Sİ-DER’den Adana sanayi işçilerine çağrı...
“Güvencesiz çalışmaya, geleceksiz yaşamaya” karşı İşçi Kurultayı’na!
Adana sanayi işçileri olarak ağır çalışma ve yaşam koşulları altında hayatımızı sürdürüyoruz. Ekonomik krizle birlikte yaşam koşullarımız daha da ağırlaştı. Yaşanan ekonomik krizin faturası dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de biz işçilere, üretenlere kesildi. Binlerce işçi sudan bahanelerle ya işten atıldı ya da ücretsiz izinlerle geçici olarak kapı önüne konuldu.
Esnek çalışma koşulları daha da ağırlaştırılarak ölümü gösterip sıtmaya razı olmamız istendi. Yıllardır emek verdiğimiz canımızı ortaya koyup çalıştığımız işyerlerinden patronların kâr hırsı yüzünden atıldık. İşsiz kaldık. Bunlar yetmezmiş gibi otomatiğe bağlanan zamlarla belimiz daha çok büküldü. Sudan elektriğe, telefondan gıdaya kadar bir dizi temel ihtiyaçlarımızdan kısarak yaşamımıza devam ediyoruz.
Adana sanayi işçileri olarak sigortasız, sendikasız, iş güvencesi olmadan yarınımızı bilmeden çalışıyoruz. Düşük ücretlerle kıt kanaat geçinmeye uğraşıyoruz. Sağlıksız çalışma ortamlarından dolayı hastalanıyor yıllarca meslek hastalıklarıyla gün be gün eriyoruz. Kadın işçiler olarak hem kadın hem işçi olduğumuz için sömürü koşullarında iki defa eziliyoruz.
Küçük yaşta kadın-erkek demeden çalışmaya başladığımız sanayilerde ağır çalışma koşullarında büyüyoruz. Çalışma koşullarımız içerisinde işletme farkı gözetmeksizin farklı olsa da bir dizi sorunla karşı karşıyayız.
Çalışma ve yaşam koşullarımızın iyileşmesi, sorunlarımızın çözümü bizlerin elinde. Atölyelerde, fabrikalarda, sanayi sitelerinde bulunduğumuz her işletmede yan yana gelmekten birlik olmaktan başka yolumuz yok.
Adana sanayi işçileri olarak çalıştığımız sanayi sitelerinde tek bir fabrikanın işçileriymiş gibi birlik olmalıyız. Atölyelerde, fabrikalarda mesai arkadaşlarımıza güvenmekten onlarla hareket etmekten yan yana gelmekten başka çaremiz yok. Çocuklarımızın geleceğini, kendi emeğimize, onurumuza sahip çıkmamızın tek yolu örgütlenmekdir.
Bizler Adana Sanayi İşçileri Derneği çalışanları olarak:
Sigortasız çalışmaya karşı,
İnsanca yaşamaya yeten vergiden muaf bir asgari ücret için,
İşsizliğe karşı,
Düşük ücretlere karşı,
İş güvencesiz çalışmaya karşı,
Esnek çalışma koşullarına karşı,
İş güvenliği için,
Güvencesiz çalışmaya geleceksiz yaşamaya karşı,
Adana’da sanayi işçilerinin birliğini, gücünü yan yana getirmek, tek ses tek yürek olmanın yolunu açmak için işçi kurultayı örgütlüyoruz.
Adana Sanayi İşçileri Derneği çalışanları
Adana’da İşçi Kurultayına doğru
Si-Der çalışanları, “İnsanca yaşamak ve çalışmak için güçlerimizi birleştirelim!” çağrısıyla yaptığı işçi toplantısını 10 Ocak Pazar günü dernek binasında gerçekleştirdi. Toplantının gündemi sigortasız, sendikasız, düşük ücretlerle, iş güvencesiz bir şekilde çalıştırılan işçi ve emekçilerin 2010 yılında izlemesi gereken mücadele yolunun çizilmesi olarak belirlendi.
Toplantı günü bir araya gelen işçi ve emekçilerle sermayenin işçi sınıfına dönük saldırılarını içeren bir söyleşi gerçekleştirildi. 2010 yılında geçerli olacak olan asgari ücretin 577 TL olarak belirlendiği, krizin faturasının ağır biçimde işçilere kesilmeye devam edildiği, yeni yılda işçi ve emekçileri daha fazla sömürü ve yoksulluk beklediği belirtildi.
Sistemin sosyal haklara dönük saldırılarının yanında faşist baskı ve saldırıların da devam ettiği, sokak infazlarının olağanlaştığı dile getirildi. Alaattin Karadağ gibi devrimci işçilere kurşun sıkan, eylemde olan işçilere biber gazı ve copla saldıran sermaye devletinin 2010 yılında baskı ve terörü arttırarak ayakta kalmaya çalışacağının aşikâr olduğu ifade edildi.
İnsanca çalışma ve yaşam koşullarından giderek uzaklaşılan böylesi bir dönemde örgütlü olmanın gücünü ve önemini ise direnen TEKEL işçilerinin gösterdiğinin altı çizildi.
İşsizliğin en yaygın olduğu illerin başında olan Adana’da örgütsüzlüğün çok ciddi bir sorun olduğu, tüm bunlara bir çözüm yolu bulabilmek için işçilerin bir araya gelmesinin gerektiği anlatıldı. Düzenlenecek bir işçi kurultayıyla işçilerin de kendi sözlerini söylemesi gerektiği ifade edildi. TEKEL ve itfaiye işçilerinin açtığı mücadele mevzilerinin dayanışmayla büyütülerek yeni mevzilerin yaratılması gerektiği ve işçi kurultayının bu yolda da önemli bir araç olacağı vurgulandı.
Canlı tartışmaların yapıldığı toplantı, 17 Ocak günü Kurultay Hazırlık Komitesini oluşturmak için bir araya gelme çağrısıyla sonlandırıldı.
Adana Sanayi İşçileri Derneği (Si-Der) Çalışanları
Emekliler maaş zammını protesto etti!
Emekli-Sen İstanbul Şubeleri, emekli maaşlarındaki yeni düzenlemeleri 13 Ocak günü protesto etti.
Galatasaray Lisesi önünde bir araya gelen emekliler, yoğun yağmura rağmen, “Sadaka değil toplu sözleşme” pankartı açarak Taksim Meydanı’na kadar sloganlarla bir yürüdüler
Basın açıklamasını Emekli-Sen Kartal Şube Başkanı Emir Babakuş yaptı.
Babakuş, AKP hükumetinin 2010 yılına girerken en temel ihtiyaç maddelerine zam yaparak mülk sahibi zenginlerin dostu, emek gücüyle çalışanların ise düşmanı olduğunu birkez daha gösterdiğini ifade etti.
TEKEL işçilerinin ve hak arama mücadelesi veren emekçilerin yanlarında olduklarını belirten Babakuş, işçilere yapılan saldırıların mutlaka hesabının sorulacağını vurguladı.
Kızıl Bayrak / İstanbul
Sokak ısındı, Uslu'yu korku sardı
Sermayenin işçi sınıfına ve emekçilere yönelittiği kapsamlı yıkım saldırıları karşısında kılını kıpırdatmayan Hak-İş'in Başkanı Salim Uslu yine sahneye çıktı.
Sermaye hükümetinin değirmenine su taşımaya yemin eden Hak-İş bürokratı Uslu, “açılım süreci”ne ilişkin soruları yanıtlarken TEKEL direnişine de değinmeden geçemedi. Uslu'ya göre TEKEL işçileri, hükümetin “açılım projesi”nden rahatsız olan çevrelerin değirmenine su taşıyorlardı.
“Emek alanı için de açılıma ihtiyaç olduğu”nu ifade eden Uslu, TEKEL işçilerinin direnişini "sokağı ısıtmak" olarak değerlendirdi.
Hemen her fırsatta sermaye ve onun kuklası AKP hükümetinin yanında saf tutan Hak-İş bürokratı Uslu, TEKEL işçilerini “Demokratik açılım”a zarar vermekle suçlarken diğer yandan da BDP’li belediye başkanlarının elleri kelepçeli şekilde adliyeye çıkarılmalarına tepki gösterdi. Sözde “demokratlık” adına AKP savunusuna soyunan Hak-İş bürokratının asıl derdi elbette ki “sokağın ısınması” ve mücadelenin büyümesi korkusuydu.
|