10 Haziran 2016
Sayı: KB 2016/22

Sosyalizm günceldir!
Asgari ücret eriyor!
Kıdem tazminatında sona doğru…
Kıdem Tazminatı Fonu “taşerona kadro müjdesi” ile raflardan indiriliyor
Bizim için her son yeni bir başlangıçtır!
Tekstil TİS’lerinde ihanet sözleşmesi
AVON’da direniş devam ediyor
DEV TEKSTİL Haziran Ayı GMYK Sonuç Bildirgesi
Soyguna yasal düzenleme
CHP “emek”i harcayıp oy arttırma peşinde!
15-16 Haziran büyük işçi direnişine dair - 2
15-16 Haziran’dan Metal Fırtınası’na kadın işçiler!
15-16 Haziran Direnişi’nin yıldönümü öncesi işçiler buluştu
Suriye’de savaştan çıkış arayışları ve farklı hesaplar
Ermeni Soykırımı ve emperyalist pragmatizm
Essen’de İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği Festivali
Dünyadan işçi, emekçi ve gençlik eylemleri
Geleceğiz ve değişecek dünya!
Sistem seri olarak katleder, örgütlülük yaşatır!
Hurşit Külter kaybedilmek isteniyor!
Metin Koşkan’ın anısına…
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Soyguna yasal düzenleme

 

Geçtiğimiz günlerde AKP’li vekillerin yoğun mesaisi sonucu, ‘Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun Teklifi’ TBMM Genel Kurulu’nda sabah 06.32’de kabul edildi. Bu yasa için AKP’lilerin TBMM’yi 18 saat çalıştırdıklarını düşünürsek yasanın sermaye sınıfı açısından önemi daha iyi anlaşılır.

Kanun teklifinin, Elektrik Piyasası Kanunu’nda elektrikteki kayıp ve kaçaklarla ilgili kısmı, 36 milyon elektrik abonesini ilgilendirdiği için, daha çok tartışılmakta. “Teknik ve teknik olmayan kayıp kaçak bedeli” gerekçesiyle şirketlerin yaşadığı gelir kaybı emekçiye yüklenecek. Emekçinin faturasını ikiye çıkaracak bu konu çok önemli. Ancak bunun dışında değişiklik yapılan diğer “bazı” düzenlemelerle, sermayeyi ihya eden ancak işçi ve emekçiler için son derece tehlikeli yeni yasal düzenlemeler de kabul edildi.

Emekçinin faturasına yeni zamlar getirecek yasada özetle şunlar yer almaktadır:

*Kayıp-kaçak bedeli, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmet bedeli, iletim sistemi kullanım bedeli, dağıtım bedeli faturalarda yer alacak. Yine faturalarda hukuksuzca yer alan %2’lik TRT payı devam edecek. Yasadan önce emekçiler elektrik faturalarındaki kayıp kaçak bedeli üzerinden tahsil edilen TRT payını mahkemeye verebiliyor, mahkeme de iptal kararları veriyordu. Şimdi bu yol hukuken kaldırılmış odlu. Böylece TRT’ye emekçilerin cebinden yıllık 800 milyon lirayı aşkın para aktarılmaya devam edilecek. Özetle hukuksuz ek kesintilere yasal kılıf bulunarak, itiraz için yasal yol da kapatılarak, emekçinin faturası ikiye katlanmış olacak.

*Bu tutarlar Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK ) ve dağıtım şirketleri tarafından serbestçe belirlenecek ve tüketiciye yansıtılacak.

* Vatandaşın yargıya başvurma hakkına kısıtlama getirilerek, kayıp-kaçak bedeli için değil, sadece tarifenin yüksekliği şikâyetiyle dava açılabilecek. Bu yasa ile daha önce açılan davalar geçersiz sayılacak. Dava açılamayacağı için vatandaşlardan bugüne kadar “kayıp kaçak” adı altında alınan toplam 33 milyar lira da geri ödenmeyecek. 2006-2014 arasında kayıp-kaçak bedeli olarak toplanan 33 milyar lira, elektrik dağıtım şirketlerinin kasasında “resmen” kalacak.

*Yasa yürürlüğe girdikten sonra “yatırım harcamaları” abonelere “dağıtım tarifesi” adı altında yeni bir kalemle fatura edilmeye başlanacak. Yani yeni ek zamlar kapıda.

Öte yandan elektrik üretimi, dağıtımı, iletimi, ticareti alanında çalışan kamu kurumlarının bu faaliyetleri İhale Yasası kapsamı dışına çıkartılarak, doğrudan yandaş olana verilmesinin önü de açılmış olacak. Şimdiye kadar çeşitli yolsuzluklarla çözülen bu işler şimdi ise yasal zemine kavuşturulacak.

Patronlara kıyak diğer “bazı” kanun değişiklikleri ne getirmektedir?

– Nükleer tesis kurmak için Kıyı Kanunu’na istisna getirilerek, askeri bölgeler, zeytinlik alanlar ve sahil şeritlerine imar yetkisi verildi. Bu şekilde Akkuyu Nükleer Güç Santrali için de Rusya’nın beklediği düzenleme de yer almış oluyor.

-Çevre mevzuatına aykırı yapılaşmalarda belli şirketlere 2019 yılına kadar cezadan muafiyet getiriliyor.

-Enerji Bakanlığı acele kamulaştırma kararı alabilecek.

-Soma’da ve Ermenek’te yaşanan facianın nedeni olarak görülen ‘bölünmüş maden’ ruhsatına kolaylık getirildi. Farklı sektörlerde kömür üretilmesiyle, herhangi bir ruhsat bölgesinde sorun yaşansa bile diğer ruhsatlarda çalışma ve kömür üretimi devam edebilecek.

-TETAŞ tarafından tedarik amaçlı yapılacak elektrik enerjisi alımları ihalesiz yapılacak ve istediği fiyattan alım yapabilecek.

-Firmaların yurt çapında sahip olabileceği lisans sınırlaması kaldırılıyor. LPG dağıtıcı lisans iptalleri zorlaştırılıyor.

-Elektrik dağıtım bölgelerinin ihalesiz olarak belirlenmesi ile, tedarik amaçlı elektrik alımları ihalesiz yapılacak. Çevre mevzuatına aykırı olarak firmalara ceza muafiyeti getirildi.

Sermayenin faturalarını ödemeyi reddet, sokağa çık!

Görüldüğü gibi tamamen sermaye sınıfının ihtiyaçlarına göre hazırlanmış, uygulamada karşılarına çıkan hukuki engelleri ortadan kaldıran bu yasa değişiklikleri ile emekçiler daha çok yoksulluğa itilirken, elektrik piyasasında var olan yolsuzluklara da hukuki kılıf bulunuyor, çevre sağlığını hiçe sayan kararların önü açılıyor. Sermayenin kuralsız-keyfi talanının önü açılırken, emekçiler de yoksulluk girdabında sermayenin faturalarını ödemeye devam edecek.

İstedikleri, planladıkları budur. Ancak bunun önüne geçmek mümkündür. İşçi ve emekçiler bu faturayı ödemeyi reddetmeli, sokağa çıkarak tepkisini göstermelidir.

Kaçak elektriği en çok kim kullanıyor?

Enerji Piyasası Kanunu ile ilgili değişiklikle dağıtım şirketlerinin tahsil edemediği kaçak bedelinin tamamen emekçilere yüklenmesinin yasal zemini hazırlandı. Bunun üzerine tartışmalar kaçak elektriği kimin kullandığı üzerinde yoğunlaştı. Özellikle sosyal medya üzerinden yürütülen tartışmalarda ırkçı-milliyetçi argümanlarla Kürt illerinde kaçak elektrik kullanıldığına dair bilinçli çarpıtmalar yapılmaktadır. Kürt emekçilerinin elektriği kaçak kullandığı algısı yaratılarak hem ırkçı ön yargılar körüklenmekte, hem de büyük resmin görülmesinin önüne geçilmektedir. Zira en büyük kaçak elektrik kullanımını sermayedarlar yapmaktadır. Bunun yasal kılıflarını teşvik adı altında bulan sermayedarların fabrikalarında kullandıkları elektrik miktarı tüm emekçilere fatura edilmektedir. Bu sürecin gerisinde de elektrik dağıtımının özelleştirilmesi yatmaktadır.

Örneğin elektrik dağıtım sisteminin özelleştirilmesiyle birlikte Organize Sanayi Bölgeleri de tüzel kişilikleri ile elektrik dağıtım lisansı alabilmekte, 2007’den itibaren de bu faaliyetlerini lisanslı yapabilmektedir. Bu şekilde Organize Sanayi Bölgeleri kendi bölgelerinde elektrik dağıtım şirketi sayılmaktadır. Bu nedenle emekçilerin faturalarında olan kayıp/kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende hizmet bedeli vb. ödememektedirler.

Öte yandan dağıtım şirketi olmanın avantajlarını kullanacak olan OSB yönetimi, elektrik sisteminin ihtiyaçlarını öncelikli olarak kendileri tarafından belirleyecektir. OSB bünyesinde özerk davranan patronlar, kendi belirledikleri kararlarla davranma serbestliğine sahip olacaktır. Bunun uygulamadaki hali ise OSB’lerde kullanılan elektriğin denetime tabi olmadığıdır. Özetle patronlar yasal yoldan elektriği kaçak kullanmaktadır. İşçilerin emeklerinin sömürüldüğü OSB’lerde, bu yetmiyormuş gibi bir de fabrikalarda kullanılan elektrik faturaları da işçilere ödettirilmektedir.

Elektriğin özelleştirilmesi kime yarıyor?

Sermaye sınıfının ihtiyaçları gözetilerek uygulanan neo-liberal politikaların bir gereği olarak IMF- Dünya Bankası’nın Türkiye’ye biçtiği görevlerden biri de elektik dağıtım sistemlerinin özelleştirilmesiydi. Bu kapsamda 2004 yılında süreç başlatıldı, dağıtım bölgeleri yeniden belirlenerek, Türkiye 21 dağıtım bölgesine ayrıldı. AKP dönemlerinde bu süreç adım adım işletildi. Parça parça bu dağıtım işi, piyasalaştırılıp ihalelerle özel şirketlere satıldı. Gelinen yerde Türkiye’deki yaklaşık 36 milyon elektrik abonesi özel sektörden bu hizmeti satın almakta. Dağıtım özelleştirilince şirketlerin “yatırım” harcamaları vb. artması bahane edilerek elektrik faturaları da zamlanmaya başladı.

Kayıp-kaçak olarak tabir edilense, üretilen elektrik miktarından sayaçlarda görünen tüketilmiş toplam elektrik arasındaki fark olmaktadır. Kayıp-kaçak bedelleri elektrik faturalarına 2011 yılına kadar yansımıyordu. Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun dağıtım bölgeleri için 2011-2015 dönemini içeren kayıp kaçak oranlarına hedef koymasıyla birlikte faturalara kayıp-kaçak bedelleri de eklenmeye başlandı.

Bu yeni düzenleme ile birlikte kayıp kaçak bedelini emekçiden kesmeye devam edecekler ve hangi oranda kesileceği de keyiflerine bırakılacağı için kar oranlarını daha da arttırmış olacaklar. Bunu ayrıca yasal dayanaklara sahip olarak gerçekleştirecekler. Sermaye karını büyütürken kabarık faturalar ise işçi ve emekçilerin sırtına yüklenmeye devam edecek.

 
§