16 Eylül 2011
Sayı: SİKB 2011/35

 Kızıl Bayrak'tan
Emperyalizmin ve işbirlikçilerinin saldırı cephesini dağıtmak için…
“Arap Baharı”nı “Karakış”a çevirme hamlesi
Türkiye-İsrail ilişkisinde kriz
Sınır ötesi sinyalleri
Metal işçileri kıdem tazminatı hakkı için sokakta!
MİB MYK Eylül Ayı Toplantısı Sonuçları
İşçi sağlığı ve güvenliği için mücadeleye!...
“Can güvenliği,
iş güvencesi istiyoruz!” 
“Biz kazanacağız!”
Emekliler sokağa çıkıyor
Baskı ve sürgünler protesto edildi
KHK saldırısı ve
TMMOB’nin ataleti üzerine
Yeni dönem ve
partinin yüklenme alanları
Partinin düşünen önderleri ve savaşan neferleri önünde saygıyla eğiliyoruz
12 Eylül: Karşı-devrim devam ediyor /2
- Volkan Yaraşır
12 Eylül eylemlerle lanetlendi.
Üniversite har(A)çlarına zam cambazlığı
Gençliğin kayıt dönemi faaliyetlerinden
Mısır’da saflar netleşirken
mücadele keskinleşiyor
Filistin Yönetimi 20 Eylül’de
tek taraflı devlet ilan edecek
Dört bir yanda grev dalgası
Petrol-İş’te tüzük değişikliği
Gerze’ye kitlesel destek
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Gençliğin kayıt dönemi faaliyetlerinden...

Genç komünistler üniversitelerin yeni dönem kayıtlarının başlamasıyla birlikte devrimci gençlik faaliyetlerine hız kazandırdılar.

İstanbul Üniversitesi

İstanbul Üniversitesi’nde 5 Eylül tarihinden itibaren yeni dönem kayıtları başladı.

5 Eylül günü kayıt yaptırmaya gelenlerin sayısındaki azlık ve özellikle görsel medyanın ilgisi dikkat çekiciydi. Kayıtların bu sene de fakültelere bölünmesi ve günlere göre düzenlenmemesi öğrenciler için eziyete dönüştü. Otomasyon sisteminin internet üzerinden sık sık kilitlenip kullanım dışı kalması da öğrencilerin tepkisine konu oldu.

7 Eylül günü ise Toplumcu Hukukçular Kulübü’nün tanıtım masasına okul yönetimi tarafından izin verilmemesi üzerine fakülte önünde ÖGB’lerle kısa süreli bir arbede yaşandı. Bir güvenlik apar topar masayı kaçırdı ancak kulübün tanıtım broşürleri yeni kayıt yaptıran öğrencilere dağıtılarak ve yönetimin tavrı teşhir edilerek faaliyet sahiplenildi.

Beyazıt Meydanı’na kayıt yaptırmaya gelen öğrencilere Ekim Gençliği’nin yeni dönem broşürleri ile “Hoş geldin!” denildi.

Belli aralıklarla İktisat ve İletişim Fakültelerine de geçilerek kayıt sırası bekleyen gençlerle üniversite, gelecek ve mücadeleye dair sohbetler edildi.

Ayrıca Vezneciler’e ve fakülteler arasına yapılan “Gençliğin ve devrimin sesi: Ekim Gençliği”, “Gençlik gelecek, gelecek sosyalizm!” yazılamaları ve “Ekim Gençliği” imzaları da yeni gelen öğrencileri karşılıyor.


Ege Üniversitesi

Ege Üniveristesi’nde kayıtların ilk haftasında 3 gün boyunca Ekim Gençliği masası açıldı.

5 Eylül günü Edebiyat Fakültesi önünde Ekim Gençliği bildirileri dağıtılarak öğrencilerle verimli sohbetler gerçekleştirildi.

Ege Üniversitesi’nin KYK yurdunun kontenjan sayısının az olması ve talebi karşılayamamasını fırsat bilen özel yurtlar öğrencilerin etrafında akbaba gibi dolaştı. Bu yurtların genelini cemaat yurtları oluşturuyor. Barınma sorunu yakıcılığı ilk günden kendini göstermiş oldu.

Üniversitenin hukuksuz bir şekilde kimlik bedeli olarak aldığı 50 TL, veliler ve öğrenciler tarafından tepki ile karşılandı. Ekim Gençliği masasından, alınan paranın hukuksuz olduğu ve haraç gibi alındığını belirten açıklamalar yapıldı.

6 Eylül günü bildiri dağıtımlarının yanısıra Ekim Gençliği ve Kızıl Bayrak satışı da yapıldı.

Mühendislik öğrencilerinin kayıtlarının yapıldığı 7 Eylül günü ise mühendislerin kendilerine özgü sorunları anlatıldı. Ekim Gençliği masasının arkasına “Eşit, bilimsel, demokratik , anadilde eğitim  için sosyalizm” ve “Sermaye için değil toplum için bilim / Toplumcu, Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları” pankartları asılarak Toplumcu Eksen dergisinin satışı yapıldı.

Üniversitenin harçlara yaptığı % 25’lik zam Genç-Sen’in kayıt binasının önünde yaptığı oturma eylemiyle öğrencilere duyuruldu. Bildiriler ve ajitasyon konuşmalarıyla alınan paranın resmi harç parasından fazla olduğu anlatıldı. Eyleme veliler ve öğrenciler destek verdi.


Osmangazi Üniversitesi

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde (OGÜ) yeni eğitim öğretim döneminin ders kayıtları yine soygunla başladı. OGÜ’de de har(a)çların yanısıra öğrencilerden 40 TL ek ücret alınıyor.

Öğrenciler ön kayıtlarını yaptırırken, Genç-Sen OGÜ Şubesi üyeleri üniversiteyi anlatan broşürlerin ve Kampüs gazetesi dağıtımını gerçekleştirdi. Okulun girişinde bulunan ÖGB’ler, Genç-Sen’lilerin faaliyetini engellemeye çalıştı ancak alınan net tutum sonrasında alanı terketmek zorunda kaldı.

Öğrencilerle çeşitli konularda sohbetler eden Genç-Sen’liler hazırladıkları iletişim föylerinin dağıtımını da gerçekleştirdiler.


Anadolu Üniversitesi

Genç komünistler 6 Eylül günü Anadolu Üniversitesi’nde Ekim Gençliği’nin yeni dönem bildirilerinin dağıtımını gerçekleştirdiler. Ayrıca bildiriler duvar gazetesi haline getirilerek okulun merkezi yerlerine de asıldı.

7 ve 8 Eylül günleri ise çalışmalar kütüphanenin önünde açılan Genç-Sen kayıt destek masasında sürdü. Çalışmalarda Anadolu Üniversitesi’ni anlatan bildirilerin yanısıra Kampüs gazetesinin dağıtımı da yapıldı.

Masanın yanısıra fakültelere gidilerek de öğrencilerle sohbetler gerçekleştirildi.

Ekim Gençliği / İstanbul-İzmir-Eskişehir

 

 

 

“I brain METU” üzerine…

“Önce ODTÜ’yü ve
kafalarınızı değiştirin”

Kısa sayılabilecek bir zamandır televizyonda, uzunca sayılabilecek bir zamandır ise ODTÜ kampüsü içerisinde “I Brain ODTÜ” adlı bir kampanya yürütülüyor. Kampanyanın amacı üniversite tercihleri yapacak olan öğrencilerin dikkatinin çekilmesi. ODTÜ kampüsünde kırmızı üzerine beyaz yazılı “I Brain ODTÜ” tişörtlerini görmeye başladığımız gün 2 Temmuz’du. Açıkçası şaşırmıştık ve anlam verememiştik ilkin. 10., 20., 30., 40. yıl mezuniyet madalyalarını almaya gelen yarım asırlık ODTÜ’lü çınarlar bu kırmızı tişörtlerle okulun birçok yerinde fotoğraf çektiriyorlar ve sanki çocukluklarını yeniden yaşıyormuş gibi eğleniyorlardı.

Birkaç gün sonra “Bizler dünyayı değiştirebiliriz, çünkü biz ODTÜ’lüyüz” temalı bir sloganla, “marjinal” görevleri olan “sıradan” ODTÜ mezunlarıyla yapılan röportajımsı bir kısa film yayıldı sosyal medyada. Tüm bu ODTÜ’lüler “ODTÜ Manifestosu”ndan birer cümle okuyorlardı. Şimdilerde ise burjuva medyada aynı filmi izlemekteyiz.

Peki bizler soruyoruz:

ODTÜ ruhu, ODTÜ kültürü dediğiniz şey madem ki devrimci bir ruhtur, madem ki dünyayı değiştirme arzusudur, neden onu kapitalizmin hizmetine sunuyorsunuz? Ayrıca, kalp, sevgi, yürek insanlarda üç aşağı beş yukarı eşit dağılmıştır. Bir insan bir şeyi sevebilir. Sevgide bir eşitlik hali vardır. En azından hepimiz sevme kapasitesine sahibiz. Kimimiz çiçeği, böceği sever kimimiz ise mücadele içinde öğrenir insanlığı sevmeyi… Ama öyle ya da böyle severiz. Lakin beyin, zekâ, akıl ne yazık ki eşit dağılmamıştır. Eşitsizliği yaratan da kapitalist düzenden başkası değildir. Biz sosyalistlerin payına zeki ve akıllı olanların daha iyi bir hayat şansına sahip olacağı bir dünya bizim dünyamız olamaz. Bir insan daha zeki ve akıllı olduğu için niye daha iyi bir yaşam standardına sahip olsun ki?

Kabul edilemez olan zekâ konusunun böyle çirkince ODTÜ’nün devrimci ruhunu istismar etmek için reklâma malzeme edilmiş olmasıdır. Peki ama, bu eşitsizliği niye kör parmağım gözüne misali bir logo haline getiriyorsunuz? Dahası bu okulun en büyük paydasını oluşturan ve asıl sahipleri olan biz öğrencilere sormadan böyle bir reklâmı neden yapıyorsunuz? Acaba sırf taban puanları düşüyor diye böyle çirkin bir girişimde bulunmuş olmayasınız?

Reklâm filmine harcadığınız para yerine yurt koşullarını iyileştirip yurtlar yaptırsanız, en azından o yurtları yaşanabilir hale getirseniz, öğrencilerin konaklama ve barınma sorunlarını çözseniz okulumuz için daha iyi şeyler yapmış olmaz mısınız? Sizler dünyayı değiştirme iddiasında bulunmadan önce ODTÜ’yü ve kendi kafalarınızı değiştirin. Anadilde eğitim ve parasız eğitimi gündeminize alın, ÖGB’yi üniversiteden kovun, ÖTK’nın nasıl öğrenci temsiliyetini sağlayabileceğini konuşun mesela. Zira kendini değiştiremeyen başkasını da, dünyayı da değiştiremez.

Dünyayı değiştirmek iddiasında bulunmak herkesin harcı değildir. Bu iddiada bulunmak devrimci olmayı gerektirir. Mücadele etmeyi ve bu uğurda bedel ödemeyi gerektirir. Bilincini ve hünerini devrimci mücadelenin ihtiyaçlarına sunmak demektir devrimci olmak. Devrimciliği ve ODTÜ’nün devrimci geleneğini kendi çıkarlarınıza alet edemezsiniz. Çünkü bu dünyayı değiştirecek olan, sermaye düzenini tüm çirkinliğiyle tarihin çöplüğüne gönderecek olan, devrimci işçilerle beraber devrimci ODTÜ’lülerdir. Sizler değil…

ODTÜ’den bir Ekim Gençliği okuru

(Ekim Gençliği’nin Eylül 2011 tarihli 133. sayısından alınmıştır...)