Kızıl Bayrak'tan Ankarada geçtiğimiz hafta gözaltına alınan arkadaşlarımızdan ikisi tutuklandı. İstanbulda bir arkadaşımız faşist saldırıda kurşunla yaralandı. Her iki saldırı da seçim çalışmaları esnasında gerçekleşti. Sistem, karşıtlarına yönelik tahammülsüzlüğünün düzeyini böylece bir kez daha sergilemiş oldu. Aynı zamanda, artık hükümetle ilişkisinin kesildiği iyice netleşmiş olan MHPli faşistlerin gerçek yüzlerini, asli görevlerini ortaya koymakta gecikmediklerini de. Bir süredir hükümet kapısına zincirlenmiş olan bu kanlı katil sürüsü artık salıverilmiştir. Bundan böyle bizler de buna göre davranmak, bunun gereğini yerine getirmek durumundayız. *** Aslında her şey birbirine bağlı biçimde seyrediyor. MHP efendisinin mülkünü korumaya eğitilmiştir. Onun kışkışladığı yöne saldırmaktadır. ABD kaynaklarına göre, Türk devleti de patronu ABD ne derse onu yapacaktır. Başbakanın aksi yöndeki açıklamaları bir anlam ifade etmemektedir. ABD Iraka doğru kışkışlarsa oraya saldıracaktır. Görüleceği gibi herşey çok net, çok basit. Ama bu sadece görünüşte böyle. İçte ise durum bir o kadar karmaşıktır. Elbette Türk devleti patronu ve ağabeyi ABDnin emirlerini yerine getirmek isteyecektir. Ne var ki, işin sonuçlanması, yani emri yerine getirip-getirememesi, salt kendi isteklerine bağlı değildir. Tıpkı bir köpeğin sahibinin kışkışladığı yöne saldırmasıyla, her zaman hedefi yakalayıp parçalamayı başaracağının güvencesi olmadığı gibi. Önüne daha güçlü bir engel çıkar ve onu yıldırırsa, hiç kuşkusuz, durum değişecektir. Savaş karşıtı mücadeleyi ciddiye almak gerekiyor. Kuşkusuz, savaşlara tümden son vermenin yolu, dünyayı temelden değiştirmek, savaşın ve saldırganlığın kaynağı kapitalist-emperyalist sistemi yeryüzünden silmekten geçiyor. Ancak bu gerçek, emperyalist savaş ve saldırganlığı dizginlemenin hiç mümkün olmadığını değil, sonsuza dek ortadan kaldırmanın yolunu göstermek, asıl ve nihai hedefi belirtmek içindir. Tıpkı devrime giden yolda, devrimci sınıf mücadelesinin gücüyle pek çok demokratik hak ve özgürlüğün parça parça sökülüp alınabilmesi gibi, savaşlar da, güçlü bir mücadele yürütüldüğü takdirde durdurulabilir, engellenebilir, geciktirilebilir. Sağlam bir sopa ve korkusuz bir davranış, nasıl, en azgın köpeği dahi sindirip durdurabilirse, güçlü bir anti-emperyalist mücadele ile Amerikan saldırganlığı da dizginlenebilir. Amerikan sadırganlığına karşı dünya çapında yükselen mücadeleye topraklarımızdan da güç ve destek verilmesi, aynı zamanda bu saldırıda yer alacağı açık olan Türk devletinin de içerden dizginlenmesi, öncelikle, bu ülkenin devrimcilerinin görevidir. |
|||||