İçindekiler:

5 Haziran 2022
Sayı: KB 2022/20

Mücadeleyi büyütelim!
NATO üzerinden kirli pazarlıklar
Çürüyen rejim
Basına saldırı yasası
Avrupa'nın çöpü zehir saçıyor!
Sınıf "yeni hareketlikilere" gebe
İşçi-emekçi direnişlerinden
"Dik durmamız çok önemli"
Neşe Plastik grevi üzerine...
Asen Metal işçileri anlatıyor...
Kapitalizm, savaş ve parti programı / 2
IG Metall TİS'i sabote ediyor
Kolombiya seçimleri...
Servet sefalet kutuplaşması derinleşiyor
İngiltere'den göçmen düşmanı adım
Dünya işçi ve emekçi eylemleri
Lutte Ouvrière Festivali sona erdi
"Birlikte olursak kazanırız"
İTÜ'de "Beril ve Ömer için isyandayız"
Milyonlar borç yatağında!
"Haziran'da ölmek zor"
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Sınıf “yeni hareketliliklere” gebe

N. Kaya

 

AKP-MHP iktidarının uyguladığı yıkıcı ekonomi politikaların sonucunda işçi ve emekçiler artık uçuruma doğru sürüklenmektedir. Bu politikalarla bir avuç asalak sermaye kesimi ihya edilirken, milyonlarca işçi ve emekçi en temel gereksinimlerine dahi ulaşamaz duruma gelmiştir. Bu tablo her geçen gün iyileşmek bir yana daha da kötüye gitmektedir. Derinleşen ekonomik ve siyasal krizin ağır sonuçlarını işçi ve emekçilerin sırtına yükleyen sermaye iktidarı, tabiri caizse emekçilerin canını çıkarmaktadır. Kapitalistler, doymak bilmez kâr hırsları yüzünden yarattıkları bu çok yönlü krizi aşmak için yıllardır işçi ve emekçilere kan kusturduğu bilinen bir gerçek. Bunun için işçi sınıfının tarihi kazanımlarına göz diken kapitalistler, sınıfın elinde-avucunda kalan bütün haklarını her fırsatta gasp etmeye çalışmaktadır. Sırtını gerici-faşist iktidara dayayan bu aç gözlü kapitalistler, katmerli sömürüyü işçi sınıfına dayatırken en ufak hak alma mücadelesine bile tahammül etmemektedir.

TL’nin değer kaybetmesi ve her şeye gelen fahiş zamlar nedeniyle ülkede hayat neredeyse durma noktasına gelmiştir. Her konuda çarpıtma yapan, pembe tablolar çizen TÜİK’in açıkladığı son enflasyon oranı bile yüzde 70’lere dayanmıştır. Türk-İş’in açıklamasına göre, mayıs ayında açlık sınırı 6.017 TL, yoksulluk sınırı 19.602 TL dayanmış bulunuyor. Aralık 2021’de büyük bir seremoni ile sunulan yüzde 50’lik zam oranı ile 4 bin 250 olan asgari ücret ilk altı ayda pula dönmüştür. Sınıfın yüzde 50’den fazlasının asgari ücretli olduğu ülkemizde ortaya çıkan tablonun ne kadar vahim olduğu görülmektedir. Bunun dışında sınıfın geri kalanının büyük çoğunluğunun (buna sendikalı işçiler de dahil), aldıkları ücret açlık sınırına dayanmıştır.

Toplumun geneline baktığımızda ise küçük bir azınlık dışında büyük çoğunluk geçmiş yıllara göre büyük bir yoksullaşma içindedir ve her geçen gün hayatlarından daha fazla ödün vermektedirler.       

İşçiler sefalet ücretine karşı mücadele ediyor!

Bu tablonun ağırlaştığı 2022’nin ilk aylarında alım gücü iyice düşen işçi sınıfı sessizliğini bozmuş, farklı sektörlerde sefalet ücretine karşı iş durdurma eylemleri gerçekleştirmişti. Motokurye işçileri, tekstil işçileri başta olmak üzere çeşitli kentlerde belirledikleri talepler için harekete geçen işçiler, bu eylemleri sonucunda kısmi kazanımlar da elde etmişlerdi. Harekete geçen işçilere baktığımızda geneli sendikasız olan işçiler.

İşçi sınıfının bilinç ve örgütlenmedeki verili geri tablosu göz önünde bulunduğunda yaşanan bu eylemlilik süreci hem sınıfın geneline yayılmamış hem de anlık talepleri karşılandığında geriye çekilmiştir. Sendikalaşma için harekete geçildiğinde ise, bu kez de sendikal bürokrasinin mücadeleyi kötürümleştiren tutumlarıyla baş başa kalmışlardır. Genellikle sendikasız işyerlerinde ortaya çıkan bu hareketliliklere ek olarak, satış sözleşmesini kabul etmeyen Çimsataş işçilerinin başlattıkları direniş başta sendika bürokratları tarafından görülmemiş, sonrasında ise mücadeleyi bastırmak için dört koldan saldırılarla karşılaşmışlardı.

Bugün ise yılın başına doğru işçi sınıfının yaşadığı sosyal bunalım daha da ağırlaşmış durumdadır.

Bu yüzden yılın başında ortaya çıkan hareketliliğin tekrardan yaşanacağı beklentisi hakimdir. Çünkü alım gücünü iyice kaybeden işçi sınıfı ya ölüme razı edilecek ya da bir şeyler kazanmak için harekete geçecektir.

Temmuz ayında kamu emekçilerine, emeklilere enflasyon oranında zam yapılacak olması, açlığa mahkûm edilen sınıfın sendikalı-sendikasız işyerlerinde çalışan milyonlarını bir beklenti içerisine sokabilir. İşçi sınıfının öfke biriktirdiği ve çıkış aradığı bir gerçektir. Bunu yeniden artmaya başlayan işçi direnişlerinde de görmekteyiz.

Bunlarla beraber, her ne kadar sermaye iktidarının gündeminde yok dese de temmuz ayında asgari ücrete ek bir zam ciddi bir şekilde tartışılmaktadır. Fabrikalardan yansıyanlara bakılırsa birçok işçinin 6. ayda bir zam beklentisi vardır. Asgari ücrete beklenen zam yapılmadığı oranda sınıfta bir hareketliliğin yaşanması da muhtemeldir

Hareketliliği kucaklamak için seferberlik!

Nesnel koşulların dayattığı bu olgu, önümüzdeki günlerde daha da belirgin bir şekilde açığa çıkmış olacaktır.

İşçi sınıfının yılın ilk haftalarında gerçekleştirdiği direniş dalgasının bir benzerinin gelip gelmeyeceği konusunda kesin ve net bir şey söylenemez.

Ancak asıl önemli olan böyle bir hareketliliğin yaşanması durumunda, sınıfın örgütlülük ve bilincine neler kazandıracağıdır. İş ve asgari ücret için “çağırırlarsa seve seve gideriz” diyen sendika ağalarına kalırsa işçi sınıfının hiçbir kazanım elde edemeyeceği açıktır. Bu durumda sınıfın öncü ve ileri işçilerine çok iş düşmektedir.

Sınıfta var olan tepkiyi örgütleyerek açığa çıkabilecek bir hareketliliğe şimdiden yön verebilmek için sorumluluk alarak hazırlanmalıdır.

Bu dönemde sınıf devrimcileri tam bir seferberlik halinde olmalı ve en ufak bir kıvılcımı dahi değerlendirmelidir. Lokal düzeyde yaşanabilecek her hareketliliği sınıfın geneline mal etmek için her olanağı zorlamalıdır.