirilmesi, sigorta, işsizlik kasası ve emeklilik reformu gibi saldırılar sırada bekliyor.

Macron’un köpekçe bir sadakat içinde olduğu büyük burjuvaziye ve onun örgütü MADEF oligarklarına sözü var. Şimdiki geri çekilmesi geçicidir. İlk fırsatta yeniden saldırıya geçilecektir.

Ancak bu, bu kez kolay olmayacaktır. Macron dolaysız sorumluluğunu taşıdığı skandal nedeniyle şimdi daha çok yıpranmıştır. Daha da önemlisi, anayasa taslağını geri çekerek, ne zaman gündeme getireceği konusunda bir tarih dahi vermeyerek, açıkça ilk yenilgisini almıştır. Bundan sonraki seyri ve sonucu ne olursa olsun, bu bir kazanımdır.

Bu kazanım, maksatlı biçimde parlamentoya, gelişme karşısında birleşik bir muhalefet halinde hareket eden sağ ve sol eğilimli milletvekillerine mal ediliyor. Oysa tam tersine, Macron’a geri adım attıran, hatta yeni bir saldırı konusunda cesaretini kıran, aylardır grevde olan demiryolu işçileri, eylemleri ile her defasında hayatı felç eden kamu emekçileri, boykot ve blokajları ile kitle hareketine dinamizm kazandıran öğrenciler ve toplamında ikide bir Paris’in ünlü meydanlarını hınca hınç dolduran yüz binlerdir. Somut ve sembolik olarak, 1 Mayıs göstericileridirler. Gerçek budur.

Macron ve devlet suç üstü yakalanmıştır. Şimdi zaman bunun üzerine gitme, açılan gediği büyütme ve kavgayı daha da harlama zamanıdır.