16 Mart 2018
Sayı: KB 2018/11

Savaşa ve işgale karşı işçilerin birliği, halkların kardeşliği!
Kadına ve çocuğa yönelik istismara karşı mücadele
Dünden bugüne tek tip kıyafet
Sermaye devletinin “çılgın” yıkım projeleri
Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi mutlaka engellenmeli!
Berkin Elvan katledilişinin 4. yıl dönümünde anıldı
MİB MYK Mart Ayı Toplantısı Sonuçları
Metalde kıyımlar başladı!
Sağlık çalışanları tükeniyor, intihar ediyor, şiddete uğruyor
Ortadoğu, Türkiye ve Kürt sorunu - I - H. Fırat
Alman ve Türk sermaye devletleri arasındaki kirli pazarlıklar üzerine
Almanya’da büyüyen yoksulluk ve yabancı düşmanlığı
İnsan ve kadın olmanın ağır yükünü omuzlayan Olga Lyubatoviç
Karanlığa inat, 8 Mart’a kadınların öfke ve tepkisi damgasını vurdu!
Kızıl fularlı kadınlar yürüyor
Sermayenin gözünden mesleki eğitim
İstanbul direnişi yol ayrımında…
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Metalde kıyımlar başladı!

 

Metalde on binlerce işçiyi kapsayan sözleşmeye imzaların atılmasının ardından işçilere dönük saldırılar başladı. Otokar ve Ford Otosan’da ise toplu işçi kıyımları yaşandı. Bütün planlarını MESS grup TİS’leri üzerinden yapan metal patronları, tehlikenin şimdilik atlatılmasının ardından fabrikalarda kendi hükmünü güçlendirecek ve kârlarını arttıracak saldırılara girişiyor.

Her sözleşme döneminin ardından metal patronları fabrikalarda toplu kıyımlara, aslında gözdağı operasyonuna başlıyor. Bunun kendisi sermayenin pervasızlığı, sendikal bürokrasinin işbirliği ve işçilerin başvurduğu mücadele yöntemlerinin yetersizliğinin sonucu kanıksanmış/kanıksatılmış bir durum aslında. Sözleşme süreci içerisinde öne çıkan işçiler biçilmeye, çevresindeki veya fabrikadaki işçilere ayar çekilmeye çalışılıyor.

Fakat bu sözleşme döneminin ardından henüz genele yansımasa da, MESS’in politikalarına önderlik eden KOÇ sermayesinin fabrikalarından sadece ikisi olan Otokar ve Ford Otosan’da yaşanan kıyımların diğerlerinden bir farkı var. Sendika ağaları tarafından sözleşmenin ‘zaferi’ olarak atfedilen kıdem zamlarını alan işçiler, bu kıyımların önemli bir parçasını oluşturuyor. Otokar fabrikasında işten atılan işçilerin büyük bir kısmı 5-18 yıllık işçilerden oluşuyor. Yani maliyeti yeni işçilere göre fazla olan kıdemli işçiler uydurma gerekçelerle işten çıkartılıyor.

Ford Otosan’daki kıyımın odağında ise boyun eğmeyen işçilerin yanı sıra; sözleşme döneminde patronlar için grev, iş durdurma vb. gelişmeler karşısında tedbir olarak işe alınan sözleşmeli işçiler oldu. Sözleşmeli çalışan 400 civarında işçinin sabah işe girerken turnikelerde işe giriş kartları basmazken, kadrolu ve kıdemli işçiler ise düzmece gerekçelerle işten atıldı.

Sözleşme masasından küçük tavizlerle ayrılan metal patronları, bu küçük tavizleri bile hızla telafi etmenin yollarını aramaya başlamış bulunuyor. Fabrikalarda üretim bantlarının hızları artarken, yeni rekorlar birbiri ardına geliyor. İşçiler üzerinde basınç yaratılarak sözleşme bir kırbaç gibi kârları arttırmak için kullanılıyor. Özellikle de kıdemli işçiler üzerindeki mobbing gün be gün yoğunlaşıyor.

Metal patronları sonuna kadar kullandıkları devlet teşvikleri ve peşkeş çekilen işsizlik fonu ile sözleşmeyi kendi kârını büyütmenin aracına çevirmek istiyor. Bugün itibari ile işten atma saldırısı genele yansımasa da kâr amacı doğrultusunda yeni kıyımlara girişecektir. Bu kıyımlarda ise kıdemli işçileri seçeceğini şimdiden belli etti. Her fırsatta “piyasa koşullarında ayakta kalmak ve rekabet edebilme kabiliyetlerini yükseltmek” için daha fazla kâr etmeleri gerektiğini ifade eden sermayedarlar, kapitalizmin doğası gereği kâr etmek için emek gücü maliyetini en aza indirmeye çalışacaktır. Sözleşmede işçileri bölmek ve imzalanan anlaşmayı az da olsa meşru hale getirebilmek için verilen kıdem zamları ve bu zamları alan kıdemli işçiler ise saldırıların hedefinde yer alacak. Toplam çalışan işçilere nazaran sayılarının azlığına rağmen eylemsel deneyimleri ve maliyetleri açısından önce bu işçiler fabrikalardan atılmaya çalışılacaktır. Zira son gelişmeler bunu işaret ediyor.

Kocaeli’den bir metal işçisi

 

 

 

 

Taşerona kadro” yalanına karşı iş bırakma

 

DİSK Ege Bölge Temsilciliği’nin çağrısıyla İzmir’de belediye işçileri 9 Mart’ta yarım gün iş bıraktı. 696 Sayılı KHK’yla taşeron düzenlemesinin ardından işsizlik tehdidiyle karşılaşan işçiler “taşerona kadro” yalanını protesto etti.

Binlerce işçinin yanı sıra, çeşitli sendikalar ve siyasi kurumların da destek verdiği eylem için saat 14.00’te Konak’ta bulunan Başbakanlık binası önünde toplanıldı. İşçiler gelmeden önce alan polis ablukası altına alındı.

Eylemde “Taşeron yasaklansın herkese güvenceli iş”, “Suçlu değil işçiyim ekmeğime dokunma!” ve “Çalışırken müjde dedin sonra işimizden ettin” dövizleri açıldı.

Eylemde konuşan DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, AKP’nin 696 Sayılı KHK ile taşeron işçilerinin sorunlarını derinleştirdiğini belirterek ayrımsız, koşulsuz kadro hakkının gasp edildiğini vurguladı.

Merkezi idarede kadro verilirken, belediyelerde çalışan alt işveren işçileri belediyelere değil, belediye şirketlerine geçiş yapmaya zorlanmaktadır. Bu, Anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır” diyen Sarı, devlet memurları için istenen koşulların taşeron işçilerinden beklendiğini dile getirerek “Bu uygulama hukuki temeli olmayan bir keyfiyettir” dedi.

İşçilere “güvenlik soruşturması” dayatmasının da binlerce işçinin işsizliğe mahkum edilmesine yol açtığına dikkat çeken Sarı, 150 bini aşkın işçinin başvurusunun, bu soruşturma sonucunda reddedildiğini dile getirdi. “Bu KHK’nın sorumlusu AKP’dir” diyen Sarı, AKP şeflerinin “taşeron işçilerine kadro” sözlerinin yalan olduğunu teşhir etti. Açıklama, düzenleme iptal edilene dek yeniden iş bırakma eylemlerinin yapılacağı vurgusuyla noktalandı.

 

 

 

 

 

Hakları gasp edilen 160 madenci işten atıldı

 

AKP iktidarının TTK’ya ait maden sahalarını peşkeş çektiği Hattat Holding’in maden işletmelerinde işçi düşmanı icraatlar devam ediyor. Holdinge ait Hema Endüstri şirketi, taşeronu Ersamak firmasıyla birlikte Bartın’ın Amasra ilçesindeki maden ocağında çalışan işçilerin haklarını gasp etti.

Ersamak taşeronuna bağlı olarak çalışan 160 maden işçisi, 2,5 aylık ücretlerini alamamışken 1 ay “ücretsiz izne” çıkarıldı.

Kazpınarı-2 kuyusundaki galeri açma işlerinde çalışan işçilerin iş akitlerinin feshedileceği ortaya çıktı.

Ersamak patronu şantiyede işçilere yaptığı açıklamada Hema’yla karşılıklı sözleşmelerini feshettiklerini, kıdem ve ihbar tazminat hakları saklı kalmak şartıyla iş akitlerini feshedeceklerini söyledi.

Taşeron patronu, işçilerin alacaklarını “ödeyemezlerse” sorumlunun Hema olduğunu öne sürerek topu Hema’ya attı.

Gerekçe olarak 4 aydır iş yapmadıkları ve Hema’nın kendilerine iş bölgesi göstermediğini belirten Ersamak patronu “Bu kadar çalışanın sorumluluğunu üstlenemeyeceklerini” ileri sürdü. Kendilerine tebligatın yarın yapılacağını söyleyen patron sözlü taahhüt dışında işçilere yazılı bir güvence vermedi. Jandarma da alana yığınak yaptı.

Hema’dan yapılan açıklamada ise Ersamak’a hiçbir borçları olmadığı ileri sürülerek “Madencilerin işsiz kalmasıyla ilgili de bir tasarrufumuz yoktur” denildi. İşçilerin haklarının gasp edilmesinde sorumlulukları bulunmadığını iddia eden Hema, yeni ihale alacağını ileri sürdüğü taşeron şirkete “işçileri önereceklerini” boş vaadinde bulundu.

 
§