16 Eylül 2011
Sayı: SİKB 2011/35

 Kızıl Bayrak'tan
Emperyalizmin ve işbirlikçilerinin saldırı cephesini dağıtmak için…
“Arap Baharı”nı “Karakış”a çevirme hamlesi
Türkiye-İsrail ilişkisinde kriz
Sınır ötesi sinyalleri
Metal işçileri kıdem tazminatı hakkı için sokakta!
MİB MYK Eylül Ayı Toplantısı Sonuçları
İşçi sağlığı ve güvenliği için mücadeleye!...
“Can güvenliği,
iş güvencesi istiyoruz!” 
“Biz kazanacağız!”
Emekliler sokağa çıkıyor
Baskı ve sürgünler protesto edildi
KHK saldırısı ve
TMMOB’nin ataleti üzerine
Yeni dönem ve
partinin yüklenme alanları
Partinin düşünen önderleri ve savaşan neferleri önünde saygıyla eğiliyoruz
12 Eylül: Karşı-devrim devam ediyor /2
- Volkan Yaraşır
12 Eylül eylemlerle lanetlendi.
Üniversite har(A)çlarına zam cambazlığı
Gençliğin kayıt dönemi faaliyetlerinden
Mısır’da saflar netleşirken
mücadele keskinleşiyor
Filistin Yönetimi 20 Eylül’de
tek taraflı devlet ilan edecek
Dört bir yanda grev dalgası
Petrol-İş’te tüzük değişikliği
Gerze’ye kitlesel destek
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Üniversite har(A)çlarına zam cambazlığı...

Sokağa, eyleme, mücadeleye!

Sağlık ve eğitim iki temel ihtiyaç alanı olarak yıllardır birbiri ile yarıştırılırcasına ticarileştirilirken, bu hizmetlere ulaşmak emekçiler için imkansızlaşmaktadır. Sağlık hizmeti bugün neredeyse kullanılamaz haldedir. ‘Herkese parası kadar sağlık’ diyen sermaye devleti okulların kapılarını da sadece parası olana açmak istemektedir. Eğitim bir haktır. Bugün kapitalist düzende ise sermayenin çıkarları neyi gerektiriyorsa odur.

Sermayenin fütursuz lafazanı kalkıp da “Kriz bu sefer teğet bile geçmeyecek” derken, faturayı emekçilere sorunsuzca kesmiş olmanın rahatlığıyla konuşuyordu. Önümüzdeki süreçte de burjuvazi krizin faturasını hayatın her alanında emekçilerin sırtına yükleyecek, zaten yoksullaştırdığı milyarlarca insan için yaşamı daha da çekilmez hale getirecektir. Sermayeye büyük hizmetlerde bulunan hükümet ‘torba yasası’ ile şimdiden kolları sıvadı.

Sermaye uşakları yeni dönemin başlaması ile birlikte Uluslararası Yükseköğrenim Kongresi’nde (UYK) alınan kararlar doğrultusunda harekete geçti. Yükseköğretimin her alanında sınırsız bir ticarileştirme öngören hükümet UYK’da önerildiği biçimde bir cambazlığa imza attı. Haraçlara zam yapılmayacak diye açıklamalar yapılırken, çıkarılan bir kararname ile zamdan fazlasını yaptı. Harçlar otomatikman misliyle arttırıldı.

2009’da %500 zam yapmaya kalkan sermaye uşakları çizmeyi aştıklarını fark ederek daha sinsi bir çare olarak bir gizli zamda karar kılmışlardır. Peki bu zam nasıl gizlenmek isteniyor?

Ders tekrarı mı? Ancak parası olana!

Bakanlar Kurulu’nun 26 Ağustos 2011 tarihli kararında belirttiği düzenleme değişikliğine göre 3 kez ya da daha fazla tekrar edilen her ders için öğrenci sabit harcına ek olarak bir ödeme yapacaktır. Yani her ne sebeple olursa olsun bir dersi 2 kezden fazla alan bir öğrenci katlanarak artan biçimde daha fazla ödeyecektir. 4 yıllık bir fakültede okuyan bir öğrencinin harcı 5. yılında eski düzenlemede %50, 6 yılında ise %100 zamlanıyordu. Yeni düzenlemede öğrenim süresin uzamasa da bir derse 3. kez kayıt yapıldığında kredi başına düşen har(A)ç %150, 4. kez için %200, 5 ve daha fazlası için ise %300 olarak hesaplanacaktır. Üstelik öğrenim süresi dolduğunda ise bir dersin kredisi ilk kayıtta %100, ikincide %200, üçüncüde %300, dördüncü ve sonraki kayıtlarda ise tam %400 zamlanacaktır. Tüm bunlarla beraber yeni uygulamada zamlar bir adım daha da ileri götürülmüş ve üniversite yönetiminin har(A)aç artırma yetkisi için öngörülen miktar %20’den %30’a çıkarılmıştır.

Eğitim değil soygun!

Şu an gelecek adına bir anlam ifade etmeyen üniversite diploması böylelikle büyük bir külfete dönüşmüştür. 180 TL olan bir har(A)cın İstanbul Üniversitesi’nden bir örnekte olduğu gibi 925 TL’ye çıkabildiği bu uygulama ile artık emekçi çocukları için zaten güç bela girebilecekleri üniversitelerin kapıları daha da kapanmış. Biraz da olsa gelecek hayali kurularak girilen üniversiteler bu haliyle mezuniyet sonrasında gençlik için yıllarca ödenecek borç ve bu borcun ağırlığı altında burjuvaziye haraç mezat satılacak emek gücü olmaktan başka bir anlam taşımamaktadır. Zaten geleceği elinden çalınmış olan gençliğin yaşamı son har(A)çlarla birlikte tıpkı bir köle gibi ipotek altına alınmak istenmektedir.

Üniversitelerin kapılarını
sermayeye kapatalım!

Sermayenin üniversiteler üzerindeki karanlık eli kaldırılmadığı sürece, eğitim emekçi çocukları için imkansızlaşacaktır. Açıktır ki, kriz içinde debelenen sistem kendisi ile birlikte insanlığı da yokoluşa sürüklerken dünyada çeşitli coğrafyalarda çakılan mücadele ateşlerini coğrafyamızdan büyütmek güncel bir sorumluluktur. Har(A)çlara yapılan gizli zamma karşı vereceğimiz mücadelede toplumun geleceksizleştirilen diğer kesimlerinin desteği önemli olduğu gibi, gençlik adına kazanılacak her mevzi de mücadeleyi büyütmenin bir olanağıdır.

Geleceğimizi elimizden alan düzenin bu saldırısını engellemek için “eşit, parasız, bilimsel ve anadilde bir eğitim” talebini geniş yığınlar ile paylaşmalı ve gelecekleri için onları bu şiar altında mücadeleye çağırmalıyız.

Haydutların haraç düzenine son vermek ve eğitim hakkını kazanmak için mücadeleyi büyütelim.

Ekim Gençliği

15 Eylül 2011

 


Gizli zamma tepki 

Üniversite öğrencileri gizli harç zammına tepkilerini 14 Eylül günü Taksim’de gerçekleştirdikleri eylemlerle gösterdiler.

Genç-Sen’den eylem

Yüksek Öğrenim harçlarına yapılan gizli zamma karşı Genç-Sen üyeleri Galatasaray Lisesi önünde biraraya gelerek çadır kurdular. Akşama dek dağıtılan bildirilerle ve birebir konuşmalarla çevredeki emekçilere ve öğrencilere ticari eğitim uygulamaları teşhir edildi. Zamlara, har(a)çlara ve paralı eğitim uygulamalarının tümüne karşı gençler mücadeleye çağrıldı. Kampanya dahilinde imza toplanan çadır önündeki stant yoldan geçenler tarafından ilgi gördü.

Saat 18.00’de Genç-Sen “Üniversitede soygun var!” pankartı arkasında Taksim Meydanı’na doğru yürüyüşe geçti. Yapılan açıklamada “Yoksul çocuklarına üniversite kapılarının kapatılmasına, özel üniversitelere verilen destekle parasız eğitim hakkımızın elimizden alınmasına izin vermeyeceğiz” denildi.

Yürüyüş sonrası çadıra dönülerek Genç-Sen İl Meclisi toplantısı gerçekleştirildi. Her gün 15.00 -20.00 saatleri arasında Galatasaray Lisesi önünde bu faaliyetin gerçekleştirilmesi, çalışmanın 17 Eylül günü yapılacak daha geniş katılımlı bir eyleme yönlendirilmesi karara bağlandı. Her akşam değerlendirme toplantılarının yapılması da kararlaştırıldı.


“‘Harc’ınız değil!”

“Öğrencileri soymak ‘Harc’ınız değil” pankartı arkasında Taksim Tramvay Durağı’nda biraraya gelen öğrenciler de Galatasaray Lisesi önüne yürüdü. Yürüyüş boyunca üzerinde ‘Haraç’, ‘Ek haraç’, ‘Torba Yasa’, ‘YÖK’ yazılarının bulunduğu içi temsili paralarla dolu çuvallardan fotokopi 50 TL’ler dağıtıldı.

Yapılan açıklamada, yeni eğitim yılına girmeden YÖK’ün harçlara zam yapılmayacağına dair söylemleri hatırlatıldı. Bu sözlerin tuzak olduğuna dikkat çekilerek, harçlar alınırken karşı karşıya kalınan uygulamalar anlatıldı. Yaşananların Bologna süreciyle birlikte eğitimin ticarileştirilmesine tekabül ettiği vurgulanarak, “Bu uygulamayla devlet üniversitelere verdiği bütçeyi kesmek istiyor” denildi. Bu kararla birçok öğrencinin okuyamayacak duruma geldiği de vurgulandı.

Ekim Gençliği / İstanbul


 

 

“Başkaldırıyoruz!” davasında
ilk duruşma

5 Ocak 2011’de ODTÜ’den AKP genel merkezine yürümek isteyen öğrencilere polis gaz bombası ve tazyikli suyla azgınca saldırmıştı. Saldırının ardından 117 üniversite öğrencisi hakkında “kamu malına zarar vermek, izinsiz toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlemek ve polise mukavemet” suçlamalarıyla 10 yıla kadar hapis istemiyle dava açılmıştı.

Davanın ilk duruşması 13 Eylül günü Ankara Adliyesi’nde görüldü. Yaklaşık 60 öğrenci duruşmaya katılırken, birçok öğrenci kendisine tebligat yapılmadığı için duruşmaya gelemedi.

ÇHD’li avukatların da hazır bulunduğu duruşmada öğrencilere “Eyleme katıldın mı?”, “Polise taş attın mı?” gibi sorular yöneltildi. Avukatların emniyette ve savcılıkta hiçbir işlem yapılmadan 117 öğrenci hakkında açılan davanın usule aykırı olduğunu belirterek dosyanın iptal edilmesi talepleri ise reddedildi. Şikayetçi polislerin de katıldığı duruşma tüm ifadelerin alınmasının ardından sona erdi.

Dosyada yargılanan ancak başka bir davadan tutuklu bulunan 8 öğrenci ise öğleden sonra mahkemeye çıkarıldı. Bir sonraki duruşma 13 Aralık tarihine ertelendi.

Duruşmanın hemen ardından adliye önünde basın açıklaması gerçekleştirildi. “Başkaldırıyoruz!” pankartı açan üniversite öğrencileri “Biz mücadele alanlarında olduğumuz sürece AKP ve egemenler paralı eğitime geçit verilmeyeceğini, üniversitelerde sermayenin ve onların sözcülerinin at koşturamayacağını anlamalıdır” dediler.

Açıklamanın ardından Eğitim Sen adına da bir konuşma gerçekleştirildi.

Eyleme yaklaşık 100 öğrenci katıldı.

Kızıl Bayrak / Ankara