İçindekiler:

27 Eylül 2022
Sayı: KB 2022/30

Sosyal bunalım derinleşiyor...
"Sosyal konut balonu"
Karanlığı kitlelerin direnişi püskürtebilir!
Düzen siyasetinde ırkçılık
Sosyal medya rejimin hedefinde...
Saray rejiminden hesap soralım!
Çocukların payına açlık düştü
"Sosyal" rant projesi
Birleşik mücadele
"İş çok, iş beğenmemek var"
Bu pisliği işçilerin örgütlü gücü temizler!
Türkiye'de işçi sınıfının görünümü"
Ulucanlar katliamının politik anlamı ve arka planı
İran'da sarsıcı gelişmeler
Şangay İşbirliği Örgütü zirvesi
Ermenistan-Azerbaycan çatışması
Almanya'da emekçiler eylemde!
Fransa'da karşılama grevleri!
Dünya Kadın Konferansı'nın ardından...
"Afrikalı kadınlar politik yaşama katılmalı"
"Konferans hedef belirlemeli"
Gençlik mücadelesinin yeni dönemi
"Yurtlara yerleştirme" yalanı
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Dünya Kadın Konferansı’nın ardından...

 

Tunus 11,5 milyon kişinin yaşadığı bir Kuzey Afrika ülkesi. Neredeyse iflas etmek üzere olan bir ekonomiye sahip olan Tunus’ta temel ürünlere zamlar artıyor, yoksulluk büyüyor. Halk enflasyonla, işsizlik ve yoksullukla boğuşuyor. Gençlik arasında işsizlik yüzde 38’lerde seyrediyor. Sokaklarda sefalet, yoksulluk, açlık kol geziyor. Duvar kenarlarında oturan, kolları bacakları kesilmiş insanlar, dilenen her yaştan kadın ve erkek, şehrin en ihtişamlı sokaklarında bile sokakta yatan kadınlar, restoranlarda yemek yerken, birinin size yaklaşıp “Yemeğinden bana biraz verir misin” diyerek yiyecek istemesi her gün yaşanan manzaralar. Kentin belki de en gösterişli caddesi Şanzelize’de ağaçların biçiminden Fransız mimarisiyle yapılan muhteşem binalara kadar sömürgeciliğin izleri bile ülkedeki yoksulluğu, sefaleti gizlemeye yetmiyor. Evlerin avlusuna açılan devasa kapalı sokak kapılarından, pencerelerdeki sürekli kapalı tutulan tahta kepenklerden karanlık odalarda nasıl bir yaşamın sürdürüldüğünü görme olanağı olmasa bile, yıkık dökük evlerin adeta harabeye dönmüşlüğü içerdeki yoksulluğu ve sefaleti gözler önüne seriyor. Ama şehrin bazı semtlerinde, yoksul mahallelerde duvarlardaki yazılamalarda bir zamanlar burada “Arap Baharı”nı başlatan direnişin izleri duruyor. Adeta yeni bir isyanı beklercesine...

Tunus devletinin konferansı engelleme çabaları

Üçüncü Dünya Kadın Konferansı’nın üniversitede yapılması, toplantıya birkaç hafta kala, “teröristlerin” katılacağı bahanesiyle İçişleri Bakanlığı tarafından yasaklandı. Bu, Tunus rejiminin, kadınların örgütlenmesine ve mücadelesine karşı düşmanca tutumunun bir göstergesiydi. Ama rejimin tüm engelleme çabalarına rağmen Tunuslu kadın ve insan hakları örgütleri, sendikalar, tarım işçilerinden oluşan 10’a yakın örgütten oluşan komite tam bir seferberlik örneği sergileyerek kısa sürede yeniden konferanslar için salon ve konaklama yerleri buldular. Ve onların bu olağanüstü çabaları sayesinde konferans gerçekleşebildi.

Ama Tunus işçi ve emekçilerinin konferansa ve yürüyüşe katılımı oldukça zayıf kaldı. Yer ve konaklama sorununu başarıyla çözen ve böylesi bir konferansa ev sahipliği yapmak için canla başla çalışan komitenin, konferans çağrısını işçi ve emekçilere, fabrikalara taşımada, yazılama, afiş, pankart asma, bildiri dağıtma gibi propaganda araçlarını ve yöntemlerini kullanmakta yeterli başarı sağlayamadığı görülüyor.

Coşkulu, militan, enternasyonal yürüyüş

Üçüncü Uluslararası Kadın Konferansı 500’e yakın katılımcının olduğu bir yürüyüşle başladı. Tamamen enternasyonal bir havada geçen yürüyüşte her grup kendi pankartları, bayrakları ve şiarlarıyla başkent sokaklarında yürüdü. Tunuslu kadınlar en önde yerlerini aldı ve konferansın ana pankartını taşıdılar. “Yaşasın devrim ve sosyalizm!”, “Gençlik gelecek gelecek sosyalizm”, “Jin jiyan azadi!”, “Yaşasın uluslararası dayanışma!”, “Hepimiz antikapitalistleriz!” sloganları farklı dillerde haykırıldı.

Konferans’a izleyici olarak katılan Enternasyonal Emekçi Kadın Komisyonu’ndan kadınlar, PİA imzalı Almanca ve Türkçe “Kadınlar sömürüye, baskıya ve şiddete karşı savaşıyor!” şiarlı pankartı açarken, ayrıca TOMİS imzalı İngilizce ve Türkçe “Yaşasın uluslararası dayanışma!” şiarlı pankart taşındı.

Konferans ve coşkulu açılış programı

Yürüyüş Tunus Opera ve Tiyatro binasında sonlandırıldı. Opera ve Tiyatro salonunda 3. Dünya Kadın Konferansının açılışı yapıldı. Tunuslu kadınların konferansı selamladığı bir açılış konuşmasının ardından tüm kıtalarda konferansı örgütleyen kıta koordinatörleri sahneye çağırıldı.

Yapılan konuşmalarda Filistin’in siyonist İsrail tarafından yasadışı işgaline, 25 yıldır Fransa’da cezaevinde tutulan politik tutsak George Abdellah’ın durumuna değinildi. Filistin ve Kürt halklarının mücadeleleri selamlandı. Filistin bayrakları eşliğinde sıkça “Filistin’e özgürlük!” sloganları haykırıldı. Salona büyük bir coşku hakimdi.

Yapılan konuşmalarda sermaye devletlerinin temsilcilerinden Papa’ya kadar katılımcıların yer aldığı “BM Kadın Konferansı”na alternatif olarak oluşan, tabandaki kadınların katıldığı Dünya Kadın Konferansı fikri ve örgütlenmesinden bahsedildi. Kapitalizmin krizlerine, Ukrayna’da süren emperyalistler arası savaşa, sömürgeciliğe, çevre sorunlarına değinildi. İnsanın ve doğanın sömürüsünün, baskının ortadan kalması için örgütlü mücadele ve sosyalizm vurgusu yapıldı.

Konferansta çalışmalar yoğun çabalar ve emek ile ilerledi

Konferans, 2. günden itibaren şehir merkezindeki kültür merkezinde kıta raporları okunarak başladı. 3. ve 4. günlerde kadın sorunundan çevre sorununa, mülteci sorunundan sağlık sorununa değin geniş bir yelpazede konuların ele alındığı 31 çalıştay düzenlendi. PİA ve TOMİS’ten kadınlar, Alman ver.di sendikasından kadınlar ve Yeni Kadın Dünyası ile birlikte “İşçi kadınlar ve sendikalar” çalıştayını örgütlediler. Çalıştay, birçok ülkeden sınıf içinde mücadele yürüten, kadın işçiler arasında örgütlenme faaliyetleri sürdüren, grevler örgütleyen kadınlarla birlikte gerçekleştirildi. Tartışmalar ve anlatımlar sonucunda ortaya çıkan taleplerin yer aldığı yazılı dövizler hazırlandı. Bu talepler son gün düzenlenecek genel kurula sunuldu. Ayrıca kadınlar içinde sendikal faaliyet yürüten, direniş örgütleri kuran ve grevler örgütleyen kadınlardan oluşan sınıf eksenli bir komite kurulması da karara bağlandı. Bu komitede eski Sinbo direnişçisi Dilbent Türker’in de yer alması istendi ve kendisi de bu öneriyi kabul etti.

Konferansın 5. ve 6. Günlerinde, 93 delege Tunus konferansının sonuçlarının açıklanacağı bir bildiri taslağı üzerine tartışmalar yürüttü. Türkiyeli delegeler arasında TOMİS üyesi Dilbent de bulunuyordu. İki gün süren toplantı ve tartışmalar katılımcılar tarafından da dikkatle izlendi. Yoğun ve uzun saatler alan tartışmaların ardından kitlelere seslenen Tunus sonuç bildirisi hazırlandı. Burada Dilbent’in “Dünya’da savaşları çıkaran ana aktörün ABD olduğu cümlesine NATO’nun da eklenmesi için verdiği öneri” katılımcıların büyük çoğunluğunun oylarıyla kabul edildi ve sonuç bildirisine eklendi.

Coşkulu kültürel etkinlikler

Konferans’ta her gece bir kıtadan gelen kadınlar kendi renkleri ile kendi kültürlerini sahnelediler. Son gece ise ulusal öğleler değil, sınıf kimliği öne çıktı ve direnişçi işçi kadınlar sahnedeydi. Buraya TOMİS üyesi Dilbent dee bizzat Alman devrimcileri ve ver.di sendikası çalışanları tarafından önerildi. Direnişçi kadınlar işçi kadınlar arasında örgütlenmelerine değinerek, mücadele çağrısı yaptılar, kendi dillerinden sloganları tüm salona attırarak, direniş şarkıları söylediler.

Konferans üzerine...

Konferans süresince tüm ülkelerin kadınları kendi ülkelerindeki kadınların sorunlarına değindiler ve bu sorunlara karşı, bu sorunların çözümü için verdikleri mücadeleyi ve örgütlenme çabalarını anlattılar. Uluslararası dayanışmanın önemine ve ihtiyacına vurgu yapıldı.

Konferans genel olarak taban kadın çalışmasının sergilendiği bir çalışma olarak gerçekleştiyse de, 3. Dünya Kadın Konferansı sınıf çalışmasının, sınıfa yönelimlerin ön plana çıkarıldığı, işçi kadınların direnişleri ve kazanımlarının örnek teşkil etmesi açısından sık sık belli forumlarda gündeme getirilmesi, vurgulanması oldukça olumluydu.

Genç kadınların da kendi sorunlarını tartıştıkları bir platform oluşturması, günlerce sürecek konferansta birçok dilde tercüme sorununu üstlenmeleri, gelecekte konferansların güvenceye alınmasının sağlanması açısından da önemliydi. Gençler, geleceğin mücadeleci kadınları ve geleceği örgütleyenler olarak kendilerine de alan açılması için taleplerini dile getirdiler.

Konferans boyunca yoğun tartışmalar yaşandı, ama zaman darlığı nedeniyle yine de tartışmalar sınırlı kaldı.

4. Dünya Kadın Konferansına doğru

Konferansın ardından kadınlar kendi kıtalarından kadınlarla bir araya gelerek önümüzdeki süreci örgütlediler. 5 yıl sonra yapılacak 4. Dünya Kadın Konferansı için her kıtada iki toplantı ve iki yıl sonra teorik seminer yapma konusunda ortaklaşıldı. Bunun için Nepalli kadınlar kendi ülkelerini önerdiler. Avrupa kıta koordinasyonu da 2023 yılında ilkbaharda Bosna’da toplanma ve Avrupa koordinasyonunu seçme kararı aldı. Bunun için oluşturulan hazırlık komitesinde PiA’dan bir arkadaş da görev aldı.

3. Dünya Kadın Konferansı, sınıf devrimcisi kadınlar açısından dil sorununun en yakıcı bir sorun olarak yarattığı zorluklara, keza öteki bazı eksikliklere karşın kazanımlar ve deneyimlerin elde edildiği bir konferans oldu. Dünya’nın onlarca ülkesinden gelen kadınlar birbirlerinin yaşamlarına dokundular.  Sorunların büyük ölçüde ortaklaştığı görüldü. Mücadeleci, örgütleyici, militan kadınların direnişlerinden öğrenildi. Yeni dönemin mücadelesinde kullanılmak üzere torbalarda kazanımlar ve deneyimlerle dönüldü…

Kızıl Bayrak / Almanya