Bir yerlerden emir almış olmalılar ki, son günlerde işgal karşıtı direnişe dair haberlere medyada pek rastlanmaz oldu. Emperyalist saldırganlığın bir parçası olan basın tekelleri öyle bir tablo çiziyorlar ki, sanki Irak halkı işgalcilerle uzlaşma eğilimine girmiş, bunun sonucunda direniş günden güne zayıflıyor. Ancak, ABD denetimi dışındaki bazı Arap kanalları ve herşeye rağmen Iraktaki gerçekleri dünyaya duyurmak için çaba harcayan bazı gazetecilerin varlığı, işgalcilerin tam istedikleri gibi sansür uygulamalarını şimdilik engelliyor.
Iraktan yansıyan sınırlı haberler bile, medya tekellerinin çizdikleri tablonun aksine, direnişçilerin çok isabetli vuruşlar yapabildiklerini gösteriyor. Bunun en bariz örneği, iki hafta içinde üç helikopterin düşürülmesidir. Amerikan güdümündeki basın kuruluşları helikopterlerin düşüş nedenini teknik arıza şeklinde açıkladılar. Ancak bu yalanlar kısa sürede açığa çıktı. Bir başka örnek, Bağdatın batısındaki bir Amerikan askeri üssünün bir gecede 6 defa havan topu saldırısına uğramasıdır. Sadece bu eylemde yaralanan Amerikan askeri sayısı resmi açıklamaya göre 34tür.
Silahlı direnişin yanı sıra militan kitle eylemlerinde de bir süreklilik yaşanıyor.
Irakın güneyinde bulunan Amara kentinde, işgalcilerin iş bulma sözünü tutmamasını protesto eden işsizlere kurşunla karşılık verildi. Protesto eylemine saldıran İngiliz askerleri ile Irak polisi, iş talep eden 6 kişiyi katletti. İngiliz karargahı önünde gerçekleşen eylemde 15 kişi de yaralandı. Ertesi gün bir araya gelen Amaralı işsizler katliamı protesto ederek, işgalci İngiliz askerlerine taş attılar. Fellucede ise, eşi ve kayınbiraderi işgal karşıtı faaliyetlere katıldıkları gerekçesiyle tutuklu bulunan bir kadının evinin Amerikan askerleri tarafından basılması yüzlerce kişinin sokaklara dökülmesine yol açtı. Nitekim işgalciler, gözaltına aldıkları kadını birkaç saat içinde serbest bırakmak zorunda kaldılar. Korkak Bush!, Bacıma dokunma! sloganları atan göstericiler, böyle bir olayın tekrarlanması durumunda çok daha sert tepki göstereceklerini dile girdiler.
Öte yandan Kerkük petrol boru hatlarına da yeni bir saldırı düzenlendi. Boru hatları çevresinde 35 kontrol noktası bulunmasına, bölgenin binlerce Kürt peşmerge ve yabancı asker tarafından korunmasına rağmen sabotaj eylemleri engellenemiyor. Bu nedenle işgalciler hala Irak petrollerini istedikleri gibi yağmalayamıyorlar.
Irak halkının direnişiyle işgal ordularının batağa saplanması, hem cephe gerisinde tepkilere neden oluyor, hem de rejim içinde bazı çatlamalara. Bunun son örneği ABD ordusuna ait bir internet sitesinde yayımlanan bir makale. Montgomerydeki askeri akademinin sitesinde yayımlanan makalede, ABD yönetiminin, El Kaide ve Saddam Hüseyini tek tehdit olarak takdim etmekle büyük hata işlediği dile getiriliyor. Akademide öğretmenlik yapan Jeffrey Recordun imzasını taşıyan makalede, Irak savaşının, terörle kapsamlı mücadelenin parçası olmadığı, tersine bu mücadelenin istikametini değiştirdiği vurgulandı. Bu makaleye göre savaş çetesi tarafından hazırlanan tüm planların çöpe atılması gerek.
Iraktaki sömürge valisi Paul Bremer bir iyi niyet jesti olarak 506 esirin serbest bırakılacağını açıkladı. Yapılan resmi açıklamaya göre halen 12.800 Iraklı kamplarda esir tutulmaktadır. Tutsaklar, işgal karşıtı direnişe katılmayacaklarına dair belge imzaladıktan sonra serbest bırakılacaklarmış. Bu manevra ile işgale karşı çıkan aşiret ve topluluk liderlerine uzlaşma sürecinin başladığını göstermek istediklerini ifade ediyorlar. Bu sayede direnişi zayıflatacaklarını umuyorlarmış!
Modern silahlarla donanmış, girdikleri her kare toprağı ölüm tarlasına çeviren Amerika-İngiliz ordularının akıl almaz vahşetleri direnişin güçlenmesini engelleyemiyor. Direniş Irakın özgürlüğüne kilitlendiği sürece her türlü taktik ve manevra hükümsüz kalacaktır.
Bush kabinesinin eski hazine bakanı kirli planları
açıkladı...
Amerikan-İngiliz emperyalistlerinin Irakı işgal etmelerinin hiçbir meşru gerekçesi olmadığı bir kez daha kanıtlandı. Kitle imha silahı veya silah programı olmadığını artık herkes kabul ediyor. CİA tarafından açıklanan belgelerin sahte olduğu aylar öncesinden ortaya çıkmıştı. Irak ile El Kaide arasında işbirliği olduğu iddiası ise, zaten baştan beri ciddiye alınmamıştı.
Savaş çetesinin kanlı planlarını açıklayan kişi, bu sefer Bushun eski hazine bakanı ONeill oldu. Eski bakan, Bush yönetiminin sermayedarlar üzerindeki vergileri azaltma programını kabul etmeyince, ekonomik politikaları iyi yönlendiremediği gerekçesiyle Aralık 2002de istifaya zorlanmıştı.
ONeill, yaptığı açıklamalarda, Bush yönetiminin, iktidara geldiği andan itibaren Irakı işgal etmek için bahane aradığını ve Irakta kitle imha silahları olduğuna ilişkin herhangi bir bilginin hiçbir zaman bulunmadığını söyledi. Bushu ilgisiz ve bilgisiz olmakla suçladı.
11 Eylül saldırılarından aylar önce, daha 2001 yılının ilk aylarından itibaren, savaş kundakçısı çetenin Irakı işgal etmeye yönelik askeri olanakları tartıştığını söyleyen ONeill, savaş sonrası olasılık planlarının dahi bulunduğu, işgal askerleri, savaş suçları mahkemeleri ve Irak petrolünün geleceği konularının da aynı dönemde tartışıldığını açıkladı.
Haydutbaşı Bush, eski bakanının ifşaatları hakkında açıklamada bulunmak zorunda kaldı. Bush, Daha önceki yönetimin olduğu gibi biz de Irak rejiminin değişmesinden yanaydık. Politikayı bu çizgiler ve 11 Eylül saldırısı ışığında şekillendiriyoruz dedi. Yani Bush eski bakanın ortaya serdiği kirli planları reddedemiyor. Sadece bu planların Clinton yönetimi tarafından da benimsendiğini iddia ediyor.
Bu arada piyasaya eski gazeteci Ron Suskind tarafından ONeillin siyasetteki macerası üzerine bir kitap çıktı. Eski bakanın yazara kitap için 20 bin sayfaya yakın resmi belge verdiğini kabul etmesi üzerine, savaş kundakçıları ONeille karşı saldırıya geçtiler. ABD Hazine Bakanlığı Sözcüsü Rob Nichols, ONeillin gazetecilere devletin gizli resmi belgelerini sızdırıp sızdırmadığının ortaya çıkarılması için bakanlığın soruşturma açılması talebinde bulunduğunu açıkladı. Bu girişim, haydutların Irak işgaline dair planları ve Bushun kişiliği hakkındaki suçlamalarla siyasi ortamı karıştıran ONeillin yönetim tarafından cezalandırılması çabası olarak nitelendirildi.
Bush yönetimi dünyayı ve Amerikan halkını yalanlarla aldatıyor. Sahte belgeleri, uydurma iddiaları gerekçe göstererek ülkeleri işgal ediyor, yakıp yıkıyor, halkları kıyımdan geçiriyor. Sözde demokrasinin beşiği ABDde mahkemeler insanlığa karşı işlenen bu ağır suçları soruşturma gereği bile duymuyor. Ama savaş kundakçılarının kirli planlarını kamuoyuna açıklamak hemen soruşturma konusu oluyor. Halkları katlederek onlara demokrasi ve özgürlük bahşeden emperyalist-kapitalist düzenin adaleti budur.