30 Mart 2018
Sayı: KB 2018/13

Emekçiler mücadeleye odaklanmalı!
Krizin faturasını emekçilere ödettirecekler
İşgalin acı faturası
Kirli ilişkilerin aynasında: AKP ve Demirören Holding
Birleşik, kitlesel, militan 1 Mayıs için ileri...
Şeker fabrikalarımıza sahip çıkalım!
Akkim direnişi üzerine
“Uğur Konfeksiyon’da yürüttüğümüz mücadele son bulmayacaktır”
İşçi inisiyatifi her açıdan ve her alanda güçlendirilmeli
“Hakların talep etmekle alınmadığı gerçeğini iyi biliyoruz”
Ortadoğu, Türkiye ve Kürt sorunu - III - H. Fırat
Ticaret savaşları kızışıyor
Yolunu kaybetmiş Avrupa’nın “birliği” ve karanlık geleceği
Fransa’da sular durulmuyor
Almanya’da kamu çalışanlarından uyarı grevleri
Ortadoğu halklarının düşmanı Rheinmetall
Ekim Devrimi’nin 100. yılında Kollontay’ı okurken... / 8
Heybesi barış dolu, umut dolu gelinliğiyle Pippa Bacca
Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşananlar üzerine...
Çocuk sömürüsü ile başlayan uysal toplumu yaratma organizasyonu: Çıraklık
Cesaretin ve adanmışlığın adı: Kızıldere
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Akkim direnişi üzerine

 

İstanbul Hadımköy’de bulunan Akkim Yapı Kimyasalları’nda çalışan Akkim işçileri Petrol-İş Sendikası’nda örgütlendikleri için 31 Temmuz 2017 tarihinde işten atma saldırısı ile karşı karşıya kalmışlardı. Sendika düşmanı Akkim patronu 68 işçiyi işten çıkartmıştı. İşten atılan Akkim işçileri bu saldırı karşısında işlerine geri dönmek ve Akkim’e sendikanın girmesi talebi ile 234 gün boyunca fabrika önünde direnişlerini sürdürdüler. 21 Mart 2018 tarihinde ise Akkim direnişçileri facebook sayfasından çadır direnişini sonlandırdıklarını, ancak Akkim’de sözleşme imzalanana kadar direnişi toplantılarla, belirlenen günlerde yapılacak basın açıklamalarıyla ve protesto yürüyüşleriyle sürdüreceklerini ilan ettiler.

Akkim direnişçileri bir yandan OHAL koşullarına, bir yandan da patronun ayak oyunlarına karşı yaz-kış demeden direnişlerini sürdürdüler. Fabrikanın çevresinden yalıtık fiziksel konumuna rağmen seslerini duyurmak için çeşitli yollara başvurdular. Direnişin sesini işçi ve emekçilere taşımak için cami çıkışlarında, meydanlarda bildiri dağıtımları gerçekleştirdiler. İstanbul’da ve Trakya’da süren direnişlerle dayanışma örnekleri sergilediler. İstanbul’da süren direnişleri ortak bir platformda buluşturmak için çeşitli adımlar attılar. İlerici-devrimci kurumların etkinliklerine, toplantılarına katılarak dayanışma ve mücadele çağrısı yaptılar. Bu örnekleri arttırmak mümkün…

Yukarıda da ifade edildiği gibi Akkim direnişçileri işçi sınıfının patronlara karşı hakları ve talepleri uğruna verdiği mücadeleye önemli katkılarda bulundular. Gelinen aşamada direnişin olumlu yanları kadar eksik kalan yanlarını da değerlendirmek, hayıflanmak için değil ders çıkartmak için önemlidir. Bu değerlendirmede Akkim direnişçileri kadar Petrol-İş Sendikası da aldığı tutumlarla önemli bir yerde durmaktadır.

Akkim işçileri patronun sendikal faaliyete yönelik saldırısı karşısında fabrika önünde çadır kurarak önemli bir irade göstermişlerdir. Ancak fabrikada sendikal yetkiyi alacak çoğunluğun olduğu göz önüne alındığında, patronun saldırılarını geri püskürtebilecek en etkili silah olan üretimden gelen gücün kullanılamadığı görülmektedir. İşten atma saldırısının olduğu ilk gün gerçekleştirilecek üretimi durdurma ve fabrikadan çıkmama eylemi direnişin seyrini değiştirebilecek hamlelerdi. Bununla birlikte, direnişin sesini ve etkisini yaygınlaştıracak, Akkim patronunu zora sokacak farklı eylem biçimleri de (merkezi noktalarda basın açıklaması yapmak, Akkim’in üretim yaptığı firmaları, mağazaları hedef almak gibi) “yasal sürecin etkilenmemesi” gerekçesi ile gerçekleştirilmedi.

Yukarıda da ifade edildiği gibi, fabrika yalıtık bir ortamda bulunmaktadır. Direnişçilere destek ve moral vermek, direnişi işçi sınıfının gündemine sokmak için direniş alanına yapılan ziyaretler önemli bir yerde durmaktaydı. Ancak, bu noktada ne Petrol-İş Sendikası başta İstanbul olmak üzere örgütlü olduğu işyerlerinden, ne de diğer sendikalar fabrikanın bulunduğu bölgede örgütlü oldukları işyerlerinden ziyaretler düzenlemek konusunda gerekli ilgiyi göstermiştir. Bu da direnişin yalnızlaşmasında etkili olmuştur.

Diğer pek çok direnişte olduğu gibi Akkim direnişinde de maddi zorluklar direnişçileri zorlamıştır. Pek çok direnişçi iş bulup direnişi bırakmak durumunda kalmıştır. Sendikanın “yasal olarak 6 aydan sonra maddi destek sunamama” kararının da çadır direnişinin sonlanmasında etkili olduğu açıktır. Direnişin öncüleri dahi işe girmek durumunda kalmıştır. İşçilere hem maddi olanak sağlayacak hem de direnişin moral ve motivasyonunu yükseltecek pek çok araç kullanılmamış ya da iş işten geçtikten sonra sınırlı bir şekilde devreye sokulmuştur. (Direnişçi işçilerle dayanışma için kalem satışı gibi) Kuşkusuz bu tablonun oluşmasında Petrol-İş Sendikası’nın tutumu belirleyici olmuştur.

İşçilerin Birliği Derneği, DEV TEKSTİL gibi kurumlar ve farklı sektörlerden ilerici-devrimci işçilerle direnişçi işçilerin işçi forumu şeklinde yapmayı planladıkları dayanışma etkinliği ise bazı işçilerin geri bilincine hitap edilerek boşa düşürülmüştür. Bu tutumun işçi sınıfının mücadelesini büyütme kaygısından uzak olduğu ortadadır. Etkinliğin örgütlenme sürecinde Akkim işçilerinin örgütlü olduğu Trakya Şubesi’nin görece direnişçi işçilere inisiyatif alanı tanıdığı ama işçilerin sendikanın ufkunu aşan her ileri çıkışında ise önünü kesmek için elinden geleni yaptığı açık bir şekilde görülmüştür.

Akkim’de çadır direnişi sonlandı, ancak Akkim direnişçilerinin ilan ettiği gibi mücadeleleri devam etmektedir. Bu aşamada önümüzdeki dönemde yukarıda bahsi geçen eksikliklerden arınarak süreci ele almak önemli bir yerde durmaktadır. Akkim işçilerinin ve direnişçilerinin fabrikaya sendikayı sokmak ve taleplerini kabul ettirmek için birliklerini güçlendirmekten başka bir yolları yoktur.

İstanbul Petrokimya İşçileri Birliği

 

 

 

 

İhraç edilen emekçilerin direnişleri devam ediyor

 

15 Temmuz darbe girişimini bahane eden sermaye devletinin KHK’larla ihraç ettiği ilerici kamu emekçilerinin İstanbul ve Ankara’daki direnişleri devam ediyor.

İstanbul’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) üyesi emekçiler, Şubat 2017’de başladıkları direnişlerini haftanın üç günü Kadıköy ve Bakırköy’de, bir gün ise Kartal’da yaptıkları oturma eylemleriyle sürdürüyorlar. AKP iktidarı yandaşlarının kamu kurumlarında oluşturduğu çıkar çarklarına dokundukları için ihraç edildiklerine dikkat çeken emekçiler, herkesi elini taşın altına koymaya, mücadeleyi büyütmeye çağırdı. Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine dönük saldırıları, şeker fabrikalarının peşkeş çekilmesini de teşhir eden emekçilerin eylemine Tüm Emekliler Sendikası da destek ziyaretinde bulundu.

Ankara’da ise Nuriye Gülmen’in 9 Kasım 2016 tarihinde Yüksel Caddesi’nde OHAL ve KHK’lara karşı “İşimi geri istiyorum!” şiarıyla başlattığı direniş 500’lü günlerini geride bıraktı. Emekçiler ihraç edildikleri işlerine dönme talebinin yanı sıra Halkın Hukuk Bürosu’ndan (HHB) tutuklu avukatlar ve kamu emekçilerinin serbest bırakılması talebini de yükseltiyorlar. Her gün 13.30 ve 18.00’de Konur Sokak üzerinde yapılmak istenen basın açıklamalarına saldıran polis, direnişin 500. günü olan 23 Mart tarihinde ise alandaki ablukasını daha da arttırdı. Sokağın her iki tarafı da kapatılarak TOMA konuşlandırıldı. Toplanma çağrısı yapılan Mimarlar Odası’nın önüne de çevik kuvvet yığıldı. Henüz eylem başlamamışken alana gelenlere saldıran polis 10’a yakın kişiyi işkenceyle gözaltına aldı.


 
§