6 Ekim 2017
Sayı: KB 2017/38

Sömürü ve yağma düzenine karşı mücadeleye!
Kaçak sarayın temizlik masrafı bile yıllık 2 milyon TL
10 Ekim Ankara Katliamı
Yüksek “direniş şüphesi” ile hukuksuzluğa devam...
Tutuklu gazeteci sayısı 176
TTE saldırısına karşı dışarıda mücadele örgütlenmeli
Üçlü “şer ittifakı”na karşı mücadele kaçınılmazdır
Kod-A işçileri köleliğe karşı direniyor
MİB: Vergi soygununa ve soygun düzenine son!
Avcılar Belediyesi eylemlerine dair
Büyük devrimin aynasında parti davası
Katalonya bağımsızlık referandumu üzerine
BİR-KAR’dan Frankfurt’ta işçi toplantısı
Yeni dönemde üniversiteler bizimdir!
Dev-Genç devrimci tarihimizin toprağıdır
Devlet-çete işbirliğiyle gerçekleştirilen bir katliam: Bahçelievler
Kadına yönelik şiddet ve düzen yargısının rolü
Ernesto Che Guevara
“Bu mütevazı emek sizlerce de bilinsin istedim”
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

TTE saldırısına karşı dışarıda mücadele örgütlenmeli

 

Sermaye devleti hapishanelerde devrimci tutsaklara saldırırken onlar şahsında işçileri, emekçileri, devrimi hedeflemiştir. Saldırının amacı tutsakları teslim almaktır. Hücre saldırısıyla amaçlanan yalnızca mekansal tecrit değildir. Hücre saldırısı tam bir izolasyonla devrimci tutsaklar şahsında devrimi teslim almayı amaçlamıştır. Tutsakların gerek 19 Aralık’ta gerek sonrası süreçte hücrelerdeki direnişi, sermaye devletinin, tutsakları, bir başka deyimle devrimci iradeyi teslim alamadığını gösteriyor.

Devrimci iradeyi teslim almak için TTE saldırısı

Devrimci iradenin kırılamaması veya devrimcilerin direngenliği ve teslim olmamaları, dışarıda işçi ve emekçilerin kendilerine yönelen yıkım saldırıları karşısındaki sosyal patlamalarının devrimci önderliklerle buluşma riski anlamına gelmektedir. Sermaye devleti devrimci tutsakları teslim almayı başardığı koşullarda bir sosyal patlama olsa bile bunu kontrol altına alması görece kolaydır. Zira en solda görünen düzen partileri patlamayı düzen sınırlarında tutmak üzere hazır beklemektedir. Örneğin bugün AKP gider, yerine CHP veya bir başkası gelir.

Bu yüzden devrimci tutsakları teslim almak, sermaye devleti için yaşamsal önemdedir.

15 Temmuz’da AKP’nin “reis”i, “FETÖ” bahanesiyle Tek Tip Elbise (TTE) saldırısını gündeme getirdi. TTE’ler hemen dikilmeye başlandı. Açıklamalarda hiç bahsedilmezken Sincan Hapishanesi’nde adli tutuklu ve hükümlülere TTE giydirilmeye başlandı.

TTE’nin “FETÖ” ve “terör” davalarından yatanlara giydirileceği söylenirken, ilk önce adli tutuklu ve hükümlülere giydirilmesi sermaye devletinin sinsi bir taktiğidir. Devrimci tutsaklar TTE’yi giymeyeceklerini net biçimde ilan ettiler. Sermaye devleti 12 Eylül’de TTE’ye karşı mücadeleden ve hücrelerde devrimci tutsakların teslim olmamasından da biliyor ki devrimci tutsaklar TTE’yi giymeyeceklerdir.

“FETÖ” davasından yatanların TTE’ye karşı küçük de olsa bir direnç gösterme ihtimali de var. Bu küçük ihtimal AKP’nin karşısında örgütlü bir direnişe yol açabilir. Ama adli tutuklu ve hükümlüler içinde direnç gösteren olsa bile bunlar tekil örnekler olarak kalacak ve bu kesim üzerinden içeride ve dışarıda örgütlü bir direniş olasılığı pek bulunmuyor. Bu yüzden TTE ilk olarak adli tutuklu ve hükümlülere giydirildi. Sincan Hapishanesi’nde TTE saldırısının ilk adımı somut olarak atılmış oldu.

Gözleri ve yürekleri TTE’ye alıştırmak

Nitekim TTE adli tutuklu ve hükümlülere giydirildiğinde tepkiye yol açmadı. Sincan’da başlayıp yayılacak adli tutuklu ve hükümlülere TTE giydirme uygulaması bir süre sonra dışarıdakilerin gözlerini ve beraberinde yüreklerini TTE’ye alıştırmaya yöneliktir.

Öte yandan devrimci-ilerici güçler TTE saldırısının anayasanın eşitlik ilkesine aykırı bir tutum olduğunu söylerken, bunu TTE saldırısının “FETÖ” ve “terör” davalarında yargılananlar ve hüküm giyenleri hedeflediğini belirtiyordu. Önce adlilere TTE giydirerek bu kez sermaye devleti anayasanın eşitlik ilkesine dayanarak, devrimci tutsaklara da TTE giydirmeye çalışacak. Ayrıca devrimcilere giydiremediği TTE’yi adlilere giydirdiler şeklinde bir ruh hali doğurabilir. Tutsaklarda değilse de dışarıda böylesi bir rahatlamaya yol açabilir.

Tutsaklar TTE’ye karşı direnirken elbette hukuki argümanları da kullanacaklardır. Ama esasta devrimci mücadelenin meşruiyet zeminine yaslanacaklardır. TTE’ye karşı dışarıdaki mücadele de bu meşruiyet zeminine yaslanmalı. Ayrıca hiç unutulmamalı ki TTE saldırısı devrimci tutsaklar hedef alınarak yapılıyor. Bugün adlilere giydirildi diye rahatlamak yerine dünden daha çok kaygılanmalıyız. Çünkü devrimci tutsaklara yönelik TTE saldırısının pratikte ilk adımını attılar.

Dışarıdan içeriye destek hattı örmek

TTE saldırısına karşı devrimci tutsakların direneceği kesindir. Bu direniş devletin zorbalığıyla karşılaşacak, en başta da tutsakların bugün bile gasp edilen tedavi olma ve savunma hakları tümüyle ortadan kaldırılacak. Geçtiğimiz hafta Tekirdağ 2 No’lu T Tipi Hapishanesi’nde hastaneye götürülmek için gardiyanlarca hücreden alınan Ekin Sabur yolda TTE dayatmasına, bu dayatmayı kabullenmeyince darp ve işkenceye maruz kaldı. Ekin Sabur hastaneye de götürülmedi. Hastane ve mahkemeye gidişlerde tutsaklara yaşatılacaklar hakkında fikir veriyor bu örnek. Yalnız hastane ve mahkeme değil, revire gitme hakkı bile gasp edilebilecek. Hiçbir darp ve işkence olmasa bile bu hakların gaspı başta hasta tutsaklar olmak üzere ölüm anlamına geliyor. Sermaye devleti doğrudan katliam yapmaya girişmese dahi TTE tutsakların yaşam hakkı da olmak üzere pek çok hakkının gasp edilmesi anlamına geliyor.

Tam da burada akla, niye sermaye devleti böyle sinsice bir yola başvuruyor sorusu geliyor. Cılız ve sınırlı da olsa TTE saldırısına karşı yapılan eylemler sermaye devletinin bu sinsice yola başvurmasına neden oldu.

Saldırı püskürtülmedi, somut olarak yaşama geçiriliyor. Bu süreçte sessiz ve tutuk kalmak katliamlara fırsat vermek anlamına geliyor. TTE saldırısının asıl hedefinin devrimci tutsaklar olduğu bugün daha güçlü eylemliliklerle anlatılmalı. Gözlerin ve yüreklerin bugün adliler üzerinde uygulanan TTE’ye alıştırılmaması gerekiyor.

 

 

 

 

Sincan Hapishanesi'nde TTE uygulaması başladı

 

AKP iktidarının “FETÖ” davalarını bahane ederek hapishanelerde hayata geçirmeye çalıştığı tek tip elbise (TTE) uygulaması siyasi tutsaklar tarafından reddedilirken ve devletin bu adımının direnişle karşılanacağı bilinirken, Sincan Hapishanesi’nde adli tutuklu ve hükümlülere tek tip elbise giydirilmeye başlandığı öğrenildi.

Sincan Hapishanesi’ndeki müvekkiliyle görüştükten sonra basına bilgi veren bir avukat müvekkillerinin görüşmeye tek tip kıyafetlerle getirildiğini aktardı. Görüşmeyi aktaran avukat şunları söyledi:

Sincan T tipinde adli suçlardan tutuklu ve hükümlü iki ayrı müvekkil ile geçen hafta görüşmeler yaptım. Her ikisi de görüşmelere turuncu, göğsünde CİK yazan tişört ve bol lacivert kumaş pantolon ile geldiler. Ne oluyor diye sorduğumda ‘koğuş içerisinde kıyafet sıkıntısı yok fakat aile-avukat görüşü için dışarıya çıktığımızda ya da posta-kargo işlemleri için koğuştan çıkarıldığımızda bunları giymek zorundayız’ dediler. Müvekkilim cezaevi içerisinde çalıştırılan hükümlülerin çalışırken bu kıyafetleri giydiğini aktardı. Ayrıca L tipi ve T tipi adli tutukluları SEGBİS görüşmelerine de bahsettiğim turuncu tişörtler ile çıkıyorlar.”

 
§