25 Eylül 2020
Sayı: KB 2020/Özel-15

Pandemi ve toplumsal mücadele
Yayılmacı hevesler ve yaşanan hezimet
Her şey saray rejiminin bekası için!
Suçun failleri emekçileri suçluyorlar!
Süleyman Soylu yine “iş başında”!
Nazi yöntemleri ile ayakta kalmaya çalışıyorlar!
DEV TEKSTİL Genel Meclis toplantısının sonuç metni
“Eninde sonunda Sinbo’ya sendika girecek”
TEKSİF Genel Merkez Kurulu’na doğru...
Aksaray İşçi Birliği Temsilciler Kurulu toplandı
Suphi’nin Örgütünün Faaliyetleri - Cemil Seydahmetov
Kürt partileri arasında gerilim ve emperyalizm
ABD’nin “anarşist” şehirleri
Yabancı Meclisi seçimleri ve Essen deneyimi
Sudanlı kadınlar mücadelede ön saflarda!
Kadın düşmanı politikalar sürekli gündemde!
Geleceğimizi ellerimize alalım!
Ulucanlar katliamı ve direnişi 21. yılında!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

ABD’nin “anarşist” şehirleri

 

ABD’de Adalet Bakanlığı tarafından New York, Portland ve Seattle şehirleri “anarşist yargı” bölgeleri ilan edildi. Bu üç şehir ülkede siyahilere karşı polis şiddeti ile hükümetin göçmenlik uygulamalarının sıklıkla protesto edildiği yerler olarak biliniyor. ABD Başkanı Donald Trump 2 Eylül’de, isyan, yağma ve özel mülke zarar verilmesi gibi durumlarda, şehirlerini koruyamayan yerel yetkililerin bundan sorumlu tutulmasını öngören bir kararname çıkarmıştı. Buna göre, bakanlığın bu şehirlere verilen bazı kaynakları kesmesinin değerlendirebileceği belirtilmişti. Kararnamede adı geçen New York, Portland ve Seattle’ın dışında başkent Washington da vardı. Söz konusu talimatta, Yönetim ve Bütçe Dairesi Müdürlüğü’ne, listedeki bu şehirler için yardım fonlarını kısıtlama konusunda federal kurumlara rehberlik etmesi için 30 gün süre verilmişti.

Adalet Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, ilgili üç şehirdeki gösterilerde şiddete ve mülke zarara izin verilmeye devam edildiği, suç kapsamındaki faaliyetlere karşı makul önlem alınmasının reddedildiği iddia edildi. Yerel liderlerin güvenlik güçlerinin işlerini yapmasını engellediği de öne sürülerek, Adalet Bakanı William Barr’ın, “Vatandaşın güvenliği söz konusuysa orada vergilerin boşa harcanmasına izin veremeyiz. Belirtilen bu şehirlerin gidişatını değiştirip yönetimlerin temel işlevini yerine getirmesini ve halkı koruma konusunda ciddileşmesini umuyorum” ifadelerine yer verildi.

Bu kararlara ilişkin ortak açıklama yapan New York, Portland ve Seattle belediye başkanları ise, Adalet Bakanlığı’nın tehdidinin siyasi amaçlı ve anayasaya aykırı olduğunu vurguladılar. Pandemiyle ve “büyük buhran”dan bu yana görülen en ko¨tu¨ ekonomik krizle mücadele ettiklerini belirten belediye başkanları, Beyaz Saray’ı partizanlık yapmak ve sorumluluktan kaçmakla suçladılar. Gelişmeleri “Trump’ın siyasi bir seçim oyunu” olarak nitelediler.

“Anarşist yargı” bölgeleri ilan edilen bu üç kentte Mayıs ayında, siyahi Amerikalı George Floyd’un boğularak öldürülmesinin ardından polis şiddeti ve ırkçılık karşıtı gösteriler düzenlenmiş, bu gösteriler kısa sürede ABD’nin her tarafına yayılmıştı. Polis terörüne karşı düzenlenen kitlesel militan gösteriler bastırılamamıştı. Gösterilerin yanı sıra birçok semtte kurtarılmış bölgeler ilan edilmiş ve devletin kolluk güçlerinin girişine izin verilmemişti.

Militan eylemlerden rahatsız olan Trump yönetimi Portland, Kansas ve Seattle kentlerine federal güvenlik güçlerini yollamış, gösterilerin sona ermemesi durumunda ordunun müdahale edeceği tehdidini savurmuştu. Şehir yönetimleri, Trump’ın bu adımlarına karşı çıkarak bunun gösterileri tetikleyeceği kaygısı ile tepki göstermişlerdi. Bunun üzerine Trump, tam bir keşmekeş olan Portland’da belediye başkanı duruma çeki düzen vermezse müdahale edeceğiz yönlü tehditler savurmuştu.

Portland’da Trump’ın destekçisi faşist çeteler ile protestocular arasındaki çatışmalarda bir kişinin hayatını kaybetmesinin ardından eyalet polisinden oluşan özel kuvvetler kente gönderildiler. Özel kuvvetlerin kitle gösterilerine barbarca saldırılarının yanı sıra bizzat Trump tarafından finanse edilen, kendilerine “sağcı halk milisleri” adını veren faşist çeteler devreye sokularak terör estirildi. Son olarak bu faşist çeteler 600 civarında araç konvoyu ile kente girerek, eylemcilerin üzerine makinalı tüfeklerle ateş açtılar.

Kriz ve burjuva demokrasisinin sınırları

Pandemiyle daha da derinleşen kapitalizmin krizi ABD emperyalizminin soluğunu kesiyor. ABD’de bütçe açığı tüm zamanların rekorunu kırmış bulunuyor. Kongre Bütçe Ofisi’nin tahminlerine göre, 30 Eylül’de son bulacak mali yılda bütçe açığının 3,3 trilyon dolara çıkması bekleniyor. ABD bütçesi geçen yılı 984 milyar dolarlık açıkla kapatmıştı. Kongre Bütçe Ofisi’nin bir diğer tahmini ise, iç borcun bu yıl GSYİH’nın yüzde 98’ine tekabül edeceği, gelecek yıl ise GSYI·H’yi geçeceği yönünde. Tüm bunların bir sonucu olarak milyonlarca insanın işsiz kalmakta ve buna karşı emekçilerin öfkesi büyümektedir.

Dışarıda emperyalist saldırganlık, içerde yükselen kitle hareketlerine karşı uygulanan devlet terörü, “demokrasi ve insan haklarının beşiği” olarak anılan ABD’deki burjuva demokrasisinin gerçek yüzünü ortaya sermektedir. Beyaz Saray tarafından yayımlanan beş sayfalık uyarı belgesine göre, Trump yönetimi, yerel yetkililerin sorunlu bölgelerden polis güçlerini çekmesi, polis teşkilatının kaynaklarını kesmesi veya gerekli hallerde federal hükûmetten güvenlik gücü desteği almayı reddetmesi durumunda, listeye yeni şehirlerin de eklenebileceğini ilan etti. Görünen o ki, önümüzdeki günlerde ABD’nin “anarşist şehirler” listesi uzamaya devam edecek.

 

 

 

 

 

Breonna Taylor için eylemler

 

ABD’de 13 Mart‘ta evinde polis kurşunlarının hedefi olan 26 yaşındaki siyah Breonna Taylor‘un davasından çıkan sonuç protesto edildi. 26 yaşındaki acil tıp teknisyeni siyahi Breonna Taylor, 13 Mart‘ta polisin evine yaptığı baskında yatak odasında vurularak hayatını kaybetmişti. Gerçekleşen davada bölge başsavcısının Taylor‘u katleden polisler için cezaya yer görmemesi öfke ile karşılandı. Karar sonrasında gerçekleşen eylemlerde Louisville‘de 2 polis vurulduğu iddia ediliyor. Ülkenin pek çok yerinde eylemler Taylor için gerçekleştirildi.

Taylor’ı katleden polislerden sadece birinin suçlandığı davada suçlanma nedeni “cinayet” olmadı. Davada iddianame komşu apartmanlardaki insanların tehlikeye atılmasına ilişkin oldu.

Breonna Taylor‘ın ailesini temsil eden sivil haklar avukatı Ben Crump, büyük jüri duyurusunu “çirkin ve saldırgan” olarak nitelendirdi.

Crump, dün sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada suçlamalardan hiçbirinin doğrudan Taylor‘un ölümüne sebep olan ölümcül atışla ilgili olmadığını belirtti. “Brett Hankison’un davranışı komşu apartmanlarda yaşayanlar için kötü niyetli bir tehlike oluşturuyorsa, Breonna Taylor’un dairesinde de bir tehlike oluşturmalıydı. Aslında, kötü niyetli bir cinayet olarak hükmedilmeliydi” dedi.

Dört bir yanda protesto gösterileri yapıldı

George Floyd’un polis tarafından katledilmesinin ardından başlayan gösterilerde Taylor için de adalet talebi yükseltiliyordu. 23 Eylül’de görülen davanın ardından çıkan karar öfke ile karşılandı. Kararın ardından gerçekleşen eylemleri durdurmak için üç gün boyunca 21.00- 06.30 arasında sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Sokağa çıkma yasağına rağmen sokakları dolduran eylemciler kararı protesto ederken “Taylor için adalet” talebini yükselttiler.

Protestolar sadece Louisville ile sınırlı kalmadı. Amerikan basının verdiği bilgilere göre bir düzine şehirde insanlar sokaklara çıkarak kararı protesto etti.

Seattle’da gerçekleşen eylemlerden biri şehir merkezindeki Westlake Park‘ta başlayıp adliyenin önünde Taylor için bir nöbetle sona erdi. Bunun dışında, Capitol Hill‘deki Cal Anderson Park‘ta iki ayrı miting düzenledi.

Denver’daki protestolarda kitlenin üzerine araba sürüldü. Yaralanan olmazken, bir kişinin gözaltına alındığı bilgisi yansıdı.

Atlanta’daki yüzlerce insanın katıldığı eylemde polis saldırdı ve kitlenin üzerine kimyasal gaz sıkıldığı kaydedildi.

“Black Lives Matter” eylemlerinin merkezi konumundaki Portland’da ise çok sayıda kişi eyleme katıldı.