23 Mart 2018
Sayı: KB 2018/12

Efrîn’i ilhak süreci başladı
Efrîn işgali, Kürt düşmanlığı ve emperyalist yüzsüzlük
Türkiye’de Newroz eylemleri: Newroz direniştir!
Kürdistan’da Newroz’a Efrîn direnişi damga vurdu
Kan gölünden beslenenler, kan gölünde boğulacaklar
İstatistiklerle özelleştirme saldırısı
İşte Cargill gerçeği!
“Asıl düşman ülkenizdedir!”
Köleliğin devletli hali: Kadrolu taşeronluk
DİSK Genel-İş Sendikası CHP’nin arka bahçesi mi?
Ortadoğu, Türkiye ve Kürt sorunu - II - H. Fırat
Trump’lı ABD, daha saldırgan bir döneme açılıyor
ABD’nin Trump’la geçen dönemi
Doğu Akdeniz’de doğalgaz “savaşları”
“Mahşerin Dörtlüsü” ve dönemin siyasal ruhu
Kadınlardan yükselen eşitlik ve özgürlük sesleri
Okyanusun içinde harekete geçen bir damla
DGB 3. Genel Kurulu Sonuç Bildirgesi
Saldırıların “sıradanlaşmasına” alışmamalıyız
“Bilim galip çıkacaktır, çünkü işe yarar”
Kızıl Yıldız: Sosyalist bilimkurgunun ütopik bir örneği
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

DİSK Genel-İş Sendikası CHP’nin arka bahçesi mi?

 

Sendikalar sınıf mücadelesinde bir araçtır, bir amaç değil. Asıl olan işçilerin tabandan birliği ve örgütlülüğüdür. Bu gerçeği unutturmaya çalışanlar, sendikaları amaçlaştıranlar ve sınıf mücadelesini saptıranlardır.

CHP’li Avcılar Belediyesi’nde çalışan yüzlerce işçiden sadece Fen İşleri Müdürlüğü bünyesinde çalışan işçiler sendikalı. Burada Belediye-İş Sendikası İstanbul 2 No’lu şube örgütlü. Sendikanın Avcılar Belediyesi’nde yıllardır süren örgütlenme mücadelesi var. En son geçen yıl Temizlik İşleri Müdürlüğü bünyesinde çalışan işçileri örgütlemek için bir çalışma yaptılar. Belediye yönetimi sendikalı işçilerin tamamını işten attı ve sendika öncülüğünde 6 ay sürecek belediye önü çadır eylemi başladı. Bu eylemin sonucunda işçilerin mücadelesini kıramayan belediye, işçilerin sendikal haklarını kabul etmek zorunda kaldı. Ancak Temizlik İşleri Müdürlüğü bünyesine sendikayı sokmamak için işçilerin hepsini Fen İşleri bünyesine kaydırdı. İşçiler artık sendikalıydı ama Temizlik İşleri Müdürlüğü yine sendikasızdı.

Bu mücadele yerel ve ulusal çapta neredeyse tüm basında yer aldı. Sınıf mücadelesinin içinde yer alan kişi ve kurumlardan kimsenin duymadım, bilmiyorum demesi söz konusu değil. Bu cümleyi şuna istinaden kullandım. Yazının asıl konusunu da bu oluşturuyor zira. Son günlerde DİSK Genel-İş Sendikası Avcılar Belediyesi’nde örgütlenme faaliyeti başlatmış durumda. Peki, neden ve nasıl? Dahası örgütlenme çalışması yürüten Genel-İş ile Avcılar Belediyesi arasında nasıl bir anlaşma vardır? Neden CHP’li Avcılar Belediyesi ısrarla Belediye-İş yerine Genel-İş Sendikası’nı istemektedir? Her patron sendikaya karşıdır. Neden Handan Toprak Benli bir sendika ve üstelik kendisine “devrimci” diyen bir sendikayı istesin? Daha bu çerçevede birçok soru sormak mümkün. Aslında bu soruların cevapları da çok basittir. Öncelikle tam olarak nasıl bir anlaşma var Avcılar Belediyesi DİSK Genel-İş ve CHP arasında, bunun ayrıntılarını bilemeyiz. Ama ortada bir anlaşma olduğu çok açık. CHP’yi de içine katmak lazım çünkü aynı durum CHP’li Bakırköy Belediyesi’nde de yaşanmıştı ve oraya Genel-İş Sendikası’nı sokmayı başarmışlardı. Her iki CHP’li belediyede aynı durumun yaşanması CHP’nin de bu işin bir parçası olduğunu gösterir. Ayrıca işçilerin anlattığı daha birçok olay var ama ayrıntılarına girmek gerekmiyor.

Birçok işçiyle bu konuda sohbet etmişimdir. Birkaç yıl önce, daha Fen İşleri Müdürlüğü şantiyesi Küçükçekmece Gölü üzerindeyken bile her maaş sorunu yaşadıklarında taşeron patronlarının “DİSK’e üye olun sorununuz kalmaz” dediğini ifade ediyorlardı. Yani burada işçilerin yıllardır yaşadıkları sorunların temelinde tek başına belediyenin imkanlarının sınırlı olması durumu yoktur. Aynı zamanda bu bakışın da önemli bir etkisi vardır.

Burada mesele hangi sendikanın olduğu ya da olması gerektiği değildir. Burada bir sendikanın tasfiye edilmeye çalışılması süreci vardır ve Avcılar Belediyesi’ndeki sendikalı işçilerin buna karşı yılları bulan bir mücadelesi vardır. Genel-İş bunu görmezden gelmektedir. İşçiler kendi arasında şu olsun bu olsun diye tartışıyorlar ama işin neticesini de düşünmek zorundalar. Genel-İş Sendikası Avcılar Belediyesi’nde örgütlenme çalışmasını bir facebook hesabıyla da yürütüyor. Üye yaptığı işçilerin resimlerini paylaşıyor. Belediye İş Sendikası ise üyelikleri gizliden yapıyor. Belediye başkanı Genel-İş’i istiyor. Avcılar Belediyesi’nde Genel-İş Sendikası yetki alırsa ne olur? Bunu işçilerin mücadelesi belirler ama ilk akla gelen işçiler artık sendikayla beraber her eylemi yapamaz hale gelebilirler. Ya da yapmaya çalıştıklarında sendikayı karşılarında bulabilirler, en azından yanlarında bulamayabilirler. Çünkü Genel-İş Sendikası belediyenin sayesinde gelen bir sendika olduğundan belediyeye karşı tok bir tutum alması gerçekçi görünmüyor. İşin diğer bir boyutu taşeron yasasıyla ilgili.

Geçen hafta Avcılar Belediyesi’nde kadro sınavına başvuran tüm işçilerin sınav sürecini geride bıraktık. İşçiler kadroya girdikten sonra artık belediyede her müdürlükte bir şirket değil, toplamda tek bir işyeri olacak. Dolayısıyla işçileri şöyle bir tehlike bekliyor: Şu an örgütlü oldukları şirketlerde yetki çoğunlukları var ama kadro süreci tamamlandığında tüm işçiler içerisinde sendikalı işçilerin sayısı az olacağından sendikanın yetkisi düşecek ve işçiler ve sınıf mücadelesi için bu durum büyük bir kayıp olacaktır. Böylece belediye sendikayı tasfiye etme başarısını sonunda elde etmiş olacaktır.

Avcılar Belediyesi’nde sorun çok. Maaş sorunu hâlâ sürüyor. Güvenlikçilerin 4-5 ay maaşları biriktiği oluyor. Yakın zamanda biriken 3 maaşları için Fen İşleri Müdürlüğü işçileri eylem yaptı. Spor Müdürlüğü’nde bir işçi bir daha asla CHP’ye oy vermeyeceğini, 5 aydır maaş alamadığını söylüyor. Diğer birimlerde de aynı sorun fazlasıyla yaşanıyor. İşçilerin asıl sahip çıkması ve öncelikle çözülmesi gereken sorunlarının başında bu var. Yani işçiler sorunların çözümüne odaklanmalıdır. Avcılar Belediyesi’nin hangi birimindeki işçilerle konuşursanız bu konuda bin ah işitirsiniz. Öncelikle sendikalı işçiler olmak üzere Avcılar Belediyesi’nin tüm işçileri bu konuda uyanık olmak, emeklerine ve geleceklerine sahip çıkmak zorundadırlar. Belki de yaşanacakların en kötüsü, yan yana çalışan işçilerin hangi sendika olsun tartışmaları yüzünden birbirlerine düşmeleridir. Bu işçilerin birliğini bozar ve onları birbirine düşmanlaştırır. Burada ise tek kazanan patron olur. Avcılar Belediyesi işçilerinin yapması gereken belediyede çalışan sendikasız tek bir işçi bile kalmayana dek örgütlenmeyi hızlandırmak ve bugüne kadar yaşadıkları başta maaş sorunu olmak üzere tüm sorunları aşacak bir birlik, irade ve mücadele ruhu kuşanmaktır. Zira, işçilerin birliğinin üstesinden gelemeyeceği sorun yoktur.

Avcılar’dan bir emekçi

 

 

 

 

Kamu emekçilerinin ihraçlara karşı direnişleri sürüyor

 

KHK’larla ihraç edilmelerine karşı kamu emekçilerinin İstanbul ve Ankara’daki direnişleri sürüyor.

16 Mart günü Kartal’da yapılan oturma eyleminde ihraçların hukuksuzluğunun yanı sıra Halepçe, Gazi, Ümraniye katliamları lanetlenerek devletin katliamcı kimliği teşhir edildi. 17 ve 19 Mart günleri de Kadıköy ve Bakırköy’de eylemler sürerken, 21 Mart günü direniş alanlarında Newroz kutlandı.

Ankara’da Yüksel direnişi de her gün yapılan eylemlerle sürüyor. Saat 13.30 ve 18.00’de basın açıklaması yapmak için Konur Sokak’ta toplanan emekçilere saldıran polis “eylem yasağı var” gerekçesiyle işkenceyle gözaltı yapıyor.

Zeynep Yerli ile iş yeri önünde sürdürdüğü eylemi geçtiğimiz hafta bitiren Cemal Yıldırım, her Cumartesi 14.00-16.00 saatleri arasında Sakarya Caddesi’nde olacağını açıklamıştı. 17 Mart günü Sakarya Caddesi’ne gelen Cemal Yıldırım su ile “İşimi geri istiyorum” yazdıktan sonra alanda bekleyişe geçti. Polis valiliğin eylem yasağını gerekçe göstererek Cemal Yıldırım’ı gözaltına aldı.


 
§