20 Kasım 2020
Sayı: KB 2020/Özel-23

“Acı reçete”ye karşı birleşik direniş!
ABD seçimleri ve Türkiye
Hak ihlalleri raporunun düşündürdükleri
Pandemiyi yönetemiyorsunuz!
Damat bakan gitti, sırada ne var?
Sinbo’da direniş
Sinbo direnişi ile dayanışma mesajları
İşyeri komitelerinde birleşelim!
Meslek liseleri: Altın bilezik mi sömürü mü?
Doğu Sorunu üzerine tartışma - Karl Radek
Cemal Paşa’nın öldürülmesi - Karl Radek
Ateşkes Karabağ’a barışı getirecek mi?
Kosova’daki UÇK şebekesi ve Lahey
İsviçre sermayesinin kanlı faaliyetleri
Küba devrimi ve kadın
25 Kasım yaklaşırken...
Kadın işçilere daha ucuz, esnek çalışma!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Kadın işçilere daha ucuz,
daha esnek çalışma dayatması

 

Kriz ve pandeminin çifte faturası işçi sınıfına ödetilmeye devam ediyor. Her süreçten kendi çıkarları için faydalanan sermayedarlar, çalışma yaşamının esnekleştirilmesine ve birikmiş fonların yağmalanmasına hız vermiş durumdalar.

Sermayenin bugünkü korucusu AKP-MHP iktidarı ise, pandemide sermayenin yüklerini hafifletmek için üzerine düşen görevi yaptı, yapmaya devam ediyor. Ekonomik paketler ve teşviklerle sermaye korunurken, kapitalistlerin üzerinden alınan yükler işçi sınıfının sırtına yüklendi. İşçi ve emekçiler iş ve gelir kaybı yaşadı. Arkası kesilmeyen, dahası pandemi fırsatçılığıyla daha da artan hayat pahalılığı yoksulluğu derinleştirdi. Kısa/ telafi çalışma ve ücretsiz izin uygulamalarıyla kriz ve pandeminin emekçi sınıfları yıkıma uğratarak yönetildiğini tüm açıklığıyla gösterdi. Bu dönemin çok açık bir şekilde gözler önüne serdiği bir başka gerçeklikse işçi, emekçi kadınların bu sorunları çok daha ağır bir şekilde yaşadığıdır.

Covid 19 pandemisinin kadınları çok fazla etkilediğini, kadına yönelik şiddetin bu süreçte daha da arttığını pek çok araştırma ortaya koyuyor. Bu araştırmalardan birini de TÜSİAD, TÜRKONFED ve Birleşmiş Milletler Kadın Birimi (UN Women) Türkiye ortaklığında “Covid-19’un kadın işçiler açısından etkileri” başlıklı sermaye raporu oluşturuyor.  Sermaye dünyası, yaptıkları araştırma sonucu (Nisan 2020 verileri) erkeklerde 1,5 milyon, istihdam oranı erkeklere göre çok daha sınırlı olan kadınlarda ise 1,1 milyon gibi çok daha büyük bir oranda iş kaybının yaşandığını itiraf ediyor.

Ayrıca rapor; kadınların yüzde 99’unun artan ev işleri ve bakım sorumluluğu, yüzde 97’sinin uzaktan/evden çalışma ile artan iş yükü, yüzde 95’inin ise endişe, psikolojik stres ve tükenmişlikten şikayetçi olduğunu, şirketlerin Covid-19 döneminde kadınların karşılaştığı sorunlara yeterli önlem almadığını belirtiyor.  

Araştırmalarıyla, Covid-19’un kendileri için bir uyanış çağrısı olduğunu söyleyen kapitalistler, iki yüzlü bir şekilde pandeminin toplumsal cinsiyet eşitliği bakış açısıyla yönetilmesini, hiçbir krizden toplumun yarısını geride bırakarak çıkamayacaklarını dile getiriyorlar. Sermaye dünyasının temel bileşenleri olarak, buradan kendileri adına çıkardıkları sonuç kadın işçilere yönelik çok daha “özel politikalar” oluşturmak. Gelgelim, bu özel politikalar kadınların çalışmasının önündeki engellerin kaldırılması, çocuk/hasta/yaşlı bakımı, ev işlerinin kadınların üzerinden alınıp çözüme kavuşturulması olmayacaktır. Bilakis, geçmişten bugüne miras aldıkları sömürü geleneğinin bir sonucu olarak, kadınların yaşadığı çok yönlü sorunları istismar etmeyi ve kadın işçileri daha ucuza, daha esnek çalıştırmayı amaçlıyorlar. Ucuz işgücü haline getirdikleri kadın ordusunu yeri geldikçe işçi sınıfının tamamı için bir tehdit unsuru olarak kullanmayı hesaplıyorlar. Kapitalistler için toplumsal cinsiyet eşitsizliği göstergeleri tam da istedikleri esnek çalışmanın bir bütün olarak hakim kılınmasının bir kılıfından öte bir anlam taşınamamaktadır. Kadınlara tanıyacakları tek güvence, esnekliğin güvence altına alınması, yani güvenceli esneklik olacaktır.

Nitekim, kapitalistlerin bugün işçi sınıfına yeni torba yasalarla her türlü haktan yoksun gündelik işçilik ve güvencesiz çalışma dayatmaları, her fırsatta kıdem hakkını gasp etme çabaları bunun kanıtıdır. İşçi sınıfına kendileri için artı-değer kazandırdığı müddetçe nefes alma şansı tanıyan sermaye sınıfından, kadın işçi ve emekçilerin sorunlarına çözüm beklemek ölüden gözyaşı beklemektir. Hatırlanırsa, kiralık işçilik olan özel istihdam büroları işsizliği azaltmak bahanesiyle gündeme gelmiş, özellikle kadın işçiler üzerinden meşrulaştırılmaya çalışılmıştı. “İş ve aile” yaşamını uyumlulaştırarak kadınların gözetildiği ileri sürülmüş, genç kadın işçilerin ucuz işgücü olarak kullanılması hedeflenmişti. Anne olmaktan kaynaklı ihtiyaçlar istismar edilerek geçici iş ilişkisi kadınlar üzerinden devreye sokulmuştu.

Sermaye dünyasının açıkladığı bu yeni rapor emek sömürüsüne ne kadar ileri gidebileceklerinin yeni bir örneği oldu. Amaç, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini hafifletmek değil, artı-değer sömürüsünde kadın işçi ve emekçilere yönelik çok daha özel politikalar geliştirmektir.

İşçi sınıfına nefes alma şansı tanımayan kapitalistlerin nefes borularını kesmek için en başta fabrikalar temelinde örgütlenmeliyiz. Artı-değerin üretildiği fabrikalarda kadın erkek tüm işçiler yan yana gelerek iş yeri komitelerimizi komiteleri kurmalıyız. Kapitalist sömürüye karşı işçi ve emekçi kadınlar olarak diğer sınıf kardeşlerimizle omuz omuza verip haklarımız ve geleceğimiz için mücadeleyi büyütmeliyiz.

S. Gül

 

 

 

 

 

İki haftada 20 kadın katledildi

 

Türkiye’de Kasım ayının ilk iki haftasında 20 kadın farklı şehirlerde benzer gerekçelerle tanıdıkları erkekler tarafından katledildi.

Cinayetlerden 8’i son üç günde gerçekleşti. Kadınlar kıskançlık, bir anlık cinnet gibi gerekçelerle öldürülüyor. Failler kısa süreli tutukluluk ardından ya serbest kalıyor ya da kravat taktığı için ya da pişman oldukları gerekçesi ile iyi hal indirimleri alıyor.

Kasım ayında, birkaç gün içerisinde yaşanan kadın cinayetlerinin bilançosu ise şu şekilde:

“-11 Kasım günü, İzmir’in Dikili ilçesinde 23 yaşındaki Çilem Gül yeni boşandığı eski kocası tarafından sokakta vurularak öldürüldü.

-11 Kasım’da Denizli’de 22 yaşındaki üniversite öğrencisi Tuba Toktaş erkek arkadaşı tarafından boğularak öldürüldü.

-Afyonkarahisar’ın Evciler ilçesinde 11 Kasım’da polise intihara teşebbüs ihbarı geldi. Olay yerine giden polis, 53 yaşındaki Melihat Tuncel’i boğazı kesilmiş halde evinin arka bahçesinde buldu.

-12 Kasım’da Malatya’da 73 yaşındaki kadın, hakkında evden uzaklaştırma kararı bulunan kocası tarafından tabancayla öldürüldü.

-12 Kasım’da Muğla’da jandarma astsubay nişanlısını öldürdü ve intihar etti. Muğla İl Jandarma Komutanlığı’nda görevli astsubay Volkan Erdem, Menteşe ilçesinde bulunan Kötekli Mahallesi’nde, nişanlı olduğu Hafize Günakın’ı öldürdü.

-12 Kasım’da Aksaray’da Saadet Korkmaz, çalıştığı markette ayrıldığı erkek arkadaşı Ramazan T. tarafından şiddete uğrayarak hayatını kaybetti.

-13 Kasım’da İzmir Kınık’ta eski Uzman çavuş Mustafa Kocabıyık, 50 yaşındaki eşi Nergüzel Kocabıyık ile 22 yaşındaki kızı Melike Kocabıyık’ı öldürdü.

-13 Kasım’da İzmit Erenler Mahallesi’nde, boşanma aşamasında olduğu eşinin evine giden Veysel Özkan eşi Serap Özkan’ı ve oğlu Suat Özkan’ı pompalı tüfekle öldürdü.”