30 Kasım 2018
Sayı: KB 2018/45

İnsanca bir yaşam ve çalışma koşulları için mücadeleye!
Emekçiler geçim, onlar seçim derdinde!
ABD ile saray rejiminin Suriye’ye karşı savaşı devam ediyor!
Sermaye devleti “derin devlet”in ta kendisidir!
Yalan ve aldatmacayla sınıf mücadelesinin önüne geçilemez
Devrimci basına sahip çıkalım!
Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplanıyor
İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!
İşsizlik Fonu nasıl talan edildi?
“İnşaat işçilerinin tutuklanması tüm işçilere gözdağıdır”
TKİP’nin 20. yılı etkinliğinde yapılan konuşma…
200. yıl gecesi: Coşkulu, kitlesel, devrimci bir etkinlik!
200. yıl etkinliğine gönderilen mesajlar
“The General” 198 yaşında!
Rusya-Ukrayna gerilimi
Sarı Yelekliler ya da Fransa’daki toplumsal hareketin yeni yüzü
Üniversitelere dönük ablukayı dağıtmak için mücadeleye!
Kadınlardan 25 Kasım eylem ve etkinlikleri
Ücretli poşet ile çevre dostluğu
“Black Friday” mi yoksa kapitalizmin karanlığı mı?
4 Aralık Dünya Madenciler Günü
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Üniversitelere dönük ablukayı dağıtmak için mücadeleye!

 

TÜİK verilerine göre diplomalı genç işsiz sayısı %30’ları buluyor. Kriz girdabında sürüklenen kapitalist düzen, üniversite eğitimi alsa bile gençliğe işsizler ordusunun parçası olmaktan öteye bir gelecek sunmuyor. Üstelik eğitim sisteminde yoğunlaştırılan dinsel gericilik ile işçi ve emekçilerin çocuklarının zihinleri bulandırılıyor. İtaatkar, biatkar, “dindar ve kindar bir nesil” istediğini dile getiren din istismarcısı sermaye iktidarı bu kapsamda gençliğe dönük saldırılarını arttırıyor.

Bu çerçevede muhalif akademisyenler ihraç edilerek, devrimci ilerici öğrencilere dönük soruşturma terörü ile üniversitelerin tüm ilerici birikimi tasfiye edilmeye çalışılıyor. Üniversitelere atanan yandaş rektörler ve akademisyenler ile bu tasfiye işleminde epeyce yol alınmış durumda. Öyle ki bir üniversite rektörü çıkıp “Erdoğan’a itaat etmek farzdır” diye açıklama yaparken, bir diğeri “Batı’dan insan hakları getirmişler, eskiden kul hakları vardı” söyleminde bulunabiliyor. Bu şekilde üniversiteler akademisyeninden öğrencisine karanlık bir abluka altında tutuluyor.

Bunun bir uzantısı olarak okullarda devrimci ilerici öğrencilere siyaset yasakları uygulanırken, gerici faşist çetelere alabildiğine alan açılıyor. Buna dair somut örnekler son dönemde daha da sık yaşanıyor. Daha geçtiğimiz günlerde İstanbul Üniversitesi’nde dinsel gerici bir çete olan AGD, üniversitenin içinde yürüyüş düzenleyip öğrencilere gözdağı vererek, tehditlerde bulundu. Yine İstanbul Üniversitesi’nde 25 Kasım’a dair yürütülen faaliyet polis ve ÖGB’lerce hedef alındı. Devrimci bir öğrenci, ülkücü faşist çetecilerin saldırısına uğradı. Üstelik bu saldırılar ilk değildi. Dönemin başından beri bu saldırılar pek çok devrimci, ilerici öğrenciye dönük yapılıyordu. Saldırıların arkasında ise doğrudan gençliğin dinamizminden korkan sermaye iktidarı duruyor. İktidar bu kapsamda polisinden özel güvenliğine tüm aygıtlarını seferber etmiş durumda. Geçtiğimiz yıl Boğaziçi Üniversitesi ve ODTÜ’de yaşanan tutuklamalar bunun hafızalardaki örnekleri olarak duruyor.

Peki bu saldırılar karşısında ne yapmalı? Kuşkusuz bu topraklarda gençliğin mücadele sahnesinde olmadığı bir an dahi yok. Gençlik başta toplumsal siyasal sorunlar olmak üzere bir dizi sorun karşısında daima tepkisini ortaya koyuyor, eyleme geçiyor. Daha geçtiğimiz yıl üniversitelerin bölünmesine dair saldırıya karşı binden fazla öğrenci 2 hafta boyunca başta İstanbul Üniversitesi olmak üzere bir dizi üniversitede eylemdeydi.

Bugün bu eylemlilikler geride kalmış gibi gözükse de üniversitelere dönük akıl almaz uygulamalar karşısında gençlik cephesinden duyulan öfke birikiyor. Bu öfkenin patlamaya hazır olduğu an için ise bugün üniversitelerde devrimcilere, muhalif öğrencilere çok iş düşüyor. Üniversitelerde fakülte fakülte, amfi amfi çalışmamız, sesimizi duyurmamız ve örgütlenmemiz gerekiyor. Dönemin koşulları ağır olsa da bu ablukayı parçalamanın yolu, hareket etmekten, örgütlenme çalışması yürütmekten geçiyor.

İstanbul Ünİversİtesİ’nden bir DGB’li

 

 

 

 

İÜ’de 25 Kasım faaliyetine saldırı

 

25 Kasım’a günler kala İstanbul Üniversitesi’nde (İÜ) DGB’li bir yoldaşımız İÜ öğrencilerini kadına yönelik şiddete karşı durmaya çağıran bir DGB bildirisi dağıtmış ve ardından faşistlerin saldırısına uğramıştır.

Polis ve ÖGB yönlendirmesi ile 8 kişilik ülkücü faşist çete yoldaşımıza hakaret ve küfürler savurarak saldırmıştır. Yoldaşımız elindeki çayı kendisini ve faaliyeti savunmak için faşistlerin yüzüne fırlatmıştır.

Bu saldırı ilk değildir. İstanbul Üniversitesi’nde okulların açıldığından beri ÖGB, polis yönlendirmesi ile dinci-gerici, ülkücü faşist çeteler devrimci ve ilerici öğrencilere saldırmaktadır. 

25 Kasım öncesi yaşanan bu saldırının hedefi ‘kadına yönelik şiddete karşı’ yürüttüğümüz mücadeledir. Bundan 58 sene önce Dominik Cumhuriyeti’nde faşist düzene karşı başkaldıran, mücadele eden Mirabel Kardeşler’i katledenlerin kanlı elleri bugün İstanbul Üniversitesi’nde hala aynı faşist zihniyet ile saldırılarına devam etmektedir.

Yoldaşımıza yönelik saldırı bununla da sınırlı kalmamıştır.

26 Kasım’da saldırıda bulunan ülkücü faşist çetecilerden şikayetçi olmak üzere okula giden yoldaşımız kendini ülkücülerin reisi olarak tanıtan, daha önce de birçok devrimci-ilerici öğrenciye karşı saldırılar gerçekleştiren bir çeteci tarafından saldırıya uğramıştır.

Devrimci Gençlik Birliği