İçindekiler:

27 Eylül 2022
Sayı: KB 2022/30

Sosyal bunalım derinleşiyor...
"Sosyal konut balonu"
Karanlığı kitlelerin direnişi püskürtebilir!
Düzen siyasetinde ırkçılık
Sosyal medya rejimin hedefinde...
Saray rejiminden hesap soralım!
Çocukların payına açlık düştü
"Sosyal" rant projesi
Birleşik mücadele
"İş çok, iş beğenmemek var"
Bu pisliği işçilerin örgütlü gücü temizler!
Türkiye'de işçi sınıfının görünümü"
Ulucanlar katliamının politik anlamı ve arka planı
İran'da sarsıcı gelişmeler
Şangay İşbirliği Örgütü zirvesi
Ermenistan-Azerbaycan çatışması
Almanya'da emekçiler eylemde!
Fransa'da karşılama grevleri!
Dünya Kadın Konferansı'nın ardından...
"Afrikalı kadınlar politik yaşama katılmalı"
"Konferans hedef belirlemeli"
Gençlik mücadelesinin yeni dönemi
"Yurtlara yerleştirme" yalanı
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Sosyal medya rejimin hedefinde...

 

AKP-MHP rejiminin suç dosyaları ne zaman ortalığa saçılırsa, Saray’a biat etmeyen medyaya saldırıların daha da yoğunlaştırılması tartışılmaya başlar. Yolsuzluk, hırsızlık, çetecilik, mafyacılık gibi alanlarda işledikleri suçlar o kadar artmış ki, bu gerçeklerin sosyal medya üzerinden dile getirilmesine tahammül edemiyorlar. Suç işlemeye devam ettikleri, gerçekleri ise saklayamadıkları için, sosyal medyayı nasıl boğabiliriz diye tartışıyorlar.

Biat etmeyenlere pervasızca hücum eden rejim, sosyal medyada kullandığı bir “maaşlı ak-trol ordusu” besliyor. Bu tetikçileri kullanarak en ahlaksızca saldırıları koordine ediyor, hedef seçilen kişilere karşı linç kampanyaları düzenliyor, gündeme dair yalana/çarpıtmaya dayalı mesajlar yayınlıyor. Kısacası Saray’dan gelen emre göre hareket eden trol ordusu, sosyal medya platformlarında dinci-faşist rejimin kirli işlerini yapıyor. Ama düzen medyasının %95’i ile trol ordusuna rağmen, suç dosyalarının ortalığa saçılmasını önleyemiyorlar. Bundan dolayı sosyal medyadaki muhalif sesleri boğmak istiyorlar.

***

Faşist partinin şefi Devlet Bahçeli kurulduğu günden beri AKP’nin ‘koltuk değneği’ ya da ‘stepnesi’ oldu. 2015’ten sonra ise dolaysız suç ortağı. Yani MHP 2002’den bu yana fiilen dinci gericilik için çalışıyor. Bunu hem AKP-Cemaat koalisyonu zamanında yaptı hem Cemaat FETÖ olduktan sonra. Buna rağmen rejimin halka karşı işlediği bunca suçla ilgisi yokmuş gibi davranıyor. Arada bir ırkçı-şoven vaazlar vermek, tehditler savurmak, azılı katilleri, mafya babalarını hapisten çıkartmak gibi kendilerine uygun işler yapıyorlar. MHP’nin, dinci-faşist rejimin iktidara gelmesi için sunduğu hizmetlerin karşılığını ihale yolsuzlukları ve mafya rantından büyük bir pay kapmanın yanı sıra ırkçı militanları devletin farklı kademelerine yerleştirerek aldıkları sık sık dile getiriliyor.

MHP Mehmet Ağar, Süleyman Soylu gibi çete başlarının arkasında durduğu gibi, faşist mafya babası Alaattin Çakıcı ve adamlarını özel bir afla hapisten çıkartarak mafyalar rantından aldığı arttırma çabasına girdi. Hal böyleyken mafya babası Sedat Peker’in ifşaatları faşist partiyi de rahatsız ediyor. Ancak çoğu zaman ifşaatları geçiştirerek suç dosyalarının açılmasıyla ilgili değilmiş gibi görüntü vermeye çalışıyor. Son ifşaatlar ise Devlet Bahçeli’yi de korkutmuş görünüyor. Saraydan ‘kelle alan’ suçların ortalığa saçılması, bu defa faşist partinin şefini de harekete geçirmiş görünüyor.

***

Dinci-faşist rejimde üstlendiği misyona sıkı sarılan MHP’nin şefi, doğru düzgün Türkçe cümle bile kuramaz durumda olmasına rağmen, tehditler savurmaya devam ediyor. Faşist mafya babası Alaattin Çakıcı’yı özel bir şekilde ağırlayıp gizli bir görüşme yaptıktan sonra sahneye çıkan Devlet Bahçeli, bir parçası ve suç ortağı olduğu ‘yağma talan rüşvet haraç’ düzeni hakkında bir çift söz etmezken, bu gerçeklerin sosyal medya üzerinden ifşa edilmiş olmasından duyduğu rahatsızlığı yansıttı. Sarayda lağımın patlamış olmasını “milli birlik ve güvenlik” sorunu olarak tanımladığı konuşmasında şu ifadeleri de kullandı:

“Son gelişmeler göstermiştir ki, sosyal medyanın mutlak surette denetim altına alınması şarttır. Bunun yanı sıra ahlaki ve hukuki açıdan sınırlandırılması hayat memat konusudur.

Bu kapsamda 1 Ekim 2022 tarihinde, TBMM çalışmalarına başlar başlamaz hazırlığı büyük oranda tamamlanmış olan sosyal medya düzenlemesi kanunlaştırılarak gittikçe büyüyen, huzur ve güvenliğimizi artan şekilde yutan kara delik hukuki bir temele bağlanmalıdır.

Toplumsal huzurumuzun yanında milli birlik ve güvenliğimiz sosyal medyanın dipsiz kuyularında tahrip edilemeyecektir. Böylesi bir zillete asla müsaade edilmeyecektir…”

Faşist parti şefinin bu lafları etmesi, suç dosyalarının açılmasından ve kurucu ortağı olduğu mafyatik rejimin çöküşünden duyduğu korkuyu gözler önüne seriyor. Bu tür rejimlerin ‘yağma talan rüşvet haraç’ çarkı dönmeden ayakta kalması mümkün değil. İfşaatlar bu çarkı eskisi gibi çevirmenin koşullarını adım adım daraltıyor. Dahası şefler dahil bu kokuşmuş pislik bataklığında yaşamaya bağımlı hale gelenlerin hesap verme korkusuna kapıldıkları da görülüyor.

***

Suç bataklığında yüzen saray rejiminin şefleri, faşist saldırganlığın dozunu arttırarak korkularını hafifletmeye çalışıyorlar. Bu bağlamda Saray’a biat etmeyen, tüm baskılara rağmen gerçekleri halka taşımaya çalışan medyayı susturabilmek için bir saldırı hazırlığında oldukları görülüyor. MHP şefinin tehditleri buna işaret ediyor. Polisinden yargısına, maliyesinden RTÜK’üne kadar zorbaların elinde birçok araç var. Bunları şu veya bu şekilde kullanmaya çalışacaklar.

Buna rağmen farklı mecralarda inatla gerçekleri dile getiren basın emekçilerini dize getirme gücünden yoksunlar. Yıllardır uğraşmalarına rağmen bunu başaramadılar. Şimdi de başaramayacaklar. Zira her tarafından çürüyüp dökülen bir rejimin pisliklerinin üstü sosyal medya yasaklarıyla örtülemez. Saray’ın göbeğinde patlayan lağımı hiçbir şeyle örtemezler artık.

Elbette bu, hazırlığı yapılan saldırıyı hafife almak anlamına gelmiyor. Şimdiden olası yasaklama/susturma saldırılarına karşı farklı direniş biçimleri geliştirmenin imkanlarına bakmakta fayda var. Zira beka korkusuna kapılan adamların son bir hamleyle kokuşmuş karanlıklarıyla gerçeklerin üstünü örtme girişiminde bulunmaları mümkündür. Olası bir saldırıya karşı önden yapılacak hazırlıklar yaratılabilecek tahribatı azaltacaktır.