21 Temmuz 2017
Sayı: KB 2017/28

Dikta rejimine karşı mücadeleyi yükseltelim!
Sırada tek tip elbise var
Basın özgürlüğü üzerine
AKP iktidarının büyüyen korkusu
Erdoğan’ın ağzından malumun ilanı
Sömürüye ve OHAL’e karşı sınıfın birliği ve dayanışması
Resmi işsizlik rakamları ve karartılamayan gerçekler!
İşsizlik Sigortası Fonu sermayenin hedefinde
Yazaki’de direniş üç haftayı geride bıraktı
Emekçilerin direnişi sürüyor: OHAL işçi ve emekçilere karşı ilan edildi!
“Bir kişi de olsa direniş devam edecek!”
SIO Automotive’de taşeron güvenlik işçilerinin direnişi üzerine
Uğur Konfeksiyon saldırılarına kadın düşmanlığını da ekledi!
Kızışan hegemonya kavgası ve Almanya-Fransa ekseninin savaş hazırlıkları
Mesleki eğitim ve mücadele semineri
Bakırköy’de rant projesi: 17 bin ağaç katledilebilir!
Yaşasın direniş, yaşasın zafer!
Kavganın partili şairi Vaptsarov
Gerçek özne
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Yaşasın direniş, yaşasın zafer!

 

Bir başkaldırı bir isyandır…
Kuşatılmış zindanlarda filizlenen
Filiz filiz bayraklaşan bedenlerin
Ölümüne direnişidir…”

1990’lı yıllar Türk sermaye devletinin “içeriyi teslim almadan dışarıyı teslim alamayız” dediği yıllardı. Kirli savaşın azdırıldığı, kayıplarla, infazlarla anılan ANAP-DYP koalisyonu dönemiydi. Türk sermaye devletinin bir numaralı katili, kontrgerilla şefi Mehmet Ağar’ın adalet bakanı seçilmesi artacak olan saldırıların habercisi niteliğindeydi. Devlet tutsak aldığı ancak teslim alamadığı devrimcileri F tipi saldırısı ile tecrite alarak yalnızlaştırmayı ve örgütlülükten uzaklaştırarak devrimci kimliklerini yok etmeyi hedefliyordu. Bunun ilk adımı da çeşitli illerde açılan tabutluklar oldu. Bu adımı tutsakların Eskişehir tabutluğuna sevk edilmesi izledi. Devrimci tutsakların bu saldırılara yanıtı ise bedenlerini direniş alanına çevirmek oldu. Sağmalcılar, Ümraniye, Bursa, Aydın, Buca, Malatya, Diyarbakır ve diğer birçok hapishanede bin 500 tutsak açlık grevine başladı. 20 Mayıs tarihinde EKİM, DHKP-C, TKP(ML), MLKP, TİKB, TKP/ML, TKEP-Leninist, HKG, Direniş Hareketi yayımladıkları bir bildiriyle tarihe geçecek olan ölümüne direnişin duyurusunu yaptılar;

Bugün 26 cezaevindeki (Sağmalcılar, Ümraniye, Bursa, Aydın, Buca, Malatya, Bartın, Tokat, Zile, Çankırı, Yozgat, Nevşehir, Kayseri, Ankara merkez, Erzurum, Doğanşehir, Gebze, İskenderun, Gemlik, Diyarbakır, Antakya, Konya, Ceyhan, Sağmalcılar özel tip) 1500 devrimci tutsak süresiz açlık grevindedir.

Açlık grevi taleplerimiz:

Tabutluk genelgelerinin iptal edilmesi, Eskişehir, Kastamonu, İnebolu, Kırklareli, Kütahya, Sinop ve Sakarya tabutluklarının kapatılması.

Tutsak yakınlarına yönelik saldırıların durdurulması.

Tutsakların tedavilerinin ve duruşmalara çıkmalarının önündeki engellerin kaldırılması. “

Süresiz açlık grevi (SAG) 45. gününde ölüm orucuna çevrilirken -TİKB, SAG olarak devam ettiriyordu direnişi- sermaye devletinin sözcüleri de büyük bir kin ve ahlaksızlık içinde direnişe saldırıyorlardı. Zindanlarda direniş devam ederken ANAP-DYP hükümeti düştü, Refah-Yol hükümeti kuruldu. Sivas Katliamı sanıklarının avukatı ve Refah-Yol hükümetinin Adalet Bakanı Şevket Kazan “onlar yiyorlar, içiyorlar” diyecek kadar alçaklaştı.

Refah-Yol hükümeti direnişi kırmak adına tutsaklara kısmi haklar tanıyan yeni bir genelge yayımladı. Ancak direnişçiler devletin bu ayak oyununa geçit vermeyerek eylemlerini devam ettirdiler. Direnişin 63. gününde ölümsüzlüğe ilk erişen TKP(ML) tutsağı Aygün Uğur oldu. Nazım’ın şiirindeki gibi, ölülerimizin başlarına basarak yükseliniyordu güneşe doğru… Günler ilerledikçe ölümü kucaklayanların sayısı artıyordu. 68. günde DHKP-C tutsağı Ayçe İdil Erkmen dünyanın ilk kadın ölüm orucu şehidi olmuştu.

Açlığın koynunda savaşırken tutsaklar, devlet her geçen gün acze düşüyordu karşılarında. Direnişçiler emekçilerden destek buluyor, dışarıda onlar için eylemler düzenleniyordu. Direnişin 69. günü sermaye devleti Sağmalcılar Hapishanesi’ne bir heyet gönderdi. Görüşmeler saat 14.00’ten gece 23.00’e kadar sürdü. Sermaye devleti yenilmişti, 23 Temmuz’da direnişçilerin talepleri kabul edilmişti. Görüşmelerin yapıldığı sıralarda yaşamını yitiren TKP(ML) tutsağı Hayati Can devrimci iradenin en net ifadesiydi.

Tarih sınıf savaşımları tarihidir ve yaşamın her alanı da birer savaş meydanıdır; zindanlar, fabrikalar, sokaklar, okullar… Ve işçi ve emekçilerin öncüleri bu savaşta en ön safta tereddütsüz; bir yudum su içer gibi, dalındaki çiçeği koklar gibi ölüme giderler. Aygün Uğur, Altan Berdan Kerimgiller, İlginç Özkeskin, Hüseyin Demircioğlu, Ali Ayata, Müjdat Yanat, Ayçe İdil Erkmen, Tahsin Yılmaz, Yemliha Kaya, Hicabi Küçük, Osman Akgün, Hayati Can; adlarını devrim mücadelemize silinemez bir şekilde yazdıran direnişçilerin anısı önünde saygıyla eğiliyoruz.

Y. Leyla

 

 

 

 

Şakran’da Nuriye ve Semih için açlık grevi

 

Şakran Kadın Kapalı Hapishanesi’nde tutuklu olan devrimci ve yurtsever tutsaklar; OHAL ve KHK ile ihraç edilen, “işimizi geri istiyoruz” diyerek Yüksel Caddesi’nde direnişe başlayan ve sonrasında eylemlerini açlık grevine çeviren Nuriye Gülmen ve  Semih Özakça’nın hayatlarının riske girmesi üzerine dönüşümlü açlık grevlerine başladılar.

Tutsaklar, Gülmen ve Özakça’nın tahliye edilmeleri ve işlerine geri dönmeleri için destek açlık grevlerinde bulundular. MLKP davası tutsakları 3 gün açlık grevi yaptıktan sonra 17 Temmuz’dan itibaren de PKK dava tutsakları 3 günlük destek açlık grevi yapacaklarını duyurdu.

Şakran Kadın Kapalı Hapishanesi’nde baskı ve hak gasplarının ardı arkası ise kesilmiyor. Gazeteler tutsaklara verilmezken, kitapların da bundan sonra ancak kargoyla gönderildiği takdirde verilebileceği söyleniyor. Gazetelerin ise YAYSAT ile anlaşma yapılmışsa, kitapçılara ve bayilere bırakılıyorsa parayla gardiyanlara aldırılabileceği söyleniyor. Yine geçtiğimiz günlerde yapılan operasyonla tutuklanan Devrimci Parti’li tutsaklara sayım ve keyfi uygulamalarla işkence yapılıyor.

17 Temmuz’da aile ve arkadaş görüşünde keyfi baskılara ve sayıma karşı çıktıkları için görüş yapamadılar. Aileler ise konuyla ilgili hapishane müdürüne dilekçe verdiler.

 
§