23 Mart 2018
Sayı: KB 2018/12

Efrîn’i ilhak süreci başladı
Efrîn işgali, Kürt düşmanlığı ve emperyalist yüzsüzlük
Türkiye’de Newroz eylemleri: Newroz direniştir!
Kürdistan’da Newroz’a Efrîn direnişi damga vurdu
Kan gölünden beslenenler, kan gölünde boğulacaklar
İstatistiklerle özelleştirme saldırısı
İşte Cargill gerçeği!
“Asıl düşman ülkenizdedir!”
Köleliğin devletli hali: Kadrolu taşeronluk
DİSK Genel-İş Sendikası CHP’nin arka bahçesi mi?
Ortadoğu, Türkiye ve Kürt sorunu - II - H. Fırat
Trump’lı ABD, daha saldırgan bir döneme açılıyor
ABD’nin Trump’la geçen dönemi
Doğu Akdeniz’de doğalgaz “savaşları”
“Mahşerin Dörtlüsü” ve dönemin siyasal ruhu
Kadınlardan yükselen eşitlik ve özgürlük sesleri
Okyanusun içinde harekete geçen bir damla
DGB 3. Genel Kurulu Sonuç Bildirgesi
Saldırıların “sıradanlaşmasına” alışmamalıyız
“Bilim galip çıkacaktır, çünkü işe yarar”
Kızıl Yıldız: Sosyalist bilimkurgunun ütopik bir örneği
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Okyanusun içinde harekete geçen bir damla

Elizaveta Kovalskaya

 

Kuşağının serf doğan tek kadın devrimcisi olan Elizaveta Kovalskaya, toprak sahibi bir baba ve hizmetindeki bir serfin “gayri meşru” çocuğudur. Gözlerini açtığı dünyanın acımasızlığıyla küçük yaşlarda tanışır. Zenginlerin özgür doğduğu, diğer kesimlerin doğuştan serf olduğu bir dünyadır bu. İnsanlar alınıp satılmaktadır. Çocuklar arasında da ayrımlar vardır: “meşru ve gayri meşru” çocuklar gibi…

Toprak sahibi babası, Kovalskaya ve annesini resmi kayıtlara geçirerek onları serflikten çıkarıp orta tabakaya mensup “özgür” yurttaşlar yapar. Çocukluğu boyunca alınıp-satılmaktan, annesinden ayrılmaktan korku duyarak yaşayan Kovalskaya, ancak 1861’de serfliğin tümden ortadan kaldırılmasıyla iç huzura kavuşur.

Çocukluğunda en yakın dostu; aynı kaderi paylaştığı, bir kontun köylülerinden “gayri meşru” bir çocuk olarak doğan ve Kovalskaya’nın babası tarafından satın alınıp “özgürleştirildikten” sonra çiftliklerinde çalıştırılan, genç bir kemancıdır. Kemancı Elizaveta’ya okuma-yazmayı öğretir, ona Puşkin, Lermontov’un şiirlerini okur. Puşkin’in ulusal uyanış motifleri taşıyan şiirleriyle tanışması, serfliğin kaldırılmasını da şiarlaştıran Dekabristleri tanımasına vesile olur. Elizaveta, ayrıca subay olan babasının pek çok arkadaşından, insanların alınıp satılmasına karşı çıkan Dekabristlerin hikayelerini dinler. Çarın bu nedenle onları hapse attığını, sürgüne gönderdiğini, astığını öğrenir ve çara karşı ilk olumsuz düşünceleri bu evrede filizlenir.

Gençliği Rusya’da kadın hareketinin ivmelendiği bir sürece denk gelen Elizaveta, okulu bitirdikten sonra babasından miras kalan evlerde yüksek öğrenim için kadınlara ücretsiz dersler vermeye başlar. Evinde fizik, kimya, doğa bilimleri, ekonomi politik, tarih vb. üzerine dersler düzenler. Aynı zamanda bulunduğu bölgede okuryazarlık derneğine üye olur, burada ders verir. Yoksul kesimlerden okuryazar derneğine gelen kadınlar için bir okul oluşturmaya girişir. İlgili kadın işçileri kendi evine davet ederek onlara Rus edebiyatı okutur, Paris Komünü’nü anlatır. Ağırlıklı olarak kadın sorununu tartıştırır. Kadınların üniversitelere katılabilmesi için eğitim bakanlığıyla görüşmelerden imza toplamaya pek çok çalışmanın içinde yer alır.

Kadınlara bilimsel eğitim veren Alarçinskii kurslarının merkezi olan St. Petersburg’a gitmesi çok uzun sürmez. St. Petersburg’da kısa zamanda pek çok eğitim grubuyla ilişki içine girer. J. S. Mill’in Siyasal Ekonominin İlkeleri, Çernişevski’nin Nasıl Yapmalı vb. eserleri üzerine okumalar, tartışmalar yapılır. Canlı bir atmosferin içindedir. Bu süreçte yaşadığı bir hastalık sonucu Zürih’e gitmek durumunda kalan Elizaveta, Zürih’te de çeşitli devrimci akımlarla, Lavrizm ve Bakuninizm’le temasa geçer. Sağlığına kavuşur kavuşmaz devrimci propaganda faaliyeti için Rusya’ya yola çıkar. Fabrika içinde çalışmaya uygun olmayan sağlığı nedeniyle fabrika yakınlarında bir okulda öğretmenliğe başlar. Köyün genç insanlarıyla tanışması, bu fabrika işçileri arasında devrimci propaganda çalışması yapması çok zaman almaz. Tabii peşinden polis takibinin gelmesi de.

Metal işçileri, gençler içinde yürüttüğü çalışmalarla buralarda çevreler örgütlemeye devam eden Elizaveta, 1879’da bir valinin suikast sonucu öldürülmesi üzerine ağırlaşan polis takipleri ve tutuklamalar nedeniyle yeraltı çalışmasına geçmek durumunda kalır. Her ne kadar örgütlü olmasa da çalışmaları dönemin popülist hareketinin en güçlü örgütlerinden Toprak ve Özgürlük çizgisinde ilerlemektedir. Toprak ve Özgürlük’ün Halkın İradesi ve Kara Paylaşım olarak ikiye bölünmesinde, programında terörizmin bir biçimini şart olarak koyan, merkezi yönetimden ziyade yerel düzeyde fabrika, toprak sahipleri, polis vb.ne yönelik saldırıları önüne alan Kara Paylaşım’da yer alır. Burada tanıştığı Şçedrin’le siyasi çalışmanın taktiğine ilişkin politik tartışmaların bir sonucu olarak ekonomik temelli terör eylemleri ve işçi sendikaları örgütlenmesi üzerine pratik bir program hazırlığına girişirler.

Bir fabrika sahibinin, hammaddeleri çalacağı düşüncesiyle işçileri geceleri fabrikaya kilitlediği, gece çıkan yangında çok sayıda işçinin yandığı haberi üzerine bununla ilgili acilen bir terör eylemi yapılmasını önerirler. Önerinin karşılığını alamamaları sonucu Şçedrin ile birlikte partiden ayrılırlar.

1880’de devrimci ruh halinin yoğun yaşandığı, özellikle gençlik muhalefetinin yüksek olduğu Kiev’e geçerler. Elizaveta, Şçedrin ile birlikte sonrasında Güney Rusya İşçileri Birliği için temel oluşturan bir program hazırlar. İlk programlarında hedef olarak önlerine mevcut düzenin sosyalist bir sisteme dönüştürülmesini koyarlar. Bunu sağlayacak olan bir halk devrimidir ve bu devrimin ön koşulları olarak köylü komünlerini, Rus halkının işçi kooperatiflerine, özyönetime olan eğilimini örnek gösterirler. Halk devriminin, halk ayaklanmasının temel olarak “toprak talebi” doğrultusunda mümkün olacağını, bunun içinse halka özgüven vermenin, onları isyana sevk etmenin zorunluluğunu savunurlar. Bu amaçlar doğrultusunda da halkın anlamayacağı, sistemin merkezine yönelen siyasi terörden ziyade halkın acil demokratik çıkarlarını savunan ekonomik terör eylemlerine ağırlık verirler. Bu tarz terör eylemlerinin halkın mücadele etme ve örgütlenme isteğini arttıracağını öne sürerler. Aydınların kırsal alanda siyasal çalışma yapmasının imkansız hale gelmesi de hesaba katıldığında böylesi bir çalışmanın kentlerdeki işçiler arasında daha kolay yapılabileceği ve köylerine dönen bu kent işçilerinin de kırsal alandaki faaliyetin yürütücüsü olacağı öngörülür.

Elizaveta ve Shchedrin ortaya koydukları bu programı kabul edecek insanları aramaya başlarlar, aydın kesimlerden gelen gençler ve fabrika işçileri arasından ilişkiler çıkarırlar. Başka ilişkiler çıkarmak için sahte kimliklerle bir demiryolu atölyesinde teknik ressamlık işi yaparlar. Bu atölyede samimi üç genç işçiyle kurdukları ilişki, tophane işçileri arasında çalışma yürütme olanakları doğurur. Tophane işçileri arasında Güney Rusya İşçileri Birliği’nin kurulmasını sağlarlar. Burada program ve taktiklere uygun bir şekilde siyasi çalışma yürütmeye başlarlar. Güney Rusya İşçileri Birliği çevresi Shchedrin ve Elizaveta ile birlikte on kişilik bir işçi grubuyla işe başlar. İlk olarak tophane işçilerinin taleplerini içeren, yapılmadığı takdirde müdürü idam etmekle tehdit eden bildiriler hazırlanır. Fabrika yönetimi ardı ardına dağıtılan bildirilerin sonucu kimi talepleri yerine getirir, çalışma saatleri kısaltılır, geç kalmayla ilgili yaptırımlar hafifletilir. Özgüven kazanan işçiler tüm taleplerin karşılanması için çalışmalarına devam ederler. Elizaveta ve Shchedrin kentten çok uzak yerlerde, gizlilik koşullarında düzenledikleri toplantılarla yaklaşık yedi yüz işçiyi örgütlerler. Bu çalışmalarda her zaman için işçilerin kendi davlarına sahip çıkmalarını ve inisiyatif geliştirmelerini gözetirler.

Siyasi çalışmaları nedeniyle her yerde izlenen Elizaveta ve ŞÇedrin 1880 Ekim ayında tutuklanırlar. Seyyar bir askeri mahkemeye çıkarılırlar ve ölüm cezasına çarptırılırlar. Daha sonra cezaları ömür boyu kürek cezasına çevrilir. Elizaveta Moskova’ya sevk edilir. Uzun yılları bulan hapislik yaşamı da mücadeleyle geçer. 1903’te Sibirya’ya sürgün edilir, 23 yılı sürgünde geçer. Bitiminde yurtdışına kaçar. Tarih 1917’yi gösterdiğinde Ekim Devrimi’nin hemen öncesinde Rusya’ya gelir. Sovyet rejimi altında çalışır. 1933’te yaşama veda eder.

Siyasi yaşamı boyunca kitleler içinde olabilecek en iyi anıları bırakmış ilk dönem devrimcilerinin izine rastladığını söyleyen Elizaveta, insanların bir grup ya da bireyin faaliyetinin özetini yapmaya çalıştığında ve doğrudan elle tutulur sonuçlar bulamadıklarında faaliyetin bir başarısızlık olduğu sonucuna varmalarını eleştirir ve buna bir soruyla cevap vermiş olur: “Suya fırlattığınız bir taşın yol açtığı dairelerin tamamını nasıl sayabilirsiniz ki?”

Elizaveta okyanusun içinde bir damlaya benzetilebilir, fakat bir damla harekete geçtiğinde tüm okyanus suları harekete geçmiştir. Ölümünden yıllar sonra bugün bizlere ulaşması bu gerçeği doğrulamaktadır.

* Yararlanılan kaynak: Beş Narodnik Kadının Anıları, Beş Kızkardeş - Barbara Alpern Engel, Clifford N. Rosenthal.


 
§