6 Ekim 2017
Sayı: KB 2017/38

Sömürü ve yağma düzenine karşı mücadeleye!
Kaçak sarayın temizlik masrafı bile yıllık 2 milyon TL
10 Ekim Ankara Katliamı
Yüksek “direniş şüphesi” ile hukuksuzluğa devam...
Tutuklu gazeteci sayısı 176
TTE saldırısına karşı dışarıda mücadele örgütlenmeli
Üçlü “şer ittifakı”na karşı mücadele kaçınılmazdır
Kod-A işçileri köleliğe karşı direniyor
MİB: Vergi soygununa ve soygun düzenine son!
Avcılar Belediyesi eylemlerine dair
Büyük devrimin aynasında parti davası
Katalonya bağımsızlık referandumu üzerine
BİR-KAR’dan Frankfurt’ta işçi toplantısı
Yeni dönemde üniversiteler bizimdir!
Dev-Genç devrimci tarihimizin toprağıdır
Devlet-çete işbirliğiyle gerçekleştirilen bir katliam: Bahçelievler
Kadına yönelik şiddet ve düzen yargısının rolü
Ernesto Che Guevara
“Bu mütevazı emek sizlerce de bilinsin istedim”
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Yeni dönemde üniversiteler bizimdir!

 

Üniversiteler açıldı. “Siyaset yasağı” olarak adlandırılan baskı ve gericilik bu dönem de hakim kılınmaya çalışılıyor. ODTÜ ormanının bir gecede talan edilmesi ve Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde özel güvenlik görevlilerinin Öğrenci Kolektifleri üyesi öğrencilere yönelik gerçekleştirdiği saldırı bu dönemin başında gündeme gelen ilk uygulamalar oldu.

Üniversitelerde ilerici-devrimci faaliyetler bin bir baskı ve zorbalıkla karşılanıp düzenin saldırısına uğrarken, her türlü dinci-milliyetçi gericiliğin önü açılıyor. Saadet Partisi’nin gençlik kolu olan Anadolu Gençlik Derneği (AGD) yaz boyunca devletin tüm imkanlarını kullanarak neredeyse her ilde gerici yaz kampları düzenledi. Vakıf adı altında bu gerici örgütlenme kendisine öğrenci yurtları edindi. Sermaye devleti Fethullahçı çeteden boşalan alanın bir kısmını dinci gerici bir çete olan AGD’ye açtı. Yine sermaye devletinin yıllardır paramiliter bir güç olarak kullandığı MHP’nin gençlik kolu ülkücü çeteler “başkanlık ilanı” adı altında kampüslerde polis ve ÖGB’nin de açık desteğiyle etkinlikler, yürüyüşler vb. gerçekleştirdi. Soruşturma ve uzaklaştırma terörüyle üniversitelerdeki ilerici-devrimci öğrencilerin büyük bir çoğunluğunu üniversitenin dışına iten sermaye düzeni, dönem başında gerçekleştirdiği oryantasyonlarla nasıl bir üniversite hedeflediğini açıkça ilan ediyor. Bazı üniversitelerde gerçekleşen oryantasyon konferanslarında kürsü doğrudan patronlara bırakılıyor.

Geçtiğimiz günlerde Türkiye meclisini toplayan Devrimci Gençlik Birliği, üniversitelerde yaşanan bütün bu süreçleri değerlendirerek, sermaye düzeninin “siyaset yasağı” dediği gerici saldırıyı boşa düşürmeyi hedef olarak belirledi. Her türlü engellemeyi aşarak devrimci faaliyetin üniversite gençliğine ulaştırılması önemli bir noktada duruyor. DGB İstanbul özelinde yürüttüğü bir dizi faaliyetle devrimci faaliyetin engellenemeyeceğini pratik olarak gösteriyor. Bu pratiği aşmak ve yaygınlaştırmak “siyaset yasağı” duvarını parçalamanın en önemli yollarından biridir.

İÜ MYO’dan bir DGB’li

 

 

 

 

Başka bir dünya mümkün” birlik futbol turnuvası ödül töreni gerçekleştirildi

 

“Futbolun sektör olmadığı bir dünya mümkün” diyerek İstanbul Kartal’da gerçekleştirilen futbol turnuvasında 1 Ekim günü son maç ile birlikte ödül töreni yapıldı.

Ödül töreninde Yüksel direnişçilerinden ve tüm direnişçiler adına Veli Saçılık, Berkin’in annesi Gülsüm Elvan, OHAL’in ilk direnişçisi Buse Bayram, “en genç direnişçi ve direniş sebebimiz” Bahar Bebek tarafından katılımcılara ödülleri verildi.

Ödül töreni ve son maç öncesinde kadın takımlarının karşı karşıya geldiği maç yapıldı. “Hatice Yürekli” takımı ile “Rosa Luxemburg” takımlarının oynadığı maç dostluk ve dayanışma içerisinde gerçekleştirildi. Direnişçi kamu emekçisi kadınların da yer aldığı, halayların çekildiği maçta, “Nuriye Semih!” ve “KHK’lar gidecek biz kalacağız!” sloganları atıldı.

Ödül töreninde Devrimci Liseliler Birliği (DLB) adına yapılan konuşmada dünyanın içerisinde bulunduğu krizden, Ortadoğu’daki savaşlardan, servet-sefalet kutuplaşmasından, gerici eğitimden bahsedildi. Bunların futbol ile ilişkisine değinilen konuşmada Ekim Devrimi’nin 100.yılında Sovyetler Birliği’nde spora vurgu yapıldı. Konuşma şöyle sonlandı: “Biz bu dünyaya karşı savaş açtık. Bizim maçımız henüz bitmedi, bizim maçımız burjuvaziyle. Yani patronlarla, biz burada kurduğumuz birliğimizi yaşamın her alanında kurduğumuzda onlara istediğimiz kadar gol atacağız. Ve onları tarihin çöplüğüne göndereceğiz!”

Konuşmanın ardından ödül töreninde ödül verecekler; “Sınırları, sınıfları ve sömürüyü yok etmek için yan yana geliyoruz. O yüzden bizim en büyük ödülümüz dayanışmadır. Turnuvamızda da ödüllerimiz bu dayanışmanın en güzel örneklerini sergileyenler tarafından verilecektir” sözleriyle takdim edildi.

Berkin’in annesi Gülsüm Elvan “İstediğimiz tek bir şey var, bizim çocuklarımız ölmesin. Öncelikle çocuklarımızın öğretmenleri serbest kalsın, işini geri versinler” dedi.

Veli Saçılık ise Metin Kurt’un sözleri ile başlayan konuşmasında “Luxemburg’un futbolcularının garson olması, Rıza Çalımbay’ın babası kapıcıydı dalga geçmişlerdi. Yeteneksiz bir kişinin milyon dolarlar almasını sorun etmiyorlardı. Bizim geleceğimizde bunların sorun edilmediği bir dünya kurmak istiyoruz. Bir taraftan garsonluk yapıp, diğer taraftan dünyanın en ünlü futbolcusu olmayı hayal ettiğimiz bir ortam düşünüyoruz. Geçmişte Sovyetlerde bunu başardık. Arkadaşlar da bu dayanışmayı gösterdiler, spor dostluktur. Fiziken kendimizi üst aşamaya taşımaktır, ama fikren de bir üst aşamaya taşımaya ihtiyacımız var” dedi.

Heft Bırâ Spor’un konuşması ve Gülsüm Elvan’ın elinden alınan kupa ile ödül töreni sonlandırıldı. Turnuva sonlandırılırken Sosyalist Ekim Devrimi’nin 100. yılı vesilesi ile Kasım ayında gerçekleştirilecek etkinliğe çağrı yapıldı.

 

 

 

 

Alternatif açılış: “ODTÜ, ODTÜ’de açılır!”

 

ODTÜ öğrencileri ve emekçileri, yeni dönemin başlaması dolayısıyla ODTÜ yönetiminin kampüs dışında gerçekleştirdiği etkinliğe karşı alternatif açılış düzenleyerek “ODTÜ, ODTÜ’de açılır!” dedi.

2 Ekim günü saat 10.00’da rektörlük önünde bir araya gelen ODTÜ öğrencileri ve emekçileri açıklama gerçekleştirdiler. Öğrenciler adına yapılan konuşmada 1977’de dokuz aylık boykot sonrasında istifa ettirilen rektör Hasan Tan hatırlatıldı. ODTÜ arazisinden geçen yola onay veren ODTÜ yönetimi ve rektör gelişebilecek tepkiden korktuğu için ODTÜ açılışını da kampüs dışına çıkarmıştı.

 
§