27 Temmuz 2018
Sayı: KB 2018/29

Haklarımız, geleceğimiz ve emeğimiz için mücadeleye!
Kriz bu kez Erdoğan’ı teğet geçmeyecek
Düzen muhalefetinin sefaleti
Büyük Birader’in gözü üzerimizde
“Sağlıkta dönüşüm programının şiddet olaylarını çok arttırdığını biliyoruz”
“Torba yasada sağlık çalışanlarına dönük düzenlemeler yetersiz”
“OHAL ve başkanlık emeğe zararlıdır!”
DEV TEKSTİL imzaları bakanlığa gönderdi
Fabrika direnişleri ve sınıf dayanışması
Kriz ve devrimci mücadelenin sorunları
Siyonist rejim histeri-açmaz ikileminde
“Beyaz Baretliler” siyonist İsrail’de
Macron’un Fransa’yı sürüklediği karanlık ve sınıf mücadelesi
Maduro hangi sularda kulaç atıyor?
Berlin’de öğrenci-çalışanların grevi üzerine…
Yaşamı, uğruna ölecek kadar çok sevenlere...
Sınıf mücadelesinin minyatür hali Mata!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“Torba yasada sağlık çalışanlarına dönük düzenlemeler yetersiz”

 

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi, meclise sunulan ve “askerlik kanununda değişiklik teklifi” olarak bilinen torba yasa teklifine ilişkin açıklama yaptı. Açıklamada torba yasada yer alan fiili hizmet süresi zammı ve emekli hekimlerin ücret artışlarının yetersizliğine tepki gösterilerek talepler sıralandı.

TTB Merkez Konseyi binasında 23 Temmuz’da düzenlenen basın toplantısında açıklamayı TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman yaptı. TTB olarak yıllardır emekli hekim maaşlarının yükseltilmesi ve hekimlere fiili hizmet süresi zammı istediklerini, ancak AKP’nin bu talebi karşılamadığı, yalnızca 14 Mart Tıp Bayramı vesilesiyle vaatlerde bulunduğu belirtildi.

“Emekli hekimlerin çoğu zamdan yararlanamayacak”

Açıklamada kanun teklifi ile emekli hekimlere maaş artışı değil ek ödeme yapılmasının öngörüldüğü, bunun da sadece Emekli Sandığı’na tabi olanları kapsadığı, Bağ-Kur ve SSK emeklilerini kapsamadığı ifade edildi. Emekli olup da çalışmak zorunda kalan hekimlerin de bu artıştan faydalanmayacağı belirtilerek şunlar ifade edildi: “Teklifin gerekçesinde de kabul edildiği gibi emekli hekim maaşları ‘öğretim üyesi, hakim, subay gibi meslek mensuplarının emeklilerinin yarısı kadar’dır, yani son derece yetersizdir ve yapılacak zamla bu yetersizlik bir miktar azalsa da ortadan kalkmayacaktır. Bu durumda emekli hekimlerin çoğu çalışmaya devam etmek zorunda kalacaklar ve yapılan zamdan yararlanamayacaklardır.”

Deneyim sahibi olan emekli hekimlerin maaş zammından faydalanabilmesi için hizmetten çekilmesini istemeye tepki gösterilen açıklamada, ülkedeki hekim sayısı yetersizliğine de dikkat çekildi. “Teklife göre, kendi parasıyla prim ödeyip döner sermayesinin bir kısmını emekliliğine saydırmış olanlara maaş zammı, ilave ödeme düşülerek ödenecektir. Söz konusu primleri, işveren payı da dahil olmak üzere tamamını hekimler kendisi ödemiştir. Bu nedenle, böyle bir mahsuplaşmanın hiçbir haklı gerekçesi yoktur” ifadeleriyle süren açıklamada, söz konusu yetersiz maaş iyileştirilmesinin 5 ay sonra uygulamaya konacağı da hatırlatıldı.

“İleriye dönük fiili hizmet zammı yetersiz”

Teklifteki fiili hizmet süresi zammının da yetersiz olduğu ifade edilen açıklamada, yıpratıcılık açısından sağlık hizmetiyle karşılaştırılamayacak başka meslekler için 90 gün fiili hizmet süresi zammının yanında, 60 gün olarak tespit edilmesi ve geriye dönük olmamasına dikkat çekildi.

Sağlıkta Dönüşüm Programı’yla sağlık emekçilerinin iş yükünün arttığı da hatırlatılan açıklamada, fiili hizmet süresi zammının geriye dönük olarak da hayata geçirilmesi istendi. Bu zammın öngörüldüğü gibi sadece hizmet sözleşmesi ile çalışanlar ile kamu çalışanlarına değil, ücretli hekimlere de ödenmesi istendi.

Açıklamanın devamında TTB’nin yasa teklifine ilişkin beş talebi şöyle sıralandı:

- SSK, Emekli Sandığı, Bağ-Kur, hangi sosyal güvenlik kurumundan emekli olduğuna bakılmaksızın bütün emekli hekimlerin maaşlarına zam yapılmalıdır.

- Çalışan ya da çalışmayan bütün emekli hekimler yapılan zamdan yararlanabilmelidir.

- Kendi parasıyla prim ödeyip döner sermayesinin bir kısmını emekliliğine saydırmış olan hekimlerden maaş zammında herhangi bir kesinti yapılmamalıdır.

- Fiili hizmet süresi zammı yılda en az 120 gün olmalı, görev alınan hizmetin yıpratıcılığına bağlı olarak 150 ve 180 güne çıkarılmalı ve sadece bundan sonraki çalışmalara değil, geçmişe dönük olarak da uygulanmalıdır.

- Emekli maaşlarına yapılacak zam Kanun yayınlanır yayınlanmaz yürürlüğe girmelidir.”

Açıklamada TTB olarak taleplerini TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’na sunacakları da aktarıldı.

 

 

 

 

İTO’dan sağlıkta şiddet protestosu

 

17 Temmuz günü, Urfa Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk Acil Servisi’nde bir hasta yakınının Dr. Bahattin Ahmet Yalçın’ın başına kaldırım taşı vurarak saldırması üzerine Türk Tabipler Birliği (TTB) çağrısıyla 20 Temmuz’da bütün hastane bahçelerinde protesto açıklamaları yapıldı.

İstanbul’daki merkezi açıklama İstanbul Tıp Fakültesi (İTF) Temel Bilimler binası önünde yapıldı.

Açıklamada “Sağlıkta şiddete son! /İstanbul Tabip Odası” ve destekçi olarak “İSTAHED / Birliğimiz gücümüzdür” yazılı pankartlar açıldı.

İstanbul Tabip Odası (İTO) Başkanı Pınar Saip, 2005’te akciğer kanseri olan ve ölen hastanın yakınları tarafından kurşunlanarak öldürülen Dr. Göksel Kalaycı’yı hatırlatarak, sağlık sistemindeki doktor ve hemşire yetersizliğiyle sağlık çalışanlarına şiddetin her geçen gün arttığını ifade etti. Saldırıların son bulması için, sağlıkta dönüşüm programından vazgeçilerek doktor ve hemşire sayılarının arttırılmasını, sağlıkçılara karşı şiddetin önüne geçebilecek cezalar getirilmesini önerdi.

Saip’in ardından söz alan İTF’den Prof. Altan Yüksel, sağlık çalışanlarına şiddet olayları sonrasında sadece kınayan açıklamalar yaptıklarını belirterek, saldırıların son bulması için gerekenin yapılmasını istedi.

Basın metnini okuyan Rukiye Ömeroğlu, sağlıkta hastaların beklentilerinin yükseltilmesine karşın, beklentinin çok gerisinde bir sağlık sistemi olmasının saldırıların temel nedeni olduğunu belirtti. “Türk Tabipler Birliği’nin defalarca dile getirdiği sağlıkta şiddeti önleme yasasının bir an önce çıkarılarak şiddet uygulayanlara hapis cezasının uygulanmasını talep ediyoruz” dedi.

 

 

 

 

Ücretsiz kanser tedavisi aldatmaca çıktı

 

Hükümetin “kanser tedavisi ücretsiz” propagandasının gerçeği yansıtmadığı ortaya çıktı. Kanser tedavisi ücretlerinin karşılanması için kriterlere uyması gerektiği, kriterlerin de SGK bünyesindeki Geri Ödeme Komisyonu tarafından karara bağlanması gerektiği öğrenildi. Bu kapsamda kanser ilaçlarının büyük bir kısmının geri ödeme kapsamına alınmaması dikkat çekti.

Resmi Gazete’de yayımlanan SGK Sağlık Uygulama Tebliği’nde (SUT) değişiklik ile kanser ilaçları geri ödeme kapsamına alınsa bile SGK’nın kriterleri sağlanmadığı takdirde yine fark ödenmesi isteniyor. Değişiklik kapsamında “ücretsiz kanser tedavisi” olarak duyurulan ilaç ve cihazların, SGK geri ödeme kapsamındaki “fark ödemeleri” kriterlerinden geçemediği belirtildi. İktidarın ‘ücretsiz’ söylemine karşın doktorlar tarafından reçete edilen immünoterapi ve akıllı ilaçlar da oluşturulan algının tam tersine yurttaşların cebinden çıkmaya devam ediyor. Yaklaşık üç ay önce geri ödeme kapsamına alınan Altuzan, Xgeva, Mozopil, Opdivo ve Revlimid isimli kanser ilaçları da SGK’nın “geri ödeme şartlarına” takıldı. Kanser hastaları, kriterlere uymadığı durumlarda bu ilaçları cebinden karşılıyor. SGK ancak kemoterapiden fayda görmeyip hastalığın son aşamasına gelen hastalar için ödeme yapıyor.

Bağışıklık sistemini harekete geçiren “Pembrolizumab” maddesini içeren “Keytruda” ilacı ise uzun zamandır geri ödeme listesine alınmak için sıra bekliyor.