8 Mart 2013
Sayı: KB 2013/10

 Kızıl Bayrak'tan
İmralı tutanaklarının yankıları üzerine
Suriye’de yıkıcı savaş tırmandırılıyor!
Gazi ve Ümraniye katliamı!
Polis yeni terör araçlarıyla donatılıyor
Karadağ cinayet davası çürümüş burjuva hukukun aynasıdır!
Türkiye’nin ilk 100 zengin patronu açıklandı
SGBP mücadele için neyi bekliyor!
4+4+4 saldırısı AKP’yi kesmedi
Ağzınızın tadını bozmaya, huzurunuzu kaçırmaya kararlıyız!
MİB MYK Mart Ayı Toplantısı

Kürt Sorunu Üzerine
Konferanslar... / 1
Devletin Kürt açılımı - H. Fırat

Güç Birliği Platformu
Alman emperyalizminden özgürlük ve demokrasi dileniyor! - K. Ali
İşçi bir kadının “Merkel’e açık mektup”a itirazı var - Z. Rençber
Hugo Chavez deneyimi
Hugo Chavez: Sosyalizm kavgasında yaşamaya devam edecek!
Devrimci Kadın Kurultayı tebliğleri... / 4 Kadınların örgütlenme ve
mücadele sorunu!
Emeğin ve emekçinin dostu, sınıf mücadelesinde ortaya çıkar!
“Beyazıt Meydanı’ndaki ölü”
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Türkiye’nin ilk 100 zengin patronu açıklandı...

Servetlerinin kaynağında emek sömürüsü ve işçi kıyımı var!

 

Bir tarafta dünya zenginliklerinden mahrum bırakılmış, yoksullaştırılmış işçi ve emekçiler sınıfı. Diğer tarafta ise üretim araçlarına ve dünya zenginliklerine sahip olan kapitalistler sınıfı. Öyle bir düzendir ki bu, bir tarafın yani işçi sınıfının, aşırı çalıştırılma ya da zorunlu bir işsizliğe mahkûm edilmesi yoluyla kapitalistler daha da fazla zenginleşmektedir. Türkiye’de de durum budur. Çünkü Türkiye’de de kapitalizm tüm vahşiliğiyle hüküm sürmektedir.

Bu gerçeği geçtiğimiz günlerde Forbes dergisinin açıkladığı en zengin 100 Türk listesinden de görebiliriz. Her yıl yapılan bu araştırmaya göre bu yıl Türkiye’nin en zengin 100 kapitalisti açıklandı. Türkiye’nin en zengin kapitalisti 3.4 milyar dolarlık servetiyle Doğuş Holding’in patronu Ferit Şahenk oldu. 3.2 milyar dolarlık servetiyle Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi Semahat Arsel ikinci olurken, Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker ve Fiba Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Özyeğin 3 milyar 100 milyon dolar ile üçüncülüğü paylaştı.

Forbes’in araştırmasına göre 2013’te hem milyarder sayısı, hem de sermayedarların toplam serveti artmıştır. 2013 yılında milyarderlik unvanına 3 yeni kapitalist daha katılmış, bu yıl dolar milyarderi sayısı 44’e yükselmiştir. 100 zenginin toplam serveti 117.85 milyar dolarla 7 yılın en yüksek değerine ulaşmıştır.

Milyarder aile sayısı bu yıl 28’e yükselirken, aile sıralamasında ilk 5 yine değişmedi. Liste Koç, Sabancı, Şahenk, Ülker ve Tara aileleri olarak sıralandı. Koç Ailesi’nin başı çektiği listenin yansıttığı toplam servet 87.5 milyar dolar olmuştur.

Forbes’in hesaplamasına göre Türkiye’ nin en zengini Ferit Şahenk saniyede 25 dolar kazanmaktadır. Bir kapitalistin asgari ücretle çalıştırdığı işçi ise ayda 774 TL. almaktadır. Terazinin yukarı tarafında bir avuç para babası, öbür tarafında ise onları yukarıda tutan milyonlarca işçi ve emekçi durmaktadır.

İşçiler yoğun sömürü altında düşük ücretlerle çalışırken işsizler yani kapitalistler için yedek sanayi ordusu ise hazır bekletilmektedir. TÜİK’in işsiz olarak ilan ettiği resmi sayı bile 2 milyon 539 bin kişiyken gerçeğin kat be kat fazla olduğu ortadadır. Zira bu resmi istatistiklerde, iş bulmaktan umudunu kesenler, son bir aydır iş aramayanlar, mevsimlik çalışanlar, ev kadınları, askerlik yapanlar işgücünün dışına atılmaktadır.

Servetlerinin kaynağında sömürü ve kıyım var!

Bu liste aynı zamanda krizi kimlerin fırsata çevirdiğini de göstermektedir. Listedeki isimlerin birçoğu fabrikalarında toplu tensikat yapan, çalışanlarını kapının önüne koyan holdinglerin yöneticileridir. Servetlerine servet katmalarının gerisinde yoğun emek sömürüsü ve işçi kıyımı bulunmaktadır.

Örneğin, Türkiye’nin en zengin kapitalisti Ferit Şahenk’in patronu olduğu Doğuş Holding bünyesindeki Star TV, NTV ve CNBC-e işçi kıyımıyla gündeme gelmişti. Benzer şekilde, en zengin aile sıralamasında birinciliği kimseye kaptırmayan Koç Holding’e bağlı fabrikalarda geçtiğimiz günlerde yoğun bir şekilde işten atmalar olmuştu. TOFAŞ’ta bin işçinin çıkarılmasının ardından Arçelik’in İstanbul, Gebze, Eskişehir, Çerkezköy fabrikalarından yüzlerce işçi çıkartılmıştı. İşçiler kapı önüne konularak ailesiyle birlikte sefalete terk edilirken, Koç Holding’e bağlı fabrikaların kârlılık oranları katlanmıştır.

Koç’taki işten atma saldırısı bir yandan yaklaşan toplu sözleşme görüşmelerinde işçilerin haklarını tırpanlamanın, onları düşük ücret zamlarına mahkum etmenin bir bahanesine dönüştürme amacını taşımaktadır. Diğer yandan ise, kapitalistler her zaman az işçiye çok iş yaptırarak sömürüyü katmerleştirmenin, böylelikle kârlarını katlamanın peşindedir. Kriz dönemlerinde de kâr oranlarını düşürmemek için işçi çıkartmaktadırlar. Böylelikle de kârlarını yüksekte tutmakta, daralan piyasaların yaratacağı kayıpların üstesinden gelmeyi hesaplamaktadırlar. Düşük ücretlerle, daha fazla güvencesizleştirme ve fazla çalışmayla Koç ve diğer kapitalistler palazlanacaklarını çok iyi bilmektedirler. Servetinin gerisinde böylesi yoğun emek sömürüsü ve işçi kıyımı olan Koç Holding, bundan dolayı 2013′de 6 milyar dolarla Türkiye’nin yatırım rekorunu kıracağını açıklamaktadır.

Bildiğimiz gibi kriz dönemlerinin bedellerini işçi sınıfı işsizlik, açlık ve yoksullukla öderken kapitalistler servetlerine servet katmaktadırlar. Krizi fırsata çeviren patronlar işçilerin haklarını gasp etmekte, güvencesiz koşullarda çalışmayı dayatmaktadırlar.

 

 

 

 

Daiyang grevine bakan molası!

 

Daiyang-SK direniş çadırının, bakanın Çorlu ziyareti nedeniyle bir günlüğüne kapatılacağı duyuruldu. Trakya İşçi Birliği kararı protesto etti.

Trakya İşçi Birliği konuyla ilgili yaptığı açıklamada sendikanın tutumunu eleştirirken işçilere de inisiyatifi ele alma çağrısı yaptı. Birlik sendika yöneticilerini de istifaya çağırdı.

TİB’in açıklaması şöyle:

Gericiliğin sınırı, pasifizmin sonu yoktur!

Daiyang–SK Metal grevcilerinin sendikaları DİSK Birleşik Metal-İş öncülüğünde Çorlu Cumhuriyet Meydanı’nda kurmuş oldukları açlık grevi çadırı “1 günlüğüne” kaldırıldı. Çadırın kaldırılmasının nedeninin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in Tekirdağ ve Çorlu ziyareti olarak açıklandı.

Faruk Çelik AKP’nin Çorlu İlçe Teşkilatı’nca bugün gerçekleştirilecek olan “Siyaset Akademisi”ne katılacak. Tekirdağ Valiliği ve Çorlu Kaymakamı’nın DİSK Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Merkezi’nden talebi üzerine çadır bu sabah itibariyle kaldırılmış oldu.

Bugüne kadar Daiyang-SK Metal grevinin enerjik potansiyelini bertaraf etmek için çaba harcayan DİSK Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Merkez yönetimi ve Trakya Şube yönetimi bu tavrıyla icazetçi yaklaşımının en uç örneğini vermiş oldu. Zaten açlık grevi çadırıyla işçileri pasif bir beklemeciliğe iten, onların eylem isteğini her fırsatta türlü manevralarla geçiştiren sendikal anlayış, açlık grevi çadırını dahi kaldırmayı marifetleri arasına eklemiştir.

Bugüne kadar tüm kazanımlar, işçi ve emekçilerin fiili–meşru mücadele hattıyla elde edilmiştir. Fakat işçilerin bu yönlü talepleri her fırsatta icazetçi-uzlaşmacı sendikal anlayışın barikatıyla karşılanmıştır. Öyle ki Daiyang-SK grevcilerinin doğrudan muhatabı sayılabilecek AKP’nin Çalışma Bakanı Faruk Çelik’le karşılaşmalarına engel olan bir sendikal anlayıştır söz konusu olan. Bu anlayış grevi kazanımla sonuçlandıramaz. Bu anlayış işçileri bekleterek, oyalayarak, her fırsatta karşılarına yasaları çıkartarak bölgede genel bir örgütlülüğün önünü açamaz. Olsa olsa sınıf mücadelesi anlamında yılları bulan bir gerilemenin önünü açabilir.

Öncü işçiler inisiyatifi ellerine almalıdır!

Öncü işçiler sendikanın bu çizgisinden fazlasıyla rahatsızdırlar. Şu halde yapılması gereken işçilerin inisiyatifi ellerine almalarıdır. Öncü işçiler söz, yetki ve karar mekanizmasını kendi sınıfsal çıkarları için işletmelidirler. Açlık grevi çadırı hemen kurulmalı, Çalışma Bakanı ve uzlaşmacı sendikal anlayış protesto edilerek eylemli bir süreç örgütlenmelidir. Şimdi gerek genel merkez, gerekse de Trakya Şubesi yönetimi grevi pasif ve geri noktaya çekme tavrı üzerinden derhal istifa etmeye çağrılmalıdır. Öncü işçilerin yapması gereken budur. Bu, uzun süren sessizliğin kırılması ve  yeni bir eylemli hattın önünün açılması anlamına da gelecektir.

Trakya İşçi Birliği (TİB)
2 Mart 2013