30 Mart 2018
Sayı: KB 2018/13

Emekçiler mücadeleye odaklanmalı!
Krizin faturasını emekçilere ödettirecekler
İşgalin acı faturası
Kirli ilişkilerin aynasında: AKP ve Demirören Holding
Birleşik, kitlesel, militan 1 Mayıs için ileri...
Şeker fabrikalarımıza sahip çıkalım!
Akkim direnişi üzerine
“Uğur Konfeksiyon’da yürüttüğümüz mücadele son bulmayacaktır”
İşçi inisiyatifi her açıdan ve her alanda güçlendirilmeli
“Hakların talep etmekle alınmadığı gerçeğini iyi biliyoruz”
Ortadoğu, Türkiye ve Kürt sorunu - III - H. Fırat
Ticaret savaşları kızışıyor
Yolunu kaybetmiş Avrupa’nın “birliği” ve karanlık geleceği
Fransa’da sular durulmuyor
Almanya’da kamu çalışanlarından uyarı grevleri
Ortadoğu halklarının düşmanı Rheinmetall
Ekim Devrimi’nin 100. yılında Kollontay’ı okurken... / 8
Heybesi barış dolu, umut dolu gelinliğiyle Pippa Bacca
Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşananlar üzerine...
Çocuk sömürüsü ile başlayan uysal toplumu yaratma organizasyonu: Çıraklık
Cesaretin ve adanmışlığın adı: Kızıldere
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşananlar üzerine...

“İşgalin, katliamın lokumu olmaz!”

Geçtiğimiz hafta Boğaziçi Üniversitesi üzerinden yürütülen operasyonlar ve siyasi linç tümden gerici kampanyanın ve üniversitelere dönük saldırının da devam edeceğini gösterdi.

Boğaziçi Üniversitesi’nde ne oldu?

Efrîn’in işgal edilmesi üzerine gerici-faşist çeteler 19 Mart günü BOÜ’de stand açarak lokum dağıtmak istemişti. Fakat ilerici-devrimci öğrenciler “işgalin, katliamın lokumu olmaz” diyerek standa müdahale etti ve buna izin vermedi. Bunun üzerine harekete geçen AKP iktidarı, BOÜ ve ilerici öğrencilere karşı gerici bir kampanya ve cadı avı başlattı. Geçtiğimiz hafta boyunca üniversitede, öğrenci evlerinde, yurtlarda polis operasyonlar yaptı, terör estirdi. Gözleri bağlanarak, ters kelepçe takılarak öğrenciler gözaltına alındı.

AKP şefi Erdoğan “bunlara eğitim hakkı tanımayacağız” diyerek saldırının kapsamını da ortaya koymuş oldu. Kampanyanın en ateşli temsilcilerinden birisi ise BOÜ’nün kayyım rektörü idi. Ardından da Yükseköğretim Kurulu öğrenci disiplin yönetmeliğinin güncelleneceğini açıkladı. AKP şefi Tayyip Erdoğan’ın eğitim hakkının siyasi görüşleri doğrultusunda engellenebileceğini ifade eden açıklamasının ardından YÖK’ün yaptığı açıklama “eğitim hakkı” üzerindeki siyasi ambargoyu ifade etmektedir.

Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine dönük saldırının bir yanını eğitim hakkının gaspı oluştururken, diğer bir yanı ise siyasal linç kampanyaları eşliğinde ilerici-devrimci birikimin üniversitelerden tasfiye edilmesi oluşturmaktadır. Efrîn işgaline karşı söylenen her söze uygulanan baskı politikası buradada kendini göstermiştir. Sosyal medya operasyonlarından TTB’ye yönelik saldırıya kadar AKP iktidarı savaş tamtamlarını tüm toplumun üzerinde çalmaktadır.

Boğaziçi Üniversitesi’ne dönük saldırı topluma dönük saldırının bir parçasıdır. Boğaziçi Üniversitesi’nde gelişen sürece baktığımızda sistematik bir saldırı sürecinin işletildiğini görebiliriz. Bunu salt son iki hafta üzerinden değerlendirmiyoruz. Barış İçin Akademisyenler’in görevlerinden uzaklaştırıldığı, öğrencilerinin tutuklandığı, kayyım rektörün atandığı, emekçilerinin yaşam ve çalışma şartlarının ağırlaştığı, Tayyip Erdoğan’ın “yerli ve milli olmamakla” suçladığı bütün bir süreç üzerinden bakılması gerekiyor. Bütün bu baskı ortamına rağmen Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin kirli savaş ve işgale karşı gösterdikleri refleksin siyasal ve politik bir anlamı vardır.

“İşgalin, katliamın lokumu olmaz”

Bunun için, “işgalin, katliamın lokumu olmaz” diyen ve zorbalığın hedefi olan öğrencilerle dayanışmayı büyütmek güncel bir görevdir. Onlara sahip çıkmak, eğitim hakkımıza, özgürlüklerimize ve geleceğimize sahip çıkmaktır. Halklara dönük savaş ve saldırganlığın karşısında durmak demektir.

Karşımızda gerici faşist diktasını hayata geçirmeye çalışan AKP iktidarı gerçeği durmaktadır. Burjuva sınıf egemenliğinin devamı için halklara kan kusturan, savaş ve işgal politikalarını hayata geçiren, saldırganlıkta sınır tanımayan dinci-faşist iktidar, gençliğin özgürlük ve gelecek mücadelesinin önünde önemli bir engeldir. Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşananlar bu gerçeğin son ve çarpıcı örneği olmuştur. Bundan kaynaklı, gençliğin dinci-faşist iktidara karşı vereceği mücadele ve bu doğrultuda elde edeceği kazanımlar, özgürlük ve gelecek mücadelesi açısından fazlasıyla önemli bir yerde durmaktadır.

Bu bakışla sessizliğe çığılık, karanlığa ışık olan ve direnmeyi seçen Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerini bir kez daha selamlıyoruz.

İşgalin, katliamın lokumu olmaz” diyen öğrenciler yalnız değildir!

Gözaltına alınan, tutuklanan BOÜ öğrencileri serbest bırakılsın!

Özgürlüğümüzden ve geleceğimizden vazgeçmiyoruz!

Karanlığa ışık, sessizliğe çığlık oluyoruz!

Devrimci Gençlik Birliği

 

 

 

 

Gençliğe sunulan gelecek: Özel sektörde ucuz iş gücü

 

TÜSİAD başkanının AKP hükümetinden “iş gücü ve eğitim” alanında acil “reform” dileklerini ifade etmesinin ardından Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi; sermayenin güvencesiz, esnek, ucuz ve nitelikli iş gücü ihtiyaçları doğrultusunda mesleki eğitimi teşvik etme amaçlarını bir kez daha dile getirdi. Zeybekçi, üniversite mezunlarına “Devletten kadro beklemeyin” de dedi.

Gençlik sermayeye köle olsun isteniyor

MÜSİAD’ın Denizli’de düzenlediği toplantıda konuşan Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi mesleki eğitim konusunda başarısız olduklarını söyledi. “Benim fabrikam dahil olmak üzere bütün fabrikaların tamamında işçi aranıyor şu anda, usta aranıyor, tekniker aranıyor” ifadelerini kullanan Zeybekçi, Türkiye’de mesleki eğitimi üretim sektörlerine kanalize edemediklerini belirtti.

Üniversite ve meslek yüksekokulu mezunlarının devletten güvenceli iş ve kadro beklentisine de değinen Zeybekçi, “Devlette kadro yok, özel sektöre gidin” dayatmasında bulundu.

Gençlik içerisinde işsizlik sorunu

Sermaye iktidarı kendi kârları doğrultusunda politikaları hayata geçirmeye çalışırken, Türkiye’de gençliğe sunulan geleceksizlik TÜİK’in iş gücü istatistiklerine de açık bir şekilde yansıyor. Genç işsizliği 2017 yılında, 2016’daki yüzde 19,6 seviyesinden yüzde 20,8’e yükseldi.

Öte yandan, 15-24 yaş aralığındaki genç nüfus içerisinde ne çalışan ne iş arayan ne de eğitimde olan gençlerin oranı 2017 yılında önceki yıla kıyasla 0,2 puan artışla yüzde 24,2’ye çıktı. Bu kesim içerisinde kadın ve erkekler arasında büyük ayrım olduğu göze çarpıyor. Zira aynı yaş aralığında kadınlar arasında oran yüzde 34 olurken, erkeklerde yüzde 14,6 olarak gerçekleşti.

 

 

 

 

İktidarı koruyabilmek için üniversitelere saldırıyorlar”

 

Gençlik örgütleri, üniversitelerinde Efrîn işgalinin kutlanmasına “İşgalin katliamın lokumu olmaz” diyerek karşı çıktıkları için Tayyip Erdoğan’ın hedef göstermesiyle gözaltına alınan Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri için basın toplantısı düzenledi.

26 Mart’ta İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nde yapılan toplantıda ilk olarak polis operasyonlarına ve gözaltılara ilişkin bilgilendirme konuşması yapıldı. gözaltında toplam 7 kişinin olduğu söylendi.

Bilgilendirmenin ardından okunan açıklama, muhalif her sesi bastırmak için her yöntemi kullanan AKP’nin son hedefinin Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri olduğuna dikkat çekilerek başladı. AKP’nin üniversitelerdeki gençlik mücadelesini hiçbir zaman hazmedemediği, iktidarını cehaletle destekleyebildiği için üniversiteleri hedef aldığı belirtilen açıklamada, Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine dönük ev ve yurt baskınlarının yanı sıra polisin üniversite içerisinde de GBT kontrolü yaparak baskı uyguladığı aktarıldı. Erdoğan’ın Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri için “komünist, terörist, vatan haini” diyerek yargıyı yönlendirmesi teşhir edildi.

Açıklama gençlik hareketine dönük baskıların yeni olmadığı ve sonuç vermeyeceği ifade edilerek sonlandı.

Açıklamanın okunmasının ardından gençlik örgütleri adına konuşmalar yapılarak basın toplantısı sonlandırıldı.

 
§