15 Eylül 2017
Sayı: KB 2017/35

Dikta rejimi ancak sınıf mücadelesiyle yıkılabilir!
Reza Zarrab davası ve AKP’nin zayıf karnı
Gerginliğe dayalı siyaset ve gerginliğin pazarlanması
Kontrgerillanın yeni katliam aracı: SİHA
Metalde kazanımın anahtarı Metal Fırtına ve Greif’tir!
EİB’den sempozyum çağrısı
İşçi sınıfı mücadeleyi sürdürüyor
12 saatlik çalışma süresi ve sınıfa dönük saldırılar üzerine...
Gece çalışması: Kapitalistin kan dolu kadehi
Kadına şiddet üreten kapitalizm, eşitlik sunan sosyalizm!
Yeni insanın inşasında eğitim
Eğitimdeki gericileşme ve TÜSİAD’ın serzenişleri
Gerici eğitime karşı başka bir dünya mümkün!
Üniversitelerde yeni mücadele yılı
Deyr ez-Zor savaşı, emperyalistler ve PYD
Asya-Pasifik’te sular ısınmaya devam ediyor
Bağımsızlık referandumu ve Kerkük sorunu
Bir fırtına bir “çaresizlik”
Şili halkının direniş sembolü: Victor Jara
Musa Anter Kürt halkının mücadelesinde yaşıyor!
Müziğe aşık bir devrimci ozan: Ruhi Su
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Gece çalışması: Kapitalistin kan dolu kadehi

 

İşçinin yaşam ve çalışma koşullarının niteliği, hatta işçinin canı kapitalistin zerrece umurunda değildir. Kapitalist sistemin bu öğütücü karakteristiğini en yalın bir biçimde ortaya koyan olgu, iş cinayetleridir. Ancak iş cinayetleri gibi anlık değil de işçinin canını uzun vadede alan ve kapitalizmin doğasını aydınlatan başka örnekler de vardır. Bunlardan biri gece çalışmasıdır.

İş cinayetlerine ve hastalıklarına davetiye

İnsanın biyolojik yapısı gündüz saatlerinde uyanık olmak, gece saatlerinde de dinlenme ve uyku döneminde olmak şeklinde bir düzene sahiptir. Sirkadyen ritim denilen insan vücudunda günlük uyku-uyanıklık döngüsünü kontrol eden bir mekanizma vardır ve bu mekanizma 24 saatlik dilime göre ayarlı olan biyolojik saat tarafından kontrol edilmektedir. Gece çalışması bu ritmi ve saati bozmakta, böylece hastalıklara davetiye çıkarmaktadır. Bu açıdan gece çalışması, işçi sınıfının kanını yavaş yavaş ve sinsice emmektedir.

Her biri 8 saatlik dönemi içeren gündüz, öğle ve gece vardiyalarında iş kazası/yaralanma gibi olaylara ilişkin rölatif riski araştıran birtakım çalışmaların sonuçları; kaza/yaralanma riskinin gündüz vardiyasına oranla öğle vardiyasında %18, gece vardiyasında ise %30 olduğunu göstermektedir. Birbiri ardına tekrarlayan vardiyalarda ise risk, ikinci gece vardiyasında %6, üçüncü gece vardiyasında %17 ve dördüncü gece vardiyasında % 36 artmaktadır.

Vardiyalı çalışanlarda, duygu durumunda bozukluklar, depresyon, psikiyatrik sorunlar sürekli çalışanlara göre daha sık olarak gözlemlenmektedir. Gece vardiyası çalışanlarında gündüz çalışanlara göre gastrik ülserin 2 kat, kardiyovasküler hastalıkların yaklaşık %40 arttığı saptanmıştır. Metabolik etkilenme nedeniyle santral obezite sıklığı artmaktadır. Vardiyalı çalışanların %20-30’u hazımsızlık, karında gerginlik ve ağrı, mide gazı, ishal veya kabızlıktan yakınmaktadırlar. Mide ülser sıklığı da vardiyalı çalışanlar arasında yüksektir. Bununla beraber, İngiltere’de yapılan ve 8 bin 603 kişiyi kapsayan bir çalışmada standartlaştırılmış ölüm oranı (SMR) gündüz çalışanlarda 97, vardiyalı çalışanlarda ise 101 ve 119 bulunmuştur. Karanlık çöktükten sonra çalışmaya başlayan kadın ve erkeklerde ise meme ve prostat kanserine yakalanma sıklığının yüksek olduğunu ortaya çıkaran araştırmalar mevcuttur. 2007 yılının sonuna doğru, Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) bir kuruluşu olan Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (UKAA), geceleri çalışmayı “muhtemel kanserojen etkisi bulunanlar” listesine dahil etmiştir.

Yapılan araştırmalarda gece vardiyalarında daha fazla sigara içildiği de saptanmıştır. Ayrıca sosyal yaşantının gece çalışmasından olumsuz olarak etkilendiği görülmektedir.

Kadın işçiler daha fazla zarar görüyor

Tüm bunların yanı sıra kadın işçiler için gece çalışmasının ayrıca zararları bulunmaktadır. Gece çalışan kadın işçilerin meme kanserine yakalanma riski %60 daha fazladır. Gündüz çalışan kadınlara nazaran gece çalışan kadınların regl dönemleri daha sancılı ve düzensizdir. Gece vardiyalarında çalışan kadınlarda fetüs gelişiminin gecikmesi, düşük riskinin yüksekliği, doğurganlık oranında azalma, düşük doğum ağırlığı gibi bulgular da saptanmıştır. Gebelik sırasında çalışma saatlerinin düzensiz olması durumunda bebeklerin doğum ağırlıkları beklenenden daha düşük olmaktadır. Kadınların omuzlarına yüklenen çocuk, ev bakımı vb. işler ise gece çalışmasındaki kadınların uyku düzenlerini bozan ek faktörlerdir. Ve kadınların erkeklere göre gece çalışmalarına daha yorgun gitmesinin, gece çalışmasının tüm olumsuz yanlarını bünyelerinde toplamalarının bir sebebidir.*

Daha fazla kâr için gece çalışması

Marx’ın işçi sınıfına bahşettiği eseri Kapital’de canlı tablosunun çizildiği gibi 1800’lü yıllarda, “vahşi” kapitalizm de denilen dönemde 16-17 saati bulan iş günleri vardı ve 11 yaşındaki küçük çocuklar kitleler halinde fabrikalarda çalıştırılıyordu. Gece vardiyası sistemi uzun çalışma saatleri ile birlikte bu dönemde işçi sınıfının karşısına çıktı. İç içe girmiş postalar halinde çalışan işçiler arasında fazla çalışmaktan kaynaklı yaşanan ölümler bu dönemde hiç de şaşırtıcı değildi.

Ancak verilen uzun savaşımlar sonucu işçi sınıfı iş gününü kısıtlayan yasaların çıkmasını sağlamıştır. Hatta kadınlar ve genç işçiler için bir dönem gece çalışması yasaklanmıştır. Buna rağmen yasalarda var olan boşlukları kullanan patronlar dizginsiz sömürülerini devam ettirmenin yollarını bulurken, diğer bir yandan çeşitli yöntemlerle kazanılan hakları budama çabalarından vazgeçmemişlerdir.

Kan dolu kadehi kırmak

O günlerden bugüne sınıf savaşımı sürmektedir. Ve bugün sahip olduğumuz tüm haklar bu savaşımın ürünüdür. Ve bu savaşım, nihai kurtuluşumuz olan kapitalist sistemin yerle bir edilerek sömürünün ana kaynağı artı-değer gaspını ortadan kaldırana dek sürecektir.

Günümüzde “Teknik nedenler dışında gece çalışmasının yasaklanması” talebinin yükseltilmesi ve bu uğurda mücadelenin büyütülmesi gerekmektedir. Ve gece çalışmasından daha fazla etkilenen kadın işçiler özellikle bu mücadelede ön safta yer almalı ve erkek işçi kardeşleri ile birlikte kan emici vampirin sofrasına yumruğunu vurmalıdır. Kan dolu kadeh kırılmalıdır!

* Araştırma verileri Türk-İş’in 2012 tarihli “Vardiyalı çalışmada iş sağlığı ve güvenliği konuları” başlıklı çalışmasından alınmıştır.

 

 

 

 

Melisa Sağlam’a saldıran gericiye ‘iyi hal’ ve tahliye

 

İstanbul Pendik’te bir minibüste şort giydiği gerekçesiyle Asena Melisa Sağlam’a saldıran Ercan Kızılateş’e indirim üstüne indirim veren düzen yargısı, bu da yetmemiş gibi tahliye kararı verdi.

“İnanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme”, “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme” ve “sarkıntılık yapmak suretiyle cinsel saldırı” suçlamalarıyla toplamda 11 yıla kadar hapis istemiyle yargılanan Kızılateş, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçlamasından ceza almazken diğer suçlamalardan 2’şer yıl ceza aldı. Ancak düzen yargısı “iyi hal” gerekçesiyle bu cezaları 20’şer aya düşürdü. Bunun yanında, toplamda 3 yıl 4 ay ‘ceza’ verdiği Kızılateş’i yine ‘iyi hal’ gerekçesiyle tahliye etti.

 
§