10 Haziran 2016
Sayı: KB 2016/22

Sosyalizm günceldir!
Asgari ücret eriyor!
Kıdem tazminatında sona doğru…
Kıdem Tazminatı Fonu “taşerona kadro müjdesi” ile raflardan indiriliyor
Bizim için her son yeni bir başlangıçtır!
Tekstil TİS’lerinde ihanet sözleşmesi
AVON’da direniş devam ediyor
DEV TEKSTİL Haziran Ayı GMYK Sonuç Bildirgesi
Soyguna yasal düzenleme
CHP “emek”i harcayıp oy arttırma peşinde!
15-16 Haziran büyük işçi direnişine dair - 2
15-16 Haziran’dan Metal Fırtınası’na kadın işçiler!
15-16 Haziran Direnişi’nin yıldönümü öncesi işçiler buluştu
Suriye’de savaştan çıkış arayışları ve farklı hesaplar
Ermeni Soykırımı ve emperyalist pragmatizm
Essen’de İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği Festivali
Dünyadan işçi, emekçi ve gençlik eylemleri
Geleceğiz ve değişecek dünya!
Sistem seri olarak katleder, örgütlülük yaşatır!
Hurşit Külter kaybedilmek isteniyor!
Metin Koşkan’ın anısına…
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Asgari ücret eriyor!

 

AKP’nin öne çıkan seçim vaatlerinden birisi asgari ücretin 1300 TL’ye yükseltilmesiydi. Nitekim seçimlerin ardından Ocak 2016’da asgari ücret 1300 TL oldu. Yoksulluk sınırının yanından dahi geçemeyen, Ocak 2016’da 1.447,20 TL olan açlık sınırının ise altında kalan 1300 TL’lik asgari ücret, kölelik koşullarında çalışan işçi ve emekçiler için bir süreliğine göz boyamaya sebep olsa da bu durum kısa sürdü.

Öncelikle asgari geçim indiriminin (AGİ) 1300 TL’nin içerisinde olduğu anlaşıldı. Ayrıca asgari ücretin üzerinde ücretle çalışan işçilerin maaşlarına zam oranlarının yansıtılmaması işçiler arasında biriken öfkeyi yer yer açığa çıkardı. Başta Renault işçileri olmak üzere pek çok fabrikada işçiler ek zam talebi ile eylemler gerçekleştirdiler. Asgari ücret üzerinden hoşnutsuzluklar sürerken şimdi de asgari ücrette yeni kesintiler yapılması gündemde.

Gelir vergisi kesintisi artacak

Asgari ücretin 1300 TL olmasının ardından asgari ücretlilerin gelir vergisi diliminin değişmiş olması ile birlikte, kesintilerin yapılması gündeme geldi. Henüz yasal olarak değişiklik yapılmamış olsa da Ekim ayından itibaren asgari ücretlilerden %15 değil %20 gelir vergisi alınması bekleniyor. Yani asgari ücretten kesilen vergi 86.5 TL’den 156.5 TL’ye çıkacak. Böylece asgari ücret AGİ’yle birlikte 1230 TL’ye, AGİ hariç 1107 TL’ye düşecek.

Gelir vergisi kesintisindeki artışın haricinde Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) kapsamında ücretlerden 100 TL kesinti yapılması da gündemde.

Zorunlu BES gelecek

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in yaptığı açıklamalara göre şimdiye kadar isteğe bağlı olan BES’e otomatik katılım uygulaması yapılacak. 45 yaş altı çalışanlar sisteme otomatik olarak dahil edilecek ve asgari 100 TL katkı payı alınacak. Yani yaklaşık 13 milyon çalışanın maaşından BES kapsamında her ay en az 100 TL kesilecek. Asgari ücret de 100 TL daha eriyecek.

Zorunlu BES kesintisinin tanıtımı Şimşek tarafından “ikinci bir emeklilik geliri elde etme imkanı” olarak yapılıyor. Böylece emekli maaşlarının düşük olması kabul edilirken buna çözüm olarak işçi ve emekçilerin tasarruf yapması gösteriliyor. Ancak geçen yılın BES’e katılım oranları işçi ve emekçilerin BES’i tercih edemediğini gösteriyor. Verilere göre BES’e katılanların %38’ini yani yaklaşılk2.6 milyon kişiyi 2.600 TL ile 3.900 TL geliri olanlar oluşturuyor. BES’e katılan asgari ücretli sayısı ise sadece 35.000. Bu veriler gösteriyor ki emekliliğinde geçim sıkıntısı yaşayacak kesim BES’i tercih etmiyor-edemiyor.

Ayrıca zorunlu BES kesintisi için “isteyen 6 ay sonra parasını alıp sistemden çıkabilecek” deniliyor. Bunun da işçi ve emekçiler açısından bir anlam ifade etmediğini hükümet sendikası olarak çalışan Hak-İş’e bağlı Öz İplik İş Sendikası Genel Başkanı Murat İnanç dahi itiraf etmek zorunda kaldı. İnanç, geçmişte oluşturulan “Zorunlu Tasarruf Hesabı”nı hatırlatarak uygulamayla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:

Tasarruf açığı sorunumuzun farkındayız. Bu uygulamayı tasarlayanlar dahil, herkes bu sorunun çözümünün işçiler olmadığını biliyor. 1300 TL asgari ücretli bir hanenin tasarruf gücü olmayacağı ortada. Bu ülke Zorunlu Tasarruf Hesabı sorununu yaşadı. Devlet eliyle kesilen paralar, yıllar sonra gerçek enflasyonun altında geri ödendi. Biz bunu unutmadık.” 

Bir yandan da zorunlu BES kesintisi “yurt içi tasarrufların arttırılarak ülke ekonomisine kazandırılması” olarak sunuluyor. Yani sermayenin temsilciliğini yapanlar bir kez daha yaşadıkları ekonomik krizi emekçilerin sırtına bindirerek aşmaya çalışacaklarını açık açık söylemekten geri durmuyorlar. Kısacası kiralık işçilik, kıdem tazminatının fona devredilmesi gibi uygulamalarla sömürü ve kölelik koşullarını arttıranlar, bir yandan da insanca yaşamaya yetecek ücretin zaten çok altında olan asgari ücrete göz dikerek aç gözlülüklerine devam ediyorlar.

 

 

 

 

Patronlara İşsizlik Fonu’ndan 8 Milyar TL peşkeş

 

Sermaye devleti işçi sınıfına reva gördüğü sefalet koşullarını ağırlaştırırken onlardan kestiği ücretlerle oluşturulan fonları da sermayeye peşkeş çekmeye devam ediyor.

İŞKUR’un başlattığı İşbaşı Eğitim Programı ile “eğitim” gerekçesini öne sürerek işsizleri 12 ay boyunca çeşitli patronların hizmetine koşmayı ve bu süre zarfında bu işçilerin maaşlarını ise İşsizlik Fonu’ndan karşılamayı planlıyor.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı verilere göre; Türkiye’de 15 yaş ve üstü 58 milyon 433 bin kişiden 29 milyon 680 bini çalışabilecek durumda. Türkiye’de 26 milyon 456 bin kişilik iş bulunurken 3 milyon 224 bin işsizden 2.6 milyonu geçtiğimiz yıl İŞKUR’a başvurdu.

Kendi yarattığı ve sürekli artan bu işsizlik sorununu bahane eden sermaye devleti, daha önce olduğu gibi yine işçilere reva gördüğü sefalet ücretlerinden yaptığı kesintilerle oluşturduğu fonu sermayenin talanına açıyor. İŞKUR, daha önce 6 ay olan “eğitim” süresini İşbaşı Eğitim Programı ile 12 aya çıkarttı. İŞKUR’a kayıt yaptırarak bu “eğitim” programına katılanlar için günlük 50 TL, aylık ise 1300 TL ödenecek. Bu yıl 500 bin civarında işsizin bu uygulamadan “yararlanacağı” belirtiliyor.

“Eğitime” katılanlar 12 ay 1300 TL’ye çalıştırılacak

İŞKUR’un “eğitim” olarak tanımladığı bu uygulama “size uygun görülen işyerlerine giderek işi ve üretimi yerinde görüp öğrenmek” şeklinde ifade ediliyor. Yani “eğitimin” İŞKUR’un belirlediği işyerlerinde verileceği belirtiliyor. Bu da 12 ay boyunca o işyerinde 1300 TL maaşla çalışmak anlamına geliyor. Üstelik bu süre zarfında patronların cebinden tek kuruş dahi çıkmayacak, sigorta primi dahi İşsizlik Fonu’ndan karşılanacak.

Sermaye patronlara bu kadar rant sunmayı da yeterli görmemiş olacak ki, sözde eğitim programını tamamlayan kişileri 3 ay içinde işe alan patronların ödemesi gereken sigorta primleri de 3-4 yıl boyunca fondan karşılanacak. Patronlar 18-29 yaş arasındaki kişileri işe aldıkları takdirde 30 ila 42 ay arasında, 30 yaşından büyük kişiler için ise 6 aydan 30 aya kadar sigorta primi ödemeyecek.

Sermaye devletinin bu rant uygulamasıyla bir yılda kişi başına 15 bin 600 TL, 500 bin kişi için ise 8 milyar TL’ye yakın bir para İşsizlik Fonu’ndan patronlara peşkeş çekilmiş olacak.


 
§