16 Mart 2018
Sayı: KB 2018/11

Savaşa ve işgale karşı işçilerin birliği, halkların kardeşliği!
Kadına ve çocuğa yönelik istismara karşı mücadele
Dünden bugüne tek tip kıyafet
Sermaye devletinin “çılgın” yıkım projeleri
Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi mutlaka engellenmeli!
Berkin Elvan katledilişinin 4. yıl dönümünde anıldı
MİB MYK Mart Ayı Toplantısı Sonuçları
Metalde kıyımlar başladı!
Sağlık çalışanları tükeniyor, intihar ediyor, şiddete uğruyor
Ortadoğu, Türkiye ve Kürt sorunu - I - H. Fırat
Alman ve Türk sermaye devletleri arasındaki kirli pazarlıklar üzerine
Almanya’da büyüyen yoksulluk ve yabancı düşmanlığı
İnsan ve kadın olmanın ağır yükünü omuzlayan Olga Lyubatoviç
Karanlığa inat, 8 Mart’a kadınların öfke ve tepkisi damgasını vurdu!
Kızıl fularlı kadınlar yürüyor
Sermayenin gözünden mesleki eğitim
İstanbul direnişi yol ayrımında…
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Newroz’un çağrısı:

Savaşa ve işgale karşı işçilerin birliği, halkların kardeşliği!

 

Kürt halkı Newroz’u Efrîn’e saldırının doruğa çıktığı koşullarda karşılıyor. Efrîn’i yakında işgal edeceklerini utanmazca ilan eden AKP’nin büyük şefi, emperyalizmin savaş aygıtı NATO’dan da destek istedi. Haziran 2015 seçim hezimetinden sonra ancak savaş ve yıkımla ayakta kalabilen dinci-faşist iktidar, Efrîn saldırısıyla seçim kazanıp ömrünü uzatmaya çalışıyor.

Burjuva gericiliğinin en bağnaz, en şoven temsilcisi olan AKP-MHP koalisyonu içeride Kürt halkına karşı yürüttüğü kirli savaşla yetinmiyor, Suriye Kürtlerinin kazanımlarını da ortadan kaldırmak istiyor. Efrîn saldırısı seçim hesapları ve bu şoven histerinin yanı sıra kapitalist sınıfların yayılmacı ve işgalci emellerini gerçekleştirmenin de aracıdır aynı zamanda. Nitekim Washington’daki emperyalist efendileriyle anlaşan AKP şefleri, işgal ettikleri Suriye topraklarında kukla yönetimler kurarak ilhak peşinde olduklarını gösteriyorlar.

Irkçı-işgalci savaş emekçilere yıkımdan başka bir şey getiremez!

Barış süreci” oy kazandırdığı sürece AKP şefleri için makbuldü. “Analar ağlamasın” söylemiyle Kürt hareketiyle masaya oturan dinci iktidar, Haziran 2015’te ise ırkçı-faşist söyleme döndü. “Hendekleri kapatma” adı altında Kürt halkına saldıran iktidar, mahalleleri ve köyleri yakıp yıktı, binlerce kişiyi katletti. Aynı dönemde kent meydanlarında IŞİD bombaları patlattı, kaos ve katliamla 1 Kasım seçimlerini kazandı. Referandum hezimetini hile ve hırsızlıkla kazanıma çeviren AKP-MHP koalisyonu, bu defa Efrîn’e saldırarak seçimlere hazırlanıyor.

Önüne cihatçı çeteleri süren, yanında faşist MHP, arkasında sermayenin diğer parti ve kurumları olan AKP, emperyalist efendilerinden de onay alarak bu saldırıya girişti. Mazlum Kürt halkını hedef alan, Suriye topraklarını işgal eden iktidar, işçi sınıfı ve emekçileri ırkçı-şoven propaganda ile zehirlemek için seferber oldu. Medyadaki tetikçiler, “din adamı” kılıklı beslemeler, “sanatçı” sıfatlı dalkavuklar ve daha niceleri bunun için seferber edildi. Amaçları emekçileri bu işgal savaşının suç ortağı, bu olmazsa da en azından pasif izleyicisi konumuna itmektir.

İşgal savaşını başlatanlar, destek verenler, ırkçılığı körükleyenler ile onların dalkavukları sömürücü kapitalist sınıfların çıkarlarını temsil ediyor. Savaş da, kirli seçim hesapları da, yayılmacılık da bu sınıfların sefil çıkarları içindir. Oysa hiçbir onurlu işçi veya emekçi mazlum bir halka yapılan saldırıyı desteklemez, gerekçesi ne olursa olsun mazur görmez, görmemelidir!

Hem tarihsel hem güncel deneyimler kapitalistler adına yapılan savaşların emekçiler için ağır yıkımlar yarattığını kanıtlıyor. Bu savaşları başlatanlar şovenizm zehrini yayarak işçi sınıfı ve emekçileri parçalamaya, onur kırıcı bir köleliğe razı etmeye de çalışırlar. Aynı zamanda grevleri yasaklar, her tür hak arama mücadelesini kaba kuvvetle engellerler. Tıpkı, ülkeyi OHAL rejimiyle yöneten, “yerli ve milli” NATO’dan destek isteyen dinci-faşist AKP iktidarının yaptığı gibi…

Sömürüye, savaşa, şovenizme karşı emekçilerin birliği!

Emperyalist ve siyonist güçlerle kapitalist sınıflar tarafından iktidara taşınan AKP, dinciliği, mezhepçiliği, şovenizmi kullanarak işçi sınıfı ve emekçileri bölüp parçalayabilmek için her aracı denedi. Zira bölünmüş emekçiler kendi haklarını aramaktan aciz kalacakları gibi, iktidarın kirli işlerinin destekçileri konumuna da itilebilirler. Sömürüye, baskıya, eşitsizliğe, zorbalığa karşı mücadele etmek yerine, birbirleriyle uğraşarak enerjilerini tüketirler. Böylece sömürü ve kölelik çarkı sorunsuz bir şekilde dönmeye devam eder.

Mazlum bir halkın meşru taleplerini kaba şiddetle ezen bu iktidar, işçi sınıfı ve emekçilerin hak arama mücadelelerine karşı da aynı yöntemi kullanıyor. Zorbalığa maruz kalan ezilen halkla sömürülen sınıfın birleşmesini ise, ırkçı-şoven zehri yayarak engelliyor. Bu kirli oyun ancak emekçilerin mücadele birliği kurularak bozulabilir. İşçi sınıfı ezilen Kürt halkının taleplerini savunur, Kürt halkı emekçilerin mücadelesini desteklerse dinciliğin de, mezhepçiliğin de, ırkçılığın da hükmü kalmaz. Bu birlik sağlanmadan da Kürt halkı özgürleşemeyeceği gibi, işçi sınıfı da sömürü ve kölelikten kurtulamaz.

Kürt halkıyla dayanışma için Newroz alanlarına!

Kürt halkı Efrîn’de işgale karşı direndiği gibi, dinci-faşist iktidarın baskılarına, zorbalığına, ayrımcılığına karşı da direniyor. Kürt halkı, zulme karşı isyan ateşlerinin yakıldığı gün olan Newroz’da direnme kararlılığını bir kez daha gösterecektir. Türkiye işçi sınıfı ve emekçileri de Newroz’da alanlara akmalı; savaşa, sömürüye, işgale, şovenizme, zorbalığa karşı Kürt halkıyla dayanışma içinde olmalıdır.

 
§