25 Eylül 2020
Sayı: KB 2020/Özel-15

Pandemi ve toplumsal mücadele
Yayılmacı hevesler ve yaşanan hezimet
Her şey saray rejiminin bekası için!
Suçun failleri emekçileri suçluyorlar!
Süleyman Soylu yine “iş başında”!
Nazi yöntemleri ile ayakta kalmaya çalışıyorlar!
DEV TEKSTİL Genel Meclis toplantısının sonuç metni
“Eninde sonunda Sinbo’ya sendika girecek”
TEKSİF Genel Merkez Kurulu’na doğru...
Aksaray İşçi Birliği Temsilciler Kurulu toplandı
Suphi’nin Örgütünün Faaliyetleri - Cemil Seydahmetov
Kürt partileri arasında gerilim ve emperyalizm
ABD’nin “anarşist” şehirleri
Yabancı Meclisi seçimleri ve Essen deneyimi
Sudanlı kadınlar mücadelede ön saflarda!
Kadın düşmanı politikalar sürekli gündemde!
Geleceğimizi ellerimize alalım!
Ulucanlar katliamı ve direnişi 21. yılında!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Sinbo işçileri Kızıl Bayrak’a konuştu...

“Eninde sonunda Sinbo’ya sendika girecek”

 

TOMİS’e üye oldukları için baskı gören Sinbo işçileri ile çalışma koşulları, sendikalaşma süreçleri ve pandemi döneminde yaşadıkları sorunlar üzerine konuştuk.

 

- Sinbo‘daki çalışma koşullarını anlatabilir misiniz?

Merhaba arkadaşlar Sinbo’daki çalışma koşulları ağır; 2 elemanın bakacağı makinayı bir kişiye veriyorlar. O da 4 makine, 6 makine değişiyor. Ustalar ve şefler makinaların sürelerini düşürüyor. 60 saniye çalıştırdıkları makineyi (parça başı üretim süresi) 45 saniye çalıştırıyorlar bu da bizim için zor oluyor. Paydos ve çay saatlerinde makinayı kapattırmıyorlar. Zaten iş başında zor yetiştiriyoruz. Diyoruz “Usta bir eleman vermen lazım, yetişmiyor” bazen veriyor, çoğunlukla vermiyor. Yemekten, çaydan döndükten sonra belli bir efor sarf etmek zorunda kalıyoruz, o da bize yansıyor. İki sene, üç sene önce 60 saniyelik 70 saniyelik çalışan büyük kalıplar vardı. Bir sene sonra 70 saniye çalışan kalıp 45 saniye olmuş. “Neden?” diye soruyorsun. Diyor ki “Bizim çalışma sistemimiz böyle, işinize gelirse.” Bunu da bizi bezdirmek için yapıyorlar.

 

-Sinbo‘da sendikal süreç nasıl başladı, nasıl sendikalı oldunuz?

Sinbo‘da sendikal süreç şöyle başladı. İçerde ücretlerin gecikmesi ve insanlık dışı muamele karşısında sendikalı olmaya karar verdik. Ben 3 yıldır çalışıyorum. Zam yapılmıyor, sadece bazı elemanlara zam yapılıyor bu da işçiler arasında parçalanmaya, ayrımcılığa sebep oluyor. Ücretlerimiz parça parça belirsiz sürelerle yattığı için insanlar üzerinde mağduriyetler oluşuyor. Bu mağduriyetleri, şikayetleri her zaman görmezden geldiler.

Hijyenik açıdan hiçbir önlem alınmıyordu. Koronadan önce de korona sürecinde de böyleydi. Günde bir kere lavabolar temizleniyor. Yemeklerimiz yeterli protein içermiyor, çoğu insan evden yemek getirmek zorunda kalıyor. Biz bunlara karşı sendikal mücadeleye katıldık. Kötü koşullara tepki gösterenlere daha fazla mobing ve baskı yapmaya başladılar. Bu kötü şartlara karşı başlattığımız mücadeleyi içerde ve dışarda vermeye devam edeceğiz.

 

-Sermayedarların pandemi sürecini fırsata çevirdiğini biliyoruz. Sinbo‘da salgın dönemi nasıl yaşandı?

Türkiye‘de Covid 19‘un görülmesiyle birlikte kısa çalışma ödeneği talebinde bulundu işveren. Bazı arkadaşlarımıza ilk olarak yıllık izinlerini kullandırıp işbaşı yaptırmadan kısa çalışma ödeneğine tabi tuttular. 50-55 gün izne çıkardılar.

Pandemi süresince hiçbir önlem alınmadı. Kurallar hiçe sayıldı ama “biz pandemide önlem aldık” dediler. Devletin ücretsiz izin desteğini kullanarak, 600 çalışanın olduğu fabrikada özellikle sendika üyesi olan 7 kişi ücretsiz izne çıkarılmıştır. İşler yoğun olduğu için tekrar yeni işçiler alındı, yevmiyeci taşeron işçiler getirildi, üretim daha da artırıldı. Devletin verdiği yasayı işveren kötüye kullandı. Bunun aynı zamanda sendika üyelerimizi ücretsiz izne çıkararak sendikaya yönelik de bir saldırı olduğunu söyleyebiliriz.

 

-Önlem alınmadığını söylediniz, Sinbo‘da Covid-19 vakaları yaşandı mı, patron nasıl önlem aldı?

Evet yaşandı. Bazı bölümlerde arkadaşlarımıza Covid-19 teşhisi kondu. Yanında çalışanlar test yapılmadan çalışmaya devam etti. Covid-19‘a yakalanan arkadaşlarımız kendi imkanlarıyla hastaneye gitti. Testini kendi imkanlarıyla yaptırdı. 15 gün evde karantinada kaldılar. Bu arada yeni işçiler alındı. Arkadaşlarımız karantinadan dönmeden yeni işçiler alındı.

 

-Simbo’da kaç kişi koronavirüse yakalandı?

Tam sayıyı bilmiyorum ancak 600 kişi çalışan Sinbo‘da tahminen 70-80 kişi yakalandı.

 

-Servisler, yemekhane, tuvaletleler pandemi döneminde nasıl düzenlendi?

Aslında hiçbir önlem alınmadı. Kağıt üzerinde ‚biz önlem aldık‘ diye yazdılar. Hijyen açısından hiçbir temizlik yok. Yemekhanede sadece iki üç yere dezenfektan koydular. Herkes aynı anda yemek yiyor, masalar silinmiyor. İş güvenliğinin bu durumu onaylamaması lazımdı. Lavabolarda peçete yok. Özellikle gece vardiyasında hiç olmuyor.

 

-Sinbo‘da kadın işçiler de çalışıyor. Kadın işçiler nasıl sorunlar yaşıyor?

3.5 yıldır Sinbo’da çalışmaktayım. Kadın işçiler olarak zorluklarla karşı karşıyayız. Lavaboya gitmek, namaz kılmak, abdest almak. Bunlar kadın işçiler için zor. Üretimin hızını artırmak için bantların ayarlarıyla oynadılar. Birçok arkadaşımız meslek hastalığına yakalandı. Sinir çıkışması, bel fıtığı, varis gibi hastalıkları var. İzin almaya gittiğimizde psikolojik şiddet ve kötü muameleye karşılaştık. Arkadaşlarımız izin istediğinde uğradıkları kötü muamele nedeniyle ağlayarak işi bırakmak zorunda kaldılar.

Baskı ve psikolojik şiddet hat safhada. Montaj bölümünde erkek işçiler kadınlardan daha avantajlı. Maaşları bizden fazladır. Sendikalı olmak istedik, sendikal faaliyet yürütürken daha fazla baskıya maruz kaldık. Bizi yıldıramadılar. Ücretsiz izni fırsata çevirerek bizi yıldırmaya çalıştılar. Biz hem fiili hem hukuki olarak hakkımızı aramaya devam edeceğiz. Biz inanıyoruz ki eninde sonunda Sinbo‘ya sendika girecek ve kötü şartlar ortadan kalkacak.

 

-Buradan işçi ve emekçilere bir çağrınız var mı?

Daha iyi şartlarda çalışmak için birlik, beraberlik içinde olmamız gerektiğini söyleyelim. Birlikte olalım, daha güçlü oluruz, TOMİS‘e üye olalım.

Kızıl Bayrak / İstanbul