15 Eylül 2017
Sayı: KB 2017/35

Dikta rejimi ancak sınıf mücadelesiyle yıkılabilir!
Reza Zarrab davası ve AKP’nin zayıf karnı
Gerginliğe dayalı siyaset ve gerginliğin pazarlanması
Kontrgerillanın yeni katliam aracı: SİHA
Metalde kazanımın anahtarı Metal Fırtına ve Greif’tir!
EİB’den sempozyum çağrısı
İşçi sınıfı mücadeleyi sürdürüyor
12 saatlik çalışma süresi ve sınıfa dönük saldırılar üzerine...
Gece çalışması: Kapitalistin kan dolu kadehi
Kadına şiddet üreten kapitalizm, eşitlik sunan sosyalizm!
Yeni insanın inşasında eğitim
Eğitimdeki gericileşme ve TÜSİAD’ın serzenişleri
Gerici eğitime karşı başka bir dünya mümkün!
Üniversitelerde yeni mücadele yılı
Deyr ez-Zor savaşı, emperyalistler ve PYD
Asya-Pasifik’te sular ısınmaya devam ediyor
Bağımsızlık referandumu ve Kerkük sorunu
Bir fırtına bir “çaresizlik”
Şili halkının direniş sembolü: Victor Jara
Musa Anter Kürt halkının mücadelesinde yaşıyor!
Müziğe aşık bir devrimci ozan: Ruhi Su
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

DLB diyor ki…

Gerici eğitime karşı başka bir dünya mümkün!

 

Yeni eğitim-öğretim yılına savaşların ve katliamların gölgesinde giriyoruz.

Başımızı okul sıralarından uzatıp dışarıya baktığımızda dünya üzerinde artan savaş ve saldırganlık politikalarını görüyoruz. Çok değil, daha 2 yıl önce Ortadoğu’daki savaştan kurtulmak için göç yollarına düşen, fakat göç yollarında ölü bedeni kıyıya vuran Aylan bebeği hepimiz hatırlıyoruz. Yine benzer hikaye Arakan olayları sırasında yaşandı. Rohingyalar savaştan ve kurşunlardan kurtulmak için göç yollarına düştüler ve bir bebeğin daha cansız bedeni kıyılara vurdu. Aylan bebekler hâlâ öldürülmeye devam ediliyor.

Yaşadığımız topraklarda da savaş ve saldırganlık günden güne tırmanıyor. Milyonlarca insanın mülteci olarak yaşadığı Türkiye’de mülteciler ucuz iş gücü olarak görülüyor. Diğer yandan mülteci kadınlar tecavüze uğrayarak katlediliyor. İşçi emekçilere yönelik sömürü koşulları günden güne ağırlaştırılıyor. 150 bini aşkın kamu emekçisi bir gecede çıkarılan KHK’larla işlerinden ekmeklerinden oluyorlar. Her türlü hak arama eylemi acımasız polis şiddetine maruz kalıyor. Ve daha sayısız hak gaspı, saldırı ve barbarlık yaşanıyor…

Eğitim gericileşiyor, cihatçı nesillerin yetiştirilmesi hedefleniyor

Sermaye iktidarının saldırganlığı, zorbalığı ve karanlığı hepimizi etkiliyor. Eğitim sistemi gerici baskı ve karanlığın en yoğun hissedildiği alanların başında geliyor. Okullarımızda dinci-faşist gericilik kol geziyor. Her yeni dönem bir öncekini aratırcasına anti-bilimsel hale geliyor, gericileşiyor. Yeni dönemi de bir dizi saldırı politikaları ile karşılıyoruz. “Namaz dinin direği ise cihat çadırıdır” diyenler eğitim sistemini temelden değiştirmek için iş başındalar. IŞİD barbarlığının temsil ettiği cihat ilkokul sıralarından itibaren anlatılmaya başlanılacak. Dinci-gericiliğin düşman bellediği “evrim teorisi”ni ders kitaplarından kaldırıp, yerine “yaratılış” konusunu getirerek evrim derslerini ortadan kaldırmayı hedefliyorlar. Fakat bilinmelidir ki nasıl dünyanın döndüğünü söylediği için Galile’ye yaşamı zindan eden Kilise dünyanın dönmesini engelleyemediyse bu düzen de evrim konusunu derslerden çıkararak evrimi ortadan kaldıramayacaktır.

Liselerimizde estirilen dinci-gerici eğitim politikalarının hedefi bellidir. Bizleri düşünmeyen, sorgulamayan uysal köleler ve kendi saltanatlarını devam ettiren cihatçılar haline getirmek istiyorlar.

Sermaye düzenine ve gerici eğitimine karşı mücadeleye!

Evet arkadaş, sistemin bize biçtiği misyon ortada. Bizleri kendi geleceklerinin teminatları olarak görüyorlar ve buna uygun konumlanıyorlar. Peki ya sen kendine nasıl bir misyon biçiyorsun? “Böyle gelmiş böyle gider, ben mi değiştireceğim” diye mi düşünüyorsun? Ya da “Koskoca okulda bir tek ben varım, tek başıma ne yapabilirim, hem onlar çok güçlü” mü diyorsun?

Fakat unutma ki tek başına değilsin. Bizler ben tekim dedikçe yanımızdaki arkadaşımızı görmez oluyoruz. Halbuki yanımızdaki arkadaşımız da bizimle aynı derslere giriyor, aynı kantinden yemek alıyor, kısacası bizimle aynı sorunu yaşıyor. Bizim görevimiz yanımızdaki arkadaşımızın bu sistemin kölesi olmasına göz yummak değil, devrimin saflarında olmasını sağlamaktır.

Yeni dönemde yeni bir dünya yaratmak için okullarımıza yükleneceğiz ve okullarımızı gericiliğin yuvaları haline getirmelerine izin vermeyeceğiz. Düzenin tüm saldırılarına karşı yanımızdaki arkadaşımıza “Başka bir dünya(nın) mümkün” olduğunu anlatacağız. Okulların açıldığı ilk günden itibaren meclislerimize yükleneceğiz, liseli buluşmaları gerçekleştireceğiz.

Bizler akıntıya karşı kürek çekenleriz; yarın rüzgar bizden yana estiğinde daha ileriye gitmek için bugünden küreklere asılalım. Her sıra kürsümüz olmalı, her duvar sloganlarımızla dolmalı.

Şimdi her DLB’li görev başına, kazanacağımız bir dünya var!

Devrimci Liseliler Birliği

 

 

 

 

Gerici müfredata garip savunma

 

Dinci-gerici müfredata tepkiler gündemdeki yerini korurken devlet kurumlarından müfredatı savunan açıklamalar yapılıyor. Açıklamalar ise sermaye iktidarının anti-bilimsel, din taciri ve gerici yüzünü gözler önüne seriyor.

Talim ve Terbiye Kurulu (TTK) Başkanı Alparslan Durmuş, müfredattan çıkarılması tartışma yaratan Evrim Teorisi’ne ilişkin şöyle konuştu: “Evrim bir teori midir? Teoridir. Geçerli bir teoridir. Tornavidaya inanıyor musunuz, penseye inanıyor musun? Penseyi kullanıyorum diyorsun. Ben evrime inanıyor muyum? Hayır evrime inanmıyorum ama evrimi kullanıyorum.”

Müfredatta evlilik başlığında yer alan “kadının erkeğe itaat etmesi” yönündeki ifadeler sorulduğunda Durmuş, “İslam dininden bahsediyoruz ve erkekler kadınlar üzerinde onların geçimlerini sağlamaktan kaynaklı bir üstünlüğe sahiptir” yanıtını verdi.

Cihadın bu yılın müfredatında yer almamasına dair “geri adım atmadıklarını” söyleyen Durmuş, “cihat”ın müfredatta yer alması gerektiğini savunmaya devam etti. Durmuş’un ifadeleri ise dinin, bireylerin kendi inançları ile sınırlı olmadığını, devletlerin, dinci çetelerin istismar aracı olduğunu bir kez daha ortaya serdi. Durmuş “dinci çetelerinki değil bizim dinimiz doğru, buna inanın” dercesine şu ifadeleri kullandı: “Geri adım atacak bir şey yok. Net bir şekilde cihadı, DAEŞ gibi, FETÖşistler gibi birtakım kendine dini isnat eden sözde dinsel gruplar var. Biz bütün derslerimizde, yanlışı temizlemeye ve doğruyu inşa etmeye çalışırız.”

 
§