20 Kasım 2020
Sayı: KB 2020/Özel-23

“Acı reçete”ye karşı birleşik direniş!
ABD seçimleri ve Türkiye
Hak ihlalleri raporunun düşündürdükleri
Pandemiyi yönetemiyorsunuz!
Damat bakan gitti, sırada ne var?
Sinbo’da direniş
Sinbo direnişi ile dayanışma mesajları
İşyeri komitelerinde birleşelim!
Meslek liseleri: Altın bilezik mi sömürü mü?
Doğu Sorunu üzerine tartışma - Karl Radek
Cemal Paşa’nın öldürülmesi - Karl Radek
Ateşkes Karabağ’a barışı getirecek mi?
Kosova’daki UÇK şebekesi ve Lahey
İsviçre sermayesinin kanlı faaliyetleri
Küba devrimi ve kadın
25 Kasım yaklaşırken...
Kadın işçilere daha ucuz, esnek çalışma!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Meslek liseleri: Altın bilezik mi
artan sömürü mü?

 

Sermaye devleti mesleki eğitime verdiği önemi her vesileyle ortaya koyuyor. Keza, “Meslek lisesi memleket meselesi” söyleminden bugüne atılan adımlar, iktidarın bu alana dönük ilgisinin her geçen gün arttığını gösteriyor. Her yeni günde kamuoyuna duyurulsun ya da duyurulmasın mesleki eğitimle ilgili yeni bir karar alınıyor. Erdoğan’ın ilk 100 gün hedeflerinden “2023 Vizyonu”na kadar her gelişme ve planlamada mesleki eğitim, özellikle de meslek liseleri temel bir konu başlığı oluyor.

Bu konu ile ilgili gündeme gelen son gelişme ise fabrikaların ve işyerlerinin içine meslek lisesi açabilme izni oldu. Ziya Selçuk’un geçtiğimiz haftalarda Giresun’da açıklamalarına göre, Mart ayında yayımlanan bir genelge ile işyerleri içine meslek lisesi eğitimine denk düşecek mesleki eğitim merkezleri açabilme izni verildi. Her fırsatta dile getirdiği gibi bu açıklamasında da mesleki eğitimi özel sektörün ihtiyaçlarına göre kurgulamak istediklerini ifade eden Ziya Selçuk, meslek liseleri ile bulundukları bölgedeki üretimin şu anda yüzde 20’lerde olan örtüşme oranını arttırma perspektifi ile hareket ettiklerini açıkladı. İşyerleri içine açılacak meslek liselerinde ustabaşıları da öğretmen misyonu ile ders verecek. Şu anda Turizm Bakanlığı ile yapılan ortak çalışmalar doğrultusunda halihazırda 50 otelin içine turizm-otelcilik liseleri açtıklarını ve bu sayıyı 200’e yükselteceklerini belirten Selçuk otellerden stadyumlara, fabrikalardan teknokentlere kadar her alanda bu bakışın yaygınlaşacağını açıkladı. İşyerinin içine meslek lisesi açan sermayedara da öğrenci başına 5 bin ila 7 bin TL arasında değişen miktarlarda vergi desteği ödenecek.

Bu karar aslında bir süredir kademe kademe hayata geçiriliyor. Mesleki eğitim merkezilerinde eğitim görenler ile çıraklık ve kalfalık okulu mezunları artık meslek lisesi mezunu sayılıyor. Tematik ve ihtisaslaşmış meslek liseleri adımı ile özel sektörlerin yönelimleri doğrultusunda özelleşmiş liseler açıldı/açılıyor. Halihazırda, özellikle temel sanayi kentlerinde organize sanayi bölgeleri (OSB) içine açılan mesleki ve teknik liseler yine pratik adımları çoktan atılmış uygulamalardan. OSB içinde kurulan özel meslek liselerinde öğrenci başına devlet desteği yapılmış, sonrasında bu destek OSB içinde açılıp açılmamasına bakılmaksızın genelleştirilmişti. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği de yüzlerce meslek lisesinin “hamiliğini” üstlenmiş durumda ve okul idaresinde belirleyici bir pozisyon alarak, alan ve dallardan ders içeriklerine kadar müdahale ediyor. Ayrıca fabrikasına/işyerine stajyer kabul eden kapitalistlere de destek uygulamaları devrede.

Her şey sermaye için!

Sermayenin ve devletinin mesleki eğitime gösterdiği bu ilgi ve verdiği önemin gerisinde Türkiye kapitalizminin ihtiyaçları yatıyor. Milli Eğitim Bakanı’nın ısrarla “sektörlerin ara eleman ihtiyacı”ndan dem vurması da bu gerçeğe işaret ediyor. Gelişen teknolojiye uygun bilgi donanımına sahip “ara elemanlar” yetiştirmek, emek üretkenliğini arttırarak kâr oranlarını yükseltmek ve vasıflı işgücünü yaygınlaştırarak nitelikli emek gücü fiyatını düşürmek, bu ilginin başlıca sebeplerinden.

Diğer taraftan meslek liselerindeki sömürüyü derinleştirmek, meslek liselerini bedava işgücü rezervleri olarak kullanmak niyetindeler. Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı Mesleki Eğitim Müdürlüğü’nün 2023 hedefleri arasında “mesleki eğitimde akademik ders yoğunluğunun azaltıldığı, mesleki ders içeriklerinin güncellendiği, öğretmenlerin işbaşında eğitim olanaklarının arttırıldığı, ulusal ve uluslararası sektör ve kamu finansal kaynaklarının kullanımı yoluyla okulların alt yapı ve donanımının hızla değişen ve gelişen teknolojiyle uyumlu hale getirildiği, mezunlarına istihdamda öncelik sağlayan ve farklı ücret politikalarının uygulandığı, sektörün meslekî ve teknik eğitim süreçlerinde daha fazla yer aldığı, sektör liderleri ile iş birliği imkânlarının artırıldığı, ulusal ve uluslararası düzeyde sektörel iş birliği protokolleri ve iyi uygulama modeli olabilecek projelerin hayata geçirildiği” bir planlama ortaya konuluyor. Yani daha lise sıralarında öğrenciyi –ki artık işçiyi demek daha doğru olur- sermayenin ellerine bırakmak, akademik dersleri neredeyse tamamen ortadan kaldırmak, kapitalistlerin ihtiyaçları doğrultusunda makineler yetiştirmek amaçlanıyor. Ortaçağdan kalma bir ilişki biçimi olan usta-çırak ilişkisini yeniden hortlatarak “öğrencinin eti de kemiği de sizin” demiş oluyorlar. Böylece sermaye devleti mesleki eğitimin özel sektöre devri yolunda önemli bir adım atmış olacak, kamusal bir hizmet olması gereken eğitimin maliyetlerinden sıyrılacak; sermaye de dilediğince yararlanabileceği uysal-itaatkâr ücretsiz işçiler kazanacak.

Önümüzdeki süreçte bu yönlü adımların sıklaştığını göreceğiz. Meslek liselilerin okuldan çok fabrikalarda, hatta neredeyse tamamen fabrikalarda bulunacağı bir dönemin önü açılıyor. Bu da gençlik mücadelesi ile sınıf mücadelesinin çok daha iç içe geçmesi anlamına geliyor. “Yarının işçileri” diye tabir edilen meslek liselilerin bugünden fabrikaları dolduracağı düşünülürse, meslek liseliler üzerinden yoğunlaştırılmak istenen emek sömürüsüne karşı politikalar geliştirmek hem emeğin korunması mücadelesinin önemli bir parçası olacaktır hem de “bugünden işçiler”i kazanmak işçi sınıfını genç neferleri şahsında mücadeleye kazanmak anlamına gelecektir.

 

 

 

 

 

İşçi direnişlerinden

 

Systemair HSK’de direniş

Systemair HSK’da sendikal örgütlenme hakkını hedef alan ücretsiz izin saldırısına karşı işçiler direniş kararlılığını koruyor. Kocaeli Dilovası’nda bulunan Systemair HSK fabrikasında işçilerin direnişi devam ediyor.

Yaklaşık bir ayı geride bırakan direnişte dışarıda bekleyen işçiler dönüşümlü olarak iki grup halinde fabrika önünde direnişi sürdürüyor.

İşçilerin gazetemize verdiği bilgiye göre, Systemair HSK patronu, üretime devam eden Birleşik Metal-İş üyesi işçilere “anlaşmalı olarak işten ayrılmaları teklifinde” bulunuyor. 

İşçilerin haklarını tanımak yerine “teklif” adı altında hak gaspı peşinde olan kapitaliste seslenen işçiler, direnişlerinden vazgeçmeyeceklerini vurguladı.

İş bırakıp alacaklarını aldılar

Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin inşaatında, haklarının gasp edilmesine karşı iş bırakan işçiler alacaklarını aldıklarını duyurdular. DİSK’e bağlı Dev Yapı-İş Sendikası’nda örgütlü inşaat işçileri alacakları için “çalışmaktan kaçınma haklarını” kullanmışlardı.

Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin inşaatında çalışan işçiler yaptıkları açıklama ile eylemlerini sonlandırdıklarını açıkladılar. 

Madenciler bekleyecek

Maden işçileri hakları için 12 Ekim’den bu yana direnişi sürdürüyordu. İşçiler haklarını almak için Ankara’ya yürüyüş başlatmış ancak yürüyüşleri engellenmişti.

Haftalar boyunca defalarca jandarma ve polis saldırısına uğrayan işçiler, dün kurdukları heyetle Manisa Valisi ve İçişleri Bakanı ile görüştüler. İçişleri Bakanlığı 15 Ocak’a kadar süre isteyerek, madencilerin sorunları için adım atacağı vaadinde bulundu.

Direnişteki maden işçileri ise kamuoyuna yaptığı açıklamada 15 Ocak’a kadar süreci aktif olarak takip edeceklerini, haklarını alamazlarsa 16 Ocak’ta Ankara’ya yürüyeceklerini duyurdu.