7 Eylül 2018
Sayı: KB 2018/33

Sermaye devletinin kriz dönemine hazırlığı: Daha fazla baskı ve zorbalık!
Sermaye partilerinin krize çözümü ‘sürdürülebilir kapitalizm’dir
Aynı gemide değiliz!
Her şeye zam, yağmaya devam!
Eğitimde tasarrufa, itibarda israfa devam!
Enflasyon Ağustos’ta yüzde 18’e dayandı
Cumartesi Anneleri’nin eylemine 700. haftasında yasak ve saldırı
Rant için insan sağlığı hiçe sayılıyor
“Patronlar dövizin artmasını fırsata çeviriyor”
Ekonomik kriz ve kadınlar
Kriz, sınıf ve program
Trakya’dan işçiler ekonomik kriz üzerine yazdı
MMK Metalurji patronu ve Çelik-İş krizin faturasını işçiye kesti!
İşsizlik fonunun yağmalanmasına izin verme!
4 yıl aradan sonra Greif işgaline dava
Türkan Albayrak: İşe direnerek geri dönen işçi istemiyorlar!
İdlib; yeni bir gerilim ve çatışma alanı
Almanya Erdoğan’ı karşılamaya hazırlanıyor
12 Eylül darbesi, bir ‘ekonomik yapılanma’ projesidir!
Proleter sanatın emekçisi; Yılmaz Güney!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

4 yıl aradan sonra Greif işgaline dava

 

10 Şubat 2014 tarihinde, yaklaşık 600 işçi toplu sözleşme talepleri için İstanbul Hadımköy’deki Greif çuval fabrikasını işgal etmiş, 60 gün sonra gerçekleşen polis saldırısıyla işgal kırılmıştı. Patron ile yapılan protokol gereği şikayetler çekilmesine karşın, aradan 4 yıl geçtikten sonra sermaye devleti tarafından Greif işgaline dönük dava açıldı.

191 kişinin yargılandığı dava Gaziosmanpaşa 10. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 12 Kasım günü görülecek. İddianamedeki suçlamalar fabrika işgali, işyerinin faaliyetine engel olmak, “yasa dışı direniş”, “kolluk görevlilerine mukavemet” olarak yer alıyor.

Yanı sıra, 5237 sayılı TCK’nın 53/1 maddesindeki “güvenlik tedbirleri”nin de uygulanması istenirken, bu maddede seçme-seçilme hakkının kaldırılması, vakıf, sendika, dernek üye ve yöneticiliğinin engellenmesi gibi hükümler yer alıyor.

Davaya dayanak olarak gösterilen gerekçelerin başında DİSK’e bağlı Tekstil İşçileri Sendikası yöneticilerinin yönlendirmesiyle direnişi bırakarak karakolda ifade veren işçilerin dilekçeleri geliyor.

“İşgal, grev, direniş” anlayışı hedefte

Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası (DEV TEKSTİL), geçtiğimiz günlerde düzenlediği bilgilendirme toplantısında, 4 yıl sonra bu davanın açılmış olmasının “işgal, grev, direniş” anlayışına dönük bir saldırı olduğunu ifade etmişti.

DEV TEKSTİL, 1980 darbesinden sonraki süreçte gerçek anlamda bir grev olan Greif işgalinin yargılanmasının, sermaye devletinin Greif şahsında işçi sınıfının fiili-meşru mücadelesini hedef alması anlamına geldiğini vurgulamıştı.

Greif’te ne olmuştu?

Bir yıl gibi bir süre boyunca örgütlenme süreci geçiren Greif işçileri, 44 taşeronun olduğu fabrikada, başta taşeronluğun kaldırılması talebi olmak üzere talepleri için 10 Şubat 2014 günü fabrikayı işgal etmişlerdi. Üyesi oldukları DİSK Tekstil Sendikası’nın bürokratları tarafından hiçbir destek görmedikleri gibi ihanete uğrayan işçiler, kurdukları bölüm ve fabrika komiteleri aracılığıyla işçi demokrasisini gerçekleştirdiler. 60 gün süren işgal, DİSK Tekstil Sendikası’nın da “katkısıyla” polis saldırısıyla sonlandırıldı.

 

 

 

 

Süperpak işçilerinden dayanışma etkinliği

 

Selüloz İş Sendikası’nda örgütlü Süperpak işçileri grevlerinin 59. gününde (17 Ağustos) dayanışma etkinliği gerçekleştirdi.

Ön sürecinde Ege İşçi Birliği’nin de desteğiyle yapılan etkinlik hazırlıkları hafta başından başladı. Ayrancılar’da örgütlü olan, Form Mukavva, Dr Oetker, Japar, İmpo Motor, Polkima, Yatsan fabrikalarının temsilcileriyle görüşülerek etkinlik çağrısı yapıldı. Ayrıca Ayrancılar’da işçi servis duraklarında etkinliğe çağrı yapan dayanışma bildirileri dağıtıldı. İzmir’de ise Türk-İş, DİSK, KESK’e bağlı şubeler ve TMMOB’yi ziyaret eden işçiler dayanışma bildirileriyle direnişe destek isteyerek etkinliğe çağrı yaptılar.

Başından sonuna Süperpak işçilerinin emeği ile örgütlenen etkinlik saat 19.30’da başladı.

Dayanışma etkinliğinde Süperpak işçilerinin yaptığı sunumda grevlerinde iki ayın geride bırakıldığı söylendi. Taleplerinin gayet insani talepler olduğu ve patronun bu talepleri hiç görmemesi üzerine toplam üç fabrikada 240 işçinin grev dediği ifade edildi. Kendileriyle beraber direnişte olan Flormar işçilerinin direnişleri, KHK ile ihraç edilen kamu emekçilerinin direnişleri selamlandı. Konuşmanın devamında Süperpak işçilerinin yaşadığı sömürü anlatıldı.

Süperpak işyeri temsilcisi İsmail Güderoğlu 59 gündür sıfır zam dayatmasında bulunan patronla bir temas sağlanmadığını belirtti.

Türk İş Ege Bölge Başkanı Süleyman Yıldırım ve Kani Beko da etkinlikte konuşma yaptı.

Ege İşçi Birliği konuşmasında “Grevin sesi olmaya, fabrikalarda, havzalarda anlatmaya devam edeceğiz. Grevlerde tek başına bir fabrika kazanmaz. Siz kazanırsanız yanınızdaki fabrika da kazanacak, başka fabrikalar da kazanacak” denildi.

Form Mukavva Temsilcisi ve Yatsan İşyeri Temsilcisi de yaptıkları konuşmada grevci arkadaşlarını hiç yalnız bırakmadıklarını ve dayanışmalarının süreceğini vurguladılar.

BDSP konuşmasında ise kriz, emperyalist savaş vb. gelişmelere değinilerek; “Grevi kazanmanın, krizlerden kurtulmanın yolu da işçilerin bağımsız örgütlenmeleri ve mücadele etmelerinden geçer” denildi.

 

 

 

 

Muğla’da direniş dördüncü haftasında

 

Muğla Taşıt Muayene İstasyonları İşletim A.Ş.’de işten atma saldırısına karşı başlayan direnişi 21. gününde (3 Eylül) DİSK, KESK ve parti temsilcileri ziyaret etti.

Açıklamanın yapılacağı alana kısa bir mesafeden yürüyüşle gitmek isteyen kitlenin önü polis tarafından kesilirken yapılan görüşmeler sonucu yürüyüş sürdü.

Açıklamada ilk olarak Nakliyat-İş Eskişehir Anadolu Şube Başkanı Ali Özçelik söz alarak direniş sürecini özetledi.

Basın açıklamasını ise Nakliyat-İş Genel Başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu yaptı. Küçükosmanoğlu, işçilere yönelik yapılan haksızlığı ve kanunsuzluğu protesto etmek için toplandıklarını belirterek  işçilerin sadece anayasal haklarını kullanarak sendikaya üye oldukları için işten atıldıklarını belirtti. İşçileri sendikadan istifa ettirmek için tehditler savuran patronun e-devlet şifrelerini zorla aldığını hatta işçilere silah gösterdiğini hatırlattı. Bu baskı ve saldırılara rağmen direnişin kazanıma kadar süreceğini söyledi.

CHP Muğla milletvekilleri adına konuşan Süleyman Girgin işten atma saldırısını kınayarak dayanışma çağrısı yaptı.

Son olarak bir kadın bir de erkek işçi söz aldı. Sendikalaşma süreçlerini ve yaşadıkları baskıları anlatan işçiler, patronun attığı işçilerin yerine başka illerden işçi getirerek işi yürütmeye çalıştığını ancak bunda başarılı olamadığını aktardılar. Muğla halkından da destek ve dayanışma beklediklerini, atılan işçiler geri alınıncaya ve toplu iş sözleşmesi imzalanıncaya kadar mücadelenin devam edeceğini belirtiler.